Pristella yolculuğuna çıkmaları üç günlerini alacaktı.
Roswaal: 「Emilia-sama’nın kararına saygı duyuyorum veeeeeeeee burada acilen yerine getirmesi gereken bir şey de yok, o yüzden benim için uygun. Gerçi niyetlerinin oooooookunamaz olması eeeendişe verici.」
Batı Lordları Toplantısı—Margrave Roswaal ve bu sancağın altındaki diğer lordların buluşması—içlerindeki en tarafsız lordun köşkünde gerçekleşecekti. Lordlar genellikle Roswaal’ın duruşuna ses çıkartmıyordu fakat bir kısmının Emilia’ya olan desteğine itirazda bulunduğu, bu konuda tedirgin olduğu kesindi.
Lordların çoğu Roswaal’ın yarı insanları kayırma ya daha doğrusu yarı insanlara eşitlik sağlama politikasına sıcak bakıyordu. Lakin yarı elfler çoğunlukla yarı insan olarak görülmüyordu. Geride kalan yıl içerisinde bazı lordların birtakım tartışma ve anlaşmalar neticesinde Emilia’yı yüzeysel olarak desteklemesini sağlayabilmişlerdi. Bu konferans da kısmen ona hala inatla karşı çıkan lordlarla konuşmak adına oluşturulmuş bir platformdu. Roswaal bu zemini sağlamak için köşkü boş bırakıyordu.
Emilia: 「Üzgünüm. Gerçekten toplantıya katılmak istemiştim ama…」
Roswaal: 「Teeers teperdi. Bu toplantının amacı onlarla daha sonrasında konuşabilmeni sağlamak, yani seni bu noktada açığa çıkartmak aptalca bir hamle olurdu. Aaaaaaancak kafa karışıklığını giderip isyankar lordları ustaca bir söylevle susturabileceksen ooooolur tabii.」
Emilia: 「…Henüz bunu başarabileceğimi sanmıyorum. Tamamdır. Gerekeni yapacağım.」
Emilia dudaklarını büzerek hayal kırıklığı içerisinde bakışlarını eğerken Roswaal tatminkâr bir şekilde başıyla onay verdi. Subaru Roswaal’ın kulağa alaylı gelen ses tonuna itiraz etmek istese de hiç değilse artık daha içten konuştuğunu kabul etmek zorundaydı. Emilia’yı bir aksesuar misali politik meselelerden göz göre göre uzak tuttuğu geçen yıla nazaran çok daha iyiydi—hiç değilse Emilia şikayetlerinden sonra olanları Subaru’ya bu şekilde ifşa etmişti.
Roswaal proaktif yaklaşarak çok daha güvenilir bir destekçi haline gelmişti. Ama amacı hala sorgulanabilir olduğu için göründüğünün ancak yarısı kadar güvenilirdi.
Subaru: 「Petra’nın toplantıya kesinlikle katılacağını varsayarsak… köşkte kim kalacak?」
Roswaal: 「Anne-Rose ve ekibi de katılıyor olacak. Petra’ya düşkünlüğü düüüüüüüüşünülünce Clind-kun’un varlığının sorun yaratacağından şüpheliyim. Frederica’yıysa onunla pek geçinemediği için burada bırakma niyetindeydim… peki ya sen, Ram?」
Ram: 「Arzu ettiğin gibi sana eşlik edeceğim, Roswaal-sama.」
Subaru: 「‘Arzu ettiğin gibi’ diyorsun ama burada bahsi geçen tamamen senin arzuların…」
Ram hala bir Roswaal taraftarı olsa da artık kendi arzularında diretmek konusunda daha az tereddütlüydü. Roswaal da bunu tuhaf bulmadan kabulleniyor gibi görünüyordu. Tek taraflı bağımlılık şeklindeki ilişkileri değişmişti. Aralarındaki o bağımlılık, muhtaçlık içeren atmosfer gitmiş, karşılıklı anlayış başlamış gibiydi. Yine de etrafta Roswaal’a empatiyle yaklaşan biri olmasının faydalı olup olmadığı belirsizdi.
Ram: 「Ne bakıyorsun? Düşüncesiz bir şey söyle de gözlerini pelteye çevireyim, Barusu.」
Subaru: 「Kardeşim, senin gözünde tam olarak ne kadar sevimsizim acaba?」
Ram: 「…」
Ram fazlasıyla karmaşık bir ifadeye bürünmüştü. Sebep hileli bir soruyla karşı karşıya oluşu değildi. Subaru ona ne zaman ‘kardeş’ kelimesini kullansa bu ifadeyle karşılık verirdi. Bunu duymaktan hoşlanmıyor değildi, daha ziyade bunu yerinde bulmuyordu. Hala Rem’le ilgili anılarına kavuşmadığı için küçük kardeşi tarafından tapıldığı tüm o yıllar boşlukta yitik haldeydi.
Roswaal: 「Sadece Emilia-sama ve sen gidecek olsaydınız endişelenirdim faaaaaaakat Garfiel ve Otto-kun’un desteğiyle iyi olacağınızdan eminim. Otto-kun sizi akıl almaz korkunçlukta anlaşmalar yapmaktan uzak tutacak, Garfiel de gerekirse siz kaçarken en kötü problemleri çözümleyecektir.」
Emilia: 「Ama bu da çoook problem doğurur bence… İşin o noktaya gelmemesi için elimden geleni yapacağım.」
Subaru: 「Onlara baskı uygulama işini bana bırak, Emilia-tan. Anastasia-san’ın da Julius’un da tepesine çökeceğim. Geveze bir cadıdan konuşurken önemli konulardan kaçınmakla ilgili ne var ne yoksa öğrendim.」
Emilia: 「Bunun böbürlenilecek bir şey olduğundan pek emin değilim…」
Subaru başparmağını kaldırıp ışıl ışıl dişlerle Emilia’ya sırıtmaktaydı. Doğal olarak Emilia da onun kendisini rahatlatmak için şaka yaptığının farkındaydı. Geride kalan yılda hiç değilse bu kadarını anlayacak güveni inşa etmişlerdi.
Roswaal: 「Şiiiiiiimdi, Beatrice. Onlara göz kulak olacağın konusunda saaaaaana güvenebilir miyim?」
Beatrice: 「Tabii ki, doğrusu. Betty yanlarında olmasa bu insanların hiçbiri konusunda için rahat edemez, sanırım.」
Beatrice atkuyrukları sallanarak göğsünü kabartmıştı. Sevimli tavrı herkesi gülümsetse de o, bu durumdan pek de memnun değildi.
—Ne olursa olsun bu konuşma sonlanmış, Pristella’ya gitme kararı bu şekilde alınmıştı.
Joshua: 「Varınca Denizkızı Konağını sorun. Anastasia-sama sizi orada bekliyor olacak.」
Mimi: 「Onu bekletmeyin!」
Anastasia’nın astları bu sözlerle birlikte Roswaal Köşkünden ayrılmış, davetinin kabul edildiğini Anastasia’ya bildirmek adına Pristella yoluna koyulmuşlardı.
Garfiel: 「Taam, dikkatli olun.」
Mimi: 「Sen de dikkatli ol, Garf! Süper heyecanla bekliyor olacağım, yani gelsen iyi edersin!」
Garfiel: 「Ne heycaanıymış! Ama neyse, haklısın. Bu herifler benim harika benliim olmadan hiçbi şey yapamaz. Karar verildi. Boynunu ipe hazırla.」
Mimi: 「Ha? Tamaam! Süper hazır olacağım!」
Mimi ve Garfiel arasındaki bu küçük, sevimli etkileşim bilhassa kayda değerdi. Garfiel kaldıkları süreçte ikili konusunda son derece temkinli olsa da Mimi’nin tavrına bakınca korkularının yersiz olduğu anlaşılıyordu. Ya da daha ziyade Mimi arkadaş edinme konusunda fazlasıyla sevecen görünüyordu demek daha doğruydu. Ona durduk yere ‘Garf’ demeye başlamıştı, belki de Anastasia’nın daveti gerçekten de düşmanca değildi.
Joshua: 「Mimi’yi kazanmış olabilirsiniz ama ben… bendeniz öyle kolay boyun eğmeyeceğim.」
Diyen Joshua neşeli korumasının ardında ilerlerken metin durmaya çalışıyordu. Mimi ise onun kolunu sımsıkı tutmuştu ve onu öne arkaya çeke çeke, zıplaya zıplaya ilerliyordu. Joshua’nın tüm bu süreçte ölümcül ciddiyette kalan suratı birazcık komikti. Ama Subaru bile ona bu gerçeği söylemeyecek derecede nezaket geliştirmişti.
Emilia: 「Joshua-kun, iyi olacak mısın? Çok hoş bir kıyafetin var ama kolunun kopmasına ramak kalmış…」
Joshua: 「Lü-lütfen endişelenmeyin… Endişelenmeye mahal yok!」
Subaru zavallı çocuğun hislerini anlayabilmiş olsa da içlerindeki melek anlayamamıştı. Mimi’ye sesini yükseltmemesi gereken, bunun yerine onu kaldırmaya çalışan acınası haldeki Joshua’ya karşı samimi bir endişeyle konuşmuştu. Lakin Mimi Joshua’dan güçlüydü ve genç adamın çabaları meyve vermiyordu.
Joshua: 「Abim seni dostu görebilir fakat ben onun fazla nazik olduğu inancındayım. Bu da onun iyi yönlerinden biri. Kardeşi olarak görevimin bunu telafi etmek olduğuna inanıyorum, bu yüzden Juukulius ailesinden merhamet beklemesen iyi edersin.」
Subaru: 「Ne oldu, ‘bendeniz’ demeyi şimdiden bıraktın mı?」
Joshua: 「Lü-lütfen söylediğim şeye dikkat kesil! Beni aptal yerine koymaya çalışma! Pek hoş bir adam değilsin, değil mi!」
Subaru: 「Ben asıl senin ve efendinin hizmetkarı olarak duruşunu unutmuş oluşun adına endişeleniyorum. İnsanlarla toplum içinde alay edersen muhtemelen Juukulius ailesinin alnına kara bir leke çalarsın.」
Joshua: 「—!」
Joshua’nın beti benzi atsa da Subaru’nun tek niyeti onu eleştirmek değildi. Ki kendisi insanları alenen aşağılama konusunda daha riskli bir durumdaydı. Tabii Joshua bunu bilmiyordu ve Natsuki Subaru’nun da Natsuki Subaru olarak ona bunu söylememe sebepleri vardı.
Emilia: 「Subaru, gencecik çocuklara zorbalık etmeyi bırak. Çok üzgünüm, Joshua-kun. Subaru… bazen böyle olabiliyor.」
Joshua: 「—. Y-yo... Ben gerçekten de kabalık ettim. Özür dilerim.」
Subaru: 「Sadece ‘ben’ mi? Ouv! Ouv, acıdı, Emilia-tan!」
Subaru hiç vakit kaybetmeden Joshua’yı eleştirmeye başlamış ama Emilia kulağını yakalayıp çekerek onu durdurmuştu. Subaru’nun gözlerinde biriken yaşları gören Joshua ise tatmin olmuş bir şekilde konuşmayı bu noktada sonlandırmakta karar kıldı.
Sonra da derin bir nefes alarak ejder vagonuna geçti. Fakat vagon ejderler yerine köpekler tarafından çekildiği için köpek vagonu demek daha doğruydu. Belki de burada köpek yarışları yapılabilirdi?
Subaru: 「At yarışı gibi bazı eğlence türlerini tanıtmak iyi olabilir…」
Subaru’nun 21. yüzyıla ait eşsiz bilgilerini kullanma fikri asla hayal gücünü aşamıyordu. Ama belki de bilgilerini kullanma meselesini daha ciddi bir şekilde değerlendirmeliydi. Önce at yarışını popülerleştirmenin artı ve eksilerini düşünmeliydi ve-
Emilia: 「Ne oldu, Subaru? Çoook dolambaçlı bir şeyler düşünüyor gibisin.」
Subaru: 「21. Yüzyıla ait eşsiz bilgilerimle ilgili yeni fikirlere kapıldım. Subaruizm patlaması gibi bir şey.」
Emilia: 「Oh, aklına yeni bir sos mu geldi? Mayonezi sevmiştim, tartar sosu da.」
Subaru: 「Bu defa hiç akla gelmeyecek eşsiz bir şey düşünüyorum.」
Lafı gelmişken Roswaal Köşkü artık mayonez ve tartar sosla doldurulmuştu. Buradaki herkes bu sosları sevmiş olsa da bu Subaru’yu tamamıyla tatmin etmiyordu. Her neyse, bu ufak sohbet süregelirken Joshua ve Mimi hazırlanmış, vagonları harekete geçmişti. Vagonu kullanmak için şoför alanında oturmuyorlardı, Mimi köpeklerden birinin üzerindeydi ve rotalarını kontrol etmekle yükümlüydü. Beyaz cüppesi dalgalanırken neşeli bir şekilde gülümsemekteydi.
Mimi: 「Tamamdıır! Siz ikiniz ve Garf’la tekrar görüşmek üzere!」
İkili de Mimi’yi mutlu mesut uğurlamış, pencereden bakan temkinli haldeki Joshua’ya da el sallanmıştı. Onların gidişinin iki gün sonrasında da Pristella yolculuğu sırası Subaru ve diğerlerindeydi.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Otto: 「Oraya ulaşmamız acele etsek bile on günden fazla zaman alacak. Gerçekten acele etmemize de gerek yok, o yüzden rahat olup tadını çıkartalım.」
Hiç kimse Otto’nun planına itiraz etmemişti. İçlerinde seyahat işine en alışkın olan ve yine muhtemelen fiziksel direnç konusunda ortalama değeri tayin eden oydu. Onu zorlamayacak bir yolculuk yaptıkları sürece geri kalanlar da güvenli, rahat bir yolculuğun tadını çıkaracak olmalıydı.
Otto: 「Vagonun yükü gereği çekmeleri için Frufoo ve Patrasche-chan’ı alacağız. Ve herhangi bir yerde kamp yapmamayı planladığımız için minimum acil durum tedariki işimizi görecektir.」
Garfiel: 「Tüm o vakti vagonun içinde öölece oturarak geçirmek vücut için hiç iyi diil, Otto.」
Otto: 「Öyle düşünüyorsan dilediğin zaman vagondan çıkıp koşmakta özgürsün.」
Garfiel: 「Hı hı, ben de öyle yapıcam.」
Emilia: 「Öyle mi yapacaksın?」
Garfiel ve Otto’nun sunduğu bu alışıldık sahne Emilia’yı şok etmiş, Pristella yolculuğu bu şekilde başlamıştı.
Ama bu başlangıca rağmen yolculuk sorunsuzca ilerliyordu. Mathers’a ait olmayan topraklardan veya diğer lordların kapılarından geçerken biraz sorun yaşanmış ama Mathers aile armasını veya Emilia’yı göstermek olayları çözüme kavuşturmuştu. Tabii bu çözümler de birazcık sorun yaratabilirdi ama yolculuk esnasında herhangi birinin hain pususuyla karşılaşılmamıştı.
Vahşi köpekler veya cadı yaratıkları yolda belirip aptalca vagona saldırmaya çalıştığındaysa,
Garfiel: 「Harika. Ben de azcık yaratık pataklamak istiyodum.」
Garfiel grubu şiddetle aşıyor, saldırgan hayvanları dağıtıyordu. Korumalık olarak sergilediği mükemmel performans zavallı cadı yaratıklarına sempati duyulmasını sağlıyordu. Ama o korkutucu Garfiel’in bile arada bir yanında getirdiği bıçağını çiğnemesi gerekiyordu. Sert çeliği parçalara ayırdığını görmekse daima sinir bozucu oluyordu.
Beatrice: 「Mm. Bu ejder fena değilmiş, doğrusu. Bu kadarını kabul edeceğim, sanırım.」
Dizginleri tutan Subaru’nun yanında oturan Beatrice böyle demişti. Şaşırtıcı gelebilecek olsa da şoförlükle görevli tek kişi Otto değildi. Bir yıllık deneme yanılma ve Subaru’nun mizacını bilen bir ejder gerektirse de artık vagon kullanabiliyordu. Gerçi söz konusu vagonun ejderleri Patrasche ve Otto’nun ejderi Frufoo idi. Roswaal Köşkünün diğer ejderleriyse Rascal ve Peter’di. Tabii ki Subaru onlara da isim verecek derecede aşinaydı.
Subaru: 「Daha az lütuf, daha çok yardıma ne dersin? Patrasche annelik ruhuyla dolup taşıyor, sana da iyi davranacağına eminim, Beako.」
Beatrice: 「Yardım etmemeyi tercih ederim, doğrusu. Ayrıca bu ejder bana bayağı kötü bakıyor, sanırım. Beni dost olarak görmüyor, doğrusu. Annelik ruhuyla ilgili ne korkunç yalanlar söyledin öyle, sanırım.」
Subaru: 「Hey, Patrasche’yle ilgili kötü konuşmak yok. Hiç kimsenin Emilia-tan’ı, Rem’i, seni ve Patrasche’yi kötülemesine izin vermem.」
Beatrice: 「Beni listene koyuyorsun ama yine de kötü konuşmama izin yok mu, sanırım?」
Subaru: 「Söz konusu listedeki biriyse terbiyesizlik olur!」
Beatrice kaçmaya çalışsa da dar sürücü alanında bunu başarması imkansızdı. Subaru onu ensesinden tutarak yakınına çekti, sonra da mücadelelerine rağmen kucağına yatırdı. Onu bir gıdıklama işkencesine mahkum etmeyi planlıyordu fakat saçının bir öbeği burnuna sürtünce abartılı bir şekilde hapşırmak zorunda kaldı—ve vagon sarsıldı.
Otto: 「Natsuki-san! Tuhaf bir şey yapmalarına izin verme! Rüzgar Kaçırma İlahi Korumasından çıkarlarsa araba tutması yüzünden korkunç vakit geçiririz!」
Subaru: 「Pardon! Beako öyle eğlenceliydi ki ben…」
Beatrice: 「Bunu Betty’nin suçu kılmaya çalışma, doğrusu! Subaru başlattı ve … beni gıdıklamayı bırak, sanırım! Du–pffweheehee!」
Otto ikilinin oyunları karşısında iç çekerken Emilia kıkırdayarak,
Emilia: 「Gerçekten çok iyi anlaşıyorlar. Subaru ve Beatrice’in bu kadar yakınlaşacağını asla tahmin edemezdim.」
Otto: 「Şahsen ben onların herhangi bir zaman diliminde ayrı olduklarına inanamıyorum. Beatrice- chan’ın ne kadar sevimli olduğunu ve Natsuki-san’ın üzerine ne kadar titrediğini görmek neredeyse sinir bozucu.」
Emilia ciddiyetle gülümserken Otto’nun gözüne bir anne veya abla gibi görünmüştü. Ancak Otto, bunu dile getirecek veya Subaru’nun maskaralıklarını cesaretlendirecek kadar uygunsuz davranacak biri değildi.
Otto: 「Onları eğlenceleriyle baş başa bırakalım, bizim konuşacak daha önemli şeylerimiz var. Anastasia grubunun hedeflerini ve onlara nasıl karşılık vereceğimizi tartışacağız.」
#Merhaba arkadaşlar. Kızım bu ara beni biraz zorlamaya karar verdiği için bir iki gün geciktirdim, kusura bakmayın. Ama telafi etmek için bölümün ikinci kısmını da yarın atıp arayı kapatacağım.
Bu arada bir sorunumuz var. Şu anki ingilizce kaynağımıza girmeye çalıştığımda bir hata alıyorum. Elimde birkaç bölümün kopyalanmış hali vardı, o yüzden şimdilik sıkıntı yok ama elimdekiler bittiğinde site hala bozuk olursa nasıl bir yol izleyeceğimizi bilmiyorum. Bu konularla ilgili bilgisi olan varsa beni bir aydınlatabilir.
Bölüme gelirsek Subaru'nun listesi gerçekten pek tatlı. Beatrice ile her sahnelerinde de içim bir hoş oluyor, serinin başından beri belki de en dramatik sahneler onun sahneleriydi bence. Onun o sinir krizleri, ıssız halleri, Subaru'nun onu bin bir uğraşla 400 yıllık yalnızlığından kurtarışı ve şimdiki sevimli dostlukları... Gerçekten harika.
Ve bizi yepyeni bir macera bekliyor. Garfiel, Otto, Subaru, Emilia ve Beatrice. Mükemmel bir kadroyla düştük yollara, bekle bizi Su Kapısı Şehri, bekle bizi yeni maceralar. Tekrar görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..