Cilt 5 Bölüm 8 [ Deniz Tutması Sonucundaki Yolculuk ] (1/2)

avatar
5787 6

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 5 Bölüm 8 [ Deniz Tutması Sonucundaki Yolculuk ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Beatrice: “Artık daha iyi olmalısın, sanırım.”

 

Subaru: “Yo, birazcık daha duralım. Oof, bu korkunç, dünyam hala dönüyor. Hala sallanıyorum. Bu rahatsızlığı ölüm bile tedavi edemez…”

 

Subaru ve Beatrice, koca bir su kemerine bakan sokakta ayaklarını suya doğru sallandırmış şekilde yan yana oturmaktaydı. Birlikte temiz suyun akışının tadını çıkartıyorlardı. Yoldan geçenlerse onlara belli belirsiz şekilde gülümsüyordu. Belki kardeş olduklarını düşünüyorlardı, belki de daha önce böyle yapılarla hiç karşılaşmamış turistler…

 

Subaru: “İki varsayım da tamamen yanlış sayılmaz… ama ilişkimizin nasıl olduğunu bilememeleri üzücü. Öğğ.”

 

Beatrice: “Yersiz endişelerdense toparlanmaya odaklanmalısın, doğrusu. Betty’nin neden burada olduğunu zannediyorsun merak ediyorum, sanırım.”

 

Subaru: “Yalnız kalacağımdan mı endişelendin? Beako çok nazik.”

 

Beatrice: “…alakası yok, doğrusu. Hadi acele et de toparlan, sanırım.”

 

Beatrice, Subaru’nun kendisine yaslanarak verdiği ağırlığı kaldırabilmek için ufak bedenini zorluyordu. Bunu gören Subaru’nun sevgisiyse daha da artmıştı. Acaba bir gün artmayı bırakacak mıydı?

 

Yaklaşık on beş dakika önce Subaru, deniz tutması yüzünden yarattığı kargaşa sonrası yolculuğuna kara yoluyla devam etmek zorunda kalmıştı. Emilia, Otto ve Garfiel ise Muse Şirketi ve Kiritaka ile yapacakları görüşmeler için kayıktaki yolculuklarına devam etmekteydi.

 

Aslında Emilia da Subaru’ya eşlik etmek istemiş ama Otto, “Diğer tarafı ne kadar bekletirsek hakkımızdaki izlenimleri o kadar kötüleşir.” demişti.

 

Bu tavsiyeyi duyan Emilia da Subaru’yu ardında bırakmıştı ki muhtemelen doğru karar buydu.

 

Subaru: “Ehh, Anastasia bize dikkatli olmamızı söylemiş olsa da… çoğu kişi güpegündüz herhangi bir şeye kalkışmayacaktır zaten.”

 

Siyasi bir rakip tarafından çağrıldıkları yabancı bir şehirde yalnız olmanın stres doğurduğu kesindi ama yanlarında olası bir durumun icabına bakabilecek Garfiel vardı.

 

Fakat Subaru şu anda Garfiel’sizdi ve Emilia Takımı için ne kadar önemli olduğu düşünülünce de başına bir iş gelmemesi lazımdı.

 

Yine de Anastasia kötü niyetli olsa bile ona gün ortasında saldırı düzenletmeyecek kadar akıllıydı. Ayrıca Subaru, Julius’un herhangi bir pusuya müsamaha göstermeyeceğine güveniyordu.

 

Subaru: “Onun da dediği gibi, bir şövalye daima yiğit olmalıdır…”

 

Beatrice: “Subaru. Kendi kendine kahkaha atman çok sinir bozucu, sanırım.”

 

Subaru: “Dur bir dakika, hiç de bile kahkaha atmıyordum! Asla o herifi düşünüp gülmem! Her neyse, hadi gidelim.”

 

Subaru bu cümlelerden sonra ayağa kalkarak derin bir nefes aldı, kollarını ve boynunu hafiften ovuşturdu. Hala biraz ağırlık hissetse de deniz tutması etkileri büyük oranda geçmişti. Hemen hemen normal bir şekilde yola koyulabilirdi.

 

Beatrice: “Ehh, Betty gerekirse yardımcı olacak, sanırım.”

 

Subaru: “Ohh, sana güveniyorum. Zaten bir şey olacağından şüpheliyim. Yalnızca bir aptal etrafta bir sürü kişinin olduğu gündüz vakti saldırıya geçer.”

