ーーOlmuşla ölmüşe çare yok.
Konuşmalarını bu şekilde sonlandıran Subaru ve Julius ikilisinin her iki ferdi de tuhaf bir his içerisindeydi.
Gerçek şu ki Subaru, Julius’un karmaşık kalbine dokunmayı başarıp başaramadığını bilmiyordu. Neticede düşündüğü şey, daha iyi kelimeler, daha harikulade bir hareket şekli, daha güzel bir bağlantı yolu olup olamayacağıydı.
Yani “olmuşla ölmüşe çare yok” şeklinde pervasızca bir sonuca varmak yerine bu absürt gerçekliğin üzerine yazılabilecek bir hareket tarzı olup olamayacağı.
Julius: “Ama bu sana çok uygun. İyisiyle kötüsüyle, anlarsın ya.”
Subaru: “……Demek öyle, ha. Bilirsin ya, bana uygun şeylerin düne kadarki benliğimle ne kadar örtüştüğü şu anki benliğimin kimliğini epeyce etkiliyor.”
Julius: “Kişinin benliğini oturtması konusunda, benim eski benliğim de büyük ölçüde sarsılmıştı. Müsaadenle aynı krizi çoktan tatmış biri olarak sana bir tavsiye vereyim. ーーOlmuşla ölmüşe çare yok.”
Subaru: “Of, kapa çeneni!”
Subaru, Julius’un az önceki şakalaşmalarıyla alay edişi karşısında homurdanırken Julius, onun bu itirazına omuz silkerek, sakin bir havayla karşılık verdi.
Sahiden de kalbini yeniden ayağa kaldırmayı başarmış gibi görünüyordu. Subaru’nun söyledikleri son derece toy ve beceriksizce olsa da dinleyici tarafın becerikliliği sayesinde istediği sonucu almıştı.
Öyle ya da böyle, ikili bu şekilde etkileşime girerkenーー
Shaula: “Usta-sama~, işiniz bitti mi~?”
Subaru: “Oh? Shaula?”
Arkalarından, üçüncü kata açılan merdivenlerden aşağıyı dikizleyen Shaula, Subaru’ya seslenmişti.
Bu dikizleme esnasında siyah örgüsü aşağı sarkıyor, dolgun göğüsleri yere değerek ikiliyi izliyordu.
Subaru: “Niye bu kadar uslusun? Sen böyle bir karakter miydin?”
Shaula: “Ehh, Usta-sama biriyle baş başa konuşuyorsa ortada sağlam bir konu var demektir. Daha önce de varlığımla havayı bozduğum için uzak durmam söylenmişti, dolayısıyla yalnızca bu isteğe sadık kalıyorum…… oh doğru ya, Usta-sama her şeyi unutmuştu!”
Subaru: “Sağlam konu ve havayı bozmak ha……”
Subaru, içtenlikle ve açıkça kahkaha atan Shaula karşısında kaşlarını çattı. Onu gören Shaula’ysa zıplayarak tek seferde merdivenlerin dibine ulaştı.
Bu şekilde iki yüzü aşkın basamağı geride bırakan Shaula, yere sessizce iniş yaptı. Sonra da Subaru’nun yanına geçerek kolunu göğsüne götürdü.
Subaru: “Sana daha önce de birkaç kez söylemiştim, lütfen böyle şeyler yapmayı bırak. Emilia-chan yanlış anlayacak.”
Julius: “Hmm, Emilia-sama ha?”
Subaru: “Bana hmmlama. Yalnızca ufak bir ihtimal işte, anlarsın ya. Samanlıkta iğne aramak gibi absürt bir ihtimal olsa da ihtimal ihtimaldir.”
Diyen Subaru, Shaula’nın kollarını zar zor gevşetti. Shaula’ysa bu hareket karşısında memnuniyetsiz bir ifadeyle somurtup “A~h” diyerek,
Shaula: “Usta-sama çok kaba. Sıcaklığa muhtaç olduğum bir zamanda bana böyle davranıyor.”
Subaru: “Sıcaklığa muhtaçsan git Meili’ye veya Beatrice’e sarıl. Çocuk oldukları için ikisinin vücut sıcaklığı da gayet yerinde…… Beatrice, dört yüz yaşında birine göre bayağı sıcak hatta.”
Az önce açığa çıkan ve üzerine birkaç defa daha teyit edilen bu şok edici gerçekle bağlantı kuran Subaru, Beatrice’in yaydığı küçük kız enerjisi karşısında sarsılmış durumdaydı.
Vardığı sonuç, Beatrice’in kaç yıl yaşarsa yaşasın daima küçük bir kız olarak kalmaya devam edeceğiydi.
Shaula: “Yuuuh. Merhametsiz Usta-sama’ma hiçbir rapor vermeyeceğim artık. Çıraklar grev yapıyor. Yöneticinin işçilerinin sesine kulak vermesi gerekiyor.”
Subaru: “Ah, tanrım, anladık tamam. Çalışma koşullarını olumlu bir şekilde ele alacağım, o yüzden hadi artık raporunu duyalım. Bir şey mi oldu?”
Shaula: “Koşulları gerçekten geliştirip geliştirmeyeceğin şüpheli. Ama ama, ben itaatkar, tatlı bir çırağım, bu yüzden raporumu vereceğim! ーーReid’in kitabı bulundu.”
Subaru: “……Ha?”
Örgüsünü ve omuzlarını uzaklaştıran Shaula bu cümleyi kurarken kelimelerin şaşırtıcılığı karşısında Subaru’nun gözleri irileşti. Julius’un gözlerinin de Subaru’nunkilerden aşağı kalır yanı yoktu.
Julius: “Shaula Hanım, az önce ne dediniz?”
Shaula: “Tı~pkı ağzımdan çıktığı~ gi~bi, Reid’in kitabı bulundu diyorum. Üzerinde o pisliğin adı yazılı bir kitap işte, şahsen ben o kitabı yakıp fırlatsak daha iyi olur diye düşünüyorum. Sen de aynı fikirdesin, değil mi, Usta-sama?”
Subaru: “Ha, ha, ha……”
Shaula: “Hahaha? Usta-sama, kahkaha mı o?”
Kalçalarını indirerek eğilen Shaula, Subaru’nun yüzüne aşağıdan bakıyordu. Onun kaba bir sadelik ve naiflikle dolup taşan siyah gözleriyle attığı bakışlara karşılık veren Subaru’ysa ağzını açtı.
Ve bağırdı.
Subaru: “ーーAğzından çıkan ilk cümle bu olmalıydı!!”
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Emilia: “Ah! Bak, Subaru! Reid’in kitabını bulduk!”
Subaru’nun merdivenlerden çıktığını gören Emilia, koca bir gülümseme ve gümüşi çanları andıran bir sesle böyle söyledi.
Bu esnada eliyle işaret ettiği şey, Ram’ın kollarında taşımakta olduğu irice bir kitaptı. Reid’in『Ölü Kitabıymış』gibi görünüyordu. Son derece hızlı bulunmuştu.
Göz alabildiğince uzanan uçsuz bucaksız kitaplarla dolu bir kitaplıktıーー hangi çağdan beri var olduğu bilinmiyordu ama bu dünyadaki tüm ölülerin kaydı tutuluyorsa kitapların sayısı gayet uygundu.
Subaru: “Bunca kitap arasından aradığımızı bularak iyi iş çıkarmışsınız. Hem de ben Julius’un danışmanlığı…… terapisi? Aromaterapisi? Böyle bir şeyiyle meşgulken.”
Emilia: “Daağnışmanlık mı……? Ah, pek anlayamadım ama, hehehe, çok iyi değil mi! Gerçi kitabı bulan ben değilim.”
Göğsünü kabartan Emilia, bu şekilde başarının kendisine ait olmadığını belirtti.
Ardından gerçekleştirdiği eylemle de ne ima ettiğini anında netleştirdi. Kendisine belinden sarılmış olan koyu mavi saçlı genç kızı hafifçe öne iterek,
Emilia: “Meili buldu. Büyük bir meziyet değil mi?”
Subaru: “Bu çağda kim meziyet der ki…… ama bu mevzu bir yana, demek Meili buldu ha! Sahiden de büyük meziyet! İyi iş, aferin.”
Emilia’nın söylediklerini kabullenen Subaru, otomatik olarak başarı sahibini övmeye geçti.
Kollarını Emilia’nın ince beline dolamış halde onun tarafından sevilmekte olan Meili ise Subaru’nun sözleri sonrası utancından gözlerini kaçırdı.
Meili: “Yo-yok canım. Yalnızca gözüme takılan bir kitaptı ve öylece bahsediverdim. Sadece azıcık hızlı bulundu, öyle büyük bir başarı olduğunu sanmıyo~rum.”
Subaru: “Aptal olma. Başardığın şeyle böbürlenmekte hiçbir sakınca yok! Gerçekten iyi işti, Meili. Beni itmeye çalışmanın negatifliğini anında sıfıra çektin, ha!”
Meili: “Bu kadar ba~sit bir şeyle mi!?”
Subaru tarafından zorla kafası sevilen Meili, gözleri şaşkınlıktan irileşmiş halde böyle söyledi. Sevilmekten hoşlanmadığı için hemen ardından “Saçımı bozacaksı~n!” dese de tek etkisi Subaru’nun yanaklarını gevşetmesi oldu.
Subaru: “Sorun değil. Sonuçta yalnızca teşebbüste bulundun ve bu teşebbüsü de büyük bir başarıyla telafi ettin, bu konuda anlaşalım gitsin.”
“ーーーー”
Subaru: “Ee, Reid’in kitabını…… henüz kimse açmadı, değil mi?”
Meili gülümseyen Subaru’ya bir karşılık vermeye çalışsa da ağzı açılmadı.
Onun bu tereddütlü hallerini görüş alanında tutan Subaru’ysa o an için dikkatini esas konu olan kitaba verdi.
Ram’ın taşımakta olduğu kitabınーー arka kapağında yer alan desenler, Subaru’nun okuyamadığı kelimelerdi.
Bir bakışta Reid’in havasını vermek gibi tuhaf bir hissiyatları da yoktu.
Subaru: “Gerçek kişi ne kadar alışılmadık olursa olsun onun kaydını tutan kitap öyle olmuyor, ha.”
Ram: “Kapak anlamsızca abartılı olsaydı veya isim agresif bir şekilde kendisini belli etseydi bulunması daha kolay olurdu. Meili’nin bunu telafi edip kitabı bulması iyi oldu.”
Subaru: “Bak, gördün mü, Meili! Ram bile sana iltifat ediyor! Türünün tek örneği Ram! Bu Ram! Demek ki gerçekten mutlu olabilirmişsin…… ghe~gh.”
Ram: “Kapa çeneni lütfen.”
Beli Ram’ın parmaklarıyla dürtülen Subaru, acı içerisinde olduğu yere yığılıp kaldı. Ram ise onun sesini kestikten sonra kollarındaki kitabı hafifçe sallayarak,
Ram: “Barusu’nun başına gelenleri biliyoruz. Herhangi birinin pervasızlık edip Barusu gibi hafızasını kaybetmesi felaket olurdu. İşte bu yüzden, henüz kimse içine bakmadı.”
Subaru: “Bi-biz, hafıza kaybımın sebebinin, o kitap, olduğunu teyit etmedik ki……”
Ram: “Hah!”
Tek başına ikna ediciliği olmayan bu yorum, Ram’ın kahkahasıyla yarıda kesildi.
Gerçek şu ki Subaru’un hafıza kaybıyla『Ölü Kitabının』ilişkisiz olma ihtimali imkansıza yakındı. Yani amaçladıkları kitabı bulmuş olsalar bile ondan nasıl faydalanacakları konusunda anlaşmazlık yaşamaları normaldi.
Beatrice: “Yani, kitap sorunsuzca bulundu, doğrusu. Geriye onu kullanmak kaldı, sanırım.”
Aklından Subaru’yla aynı şeyleri geçiren Beatrice, böyle söyledi.
Ve bu sözleri işiten herkesin kitabı bulmaya dair mutluluğunun üzerine gerginlik çöktü. Bu kitap, yanlış kullanılması sonucunca hafıza kaybına yol açabilirdi. Bu tıpkı adını bilmediğiniz bir ilacı yutmak gibiydi. Tereddüt etmek doğaldı.
Echidna: “Ee, tehlikeler üzerine konuşup varsayımlarda bulunmalı mıyız?”
Subaru: “Tehlikeler üzerine konuşup varsayımlarda bulunmak…… böyle bir şey mümkün mü ki, Echidna?”
Echidna: “Varsayımda bulunmak yalnızca daha önce gerçekleşmiş olaylara ve parça parça bilgilere dayanarak mümkün olabilir.”
Diyen Echidna, ellerini kaldırdı ve omuz silkti.
İşaret parmağının havaya kalkışı sonrasındaysa,
Echidna: “Birincisi, 『Ölü Kitabının』tehlikeliliği…… tam da Natsuki-kun’un mevcut durumunun işaret ettiği üzere kitabın hafıza kaybına yol açma olasılığı mevcut. Natsuki-kun’un söylediği kadarıyla dökülüp saçılan hatıraları parçalar halindeymiş…… gerçi bu senaryoda geri kalan hatıraların parçalar halinde olduğunu söylemek daha mı uygun kaçar ki?”
Dökülüp saçılan kısım ile geri kalan kısım kıyaslandığında ilki fena halde ağır basıyordu. Echidna’nın söyledikleri doğruydu.
Bununla birlikte gerçekten ufakça sapan bir şey vardı, o da Subaru’nun hafıza kaybını ve kalıntıları, 『Ölümden Dönüşü』gizlemek için kamuflaj olarak kullanışıydı.
İşin doğrusu Subaru, hatıralarını gerçek anlamda ilk yitirişinde her şeyi unutmuştuーー daha doğrusu farklı bir dünyaya varışından sonraki her şeyi.
Dolayısıyla hafıza kaybının düşünceli bir şekilde gerçekleşmediğini varsaymak daha iyi olurdu. Şu an için tek gerçek emsal, Subaru’nun hafıza kaybı nedeniyle kendini kaybetmemiş olmasıydı.
Fakat Subaru, yalnızca kısmi hatıralarını değil, kendini de kaybetmişti.
Bunu düşündükçe ürperiyordu.
ーーAynı zamanda neden bu farklı dünyanın yanı sıra eski dünyasındaki hatıralarını da yitirmemiş olduğu sorusu da zihnini meşgul ediyordu.
Echidna: “Hafıza kaybının nedeni hakkında tahminlerde bulunmak da mümkün. Öncelikle, hatıraların『Ölü Kitabını』okumanın tazminatı olarak silinmiş olabilir. Ancak her ikisi de kitap okumuş olan Natsuki-kun ve Julius’un vakalarındaki farklılıkları dikkate alınca buna inanmak zor.”
Beatrice: “Bu konuda düşünmeyi gerçekten istemem ama…… onun da hatıralarının ufak bir kısmını yitirmiş olma olasılığı var, doğrusu. Eğer okunan şeyle hatıralar doğru orantılı bir şekilde siliniyorsa, bu tümevarım mantıklı olabilir, sanırım.”
Julius: “Katılıyorum. Başka bir deyişle, Subaru ve benim vakalarımdaki farklılığın sebebi okuduğumuz kitap miktarındaki farklılık olabilir…… ki bu, Meili Hanımın dün tanık olduğu manzarayla da uyuşuyor.”
“ーーーー”
Beatrice Echidna’nın çıkarımına itiraz ederken bu itiraz hemen ardından Julius tarafından da onaylandı.
Bu zeki grup üyelerinin sohbetini dinleyen Subaru’ysa başını sallayarak onay verdi.
Subaru: “Başka bir deyişle, okunan kitapların hacminin hafıza kaybıyla bir ilişkisi olması mümkün?”
Echidna: “Bu da olası bir yorumlama şeklinin belirdiği anlamına geliyor. Bu çıkarımın doğrulanması durumunda kendisini Reid’in『Ölü Kitabını』okumaya zorlaması gerekenler, henüz tek bir『Ölü Kitabı』bile okumayan bizler olmalı. Çünkü halihazırda farklı kitaplar okumuş olan Natsuki-kun ve Julius için tehlikeli bir görev.”
“ーーーー”
Okuma işini tecrübeli tarafların üstlenmesiyle tecrübesiz tarafların üstlenmesi, çelişen görüşlerdi.
İki görüş de mantıklıydı ve tarafların karşı tarafı hatalı olduklarına ikna etmesi zordu. Bununla birlikte Subaru’yu meraklandıran şeyーー
Subaru: “Peki ya hafızasını çoktan bir kez kaybetmiş olan ben? Eğer『Ölü Kitabından』bilgi almanın koşulu hatıralarını yitirmekse ben sıfırlanır mıyım? Yoksa sıfırlanmaz mıyım?”
Ram: “Bu son derece ciddi bir problem. Eğer Barusu bir kez daha hatıralarını yitirirse her şeyin sil baştan açıklanması gerekir…… ki bunu düşünmek bile insanın içini ürpertiyor.”
Subaru: “Senin konuşma şeklin de benim içimi ürpertiyor!”
Emilia: “Mm…… Bu düşünce beni de gerçe~kten endişelendirdi. Subaru’nun bir kez daha her şeyi unutmasını istemem.”
Emilia ve Ram, Subaru’nun endişelerini kendilerince onaylamıştı.
Dürüst olmak gerekirse akıllarındaki soruların sonu yoktu. Çok sayıda insanın kitabını okumak insanı yok eder miydi ya da az sayıda olması tehlikeli olur muydu meçhuldü.
Bunu alenen dile getiremese de Subaru, bir önceki döngüsünde Meili’nin『Ölü Kitabındaki』 hatıralara da sahipti. Öyleyse bununla da bir kitap okumuş sayılır mıydı?
Meili: “Ne oldu~? Gözlerindeki o bakışla kefaret olarak kitabı bana okutmak istediğini mi anlatıyorsun, ha~? Bu canımı yaktı~.”
Subaru: “Bunu hayatta yapmam. Ayrıca böyle aptalca şeyler söylersen cezalandırılırsın.”
Meili: “Suisti~mal ediliyorum. Köşkteyken mahkumlara ettiğin muamele daha da kötüye gitmiş sanki, ha~h.”
Subaru, Meili’nin bakışlarına cevaben yaptığı kötü niyetli şakasına azarlayarak karşılık verirken Meili, suratını asarak Shaula ve Emilia’nın ellerini tuttu ve arkalarına saklandı.
Son derece bencilce olsa da tatlı çocuklar tam da böyle olmalıydı. Subaru, Meili’nin bu tavrı karşısında buruk bir şekilde gülümsedikten sonra yeniden Echidna’ya döndü.
Subaru: “Ee, başka bir fikrin var mı?”
Echidna: “Bir bakalım. Kitabı Julius’tan bir kitap daha fazla hareket alanına sahip olan bizler mi okumalıyız, bu işi bir defa tecrübe etmiş olan Julius mu okumalı, yoksa hafızası çoktan bir kez dolup taşmış olan Natsuki-kun mu okumalı……”
Subaru: “Bana gerçekten uyan bir yorum yapabilir miyim? ーーBana kalırsa en iyisi benim okumam olur.”
#Bence de en iyisi senin okuman olur bebeğim, malum ölümden dönebilen ve böyle şeylerin altından kalkabilen tek kişi sensin. Şaka maka biraz gerilmeye başladım. Psikopat Subaru geri gelir mi ya da bizi enteresan şeyler bekler mi diye korkmuyor değilim. Hadi bakalım neler olacak, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..