Cilt 6 Bölüm 82 [ Zincirlerin Eşlik Ettiği Çarpışma ] (3/3)

avatar
1705 25

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 82 [ Zincirlerin Eşlik Ettiği Çarpışma ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy



Tuzakları kendi algısıyla yakalayamasa da belirli insanların görüş alanlarıyla örtüştüğü takdirde en ufak bir bilinç değişikliğinde bile gizlendikleri noktaları algılayabilirdi.

 

『Oburluk』tuzaklarını basamak olarak kullanıp yukarı sıçraya sıçraya kaçarken Ram da rakibinin görüş alanıyla örtüşüp aynı basamakları kullanarak inançla ona doğru atılıyordu.

 

Ley: “Huh ~tsu! Ahahahahahaha! Cidden mi, nee-sama? Şaka mısın!?”

 

Ram: “Ne kadar da Barusu-vari bir söz. ーーBu halat çekme yarışına bir son vermen iyi olur.”

 

Batenkaitos şaşırırken onun yükseldiğinden daha da yukarılara sıçrayan Ram, bakışlarını onun ürkütücü suratına doğru indirdi.

 

Ve merhametsizce ayakkabısının tabanını keskin dişlerle dolu açık bir ağza sahip o surata indirdi.

 

Ley: “Bh.”

 

Ram: “İyi, aşağı düşene dek Ram’ın ayakkabısının tadına kaç kez bakacakmışsın bir görelim.”

 

Burnu ezilen Batenkaitos’un minyon bedeni havada yuvarlandı.

 

Ve yükselişinin gücünün kesilişiyle bu defa da『Oburluk』, Ram’ın tekmesinin gücü nedeniyle dosdoğru alçalmaya başladı.

 

Onu takip eden Ram da elleri göğe doğru kalkık ve avuçlarıyla değneğini kavramış halde hızla alçalarak düşmekte olan Batenkaitos’un suratına ikinciーー yo, üçüncü, dördüncü ve daha nice tekmeler indirdi.

 

Ram’ın topuğu acımasızca Batenkaitos’un burnuna, dişlerine, çenesine ve alnına iniyordu.

 

Onun o alaycı suratını ve defalarca kendisine “nee-sama” diye seslenen ağzını nahoş buluyordu.

 

Ve inişleri devam ederken o suratı da o ağzı da dağıtmaya niyetliydi.

 

Bu sıradaーー

 

Ram: “Kendi yerleştirdiğin tuzaklara düşsen de bu Ram’ın hatası değil. Ne ekersen onu biçersin.”

 

Ley: “Gh! Ghya! Higi~i~i~ ~tsu!”

 

Tekmelerle düşmekte olan Batenkaitos’un bedeni, boş havaya yerleştirmiş olduğu görünmez bıçaklar tarafından yarılıyordu.

 

Kanlar akıtıyor ve etinde birkaç yara açılmış gibi görünüyordu fakat Ram, onları görmezden gelmeyecekti.

 

Ram, normal şartlarda yolundan çıkıp rakibine acı çektirecek, ıstırap verecek kadar ileri gitmezdi.

 

Ancak bu, rakibinin sempatik niteliklere sahip olduğu durumlar için geçerliydi, rakibi midesini bulandıran bir düşmanken onu domuz gibi ciyaklatmaktan yana tereddüt etmezdi.

 

Ram: “Ee? Pişman mısın?”

 

Vücudunu havada ustalıkla döndüren Ram, bacakları rakibinin yüzü ve göğsünde kalmayı sürdürürken bu soruyu yöneltti.

 

Yüzü koyu kanlarla lekelenmiş olan Batenkaitos ise sorusuna karşılık vermedi, bunun yerine ellerindeki hançerleri kafasının üzerine doğru kaldırdı.

 

Bu noktada Ram’n kılıç olarak kullandığı elleri rakibinin omuzlarına ulaştı, o omuz eklemlerini zorla yerlerinden çıkarttı.

 

Ley: “ーーAoh.”

 

Ram: “Ee? Pişman mısın?”

 

Tekniği ne kadar harika olursa olsun yerinden çıkmış omuzlarla kollarını savuramazdı.

 

Onun gözleri irileşmiş o şaşkın suratına bakan Ram, bir kez daha sorusunu yineledi.

 

“ーーーー”

 

Batenkaitos’un kendisine bakan gözlerinde bir korku doğduğunu görmeye çalıştı.

 

Ram’ın amacı, o gözlere bir şeyler kazımaktı. Yani korku, acı, tanımlanamaz bir yenilgi duygusu. İntikam amacıylaーー yo, öyle önemsiz bir amaçla değil.

 

Ram: “Remーー”

 

Onu geri kazanma amacıyla. O ana dek『Oburluk』trajedisiyle karşılaşan çok sayıda düşmanı. 『İsimleri』ve『Hatıraları』yağmalanan kitleleri ve ellerinden alınan mazilerini geri kazanma amacıyla.

 

Eğer bu amaçla onu öldürmesi gerekiyorsa, Ram bunu şu anda bile yapabilirdi.

 

Tek yapması gereken, ayaklarına bir rüzgar bıçağı geçirip suratını tekmelerken yaptığı gibi kafasını kesivermekti. İğrençlikleriyle ünlü bir Cadı Tarikatı üyesi olsa bile boynuyla bedeni birbirinden ayrıldığı takdirde er ya da geç ölürdü.

 

Yakıp yıkılan Oni klanı köyünün bir ferdi olarak köyüne yıkım getirenlerden intikam alma süreci gibiydi.

 

Neticede Cadı Tarikatı tiplemelerinin yalnızca mide bulandırıcı, çelimsiz bir soytarı sürüsü olduğunu biliyordu.

 

Bu yüzden canından önce kalbi yitsin diye sorusunu soruyordu.

 

Ram: “Ee? Pişman mısın?”

 

Ley: “ーー~tsu, 『Güneş Tutulması』~tsu!”

 

Aynı soruyu üçüncü kez işiten Batenkaitos’un kanına dahi belli belirsiz bir korku karışmıştı.

 

Ama buna rağmen kelimenin tam anlamıyla göz açıp kapayıncaya dek Ram’ın gözünün önünden kayboldu.

 

Bu kayboluş yalnızca yüksek hızla hareket etme seviyesinde değildi.

 

Ram’ın ayaklarının altındaki rakibinin bedeninin ve yüzünün hissiyatı da yitmişti. Fakat Ram’ın Batenkaitos’un nereye kaybolduğu hakkında bir fikir edinmesi hiç vakit almadı.

 

Ram: “ーー『Durugörü』.”

 

Rakibinin görüş alanını sabitlediği müddetçe hiç kimse Ram'dan kaçamazdı.

 

“ーーーー”

 

Görebildiği o görüş alanını takip eden Ram, rakibinin spiral merdivenin hangi noktasında olduğunu saptadı. Kendini rüzgara kaptırıp o noktaya yetiştiğindeyse karşısında rahip kıyafetine benzer bir şeyler giyinmiş kel bir adam buldu.

 

Dış görünüşündeki bu değişiklikle Ram hariç herkesi şaşırtabilir ve yanlış yönlendirebilirdi.

 

Fakat aynı görüş alanını paylaşmaları gereği Ram, hangi forma sahip olursa olsun rakibinin Batenkaitos olduğundan emindi.

 

Ram: “Farklı bir forma bürünüp şekil değiştirmenin『Şehvetin』tekniği olduğu söyleniyordu, başka ne numaraların var acaba?”

 

Ley: “Ah, a~a~a~a~h, kahretsin! Kullanmak gibi bir niyetimiz olmasa da…… yo, olmaması gerektiği halde…… ~tsu!”

 

Ram: “ーー? Ne diyorsun sen?”

 

Spiral merdivende yakalanmış olan diz çökmüş haldeki yaşlı adamーー Batenkaitos, acı içerisinde sızlanıyordu.

 

Ram, onun bütünüyle içten görünen bu tavrı karşısında kaşlarını çatsa da şüphelerini anında bir kenara attı.

 

Mühim olan rakibinin hala hayatta ve nefes alıyor olması, kalbinde bir çatlak taşımamasıydı.

 

Ayrıcaーー

 

Ram: “ーーFazla uzatamam.”

 

Kendi kendine bu şekilde mırıldansa da büyük zincirini gevşetmesinin üzerinden bir dakikadan fazla süre geçmiştiーー Ram’ın üzerine de belli belirsiz bir yük binse de o yükün büyük bir çoğunluğu Subaru’ya yöneliyordu, durum buydu.

 

Subaru’ya ufak ayarlamalar yapmasını söylemiş olsa da tam da tahmin ettiği üzere Subaru, kafasına göre hareket ederek Ram’ın yükünü neredeyse tamamen üstleniyordu. Havalı görünmek için her yolu deneyebilirdi.

 

Ama böyle bir şeyi yalnızca sevdiği kişiler veya Rem için yapmalıydı.

 

Ram: “ーー. Durum Ram tarafından bilinmiyor ama nihayet bu tarafın taleplerini kabullenmeye razı mısın? 『Oburluk』tarafından bugüne dek yenmiş olan her şeyi geri getir lütfen. Bunu yaparsan-”

 

Ley: “……Bunu yaparsam ne, aye? Paçayı kurtarmamıza izin mi vereceksin?”

 

Ram: “Hayır. Bunu yaparsan Ram seni anında öldürecek. İyi bir anlaşma değil mi? Ölmeyi hak etmene yol açan tüm özelliklerinden tek seferde kurtulup bağışlanmış olacaksın.”

 

Ley: “Bahah.”

 

Yaşlılara ait bir konuşma dili kullanan Batenkaitos, yine yaşlılara mahsus bir kahkaha attı.

 

Onun bu davranışlarını gözlemleyen Ram ise bu form değişikliğininーー söz konusu kişinin kabiliyetlerini bütünüyle kullanabilmek için gerekli bir prosedür olup olmadığını merak etti.

 

Daha önce, Ram’ın önünden tamamıyla kaybolduğu esnada sergilediği şey, kısa mesafeli uzaysal sıçrama olarak nitelendirilmesi gereken bir teknikti.

 

Bunu kullanan kişi de Batenkaitos'un şeklini aldığı kel yaşlı adam olmalıydı.

 

Ram: “Ama bu epey tuhaf. Bu koza başından beri sahiptiysen daha öncesinde kullanmaman garip olurdu. Buna rağmen neden saklamaya devam ettiğini merak ettim doğrusu.”

 

“ーーーー”

 

Ram: “……Bunu kullanmak istememen için bir sebebin mi var? Mesela o beden tarafından sürüklenmek gibi.”

 

Ley: “Hay Allah…… gerçekten bu denli tüyler ürpertici bir kadına hiç denk gelmemiştik…… Ha~yır. Nee-sama, sen gerçekten korkutucusun.”

 

Bu olasılık doğrultusunda yapılan tahmin karşısında yaşlı adam formu ağır ağır küçük bir bedene dönüştü.

 

Bu da hem Ram’ın tahmininin hem de dönüşümle alınan yaraların anında yok edilmediğinin kanıtı oldu. Batenkaitos kana bulanmıştı, yüzü de berbat haldeydi.

 

Ram: “Peki ya omuzların?”

 

Ley: “Duvara çarparak yerlerine oturttum. Yalnızca bir defa yapılınca hoş olmayan bir şey, anlarsın ya~…… acıyor, a~h, acıyor.”

 

Batenkaitos, bu hissi onaylarcasına, yerini değiştirip iyileştirdiği iki omzunu da büyük ölçüde döndürdü. Buna tanık olan Ram ise omuzlarını çıkartmak yerine kökünden kesmiş olmalıydım diye düşündü.

 

Ya da uzuvlarının uçlarını ezerek tüm bu absürt numaralara bir son verebilirdi.

 

Ley: “Hem bu hem de bu tarafın yapması gerekeni, başarması gerekeni engellemen, her şey her şey her şe~y…… ne harika, nee-sama. Acaba, nee-sama, sen de onii-san gibi bir Otorite kullanmıyor musun?”

 

Ram: “Gerçekten akla gelmeyecek iş. Bu yalnızca Ram’ın harikulade kavrama gücü. Bunu Barusu’nun anlaşılmaz içgüdüleriyle aynı kefeye koyma. Nahoş bir şey. Geber lütfen.”

 

Ley: “A~hahaha~, acı~. Ama ama, öyle mi öyle mi, öyle gibi.”

 

Batenkaitos, yırtılmış dilini dişlerle dolu ağzından çıkartıp kanlarla lekelenmiş bir gülümseme sergiledi. Bu uğursuz hareket karşısında gözleri irileşen Ram ise gücün omuzlarına akmasına izin verdi.

 

Alışılmadık bir hareket sergilediği takdirdeーー yo,

 

Ram: “Herhangi bir şey yapmadan önce bunun tadına bak lütfen.”

 

Ram, ona alışılmadık bir hareket sergileme fırsatı tanımadan önce rakibinin uzuvlarını rüzgar bıçaklarıyla havaya uçurmayı seçti.

 

Kanamayı durdurmanın yolları vardı. Acıyı durdurmanınsa hiçbir yolu yoktu, bu sorgulama o ölene dek devam edecekti. Bu hükme varan Ram, hiç tereddütsüz rüzgar bıçaklarını savurdu.

 

Fakatーー

 

Ley: “ーーBahisler, bizim galibiyetimize!!”

 

Rüzgar bıçaklarının tadını çıkaran tombul, iriyarı, tıraşsız suratlı adam geriye doğru sıçradı. Ve derisi ne kadar kalın olursa olsun yalnızca uzuvlarını değil, şişman gövdesini bile parçalayabilecek olması gereken rüzgar bıçakları, o deride hafif bir kırmızılıktan başka bir iz bırakmayarak püskürtüldü.

 

Ley: “Nee-sama, küçük bir yanlış anlaşılma olabilir mi diye merak ediyoruz. ーーBilesin diye söylüyorum, rakibini gözleyen tek kişi sen değilsin, anlıyor musun?”

 

O devin kaçmasına izin vermemesi gerektiğine inanan Ram ilerlerken bu ses bedenine ulaştı.

 

Ve hemen ardından boğazı, geriye kalan hediye misali bıçaklardan biriyle kesildi, ilerleyişi yarım adım kadar ertelendi. Batenkaitos da o yarım adımcık arayı fırsat bilerek,

 

Ley: “Bu da bizim yaklaşımımızın, başa~rısı!!”

 

Yaşlı adam formu kaşla göz arasında yok olurken Ram’ın hemen arkasında beliren varlığın ürkütücü havası yoğunlaştı. Ve ona arkasına dönecek vakti bile bahşetmeden beline indirdiği kudretli bir yumrukla narin bedeni uçuruldu.

 

Ağzından çıkan “Ga~h” sesiyle uzaklara fırlatılan Ram, göz ucuyla bakarak kendisini yumruklayıp havalandıran iriyarı fizikli ve vahşi auralı adamınーー ansızın üç erkek formu arasında gidip gelişini, özel becerilerini en iyi şekliyle kullanmalarını sağlayan bağlantılarını gördüーー

 

Ram: “Yine de bir kez gösterdiğin tekniğin tekrar işe yarayacağını düşünmüーー”

 

Ley: “Düşünmüyoruz. Düşünmüyoruz. Düşünmüyoruz, anlarsın ya. Düşünmüyoruz, aynen öyle. Düşünmüyoruz, bu yüzden. Tam da düşünmediğimiz için. Söylendiği üzere düşünmüyoruz!”

 

Bağırmakta olan Batenkaitos’un formu bir kez daha yaşlı adama dönüştü ve eliyle gözlerinden birini kapattı.

 

Onun bu hareketiyle korku ve dehşet hisseden Ram, uzun bacaklarını esnetip anında duvarı tekmeleyerek rakibe çevik bir şekilde atılabilmek adına pozisyon almayı denedi.

 

Ancak bunu yapması mümkün olmadı.

 

Ley: “Farkındayız. ーーRem’in nee-sama’sının, hile yapmadan bu şekilde hareket etmeye devam edemeyeceğinin farkındayız.”

 

“ーーーー”

 

Bu cevabı Ram’ın hareketlerinden değil, Rem’in bilgilerinden almıştı.

 

Batenkaitos, Ram’ın『Boynuzsuz』olma sınırlarını aşan hareketlerine tanık olarak bu varsayımı doğrulamış ve Ram merdivenlerde farklı seviyeler sergileyince bu kötülüğü fark etmişti.

 

Yaniーー

 

Ley: “Nee-sama, gerçekten nee-sama’yla güçlerimizi yarıştırmak istemeyiz, anlarsın ya~.”

 

Evet, o kurnaz gülümsemesi uzay çözülüyormuşçasına yitip gitti.

 

Uzayın kısa mesafeli çözülüşüyle ortaya çıkan geçici anlık hareketlilikーー bunun ardı ardına gerçekleştirilmesiyle savaş alanından çekilmek basit, kolay bir meseleydi. Gerçi Ram, onun çekilmeden ölene dek saygıdeğer bir şekilde çarpışmasını hiç beklememişti.

 

Ram: “Kaçmaya karar vermesi kısa sürdü. Yo, daha ziyadeーー”

 

Ram’ın『Durugörüsünün』farkındayken öyle basitçe kaçıp gidebileceğini düşünmemiş olmalıydı.

 

Bunu bile bile uzaklaşma sebebi, Ram’ın sahip olduğu zaman limitini fark etmiş olmasıydı. Ve can sıkıcı olsa da Ram, hatırı sayılır bir zaman kaybetmek durumunda kalmıştı.

 

Subaru’nun üzerine bindirdiği yük, bir dakikayı aşmıştı.

 

Bir an önce kulenin içerisine kaçmış olan Batenkaitos’un yerini keşfetmeliydi.

 

Bu düşünceler aklına doluştuğundaysa bir şeyi fark etti.

 

Yani onun, o Günah Başpiskoposunun, o hain budalanın yalnızca kaçma amacıyla kuleye girmeyeceğini.

 

O, yüzleştiği Ram’a en büyük acıyı verecek şeyin ne olduğunu iyi biliyordu.

 

O şey deーー

 

Ram: “ーーRem.”

 

Nihayet o kötülüğün görüş alanı bir kez daha Ram’ınkiyle örtüştü ve onun tarafından kavranabilir hale geldi.

 

O görüş alanına yansıyan şeyse üzerinde『Uyuyan Güzelle』koşturan kara yer ejderinin kuyruğu oldu.

 

#Şu Oburluklardan gerçekten bıktım usandım. En azından bir tanesinden kurtulmazlarsa çok sinir olacağım. Acaba herhangi biri öldüğünde yemiş oldukları tüm insanların isim ve hatıraları bir şekilde geri gelebilir mi yoksa bunu bile isteye kendilerinin yapması mı gerekiyor? Belki de geri getirilmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir? Bu cildin sonuna dek bu soruların cevabını alırız diye umuyorum. Hadi okumaya devam!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44251 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr