ーーBulutların altında yaşananlar, bulutların üzerinde olan Emilia’ya iletilmiyordu.
Ama tıpkı canları pahasına mücadele veren yoldaşlarının zorlu savaşların doruk noktasına ulaşışı gibi Emilia da nihayet o noktaya ayak basmıştı.
“ーーーー”
Pleiades Gözcü Kulesinin en üst katmanına, ilk katın da üzerine, en sahici anlamda zirveye ulaşmıştı.
Çok sayıda buz savaşçısını feda ederek ulaşmış olduğu bu noktada gözlerini diktiği şeyse ana sütunun dibiydi. ーーOrada, siyah bir monolit vardı.
O monolit, üçüncü katın『Sınavı』esnasında gördüğü monolitle neredeyse tıpatıp aynıydı.
Tek farklarıysa bu monolitin havada süzülmüyor olması ve düz olması gereken yüzeyinde göz alıcı bir şey bulunmasıydı.
O şey deーー
Emilia: “Birilerinin, el izleri mi?”
Ametist gözleri irileşen Emilia’nın görüş alanında, yüzeye basılmış birden çok el izi bulunuyorduーー yani farklı erkek ve kadınlara ait olmak üzere toplam altı iz.
Avuçların ebadı ve parmakların kalınlığına bakarak her birinin farklı insanların elleri olduğu anlaşılabiliyordu.
Bu şahısların birlikte buraya el izlerini bırakmak için çabalamalarına bakınca birbirlerine yakın ve bu gözcü kulesiyle bağlantılı oldukları da apaçık ortadaydıーー
Emilia: “……Acaba, Shaula’nın Usta-sama’sı veya Reid olabilir mi?”
Kuleyle bağlantılı kişileri düşününce aklına gelenler bu ikiliden ibaretti.
Volcanica da oradaydı ama mevcut el izlerinin hepsi insanlara aitti, yani geride kalmış bir ejderha izi varmış gibi görünmüyordu.
Bu nedenle Emilia, el izleri konusunda altı kişiden yalnızca ikisini tahmin edebiliyordu.
Emilia: “ーー? Bir saniye, bu.”
Düşüncelerinde bu noktaya gelen Emilia, el izlerinden biriyle ilgili bir huzursuzluğa kapıldı.
Altı el izinin arasında nazikçe basılmış olan ilk el iziーー yanındakiyle aşağı yukarı aynı ebatta olsa da basılan ilk iki elin diğerlerinden küçük olduğu barizdi.
Belki de yalnızca o ikisi, kadınlara aitti.
Ve o izlerden birinde Emilia’nın dikkatini çeken şey deーー
Emilia: “Bu el izi, benim mi……?”
Kaşlarını çatıp sağ eline bakarak bu şekilde fısıldadı.
Tuhaf bir durum olsa da o, böyle hissetmiyordu. Monolite basılmış izlerden biri Emilia’ya aitmiş gibi görünüyordu.
“ーーーー”
Emilia derin bir nefes alarak monolitle karşı karşıya geldi. Ve şüphelerini gidermek için sağ eliyle o el izine uzandıーー
???: [ーーEy, kulenin tepesine ulaşmış olan sen. Birinci katta ilerle, her şeye kadir arzuhal sahibi.]
Emilia: “ーー~hk! Geri geldi!”
Ancak monolite dokunmasına ramak kala, yukarıdan alçalan amansız sese döndü.
Ve bunu yaptığı anda gördüğü şey, Emilia’nın buz savaşçısının boğazındaki beyaz pula dokunuşuyla yoğun bir ıstırap çeken Volcanica’nın kanatlarını çırparak en üst katmanda yerini alışı oldu.
Volcanica: [ーーーー]
Sırtını monolite dönen Emilia, bir kez daha『Kutsal Ejderhayla』yüzleşti.
Sütuna tırmanma savaşı oldukça çetindi ama o savaşa burada da devam edecek olurlarsa yoğun bir mücadeleye zorlanacaktı. Burası kendi çapında geniş bir yer olsa da en üst katmandaki boşluk, ilk kata kıyasla azdı ve sığışmak zordu.
Emilia: “Ayrıca, monolit kırılacak olursa ge~rçekten sorun çıkar……”
Monolitin dayanıklılığı meçhuldü.
Üçüncü kattaki monolitle karşı karşıya geldiğinde ona vurması Julius ve Ram tarafından engellenmişti, dolayısıyla onun ne denli sağlam olduğu da bilinmiyordu.
Bununla birlikte Emilia, ne kadar sağlam bir şekilde yapılmış olursa olsun『Kutsal Ejderhanın』kudretiyle inecek bir darbe karşısında sapasağlam kalacağına inanmıyordu.
Emilia: “Ona vurursan, kesinlikle kırılacaktır. Bu yüzdenーー!”
Bunu yapmasına izin veremezdi, aklından bu düşünceyi geçiren Emilia, bir kez daha yedi buzdan askerini yanına çağırdı.
Buzdan askerler Emilia’yı en üst katmana ulaştırma gayesiyle paramparça edilmişti ama tıpkı Emilia gibi onların ifadeleri de kararlılıkla ışıldıyor ve güven veriyordu.
Emilia, onların buzdan silahlarını kuşanışına eşlik ederek eline iki buzdan kılıç aldı.
Ve yedi buzdan askerle birlik olarak Volcanica’ya hücuma geçti.
Emilia: “Hadi gidelim millet! Volcanica’nın zayıf noktası, boynunun beyaz kısmı.”
Böylesine şiddetli bir tepki verdiğine göre o beyaz pul, zayıf noktası olmalıydı.
Emilia onu yaralayacak kadar ileri gitmek istemezdi ama biri o noktaya dokunduğu takdirde monoliti inceleyecek zaman bulabilirdiーー
Emilia: “ーーEh?”
Ancak bir an sonra dünyasının altüst oluşuyla boğazından bir ses kaçtı.
“ーーーー”
Olanları çok hızlı değerlendirmişti.
Az önce ilerlemek adına öne adım attığı ayaklarında yalnızca çevik bir temas hissiyatı oluşmuştu. Bu öyle belli belirsiz bir histi ki dokunuşunu yalnızca tepetaklak olduktan sonra fark edebilmişti.
Ve bununla birlikteーー
Emilia: “Ah.”
Tepetaklak olan Emilia’nın etrafını saran yedi buz savaşçısı saniyesinde paramparça olmuştu.
Yalnızca kafaları beceriyle parçalanmış, karşı koyamadan mana formuna dönmüşlerdi. Emilia’ysa bunu teniyle hissettiği anda bir ürperti eşliğinde gerçeği fark etmişti.
Az önce onlara dokunan şey, Volcanica’nın kuyruğuydu.
Volcanica’nın kuyruğu hızla Emilia’nın bacaklarına savrulmuş ve aynı hızla buzdan savaşçıların kafalarını parçalamıştı.
Tek bir kuyruk savuruşunun tüm bunlara kadir olduğunu idrak eden Emilia’nın boğazı donup kalmıştı.
Bu, Emilia’nın anında gardını almayı başardığı o sürpriz saldırıdan çok farklı bir ligdeydi.
Subaru’nun kırbacı birse Volcanica’nın kuyruk savuruşu bin, belki on bindi, aradaki fark bu düzeydeydi.
Emilia bile bu muazzam saldırıyla amansızca mağlup edilirdi.
İşte bu yüzden, zihninde bir şüphe belirmişti.
Emilia: “Bana neden, yumuşak davrandı……?”
Emilia’nın bacaklarını sıyırmış, buz savaşçılarınınsa kafalarını parçalamıştı.
Burada doğan farkın kaynağı neydi? Daha önce beyaz puluna dokunan askerle tıpatıp aynı yüze sahip oldukları için misilleme yapmış olamazdı, bu olanak dışı görünüyordu.
Tüm bunları düşünen Emilia, henüz tepetaklak olma durumundan kurtulamadığını anımsadı.
Emilia: “Oh haーー ~hk.”
Bu gidişle kafa üstü yere çakılması an meselesiydi.
Havada tepetaklak alçalan Emilia’nın bacakları ikinci kez, yandan gelen hafif bir darbeye maruz kalırken,
Emilia: “Hay lanet……!”
Baş aşağı olmaktan ucu ucuna kurtulan Emilia, riskli bir iniş yaptı.
Ve yüzünü kaldırıp tehlikede olduğunu anlatan bir ifadeye büründüğü sıradaーー
Volcanica: [Ne yapıyorsun sen?]
Diyen kişi, yüzü Emilia’nın bakışlarına hedef olan 『Kutsal Ejderha』idi.
Emilia: “Umm……?”
Kelimenin tam anlamıyla Emilia’nın gözlerinin önünde, burnunun dibindeydi.
Emilia’nın yüzünü azıcık oynattığı takdirde o kaya gibi sert tene ve burna dokunacağı mesafedeydi.
Ejderhanın yüzünün bu kadar yakınında olması bile Emilia’yı şaşırtmak için yeterliydi.
Ancak onu esas hayrete düşürenーー
Emilia: “Sen, sürekli tekrar edip durduğun cümlelerden farklı bir şey söyledin!”
Volcanica: [ーーーー]
Emilia: “Aklın başına mı geldi? Öyleyse, bir şeylerden bahsedebilir misin? Mesela『Sınavdan』veya bu Gözcü Kulesinin belirlenmiş kurallarını değiştirmekten falan. Seninle konuşmam gereken bir sürü şey var……”
Emilia, Volcanica’nın durumundan umutlu olduğunu belli ederek hızla bu cümleleri kurdu.
Alzheimer'a yakalandığını düşündüğü『Kutsal Ejderha』iyileştiyse Emilia, onunla bir kez daha『Sınav』hakkında konuşabilirdi. Dolayısıyla şiddet içeren önlemlere başvurma gerekliliği ortadan kalkardı.
Emilia: “Hey, lütfen! Doğru düzgün iletişim kuralım……”
Volcanica: [Ya düşseydin ne olurdu! Bu ihtimal gerçek olsaydı paylanması gereken kişi ben olurdum…… En nihayetinde, herkes önünde eğiliyor.]
Emilia: “Volcanica……?”
Kuledekilerin durumlarından endişe duyan Emilia umutsuzca yalvarırken Volcanica bir kez daha tekrarlarından farklı cümleler kurdu.
Ancak içerikleri Emilia’nın sözlerine karşılık gelmiyordu, bu da Emilia’nın şaşkınlığını arttırdı.
Bununla birlikte Volcanica’nın Emilia’ya çevrili kehribar rengi gözlerinin içerisinde bir sakinlik yer alıyordu.
Önceki boşluğa benzer belirsizliğin aksine artık bir duygu ışıltısı taşıyordu.
Emilia’ya nazikçe, sakince, dikkatle ve şefkatle bakıyor gibi görünüyorduーー
Volcanica: [Flugel ve Reid nereye kayboldu? Veda sözcüklerinin dahi olmayışı Shaula’yı yapayalnız bırakır. Farsale de kıyamet kopartır.]
“ーーーー”
Volcanica, şefkatli bakışlar atmaya devam ederek konuşmayı sürdürüyordu.
Ejderhanın mesafeli bakışlarla sıraladığı isimler Flugel, Reid ve Shaula’ydı, onlardan sonra gelen isimseーー
Soyadı sorulmadıkça kim olduğu net olarak anlaşılamasa da Emilia, bu yankıya aşinaydı. Eğer Emilia’nın hatırladığı gibiyse Farsale…
Emilia: “Farsale, derken, Farsale Lugnica’yı mı kastediyorsun? Dört yüz yıl önceki kralı?”
O, Emilia’nın Kraliyet Seçimi için okuduğu sayısız kitapta bahsi geçen bir şahıstı.
Farsale Lugnicaーー yani Lugnica Krallığının 35. kralı ve dört yüz yıl önceki『Cadı』çağında ülkeyi yöneten büyük adam.
『Kutsal Ejderha』Volcanica’nın anlaşma yaptığı kişinin ta kendisi olan ve Lugnica Krallığında uzun süredir devam eden refahın ilk adımını atan 『Son Aslan Kral』.
“ーーーー”
Emilia’nın bakışları ansızın arkasındaki monolite çevrildi.
Altı kişinin el iziーー eğer Volcanica’nın sözleri alakasız değilse üçü Flugel, Reid ve Farsale’e ait olabilirdi. Kalan üç kişiyse muammaydı ama teyit edilmiş olmasa da biri Emilia’nın el iziyle uyuşuyor gibi görünüyordu.
Muhtemelen geri kalan ikilininse biri erkek biri kadındı.
Emilia: “Öyleyse, kadın eli olan Shaula’nın mı……?”
En olası ihtimal buymuş gibi duruyordu.
Son izin sahibi olan erkeğin kimliği de bilinmiyordu ama bu kadarı Emilia’yı sakinleştirmek için yeterliydi. Her zamanki gibi en büyük sorun, orada kendisinin el izinin bulunması ve bunu hatırlamamasıydıーー
Emilia: “Acaba…… annem ve ormandaki diğer kişiler dışında bir şeyleri daha unutmuş olabilir miyim?!”
Şüphelenmeye başlayan Emilia, anıları tarafından gizlenen bir geçmişin varlığını fark ediyordu.
Buna rağmen『Oburluk』Günah Başpiskoposunun varlığı nedeniyle『Hatıralar』ve『İsimlerin』tamamen darmadağın olduğunun da bilincindeydi.
Belki de öylece buraya gelivermiş ve elini basmış, sonraysa unutup gitmişti.
Emilia: “……Yo, koşullar nasıl olursa olsun durum bu olamaz. Gerçi Puck yanımda olsaydı buraya gelip gelmediğimi bir şekilde öğrenebilirdim.”
Volcanica: [ーーNe oldu? Kaygıların mı var?]
Emilia: “Ah, umm, ben iyiyim. Endişelendiğin için teşekkür ederim. Teşekkür ederim ama……”
Sonuç olarak Volcanica’yla diyalog kurmanın riskli olduğunu hisseden Emilia, afallamış durumdaydı.
Evet, hiç konuşmadan kuyruğu veya ön ayakları tarafından hırpalanmaktan çok daha iyiydi ama『Sınavla』 ilgili açmaz, aynı şekilde varlığını koruyordu.
Emilia şimdi ne yapmalıyım diye düşünürkenーー
Volcanica: [Bir mesele varsa anlat haydi. Söz konusu senin kaygılarınsa onları alıp götürürümーーSatella.]
ーーKendisine bu şekilde hitap edilişiyle derin bir nefes aldı.
“ーーーー”
Bu hitabı işittiği ilk sefer değildi.
Gümüş saç, ametist gözler ve yarı elf ırkıーー Emilia bu özelliklere sahipti ve bu dünyada yaşayan pek çok vatandaş Emilia’ya bakar bakmaz onu, onunla tıpatıp aynı özelliklere sahip biriyle ilişkilendiriyordu.
Geriyeyse yalnızca onu ne şekilde adlandıracakları kalıyordu.
Kimileri Satella diyordu, kimileri en büyük musibet, kimileriyse『Kıskançlık Cadısı』.
Bu nedenle birilerinin Emilia’ya böyle söylemesinin esrarengiz bir yanı yoktu.
Esas esrarengiz olan, Volcanica’nın Satella’nın ismini derin bir sevgiyle dile getirişiydi.
Neticede Volcanica, Reid ve başarıları Shaula ismine kaydedilmiş olan Flugel üçlüsü, 『Kıskançlık Cadısı』olarak adlandırılan Satella’yı mühürleyen gruptu.
Öyleyse nedenーー
Emilia: “Neden, 『Kıskançlık Cadısına』böylesine kibar hitap ediyorsun?”
Ona böyle hitap etmesi, belli belirsiz bir aldırmazlık şüphesi doğuruyordu.
Bunu şu anki Emilia için bir teşvik şeklinde adlandırmak epey zorlayıcı olurdu ama hiç değilse, duruma objektif bir şekilde baktığında, bu tek cümlenin hepsinin kökeni olduğunu fark ediyordu.
Belki de hem Satella hem de『Kıskançlık Cadısı』uygun kaçıyordu.
Evet, kimileri Satella diyordu, kimileri en büyük musibet, kimileriyse『Kıskançlık Cadısı』.
Emilia’ysa ona『Kıskançlık Cadısı』 demeyi tercih ediyordu.
Karşılığındaーー
Volcanica: [ーー『Kıskançlık Cadısı』.]
ーーVolcanica’nın mesafeli bakışlarında bir değişiklik gerçekleşmişti.
Kehribar rengi gözlerinde, çarpıcı bir değişim doğmuştu.
Ejderha, kafasını hiç kımıldatmaksızın hemen burnunun dibinden Emilia’yı izliyordu. Bu nedenle bu değişimin kapsamına bu denli yakın olan Emilia, tüm bedenine bir ürperti yayıldığını hissediyordu.
Ve o değişimin sakıncalı olduğunu seziyordu.
Ormanda büyüyen Emilia, vahşi doğada büyümüş olmak şeklinde bir deneyime sahipti. Sayısız hayvanın ve Cadı Yaratığının böyle durumlarda tamamen değiştiğine tanık olmuşluğu vardı.
Sezgilerini dinleyerek geriye doğru sıçradı.
Doğru bir karar vermişti.
Emilia: “ーー~hk.”
Çünkü o saniyede gözlerinin önündeki hava yarılıp açıldı.
Bu bir abartı değildi, hava kelimenin tam anlamıyla önce ufalmış, sonra da şişip patlayarak açılmıştı.
Prensibi bilinmeyen bu fenomen bizzat uzayın kendisi bükülüp yuvarlanmışçasına tuhaftı ve Emilia az önceki konumunda olsaydı savunmasının gücünden bağımsız olarak kıvrılıp bükülürdü.
Ve bu olay, Emilia’nın kafasının bulunduğu noktada gerçekleşmişti.
Yani kafasını eğmekte bir saniyecik gecikmiş olsaydı şimdiye ölmüş olacaktı.
Kuyruk savuruşu ve az önceki uzay bükülüşüyle Emilia, kulenin tepesine tırmanışının ardından pek çok ölüme yakın deneyim yaşamıştı.
Belki de daha önce bu kadar çok tehlike yaşadığı hiçbir durum olmamıştı.
Emilia: “Ama, her şey yönetildiğine göre, ge~rçekten başarabilirim demektir.”
Kader unsurunun müttefiki olması Emilia'nın yaşamasına izin veriyorsa aldığı her nefes bile talihinin lütfu demekti, durumu bu şekilde olumlu yorumluyordu.
Aksi takdirde yaşanan yeni değişiklikler yüzünden cesaretini yitirirdi.
Çünküーー
Volcanica: [ーーSatella.]
Bir kez daha kanatlarını açan Volcanica, o yöne doğru kesin bir düşmanlık yönlendirmişti.
Bunu gözlemleyen Emilia, ayaklarını yere vurma arzusuna direndi. Tam da Volcanica’nın aklı başına geldi diye düşünürken işler yine kötüleşmeye başlamıştı.
Hatta o eski yarı uykulu halinin aksine, Alzheimer olduğu sürece kıyasla daha da kararlı görünüyordu.
Emilia: “ーーBuz Hattı.”
Bu nedenle Emilia, kendisini hiç tutmadan, kararlı bir inançla büyü gücünü serbest bıraktı.
Atmosfer buz misali çatırdadı ve yavaşça beyaz bir pus yayıldı. Hala gözcü kulesinin bulutların üzerindeki en üst katmanında olsalar da dünyaları beyaza boyandı.
Çatırtı sesleriyle birlikte buzdan silahlar ağır ağır şekil aldı. ーーMızrak çekerek yerde ayaklanmalarını ve yavaşça etraflarında dönmelerini sağlayan Emilia’ysa yüzünü önüne döndü.
Ve bir kez daha, Volcanica’yla çarpışmaya hazırlandı.
Ancak Emilia’nın bacaklarını sıyırıp geçen saldırısı Volcanica adına ciddi bir oyuna dönerse onunla nasıl başa çıkacağını bilemiyordu.
Gücü, Alzheimer olduğu zamana kıyasla bambaşka bir ligdeydiーー yo, şimdi bile Alzheimer’mış gibi görünüyordu.
Ancak rakibinin kehribar rengi gözlerine gözlerini diken Emilia, Volcanica’nın tavırlarını yalnızca bir Alzheimer hastası şeklinde nitelendiremiyordu.
Neticede Volcanica’nın gözleri hüzün ve acıyla dolup taşıyordu.
Volcanica: [Satella, evet, Satella. 『Kıskançlık Cadısına』indirgenen seni durdurmak zorundayız.]
Emilia: “……Onunla yakın arkadaş mıydınız?”
Volcanica: [O gün, tereddüt etmemeliydim. O gün tereddüt etmeseydim, geri kalan herkesーー]
Sorusuna yanıt vermemişti.
Ancak Volcanica’nın titreyen sesi başlı başına bir yanıt niteliğindeydi.
Yaslı ejderha derin bir nefes alarak bir kez daha dünyayı kasıp kavuracak ejder nefesini topladı.
Emilia’ysa bundan önce öne çıktı, o beyaz pula vurmak zorundaydı. Bunu yapmadığı takdirde kendisinin de geri kalanların da kurtuluşu olmayacaktı.
Emilia: “ーーSubaru, Beatrice, Ram, Rem, Meili, Patrasche-chan, Echidna, Julius, Anastasia-san.”
Bu kuleye gelmiş ve çile çekmiş olan herkesi aklından geçirdi.
Kurtarılması gereken herkesi, kendisiyle aynı hedefi gözüne kestirmiş herkesi.
Ve bunu yapmak, Emilia’nın göğsünün derinliklerinde bilinmeyen bir güç doğurdu.
Volcanica: [ーー『Kıskançlık Cadısı』, Satella!!]
Emilia: “ーーYo, yanılıyorsun. Ben ulu Elior Ormanının『Buzul Cadısı』Emilia’yım.”
Tüm bedeni şifalı bir güçle yıkanan Emilia, kendisini benzediği biriyle karıştırıyormuş gibi görünen『Kutsal Ejderhaya』yüksek sesle bu karşılığı verdi.
Rakibi ister『Kutsal Ejderha』olsun, ister bir başkası. ーーEmilia’nın yanında niceleri vardı.
Bu yüzdenーー
Emilia: “Yalnızca ismimi olsa bile, gereğince hatırla, tamam mı!”
ーーVe böylece Pleiades Gözcü Kulesini çevreleyen oyunun son evresinde bulutların üzerinde ve gökyüzünde eşzamanlı bir ışık patlaması gerçekleşti.
#Emilia bu serinin en çok gelişen karakterlerinden biri herhalde. Onun özgüvenli ve cesur hallerini okumayı seviyorum. Durum lehine dönmeye başlarken ‘Kıskançlık Cadısı’ kelimeleriyle mücadelesi yeniden başladı. Bu arada el izleriyle ilgili bir fikri olan var mı? Beşiyle ilgili tahminlerin yapıldığı bir bölümdü, onlar doğru olsa bile altıncısı kimin acaba? Emilia bu soruların cevabını alacak ve istediğine ulaşacak mı? Bunu çok yakında öğreneceğiz. Bir sonraki bölümde yeniden Subaru’nun bulunduğu cephedeyiz, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..