Cilt 6 Bölüm 55 [ Karların Erimesini Bekleyen Sen ] (3/3)

avatar
2492 24

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 55 [ Karların Erimesini Bekleyen Sen ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy



Ram: “Niyetin ne? Böylesine, böylesine aptalca bir yalan neden!”

 

Subaru: “Bu bir, yalan değil……. Benim için, size yalan söylemek……”

 

Ram: “Yani yalan söylemedim diyorsun? Öyleyse sana göre ne olması gerekiyor? Ram’ın sana güvenmesi mi? Barusu’nun, Rem’i unutmuş olması…… böyle bir şey, o kadar saçma ki!”

 

Subaru: “Ram……”

 

Gözleri iyice keskinleşen Ram, neredeyse dudaklarının birbirine dokunacağı bir yakınlıktan Subaru’ya öfkeyle bakıyordu. Subaru’ysa en sonunda o gözlerdeki ateşin öfkeden ziyade gözyaşlarından oluştuğunu fark ediyordu.

 

Ram’ın içindeki çatışma, Subaru’nun hayal edebileceğinden çok daha derinlere iniyordu.

 

Subaru, dört tekrarın sonunda nihayet bunu anlamayı başarmıştı. Başkalarının duygularını, göğüslerinde barındırdıkları yaraları anlamanın mümkün olduğunu düşünmek için ne kadar sağduyulu olmak gerekirdi kim bilir!

 

Subaru, kendisinin aynı çirkin oyunu dördüncü kez tekrar ettikten sonra fark ettiği şeyi Emilia ve diğerlerinin saniyesinde fark etmiş olmasını büyüleyici buluyordu.

 

Yalnızca o büyü tarafından yakıp kavrulması mümkün olmayan Subaruーー

 

Subaru: “ーーBen, Rem’i kesinlikle geri getireceğim.”

 

Ram: “ーー~hk!”

 

Açık kırmızı gözlere gözlerini diken Subaru, boğazına aktardığı güçle, net bir şekilde böyle söyledi.

 

Onu işiten Ram’ın gözleriyse bir kez daha şaşkınlıkla irileşti ancak öfkesi, o şaşkınlığı gizledi.

 

Ram: “Onu geri geri getirmekten falan…… nasıl bahsedebilirsin ki Barusu! Sen Rem’i unuttun, öyle değil mi!”

 

Subaru: “Ama yine de bunu yapacağım. Rem, benim hatıralarım, bu kuleye gelmemizin ardındaki sebepler, geride tek bir şey bırakmadan hepsini başarıp her şeyi geri kazanacak ve hep birlikte geri döneceğiz. ーーBu kadarı kesin, hiç değilse bunu garanti edebilirim.”

 

Ram: “ーーBarusu?”

 

Subaru: “Bu kulede yaşanan her şeyi düşününce…… bu kadarı, kesin.”

 

Nefes almakta zorlanıyordu. Fakat yanakları farklı bir sebepten ötürü biçimsizleşiyordu. Onun tepkisini gören Ram’ın kaşları kalkmış, Subaru’nun yakasını tutan elleri bir nebze gevşemişti.

 

İşte o saniyede Subaru, o elleri tutarak ayırdı. Ve aynı hızla ikilinin bedenleri pozisyon değiştirdi.

 

Ram: “ーーTerbiyesiz. Bırak beni lütfen.”

 

Pozisyonlarının değişimi sonrası duvara yapıştırılmış olan Ram, gözlerini gözlerine diken Subaru’ya böyle söyledi.

 

Ancak Subaru, güçsüzlüğüne rağmen söylemeye niyetli olduğu sözcükleri kullanmaktan çekinmedi.

 

Subaru: “Ram. Kesinlikle kendi hatıralarımı da Rem’in hatıralarını da geri getireceğim. Bunun için, bana gücünü ödünç ver lütfen.”

 

“ーーーー”

 

Subaru: “Herkesin gücüne ihtiyacım var. Düne kadar burada olan, hepinizin tanıdığı『Natsuki Subaru』böylesine acınası bir şey söylemeyebilirdi. Ama şu anki benliğim……”

 

Julius kıymetlisini ona emanet etmiş, Beatrice ona güvenmiş, Echidna onu affetmiş, Emilia onu yanında istemişti.

 

Ve belki de herkesin bir şeyler beklediği『Natsuki Subaru』, içlerinde bulundukları çıkmazı bir başına değiştirebilecek olabilirdi.

 

Lakin şu anki Natsuki Subaru, bu işi başarabilecek yeterlilikte değildi. Ve bu kulenin içerisindeki insanlar onu, hiçbir şey yapamazsın deyip kıyamet kopartıp vazgeçmeyecek kadar çok seviyordu.

 

Subaru: “Rem’i unuttuğuma inanmayacağını veya bunun için beni affetmeyeceğini biliyorum. Ama lütfen bu öfkeni sonraya sakla. Bunun karşılığında, sana bir söz vereceğim.”

 

Ram: “Söz mü……?”

 

Subaru: “Ne olursa olsun, üstesinden geleceğim. Kaç defa denemem gerekirse gereksin her şeyi halledeceğim. Eğer, bu sözümden dönersem, senin önünde pes edersem, beni yakmakta, kavurmakta, bana canın ne isterse yapmakta özgürsün.”

 

“ーーーー”

 

Ram’ın gözleri irileşti, içlerindeki öfke alevleri yatıştı. Ve öfkenin yerine, o ana dek gizli tuttuğu bir duygu belirdi.

 

Buna tanık olan Subaru, kafasını geri çekip Ram’a bu dobra haliyle yaklaşmaya ve onunlaーー buz kafesine hapsolduğu anda bakışlarının birbirine dolandığı mesafeden konuşmaya devam etti.

 

Subaru: “Bu konuda, kararlıyım.”

 

Ram: “……Neden bu kadar ileri gidesin ki? Barusu gerçekten her şeyi unuttuysa, Rem’i geri getirmeyi bu denli düşünmüyor olmalı.”

 

“ーーーー”

 

Ram: “İnsan bir kez unutunca her şey bir boşluğa dönüyor. Ağzı açık bir boşluk oluyor ve zamanında var olan hislerin hepsi yitiyor. Hepsi yok oluyor. Sevgi, nefret, sıcaklık, yalnızlık, her şey.”

 

Ram’ın kısık sesi, soğuk tavrını taklit eder havadaydı.

 

Kulağa son derece deneyimli gelen bu kelimeler, bizzat tecrübe ettiği boşluğa dayanıyor olabilirdi. Bu nedenle Ram, Subaru’nun kararlılığını güvenilmesi zor buluyordu.

 

O boşluk tarafından kucaklanmışken böylesine güçlü bir arzuya sahip olmanın imkansız olduğuna inanıyordu.

 

Subaru: “Dürüst olmak gerekirse, doğru söylüyorsun. Hafızam boş ve benliğimin düne kadar Rem’e beslediği hislerin hepsi ellerimden kayıp gitti ama……”

 

Ram: “Öyleyse, neden?”

 

Subaru: “Senin Rem’e değer verdiğini ve onu geri getirmeyi çaresizce istediğini biliyorum.”

 

Ram’ın çırpınışına, kıymetli kardeşi Rem’i geri kazanmayı çaresizce arzulayışına tanık olmuştu.

 

Böylesine güçlü bir arzu ve sevgiye kendi gözleriyle tanık olan Subaru, kahrolmuştu. Ve çaresiz Ram da Subaru’nun kurtarılmasını arzuladığı insanlar arasındaydıーー

 

Subaru: “Şu anda, Rem’i geri getirmek isteme sebeplerim『Natsuki Subaru』ve sensin.”

 

“ーーーー”

 

Subaru: “İşte bu yüzden, pes edersem sana güveniyor olacağım. Kafama istediğini yapmakta özgürsün. Bu, seni ağlatan benliğimin kefareti.”

 

Ram: “Ram hiç ağlamadı ki, aptallık etme.”

 

Subaru: “Acı~ttın ~hk!?”

 

Yüzünün yan tarafına sıkı bir tokat yiyen Subaru, olduğu yere çöküp kaldı.

 

Ve yanağı tokatlanmış halde, inanılmaz bir şeye bakıyormuşçasına Ram’a baktı.

 

Subaru: “S-sen…… Az önce, sana, epey cesurca, bir şeyler söylüyordum……”

 

Ram: “Kafana göre bu kadar enerjik hale gelirken cesaretten bahsederek ne kastediyorsun? Her şeyden önce, Barusu’nun bir söz vermesi başlı başına gülünesi. Bizzat teklif ettiğin şeyin bu dünyada güvenilebilecek son şey olması epey etkileyici.”

 

Subaru: “Aynı şeyi Emilia-chan’a da sormuştum ama düne kadarki ben kaç söz verdim de tutmadım!?”

 

Ram: “Tuttuğun bir söz var mıydı ki?”

 

Subaru: “Durum o kadar mı kötü!?”

 

Soğuklaşan bir sesle karalanan Subaru, 『Natsuki Subaru』hakkındaki fikirlerini gözden geçirdi. İyi kötü diğer her şey bir yana, sözlerini tutmamayı alışkanlık haline getirmişe benziyordu.

 

Her şeyden önce, verilen sözleri tutmanın en büyük yükümlülüğü, bu uğurda çaba sarf etmekti.

 

Hiç kimse tarafından izlenmezken bile o sözleri tutmak, işte insanlar bu yüzden sıklıkla kendi iradeleriyle kendilerini dezavantajlı duruma sokarlardı. Bunun aksiyse, kişinin yetersiz bir ruha sahip olduğunun kanıtı görevi görürdü.

 

Subaru: “Sanırım『Natsuki Subaru』pek de düzgün biri değilmiş……”

 

Ram: “Evet, öyle denilebilir. Sanırım yanlış anlamışsın ama düne kadarki Barusu da her şeyin üstesinden kendi başına gelebilecek biri değildi. Aksine, o bir budalaydı ve uzmanlığı da bir şeyin üstesinden kendi başına gelmeye çalıştığı her seferin sonucunda hasarı arttırdığıyla kalmasıydı. Ram’ın da başını pek çok belaya sokardı.”

 

Subaru: “Sen ciddi misin! E böyle bir herifi ne diye kuleye getirdiniz ki……”

 

Ram: “Kendisi maydanoz oldu. Zaten o yalnızca çenesi çalışan bir adamdı. Kendi çapında yetenekliydi ve kendisine bir şeyler emanet edilmesini dört gözle beklerdi. Ayrıca Emilia-sama ve Beatrice-sama’yı şımartmakta da iyiydi. Bunun dışında……”

 

Bağdaş kurarak yere oturan Subaru, kendisini fazlasıyla rahatsız hissediyordu.

 

Tam olarak kendisiyle alakalı olmasa bile kendisiyle alakalı azar işitiyordu. Emilia ve geri kalanlar tarafından『Natsuki Subaru』hakkında onca şey dinlemek epey karmaşık bir şekilde canını acıtırken Ram’ın hiç sakınmadan『Natsuki Subaru』hakkında kötü sözler söylemesi de aynı şekilde, eh, karmaşık hisler doğuruyordu.

 

Subaru, bu defa sonuna dek dinlemeye kararlı şekilde ciddileşti.

 

Subaru: “Başka ne var? Kısa bacaklar, kötü bir hafıza, sağlıksız beslenme, inatçılık?”

 

Ram: “Bacakları kısaydı, hafızası kötüydü, sağlıksız beslenirdi, inatçıydı.”

 

Subaru: “Ben de öyle düşünmüştüm~.”

 

Ram: “ーーBunların yanı sıra, Rem’e çok değer verirdi.”

 

“ーーーー”

 

Ansızın ses tonu değişmiş, soğuk sesine renk gelmişti.

 

Sesindeki sıcaklığın bir rengi olsaydıーー hassas, tatlı bir kırmızı olurdu.

 

Sesinde kız kardeşine yönelik bir sevgi taşıyan ve bir zamanlar onun yanında olan『Natsuki Subaru’yu』hatırlayan Ram, asla kaybolmayacak hassas bir sevgi belirtisi gösteriyordu.

 

Öyle ki Subaru’ya, o tatlı kırmızının nezaketin rengi olduğunu düşündürüyordu.

 

Ram: “Barusu. ーーRem’i gerçekten unuttun mu?”

 

Subaru: “……Hı hı.”

 

Ram’ın gözleri Subaru’yu yansıtıyor ve o gözleri asla kaçırmıyordu. Gerçekten saygı duyulasıydı.

 

Duymak istemediği kelimeleri duyması adına hazırlanan bu sahnede Subaru olsaydı muhtemelen gözlerini kaçırırdı. Fakat Ram, bir kez olsun buna kalkışmamıştı.

 

Ram: “Barusu. ーーGerçekten Rem’i tekrar hatırlayacaksın, değil mi?”

 

Subaru: “Hı hı, onu yeniden hatırlayacağım. Ve yalnızca Rem’i değil, geri kalan her şeyi de.”

 

Ram: “Geri kalan her şeyi hatırlamasan da kıyamet kopmaz. Yalnızca Rem’i hatırla lütfen.”

 

Subaru: “Saçmalama. Her şeyi yeniden hatırlayayım müsaadenle……”

 

Ram: “Tekrar ediyorum. Bunun için ölmen gerekse bile Rem’i hatırla lütfen.”

 

Subaru: “Peki, yemin ediyorum. ーーÖlsem bile her şeyi yeniden hatırlayacağım.”

 

Ölmesi gerekse bile her şeyi yeniden hatırlayacaktı, hem de kelimenin tam anlamıyla.

 

『Natsuki Subaru’nun』bu farklı dünyada gördüğü bu noktaya gelmek için gördüğü, duyduğu, hissettiği ne varsa. ーーNatsuki Subaru hepsini geri kazanacaktı.

 

Ram: “……Peki. Bu seferlik gitmekte özgürsün.”

 

Subaru’nun yanıtını işiten Ram’ı çevreleyen ürkütücü hava ansızın ortadan kayboldu.

 

Ve bunu hisseden Subaru, orada kalmayı sürdürerek “Emin misin?” diye sordu.

 

Subaru: “Bunu benim istediğimi biliyorum ama senin için gerçekten uygun mu?”

 

Ram: “Erkek adamsın, değil mi? Olduğu gibi kabul et işte. Barusu’nun kararlılığı işitildi. Ve bunun üzerine pes ettiğin takdirde seni yakabileceğimi, kavurabileceğimi, yontabileceğimi, oyabileceğimi, sana ne istersem yapabileceğimi bile söyledin. Bunu duymakta zorlanırsan Ram’ın anne şefkati taşıyan kalbi senden şüphe duyacaktır.”

 

Subaru: “Yontmak ve oymaktan bahsettiğimi hatırlamıyorum ama neyse……”

 

Ram: “Bir şey mi dedin?”

 

Subaru: “Yok canım.”

 

Kafasını sallayan Subaru, Ram’a kibarca yanıt verdi.

 

Belki de herhangi bir tanrıya bel bağlayamayacağı bir anda kendisini, yargılanmak adına bahsi geçen bu anne şefkatine teslim etmesi gülünç olabilirdi.

 

Ram: “Ayağa kalk, Barusu. Ram senin pes etmene veya diz çökmene izin vermeyecek.”

 

Subaru: “Onlarla birlik olup yere çökme…… diyorsun.”

 

Deyip ayağa kalkan Subaru, arkasındaki tozları silkeleyerek yüzünü Ram’a döndü.

 

Sırtını duvara yaslayan ve kırışmış kıyafetlerini düzenledikten sonra kollarını önünde bağlayan Ram, çoktan normal haline dönmüştüーー ve bunun onun “normal hali” olduğunu anlatırcasına gözlerini Subaru’ya dikmişti.

 

Ram: “……Emilia-sama ve Beatrice-sama’ya da aynı şeyi söyledin mi?”

 

Subaru: “O ikisi…… benim vazgeçmem gibi bir olasılık olduğunu bile düşünmüyor gibi görünüyor.”

 

Ram: “Demek öyle. ーーBarusu’ya kapıldıkları için kabahat onlarda.”

 

Subaru: “İşte bu yüzden, onlardan bunu istemeyeceğim. Duygusal sebeplerden ötürü Julius ve Echidna’dan da.”

 

Geçen seferki olaylar esnasında onların düşüncelerini işittiğine inanıyordu.

 

Bu nedenle şimdi de kalan cevabı teyit etmeliydi.

 

Subaru: “Ama anlarsın ya…… Söylediklerine bakılırsa düne kadarki ben de pek etkileyici biri değilmiş.”

 

Ram: “Ram’ın gözünde değerin, Rem’e dair hatıraların olup olmamasına göre büyük bir değişiklik gösteriyor. Ne sorduğuna dikkat et lütfen.”

 

Bu soğuk beyanda bulunan Ram, sırtını Subaru’ya dönerek yürümeye başladı.

 

Su almaya gidip de beklemeye ayıracak vakitleri olmamalıydı ama elleri boş dönerek Emilia ve diğerlerini endişelendirmek de istemezlerdi.

 

Subaru elinde kovayı taşırken Ram, yanında duruyordu.

 

Ve,

 

Subaru: “Ben kesinlikle……『Natsuki Subaru』kesinlikle buradaydı, değil mi?”

 

Subaru, belli belirsiz bir sesle Ram’ın yan profiline doğru bu soruyu yöneltti.

 

Bu, bilgi toplama çabasından ziyade bir tedirginlik nidası gibiydi. Vazgeçmemeye yemin ettikten hemen sonrasına hiç ama hiç yakışmayan kelimelerdi.

 

Dili kurumuş şekilde yanında dikilirken Ram tarafından azarlanmasının hiç tuhaf kaçmayacağını biliyordu.

 

Ram: “ーーTam bir ahmaksın.”

 

Ancak Ram, böyle bir şey yapmak yerine adımlarını duraksatmadan, sevgi dolu bir şekilde küçümseyerek,

 

Ram: “Onlar yalnızca bir süreliğine görünmez oldular. Sadece üst üste gelmiş çeşitli şeylerin derinliğinde kaybolmuş hissi veriyorlar. Tıpkı soğuk karların altına gömülmüş çiçekler gibi, karların eridiği mevsim geldiğinde onlar yeniden görünür hale gelecekler. ーーKesinlikle hepsi bundan ibaret.”

 

Evet, Subaru şu anki ifadesini, kendininkini gizlemekte olan Ram’a gösteremezdi.

 

Böylesine cüretkar davranmasının hemen ardından bu acınası ifadeyi ona hayatta gösteremezdi.

 

İşte bu yüzden Ram’ın yaptığı şey, yani ona bakmaya teşebbüs dahi etmeksizin sessiz kalışı, o an için gerçekten de Subaru’ya bir annenin şefkatini andırıyordu.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Durum büyük ölçüde değişmiştiーー ya da Subaru öyle düşünmek istiyordu ama değişiklikler o kadar da büyük değildi.

 

Bu Subaru’nun hafızasını kaybettikten sonra içini döktüğü ilk sefer değildi ve insanlar üzerinde bıraktığı etki de daha önce tanık olduğu bir manzaraydı.

 

Fakat Subaru’nun kalbinde olanlar değişirse, sırasıyla herkesin bakış açısı da değişirdi.

 

Subaru son seferde eylemleri, tavırları ve seçtikleri sözcükler gibi birtakım faktörler nedeniyle Emilia ve diğerlerine büyük bir güvensizlik beslemişti. Hepsinin bir oyun çevirdiğine sıkı sıkıya inanmıştı.

 

Fakat bu endişelerini giderdiğinde tüm o eylem, tavır ve sözcüklerin onun iyiliği için olduğunu anlamış ve kendisini paylamıştı.

 

Başka bir deyişle kuledeki herkes, Subaru’nun tedirginliğe kapılmayacağından emin olmak adına kendini dizginlemişti.

 

Onların eylemlerinden şüphelenmek tamamıyla Subaru’nun sorunuydu.

 

Subaru: “Hadi bu işi adamakıllı yapalım. Adamakıllı yapalım, Natsuki Subaru……”

 

Kendisine böyle söyleyen Subaru, bakışlarını avcuna çevirdi.

 

Subaru’nun hatıralarının kayboluşu büyük ihtimalle『Taygeta’da』gerçekleşmişti. 『Sınavı』geçmek önem taşıyor olsa da bu hafıza kaybı meselesinin ardındaki sebebi incelemek de acilen halledilmesi gereken bir işti.

İşlerin herkesin birbirini unutacağı ve karşılaştıklarında “Merhaba, siz de kimsiniz acaba” şeklinde selamlaşacakları saçma sapan bir duruma çevrilmeyeceğinin garantisi yoktu.

 

Ve gerçek şu ki Subaru, her şeyi ağırdan alarak ilerleme esnekliğine bolca sahipti.

 

Subaru: “Geçen sefer ve ondan önceki seferde kuledeki her şey karman çormandı.”

 

İki önceki seferde Emilia ve diğerlerininーー yo, Emilia ve Beatrice hariç herkesin 『Ölü Bedenlerini』tek tek keşfetmişti.

 

Geçen seferse farklıydı, yoldaşlarının『Ölümlerine』kendi gözleriyle tanık olmuş ve kalbi harap ve bitap düşmüştü.

 

Bununla birlikte tüm bu anormallikler, pek de uzak olmayan bir gelecekte kulede meydana gelecek felaketlerdi.

 

Bu felaketlerin bırakacağı hasarın farkında olan tek kişi olarak Subaru, bunların gerçekleşmesine mani olmaya çalışmalıydı.

 

Ve sahip olduğu tüm gücü bu işe adamalıydı. ーーİşte bu yüzden, ilk adımı, o atacaktı.

 

“ーーーー”

 

Büyük bir yükseklikte duran Subaru’nun ardında belli belirsiz bir nefes sesi mevcuttu.

 

Varlığını gizlemek için orta halli bir teşebbüstü ve bilinçli olunduğu takdirde hissetmek mümkündü.  Önceki tecrübelerine dayanarak aptalı oynayan Subaru da merdivenin tam kıyısına geldiğinde bedenini döndürmüştü.

 

???: “ーー~hk.”

 

Subaru: “Uuups, tehlikeli bir hareketti. ーーAman benim yerime sen düşme.”

 

Hiç kimsenin düşmeyeceğinden emin olmak adına arkasından kendisine uzanan iki eli kavrayan Subaru, rakibinin bedenini öne doğru savurdu.

 

Hafif bir bedendi. Genç bir kız görünümüne yaraşır bir hafifliktiーー evet, ona genç bir kız demek uygun olurdu.

 

Subaru: “Tamamdır, hadi konuşalım. ーーBeni öldürme sorumluluğunu üstlenmeni sağlayacağım.”

 

Diyen Subaru, zamanında kendisini iki kez itmiş olan suçluyu yakalayıp gizemi doruk noktasına ulaştırarak, dirseğinden yakalamış olduğu genç kızaーー yani Meili’ye gülümsedi.

 

#Hatırlarsanız bir süre önce Subaru’nun sırf öldü diye Meili’yi şüpheli listesinden çıkarmasına şaşırmıştım. Ben olsam daha çok şüphelenirdim demiştim. Ve gerçekten haklı çıktım. Subaru’yu iki kez iterek öldüren kişi Meili çıktı. Peki bunu neden yaptı? Subaru bunu nasıl tahmin etti? Bu teşebbüsü engelledikten sonra neler yapacak? Cevaplar için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr