Uzun zamandan beri kuşkuları vardı.
Sadakatle bağlı olduğu lordunun, Roswaal L. Mathers’ın nihai amacına ulaşabilmesi uğruna Lugnica Krallığını koruyan『Ejderhanın』öldürülmesi gerekiyordu.
Ram da Roswaal’ın bu planının hayati ve vazgeçilmez bir parçasıydı, bunu bizzat Roswaal’ın kendisinden duyuşunun üzerinden on yıla yakın süre geçmişti.
Ram ve ■■■’i Oni klanının kızıl alevlerle sarılmış köyünden kurtaran Roswaal, tazminat arayışındaydı.
Ve Ram da Oni klanının intikamının alınması karşılığında o tazminatı ödemeye karar vermişti.
Yani ister『Ejderhayı』öldürme planı olsun, ister başka bir şey, iş birliği yapacaktı.
Ancak kendi içinde yanıt bulamadığı tek bir şey vardı, o da『Ejderhayı』öldürmenin yoluydu.
Kolay bir iş değildi. Planlar yapılsa, önlemler alınsa bile kolay olmayacaktı. O an gelecek olursa, Ram ne yapabilecekti ki?
“Zamanı geldiğinde bileceksin. ーーRolünüzü, yalnızca abla ve ■ ■ ikilisinin yerine getirebileceği o rolü anlayacaksın.”
Bir zamanlar duyduğu bu şeyleri parça parça anımsıyordu.
Tuhaftır ki bugüne dek ne anlama geldikleri üzerine hiç derinlemesine düşünmemişti amaーー
“Roswaal-sama’nın hedeflediği şeyi, nihayet anladım.”
Roswaal'ın tüm eylemleri, uzun yaşamı boyunca kenetlendiği nihai hedefi içindi.
Kendisini Lugnica Krallığının derinliklerine bu amaçla gizlemiş, Ram ve ■■■’i bu amaçla kurtarmış, 『Sığınağı』bir mihenk taşı olarak bu amaçla kontrol altında tutmuş, Natsuki Subaru’yu bu amaçla test etmişti.
Orijinal planını kaçınılmaz olarak değiştirmek zorunda kalsa da o ana kadarki tüm hazırlıkları nafile değildi. ーーYo, nafile olmalarına izin veremezdi, Roswaal da öyle biriydi.
Dolayısıyla Ram, cevabı kendi içerisinde bulmuştu.
Roswaal’ın Oni abla ■ ■ ikilisinin velayetini alma sebebini anlamıştı.
■ ■, Ram’ın kayıp boynuzunun yedeği olarak alınmıştı.
Roswaal, abla ■ ■ olan Ram ve ■■■ ikilisini tek bir Oni gibi kullanarak『Ejderhayı』öldürme amacıyla onları eline almıştı.
Elbette ki Roswaal bile『Oburluk』Otoritesinin etkilerinden kaçamamıştı.
Sonuç olarak onun da ■■■’i konağına alma sebebini unutmuş olması gerekiyordu. Ama unutmuş olsa bile benliğinin taşıdığı amacı anında çözmüş olmalıydı.
Ve Ram ile diğerlerinin ■■■’in『Oburluk』 yüzünden gördüğü hasarı onarmak için çılgınca çabalayışını izlerken gerçeği açığa çıkartmamıştı. Dürüst olmak gerekirse onunーー
“Titiz mizacı değişmeyecek, öyle değil mi…”
Zamanında Subaru’nun eylemleri yüzünden planları aksamış olsa da sahne arkasından hedefine ulaşmak için çabalamaya ve bir hamle yapma şansı için tetikte kalmaya devam ediyordu.
Baş belası bir mizacı vardı. Kim bilir Ram onu izlemek için yanında yokken neler yapıyordu!
Gerçi başka bir şey daha düşünüyordu.
ーーRoswaal’ın Ram’ın ■■■’i kurtarmak için Subaru ve diğerleriyle bu yolculuğa katılmasına izin verme amacı, işlerin bu seyirde ilerleme ihtimalini öngörmesi olabilir miydi?
Belki de fazla kafa yoruyordu.
Daha en başta『Oburluk』Günahı Başpiskoposunun Pleiades Gözcü Kulesinde belirmesi bile öngörülmedik bir gelişmeydi ve Roswaal’ın Ram ile ■■■’in böylesine tehlikeli bir duruma düşeceğini tahmin etmesi imkansızdı.
Tüm bunlar Ram’ın derinden sevdiği adamı gözünde büyüterek düştüğü abartılı bir yanılgı da olabilirdi.
Lakinーー
“ーーSevdiğin adamın sana güvendiğine inanmak çok daha iyi hissettiriyor.”
Ram orada olduğu takdirde ■■■ ve diğer üyelerin güvende ve korunaklı olacağını düşündüğüne…
Ram’ın gerekirse kendisinin gizlediği varsayımı fark edip 『Ejderhayı』öldürme amaçlı kozunu hür iradesiyle devredeceğini düşünüp buna inandığına…
Roswaal L. Mathers isimli adamın Ram isimli kadının on yılını kabullenmiş olduğuna, tüm bunlara inanmak çok ama çok daha iyi hissettiriyordu.
İşte bu yüzdenーー
Ram: “ーーRam şu anda gerçekten de kendisini hiç olmadığı kadar iyi hissediyor. Artık yere çakıl lütfen.”
△▼△▼△▼△
『Yumruk Kralı』 Neiji Rockhardt tarafından elde edilen başarılar, Kutsal Vollachia İmparatorluğu Ginunhive’daki 『Gladyatör Adasına』 dair kayda değer öykülerdir. ーーYani, bir zamanlar öyleydi.
『Oburluk』Otoritesinin trajedisiyle karşılaşıp hem『İsmi』hem de『Hatıraları』yağmalanınca bir gladyatör olarak başardığı şeyleri bilen hiç kimse kalmamıştı.
Neiji, güç sergilenmesi amacıyla kullanılan Gladyatör Adasında çıplak ellerini silah olarak kullanarak bir başına yüzlerce ölüm düellosundan sağ çıkmış, en nihayetinde de kölelikten kurtulma hakkını elde etmişti.
Avuçlarındaki rafine mücadele gücünü kullanıp kılıçları ve hançerleri karşılayışıyla, bir bakirenin yumuşacık teni misali karşısına çıkan her engeli, çeliği bile parçalayan yumruklarıyla, tarih boyunca en çok insanı ölümüne döven kişi olarak adlandırılması mümkündü.
Aşırıya kaçan gaddarca, alçakça tekniklere sahip『Etobur Yaratık』Beli Heinelga ise Kutsal Gusteko Krallığını sarsan, nadir rastlanır bir seri katildir. ーーYani, bir zamanlar öyleydi.
『Oburluk』Otoritesinin trajedisiyle karşılaşıp hem『İsmi』hem de『Hatıraları』yağmalanınca bir katil olarak üstlendiği talimatları ve talihsizlikleri bilen hiç kimse kalmamıştı.
Beli, doğumundan itibaren anormal bir gelişim göstermiş, ortalama insanlar için imkansız bir fiziksel beden gücü elde etmişti. Ve istediği erkekleri ölümüne kucaklayarak çok sayıda acımasız suç biriktirmişti.
Muazzam cüssesinin somutlaştırdığı insanüstü güce ve kılıç veya hançerlerden tek bir çizik dahi almayan sağlam bir deriye sahipti. Dokunmayı ve sıcaklık tatmayı arzulayan bu katil, 『Bağırsak Avcısıyla』birlikte en çok korkulan suçlular arasındaydı.
『Sıçrayıcı』Dorkell’in kariyer tarihi de ilginçtir. Zamanında Kararagi Şehir Devletlerinde yaşayan bir tüccar olan Dorkell, insanlık dışı bir şeyin sesini duyunca yolundan dönen bir sapkındırーー yani, bir zamanlar öyleydi.
『Oburluk』Otoritesinin trajedisiyle karşılaşıp hem『İsmi』hem de『Hatıraları』yağmalanınca bir sapkın olarak birçokları için alay konusu olduğu gerçeğini bilen hiç kimse kalmamıştı.
Dorkell bir gün karısı ve çocukları da dahil olmak üzere tüm hayatını bir kenara atmıştı. Ve var olmayanı benimseme yolunu seçerek Cadı Tarikatıyla bağlantı kurmayı tercih eden bir ucube olmuştu.
Ancak büyüden farklı, üstün bir güç kullanıp Cadı Tarikatı doktrininden ayrılmış, sapkınlıkların içerisindeki sapkınlığıyla Cadı Tarikatından bile sürülmüştü.
Başka bir deyişle bu kişiler, esrarengiz, eksantrik ve dengesiz şahıslardan oluşan üstün varlıklardı.
Sıradan insanların rakip olması imkansız bireylerdi, ayrıca yalnızca kendileri olma meziyetiyle işleri yarım kalmış, 『Oburluğun』içerisindeki türlü türlü『Hatırayla』harmanlanmış ve en üstün niteliklere sahip nesnelere dönüşmüşlerdi.
Peki Neiji Rockhardt, Beli Heinelga’nın dayanıklılığını ve Dorkell’in siluet ışınlanması kabiliyetini elde etseydi ne mi olurdu?
Tarih boyunca çok nadir görülebilecek eşsiz, acımasız, şeytani ve gaddar bir varoluşun meyvesi olurdu.
『Oburluk』Günahı Başpiskoposu Ley Batenkaitos, şu ana dek ve geçmişte yaşanan onca olay sırasında böyle bir şeye erişmemişti.
Kendisinin adını taşıyan koca güveç içerisinde olası tüm『Hatıraları』harmanlarsa kendi adını taşıyan varlık da o güveçte yer alabilir diye korkmuştu.
Ancak o karışık güveci tüketecek olsa bile içinde yer almayacaktıーー hiç değilse Batenkaitos’un düşüncelerinin aldığı şekil buydu.
Ve hal böyle olunca bugüne dek yapmaya cesaret edemediği ne varsa denemiş, kendi benliğinin yerleşik sınırlarını aşma konusunda en ufak bir çekincesi veya tereddüdü kalmamıştı.
Bu dünyadaki her türlü mükemmelliği, üstün yeteneği, tarihi, potansiyeliーー『Gurme Lezzetlerinin』ufkuna dek her şeyi yemiş olan ve hepsini kendi içerisinde biriktirmekte ısrar eden『Gurme』, işte Ley Batenkaitos tam olarak buydu.
Böylece bugün, dünyanın en doğusunda yer alan kulede doğan şey, kalıtım ve tümevarımdan bağımsız olarak her teknik ve tuhaf yeteneğin bileşimini taşıyan bir büyücü olmuştu.
Her şeyi yok eden kollara, hiçbir saldırıyı kabullenmeyen bir fiziksel bedene, olası tüm teknikleri reddedip karşılayan büyü sanatlarına sahip olmuş ve hatta var olan her şeyi kavrayabilecek bir zeka, deha ve bilgelikle donatılmıştı.
Mazide ne denli kapsamlı bir inceleme yapılırsa yapılsın her konuda bu denli yetenekli birinin hiç var olmadığı görülebilirdi ki böylesi, daha binlerce yıl boyunca var olmayacaktı da.
Bu, Cadı Faktörü olarak adlandırılan mide bulandırıcı musibetin ortaya çıkardığı, dünyanın olasılıklarına dair bir seçkiydi.
Yalnızca kusursuz nesnelerin katıldığı o güveçten doğma üstün『Gurme Lezzetin』ta kendisiydiーー
Ram: “ーーSana, üç şans tanınacak.”
İşte o nadir rastlanır varlığın karşısındaki pembe saçlı genç kız, üç parmağını kaldırarak böyle söyledi.
Alnından kanlar akıyor, açık kırmızı gözleri buz gibi bir ışıltı taşıyordu. Tüm bedeni yaralarla kaplıydı ve ince bedeninin pek çok noktasında hareket etmesine mani olan muazzam hasarlar barındırmayı sürdürüyordu.
Bunların dışında ayağa bile kalkamaması için daha dağlar kadar sebebi vardı. Batenkaitos, bunun farkındaydı.
Öncelikli sebepse yaraları veya kan kaybından ziyade minyon bedeninin adını taşıyan varoluşu kabullenen bir hazne olarak görevini yerine getiremeyişiydi. ーーGerçekten yürek burkucuydu, böyle düşünüyordu.
Ram: “Üç kez, ilk saldırıyı yapmana izin verilecek. Ram’ın test etmek istediği bir şey var. Fevkalade, değil mi?”
Gelin görün ki genç kız, bu duyguları zerre kadar umursamadan, rakibini kışkırtmak istercesine üç parmağını havada tutuyordu.
Üç kez, bu ölümcül bir karardı. Daha en başta, bir kez direnebilmesi bile inanılmaz olurdu.
Ve Batenkaitos’un bu doğrulamayı göz ardı etmesi için herhangi bir sebebi yoktu.
Bu bir tuzak olabilir mi diye bile düşünmüyordu.
Çünkü o genç kız, anlamsızca bu tarz bir teklifte bulunacak biri değildi. Yalnızca ona istediği şeyi içtenlikle vermesi gerektiğini düşünüyor, dizginlenmemiş özgüveninin kendi kendine kırılmasını bekliyordu.
Ayrıca o koca güvece dahil olduğu anda anlaşılacak başka şeyler de olabilirdiーー
Ley: “ーーNee-sama, hazır ol.”
Böylece arka ayaklarında yoğunlaştırdığı güç patlamasıyla, gönlünce, şiddetli bir saldırı gerçekleştirdi.
Bu, Yumruk Kralının tekniği ve incelikli yıkıcı gücüyle dolu bir saldırıydı, tek bir genç kızı yok etmek için çok fazla kaçabilecek bir kudretteydi ve genç kızın hoş görünümlü bedeni tarafından karşılanmak üzereydiーー
Ram: “Bu bir.”
Ley: “ーー~hk!?”
Ancak tam da onu kesin olarak zapt edeceğini düşündüğü anda genç kızın yüzü, ince tüy tabakasını sıyırabilecek yakınlığına rağmen yumruktan kaçındı. Ve elini uzanmış olan kolun üzerine yerleştiren genç kız, indirdiği diz darbesiyle sağ kolu dirsekten itibaren ezdi.
Olanak dışı bir vukuattı. Göksel kılıç kesiklerinin bile nüfuz edemeyeceği kuvvette bir fiziksel bedenin uzanmış olan koluyla dirsek eklemiーー genç kızın sadece orada var olan sabit bir noktaya dizini indirişiyle mahvedilmişti.
Bununla birlikteーー
Batenkaitos, sağ kolunun kırılışının etkisiyle genç kızın suratına doğru sol ayağını kaldırdı.
Kolu için misilleme yapmaya çalışmasa da rakibinin suratına tekme atmıştı. Uzun, ince bacağın beyaz dizi genç kızın hassas burnunu ezip kıracak, güzelim çehresini mahvedecektiーー
Ram: “Bu iki.”
İnce dudaklarından bu kelimelerin döküldüğünü işittiğindeyse kulaklarından şüphe etti.
O ağzı işlemez hale getirecek bir darbe indirmiş olmalıydı. Ama genç kız, yandan yaklaşan diz saldırısı karşısında onu takip edercesine çevikçe elini kımıldatmış, yörüngesini nazikçe yukarı yönlendirmişti.
Savurduğu dizi genç kızın kafasının üzerinden öyle sorunsuzca geçmişti ki daha en başta boş göğü izlemeyi hedeflemiş gibiydi.
Veーー
Ram: “Bu da üç.”
Sağ kolu ve sol dizinin saldırılarından kaçınılınca Batenkaitos, topaç gibi dönen bedeninin itici gücünü kullanarak sol dirseğini sağlam ve keskin bir hareketle savurdu; doğrudan bir darbeyle genç kızın kafatasını meyve gibi ezecek, içeriğini zemine saçacaktı.
Yaniーー en azından olması gereken buydu.
Ancak genç kızın şakağını hedefleyen darbe, yalnızca bedenini birkaç kez döndürmesiyle durduruldu.
Ve dirsek saldırısından gelişinden haberdarmışçasına kaçınan genç kız, bir kez daha uzattığı elleriyle rakibinin suratını kavradı.
Ram: “Gerçekten aptalsın.”
Merhametsizliğin doruk noktasıyla sarf ettiği bu sözlerle birlikte de karşı tarafın kafatasını hızla yere geçirdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..