 

Tüm kral adaylarının saygınlıklarını koruması gerekliydi. Halkın gözünde hoş ve güvenilir olmaları lazımdı. Tabii doğal hali de dürüst ve nazik bir kız olan Emilia’nın bu konuda endişe duymasına gerek yoktu.

 

Subaru: “Başka bir deyişle Emilia’nın diğer adaylara kıyasla gerçek avantajı meleksi masumiyeti…!”

 

Beatrice: “Düşüncelerin nahoş bir yöne gidiyor, doğrusu. —Subaru, Subaru, bak, hadi şu tarafa gidelim, sanırım. Beni takip et.”

 

Beatrice geride kalan yıl içerisinde dikkati rahatlıkla dağılan Subaru’yu idare etmekte tamamen uzmanlaşmıştı. Bu yabancı şehirde onu elinden tutarak rahatlıkla yönlendirebiliyordu. Muse Şirketinin genel merkezi birinci ve ikinci kısımlar arasındaki sınırda bulunmaktaydı. Deniz tutmasından mustarip Subaru yol tarifini belli belirsiz hatırlamaktan öteye gidemese de Beatrice hepsini ezberlemişti. Tek bir problem varsa o da Pristella yollarının karmaşıklığıydı.

 

Ana kanalı takip ederek ilerliyor olsalar da arada bir ana kanalı besleyen ufak su kaynaklarının etrafından dolanmaları gerekiyordu. Bazen önlerine bir köprü çıkıyor, bazen de Subaru’nun Beatrice’i taşıyarak sığ bir sudan geçmesi gerekiyordu.

 

Beatrice: “Subaru, ne harika bir çeşme, doğrusu.”

 

Subaru: “Haklısın… Beako, bu parka nasıl geldik?”

 

Beatrice’in ilgisini çeken çeşme, bir parkın merkezindeydi. Etrafı bakımlı çiçek yatakları ve çocuk oyun alanlarıyla çevriliydi. Sahiden de huzurlu ve rahatlatıcı bir manzaraydı. Tek sorun,

 

Subaru: “Gelmemiz gereken yer burası mıydı? Büyük bir şirketin varisini düşününce aklıma gelecek son yer burası olurdu. Bir iş adamı burada anlaşma yapacak olursa tüm paraları sırılsıklam olur.”

 

Beatrice: “Deniz tutması seni iyice alaycı yaptı, sanırım. Bu güzel manzarayı görünce aklına gelen ilk şeye bak… Betty senin için üzülüyor, doğrusu.”

 

Subaru: “Eskiden olsa utanır ve hatanı gizlemeye çalışırdın ama bayağı rahatlamışsın… babanın kalbini kırıyorsun.”

 

Beatrice: “Se-sen kendine Betty’nin babası diyebilmek için dört yüz yıl geç doğmuşsun! Subaru bu tarz meseleleri tartışma bilincinden yoksun, doğrusu!”

 

Subaru Beatrice’in konuşmanın ikinci kısmına neden bu kadar aşırı tepki verdiğinden emin olamamıştı fakat meseleyi uzatmadı. Şu anda bu parka nasıl vardıklarını çözmeleri lazımdı.

 

Subaru: “Beako. Beni bu kadar özgüvenli şekilde yönlendirdiğine göre yolu biliyorsundur diye düşünmüştüm?”

 

Beatrice: “Gideceğimiz konumu biliyorum, doğrusu. Ama yollar karmaşık, sanırım. Kaybolmamak adına daha önce okumuş olduğum ‘sol el yöntemini’ kullandım. İşe yaramadı, sanırım.”

 

Subaru: “Sol el yöntemi mi?”

 

Beatrice: “Sol elini uzatıp duvarı takip ediyorsun, doğrusu.”

 

Subaru: “Bu yöntem labirentler için değil miydi!?”

 

Beatrice’in tarif ettiği şey labirentlerde ilerlemek için kullanılan son derece bilindik bir yöntemdi. Subaru bu yöntemin etkinliğine katılabilirdi ama pek çok sakıncası da mevcuttu. Mesela,

 

Subaru: “Sol el yöntemini kullanmaya labirentin ortasında başlarsan iç duvara dokunup sonsuza dek içeride kalabilirsin! Ayrıca biz labirentte değiliz, bir şehirdeyiz!”

 

Beatrice: “Hmph! Subaru denenmiş, test edilmiş bir ilmi hiçe sayıyor gibi görünüyor, sanırım. Betty yasaklı bir kütüphanenin kütüphanecisiydi. Tarihteki ilmi hiçe sayan tüm aptallara acırım, doğrusu.”

 

Subaru: “Ben aptal değilim, asıl aptal her şeyi anladığını sandığın için sensin!”

 

Kendini beğenmiş olacak kadar çok yaşamıştı (400 yıl) ama dışarıdaki dünyaya adımını atması çok uzun sürmüştü (400 yıl) yani kendi mantığıyla genel görüş arasında yılların (400 yıl) getirdiği büyük bir uçurum vardı. Bu yüzden şaşırtıcı bir şekilde güvenilmez bir loliydi.

 

Beatrice: “Subaru’nun daha iyi bir fikri var mı acaba, doğrusu. Göster bakalım, sanırım.”

 

Diyerek ellerini beline yerleştirmiş, Subaru’ya nahoş bir bakış atmaya başlamıştı.

 

—Diğer taraftan Subaru, Beatrice’in yanında deniz tutması etkilerini yaşadığı için utanmıştı ve bunu güvenilir görünerek telafi etmek istiyordu.

 

Subaru: “Ha ha. Burayı bir labirente benzetmekte haklıydın ama kusursuz bir labirent olarak değerlendirip sol el yöntemini kullanmakla hata ettin. Benim daha az kusurlu, yo, kusursuz taktiklerim var.”

 

Beatrice: “Ho ho, kendine bayağı güveniyorsun, sanırım. Hadi planını anlat öyleyse, doğrusu.”

 

Subaru: “Hıı, anlatacağım. İsmi Kafes Yöntemi.”

 

Beatrice: “——?”

 

Beatrice kafasını kaldırmış, üzerinde adeta bir soru işareti belirmişti. Bu sırada bu isim planın esas içeriğiyle pek uyuşmadığı için Subaru boğazını temizleyerek detaylı bir anlatıma başlamıştı.

 

Subaru: “Tamamdır. Öncelikle, şu anki pozisyonumuza başlangıç noktası diyeceğiz. Buradan ilerlediğimiz takdirde er ya da geç bir çatala denk geleceğiz ve çıkmaz sokağa ulaşana kadar devam edeceğiz. Sonra ilk çatalımıza geri döneceğiz.”

 

Beatrice: “…mm, devam et, sanırım.”

 

Subaru: “Ardından, o yolu haritaya aktarıp bir başkasını seçeceğiz. Aynı ilk yolda yaptığımız gibi çıkmaz sokağa dek devam edeceğiz. En nihayetinde zindandaki tüm yolları haritaya aktarmış olacağız.”

 

Beatrice: “Bu çoook uzun sürer, doğrusu! Gece çökmeden oraya varabilecek miyiz merak ediyorum, sanırım!”

 

Subaru: “A-aptal! Belli bir rotayı izlemenin nesi yanlış!? Bu yöntemle kaç kişi bir zindandan kurtuldu biliyor musun sen? Tam da senin dediğin gibi tarihin ilmine başvuruyorum işte!”

 

Beatrice: “Bir ilme başvurarak hedefinden uzaklaşmak kötü bir alışkanlıktır, doğrusu!”

 


Beatrice’in fikrini reddetmesi can yakıcı olsa da Subaru da planının pek çok kusuru olduğunu kabul etmek zorundaydı. Zaman harcayıcı bir taktikti ve bunun yanı sıra harita çizecek kağıt kalemleri de yoktu. 

 

Subaru: “O zaman geriye tek bir yöntem kalıyor…”

 

Beatrice: “Neymiş, doğrusu? Betty’nin sana güveni bayağı azaldı, sanırım.”

 

Bu yöntem güvenilir olsa da Subaru’nun imajını iyileştirmeyecekti. İyi niyetle hareket etmek insanı her daim güvenilir yapmayabilirdi.

 

Subaru: “Tamamdır, birlikte çalışmamız gerekecek.”

 

Beatrice: “Ne konuda?”

 

Subaru: “Kibarca yol tarifi isteyeceğiz.”

 

#Final çok iyi olmuş  Gerçekten çılgınlar gibi plan yapıp uğraşıp didinirken yol tarifi istemeyi en son ihtimal olarak düşünmeleri harika... Zaten Subaru-Beatrice ilişkisi başlı başına harika. Hep birlikte kayıkla gitmek yerine böyle bir maceraya atılmak zorunda kalmalarını da sevdim. Umarım bu maceranın üstesinden sağ salim gelirler 
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere arkadaşlar!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr