Subaru’nun zihinsel kaynaklarının büyük bir çoğunluğu acıya katlanmaya adanmış olsa da bu manzara fazla tutarsızdı.
Subaru ve grubuna o kadar iyi davranan Todd neden böyle bir şey yapmıştı ki―
Jamal: [Ee, onu neden bıçakladın?]
Tuhaf bir şekilde Jamal da Todd’a aynı soruyu yöneltti.
Ve bunu yaptığı anda Todd, gözlerinden birini kapatarak diğeriyle acı içerisinde kıvranan Subaru’ya doğru baktı.
Todd: [Gözündeki bağı çıkarmamla birlikte bana baktığında gözleri beni manipüle etme niyetindeydi. Gergin veya tedirgin olmasını anlayabilirdim. Korkudan ağlasa da sorun olmazdı… Ama beni manipüle etme çabası şüpheli, haksız mıyım?]
Jamal: [Manipüle, ha.]
Todd: [Bu herif bilinçsizdi, tekmelenerek uyandırıldı ve gözündeki bağ çözüldü, sonra yaptığı ilk şeyse gördüğü ilk surattan faydalanmaya çalışmak oldu. Öyle bir tip olabilir ama böyleleri korkutucu olur, onlarla kolay kolay baş edilemez. Onu bir an önce öldürmeliyiz.]
Düşüncelere dalan Jamal’ın aksine Todd, sağlam bir dayanağı olan fikrinde diretiyordu.
Yani Subaru’nun bıçaklanma sebebi, Todd’un onun tehlikeli olduğuna hükmetmesiydi. Ve tehlikeli rakiplerle baş etmenin en kolay yoluysa onları etkisiz hale getirmekti.
İşte bu yüzden de Todd, Subaru’yu sağ omzundan bıçaklamıştı. Çünkü Subaru’nun sol el parmaklarının kırık olduğunu, dolayısıyla o elinin işe yaramadığını biliyordu.
Sağ omzu bıçaklanan ve sol elinin parmakları kırılan Subaru’nun iki kolunun işlevselliği de büyük ölçüde düşmüştü.
Todd, yalnızca kendi güvenliğini garanti altına almak için ani bir karar almış ve uygulamaya koymuştu.
―― “Yalnızca”, öyle yapıvermişti.
Jamal: [İnsan uyanır uyanmaz böyle bir şeyi nasıl düşünebilir bilmiyorum. Ben hala uyanma işinin ortasında olabilir, burada dikilip olup bitenleri dinlemeye çalışırken kulaklarımı zorlayabilirdim…]
Todd: [Yo, öyle değil. Onu izlediğim tüm süre boyunca uyuyor taklidi yapmış olmalı. Bir noktada bilincini kazanmış olsaydı mutlaka bir tür fiziksel tepki verirdi. Diyelim ki uyuyor numarası yaparken bunu gözden kaçırdım, öyleyse…]
Jamal: [Öyleyse?]
Todd: [Öyleyse beni kandırıp uyuyor numarası yaparken beni manipüle etmeye çalışmayı planlıyordu, haksız mıyım? Bu yöntem daha da korkutucu. Görünen o ki düşündüğüm gibi onu öldürmek doğru yanıt olacak.]
Bunu duyan Subaru’nun soluğu kesildi ve acıyla mücadelesi esnasında ürperdi.
Todd’un açıklamasını dinleyen Jamal’ın ses tonuysa giderek zayıfladı. Başta Todd’un Subaru’yu bıçaklamış olmasına şaşırsa ve öfkelense de o öfke adım adım diniyordu.
Todd’un ses tonu ve konuşma şekli, karşı tarafın duygularını yatıştıran bir etkileyiciliğe sahipti.
Subaru, nihayet üçüncü şahıs pozisyonundan bunu görebiliyordu.
Todd, karşısındaki insana yaklaşıyor, anlayış gösteriyor ve sonra da onun için faydalı olan ilgi çekici tekliflerde bulunuyordu. Momentumun öldürülüşüyle karşı taraf daha açık fikirli oluyor, edilen teklif dikkatlice değerlendiriliyor ve daha iyi bir muhakemeyle, uyum sağlamak arzu edilir hale geliyordu.
İşte gözlerinin önünde Jamal’ın başına gelen şey tam olarak buydu.
Ve Ölümden Dönüş kullanmasının hemen öncesinde Subaru’nun yaşadığı şey de öyle.
Todd: [Yanındaki genç hanımlar da şüpheliydi ama o ikisi daha dobra ve iletişim kurulması kolay tipler. Biz herhangi bir sorun çıkmadan önce şundan bir kurtulalım.]
Jamal: [Ehh, sanırım sorun olmaz, ama…]
Todd: [Yoksa, bunu yapan kişi mi olmak isterdin? Adamlarını yaralayan mavi saçlı kız yüzünden öfkenin kontrolden çıkmasını önlemek için stresini atacak birilerine ihtiyacın var, haksız mıyım?]
Jamal: […Bu da doğru.]
Todd’un sakin teklifi karşısında Jamal’ın suratına adi bir gülümseme yayıldı.
Ve öylece parmaklarını çatırdatarak Todd'un yanından geçti. Jamal’ın sergilediği şiddet belirtileri Subaru’yu korkutsa da onu esas ürperten, Todd’un beyanıydı.
Todd, Jamal’a stres atmak için Subaru’yu kullanmayı önermesine benzer şekilde, denklem dışı kaldığı takdirde Subaru’nun niyetini başka bir yolla öğrenmeye de istekliydi.
Bu amaçla da Rem ve Louis’ten faydalanacaktı.
Ama ne sorulursa sorulsun ikisi de yanıt veremeyecekti. Ne kadar ağır bir işkenceye maruz kalırsa kalsın Rem’in açıklayabileceği bir bilgi olmayacaktı.
Başka bir deyişle…
Subaru: […tch]
Rem’in de aynı şeyi tatmasına engel olmanın bir yolunu arayan Subaru, azı dişlerini sertçe sıktı, ağzında bir kan tadı patladı. Jamal’ın şiddeti birkaç saniye içerisinde kaldığı yerden devam edecek ve Subaru ya öldürülecek ya da onun acımasız saldırıları karşısında yarı ölü hale gelecekti. Jamal’ın vicdanı olsa bile Todd, Subaru’yu hayatta tutmayacaktı.
Koca ormanı ateşe verebilecek olan Todd, muhtemelen iş Subaru’nun canını alma noktasına geldiğinde gözünü dahi kırpmayacaktı.
Jamal adım adım yaklaşıyordu.
O anda Subaru’nun beyni, cevabı kendi içinde arayarak çılgınca çalışıyordu. Bu mevcut çıkmazdan kurtulmak için bir çeşit plana, bir olasılığa, bir mucizeye ihtiyaç duyuyordu――
Jamal: [Stresimi atabilmem için olabildiğince çok çığlık atmanı yeğlerim, seni orospu çocuğu. Kızların yerine de her şeyin acısını senden çıkartacağım――]
Subaru: [Shudraq halkı.]
Jamal: [――――]
Subaru’ya vurmanın eşiğine gelen Jamal bu beylik tehditleri savuruyordu ―― ama Subaru’nun dudaklarında bir araya gelen kelimeler bunlar oldu.
İşte o saniyede Jamal hareketi kesti ve arka plandaki Todd’un ifadesi değişti. Jamal’ın yüzü bariz bir şaşkınlık sergilerken Todd, tek kaşını kaldırıp “Oh?” diyerek sırıttı.
Todd: [Shudraq halkı… Şimdi de bu kartı oynamakta mı karar kıldın? Nasıl kumar oynanacağını iyi biliyorsun anlaşılan.]
Jamal: [Todd, bu velet neler söylüyor…]
Todd: [Biraz bekle, biraz bekle Jamal. Onu daha sonra yumruklayıp tekmeleyebilirsin. Ama dili ve boğazı parçalanan birinin söylediklerini anlamak zor olur. Önce söyleyeceklerini dinlesek daha iyi ederiz.]
Jamal: [Kahretsin!]
Öfkesini yönlendirecek bir yeri kalmayan Jamal, yakındaki ahşap korkuluğu kabaca tekmeledi.
Todd ise kelimenin tam anlamıyla öfke dağıtımı olan bu olaya yan gözle baktıktan sonra Subaru’ya döndü. Yüzündeki gülümseme korkunçtu, yo, aslında Subaru’nun bildiği gülümsemeden farksızdı.
Todd, yaşam ve ölüm uçurumundaki Subaru’ya, tıpkı parmaklarını tedavi ederken, onu yemeğe davet ederken ve ormanı yakmaktaki katkıları için överken sırıttığı gibi sırıtıyordu.
Todd: [Demek Shudraq Halkı adı gündeme geldi. Senden beni mutlu edecek bir şeyler duymayı bekleyebilir miyim acaba?]
Subaru: […Ah. Mesela, Shudraq Halkının ormandaki konumu gibi mi?]
Todd: [――!Oh, bu harika!]
Diyerek gülümseyen Todd, neşe göstergesiyle göğsünün önündeki ellerini çırptı.
Onun bu tepkisini gören Subaru’ysa ortaya çıkarttığı bu mucizeyle yaklaşmakta olan çıkmazı ertelediğinden emin oldu. Ama o mucize aynı zamanda iki ucu keskin bir kılıçtı.
Sonuçta Subaru, Shudraq Halkının konumunu bilmiyordu.
Ona bıçağı veren maskeli adam, ona ok atan avcı… Biri veya ikisi Shudraq Halkıyla ilişkili olabilirdi ama Subaru’nun onlarla iletişime geçme veya tam olarak nerede olduklarını bilme imkanı yoktu.
――Başka bir deyişle Subaru, bu büyük kumara hayatını yatırmıştı.
Todd: [Peki nasıl oluyor da Shudraq Halkının konumunu bilebiliyorsun?]
Subaru: […Çünkü ben de Shudraq Halkındanım.]
Todd: [Anlıyorum, demek öyle. Ten rengin bir yana saçların siyah, değil mi? Ben de acaba olabilir mi diye merak etmiştim. Sonuçta Shudraq halkının siyah saçlı olduğu şeklinde meşhur bir söylenti var.]
Subaru: [――――]
Talih yüzüne gülünce fena halde rahatlayan Subaru, kendisine tamamen yabancı bu bilgiyi edindi.
Tüm vücudu yapışkan terlerle kaplanmıştı ve bu konuşmanın gerginliği yüzünden soğuk terler de döküyordu. Omzundaki acı artıyor, sol elinin parmaklarındaki acı da canını sıkmaya başlıyordu.
Üstüne üstlük bedeni Pleiades Gözcü Kulesinde hengamenin, ormanda Rem’le yaşadığı sorunların ve nehre atlamanın yükünden henüz kurtulmamıştı.
Gelip giden bilincine ve kırılgan ruhuna zar zor tutunan Subaru, sorgulanmaya devam ediyordu. Tek bir yanlış cevap bile ölümüyle sonuçlanabilirdi. ―― Her şey hayatta kalmak ve Rem’ini kurtarmak içindi.
Emilia’ya, Beatrice’e ve diğerlerine geri dönmek ve Ram ile Rem’i buluşturmak içindi.
Todd: [Yani temelde, sen bir izcisin. Ve kıyafetlerinle bıçağın da aramıza kaynaman için hazırlandı.]
Subaru: [―― Bıçağı bir gezginden çaldım. Aynısı kıyafetler için de geçerli. Ve…]
Todd: [Bizden bilgi koparmaya çalışıyordun. Epey cesurca bir plan olduğunu söylemeliyim. Gerçekten boğuluyor gibi görünüyordun ve bıçağı fark etmeme ihtimalimiz vardı…]
Subaru: [Ama böylesi daha gerçekçiydi, öyle değil mi?]
Sözde planının dikkatsizce ve kusurlu olduğu dile getirilse de Subaru, hepsi kasıtlıydı dercesine gülüp geçti.
Ve yüzüne küstah bir gülümseme yerleştirip dişlerini göstererek kötü görünümlü gözlerini daha da tehditkar hale getirdi. Bu rol, blöfünü daha inandırıcı kılmaya yönelikti.
Todd ise gerçek amacını çözmeye çalışarak kısık gözlerle Subaru’yu izliyordu.
Todd: [――――]
Sessizlik sağır ediciydi ve Subaru’nun boğazındaki ilmek her geçen saniye daha da geriliyordu.
İşin doğrusu sözlerinin inandırıcı olup olmadığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Rolünün ne kadar ikna edici olduğunu da bilmiyordu. Şu anda duyduğu acı ve stres, performansına bir saniye dahi kafa yoramayacağı kadar yoğundu.
Ona komik bahaneler uyduruyormuş gibi geliyordu, öyle ki Todd bir an sonra gülünç bir homurtuyla birlikte onu susturup kafasını patlatsa hiç şaşırmazdı.
Todd’un ifadesini okuyamıyor, odadaki gerilim yükseldikçe yükseliyordu.
Ve bir müddet sonra――
Todd: [――Sen, hayatın için kabileni satacak mısın?]
Todd, tek gözü kapalı şekilde bu soruyu sordu. Subaru’ysa yutkundu.
Söylenmesi gerekenleri söyleyecekti. Tek yapması gereken yanlış cevap vermemekti.
Hayatı için kabilesini satacaktı.
Shudraq Halkındanım dedikten sonra, Shudraq Halkını satacaktı.
Bunun saçmalığın daniskası olduğunu öğrenmelerine izin veremezdi. Bu nedenle kendisine yardımcı olması için gerekli ses tonu ve ifadeyi benimsedi.
――Yani hayatı için kendi kabilesini satacak zavallı bir dalkavuğun ses tonu ve ifadesini.
Subaru: […Aynen, evet, bu doğru. Onları satacağım.]
Todd: [――――]
Subaru: [Lütfen, her şeyi yaparım. İsterseniz onları tuzağa bile düşürebilirim. Her şeyi, her şeyi yaparım!]
Kekeleyen, yanakları seğiren, soğuk terlerle kaplanan Subaru, hayatı için yalvarıyordu.
Kendi hayatına tutunmak, başkalarının hayatını göz ardı etmek, başkalarının ondaki pozitif ışığı görmesine izin vermemek için kendisini bencilliğin somut örneğine dönüştürmek zorundaydı.
Ama tek yapması gereken rol yapmaktı.
Subaru, bu dünyada geçirdiği süre boyunca bu şekilde düşünen pek çok insan görmüştü.
Kendisine insanlık dışı şahısların da insanlıktan en uzak olanı Günah Başpiskoposlarını model alacağı bir günün geleceğiyse hiç aklına gelmemişti.
Jamal: [Sen rezil bir herifsin. Gözlerindeki o hayır gelmez bakışlardan da nefret ettim.]
Subaru’nun hayatı için yalvarışını işiten Jamal, gerçek hislerini açıkladı. Küçümseyişi ve öfkesi apaçık ortadaydı.
Görünüşe göre Subaru'nun performansı Jamal'ı onun hakkında olumsuz düşünmeye sevk etmişti. Ama tamamen dürüst olmak gerekirse, kendini kötü hissetse de Jamal'ın dalavereleriyle uğraşacak zamanı yoktu.
An itibarıyla Subaru’nun kaderine karar verme hakkı Todd’a aitti.
Burada rütbenin veya mevkiinin önemi yoktu. Güçlü güçsüzü yerdi. O da İmparatorluğun mottosuna sonuna dek uyacaktı.
Todd: [――. Bu ciddiyetle, yalan söylüyormuş gibi görünmüyorsun.]
Todd, büyük bir çabayla uysal bir surat ifadesine bürünen Subaru’ya nihayet bu yanıtı verdi.
Onu duyan Subaru’ysa ufak galibiyeti karşısında sevinçten zıplamanın eşiğine geldi. Aynı anda Jamal, hoşnutsuz bir şekilde sesini yükseltti.
Jamal: [Oi, Todd! Bu herifin ağzından çıkanlara güveniyor musun? Kendi hayatı için halkını satacak olan bu bok parçasına…]
Todd: [Sık dişini, bekle. Ne diyorsun Jamal? Bunlar kendisi için halkına ihanet eden bir dalkavuğun sözleri. Tabii ki ne kadar değeri olduğunu gösterecek. Aksi takdirde kıymetli canını kurtaramayacak.]
Jamal: […Tsk]
Jamal’ın çıkışı, Todd’un mantıklı çıkarımıyla susturuldu.
Tabii ki bu “itaatkar ve yaltakçı dalkavuk”, tam da Subaru’nun Todd karşısında çizmek istediği görüntüydü. Yani sırf kendi kellesini kurtarmak için yoldaşlarına ihanet edecek tipte biri. Subaru’nun hikayesini inanılır kılmak için itibarını dibe çekmesi gerekiyordu.
O noktada omzundan bıçaklanışının ardından yarattığı büyük sahnenin de yardımı dokunmuştu.
Gerçi bunun sonucunda çekmek zorunda kaldığı acı, bu teselli karşısında fazla yoğun olmuştu.
Jamal: [Bir şey olursa beni suçlama ama!]
İşte böylece en sonunda, tam da Subaru’nun planladığı gibi Jamal, Todd tarafından ikna edildi.
Onu tembihleyen Todd da Jamal’ın omuzlarına dokunarak “Güven ona, güven ona.” dedi.
Todd: [Kendisinin olsun olmasın ―― hayata bağlı olduğu kesin.]
Dedi Todd, uysal ve mahzun Subaru’ya bakarak.
△▼△▼△▼△
Rem: [――! Durun bir saniye! O insanla ne yapmayı planlıyorsunuz!?]
Rem, içerisine atıldığı metal kafesin demirlerine tutunarak öfkeyle bağırdı.
An itibarıyla İmparatorluk Ordusunun kamp sahasındaydılar. Todd ve Jamal, Subaru’nun iddialarını dinledikten sonra onu dosdoğru dışarı sürüklemişti ve şu anda da kamptan çıkıyorlardı.
Yanlarından geçen üçlü grubu gören kız da ― yani fırtınalı yakalanışı sonrası kafese konulmuş olması gereken Rem ― bağırmaya başlamıştı.
Subaru: [――――]
Rem, gözlerini yıpranmış ve bitap haldeki Subaru’ya dikmişti.
Nehirden sürüklenerek çıkartıldığı için yarı ıslak kıyafetleri hala ağırdı. Ayrıca sağ omzundaki yara minimum tedavi görmüşken sol eline en ufak bir şey yapılmamıştı. Bacağındaki ipler çözülse de kollarındaki kelepçeler onu özgürlüğünden menediyordu.
Köle bir işçiden hiçbir farkı olmadan kampın dışına sürüklenen bu kişi, Natsuki Subaru’nun ta kendisiydi.
Subaru’nun bu halini gören Rem’in duyguları karman çormandı. Şok, şaşkınlık, hepsi kargaşa içerisindeydi. Elbette ki Subaru’nun durumu Rem’e açıklama imkanı yoktu.
Ölümden Dönüşüyle birlikte ilişkilerindeki ufacık gelişme de sıfırlanmış ve sıfırdan geliştirme ihtiyacı doğmuştu.
Rem, üzerine yapışıp kalan cadı kokusu yüzünden Subaru’yu düşman bellemişti. Subaru’yaysa bu yanlış anlaşılmayı çözecek zaman veya fırsat tanınmamıştı. Ayrıca――
Rem: [――!? Koku son seferden bu yana daha da ağırlaşmış… Bu da ne demek oluyor?]
Art arda gerçekleşen her Ölümden Dönüşte daha da yoğunlaşacak olan miasma. İşte o miasmanın kokusu alan Rem’in temkinliliği bambaşka bir seviyeye çıkıyordu.
Onun gözünde Natsuki Subaru, karanlığın çocuklarından biri olabilirdi.
Bu gerçek Subaru’nun kalbini acıtıyordu ama ortaya çıkmaması adına bu yanlış anlaşılmayı onarabilecek herhangi bir eylem gerçekleştirmeyi göze alamazdı.
Todd: […İkinizin arasında anlaşılması epey zor bir ilişki var, ha? Davranış şekline bak. O kız seninle gelmemiş miydi?]
Subaru: [O kız… Yo, o ikisi birlikteydi.]
Todd: [O ikisi mi?]
Subaru: [―― Onları sizinle karşılaşacağım zaman yardımı dokunsun diye getirdim.]
Subaru bir an için nasıl yanıt vereceğini bilemedi. Ama sonra, insanlık dışı maskesini takarak dürüstçe yanıtladı.
An itibarıyla Subaru, kendi hayatı için yoldaşlarının hayatlarını satabilecek soğukkanlı biriydi. Doğal olarak Rem ve Louis için hiçbir his duymamalıydı. Tamamıyla kendi hayatı için beslediği bencilce sevgiyle dolu olmalıydı.
Ardında o ikisinin ―― ehh, hiç değilse Rem’in rehin alınacağı bir senaryo bırakamazdı.
Subaru: [Yani onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Onlara bir şeyler sormanızın hiçbir anlamı yok… Gerçi o kadarını çoktan çözmüş gibi görünüyorsun.]
Todd: [Ehh, bu bir numaraymış gibi durmuyor sanırım? Küçük hanım kafayı yemiş gibi görünüyor, şuradaki hanım da yalan söylemiyor. Yine de öfkelenme sebebinin bu kadar belirsiz olması biraz can sıkıcı.]
Jamal: [Tsk]
Todd acı bir gülümseme eşliğinde yanağını kaşırken Jamal, sinir bozukluğuyla dilini şaklattı.
İkilinin başı çektiği yirmi küsür kişilik bir İmparatorluk askeri grubu, Subaru’yla birlikte kamptan ayrılıyordu. Subaru, bu grubu ormana götürecek ve onlara Shudraq Halkının ikamet ettiği yeri gösterecekti.
Yerleşim yerini gösterişiyle de İmparatorluğu galibiyete bir adım yaklaştıracaktı. Ve bunun karşılığında hayatı kurtulacaktı. Sonuçta korkunç insanlar uzun ömürler sürerdi ve plan buydu.
Bir dalkavuğun başarı hikayesi olarak ortalama yorumlar alacak bir plandı.
Yine de mümkün olmasının tek yolu, imkansızlığının görmezden gelinmesiydi.
Subaru: [Onları atsanız daha iyi olmaz mı? Ben onları satın almıştım. İhtiyacınız yoksa işlerini bitirmelerinin ardından seve seve geri alabilirim…]
Todd: [Aceleci birisin, ha? İleriyi düşünmek iyidir ama hayatının işini doğru düzgün yapıp yapamayacağına bağlı olduğunu unutma. Onlara ne olacağını düşünmektense kendin için endişelenmelisin.]
Subaru: [Hehe, oh evet, bu doğru. Sonrasına dair arzularım ağzımdan kaçıvermiş.]
Bu konuda yaygara çıkartacak olursa Rem’e olan bağlılığı anında açığa çıkar ve kartlar tersine dönerdi.
Kelepçeleri yüzünden ellerini ovuşturamasa da Todd’la etkileşime girerken içten içe takındığı tavır buydu. Neyse ki Todd, sözlerinde derin anlamlar aramıyordu. Bu sırada kafesteki Rem’e el sallayarak,
Todd: [Uslu dur küçük hanım. Herhangi bir şey yapmazsan başına hiçbir şey gelmeyecek.]
Rem: [Sözlerinin herhangi bir ağırlığı olduğunu mu sanıyorsun?]
Todd: [Ağırlığını falan bilmem ama inanıp inanmamak senin problemin, öyle değil mi küçük hanım?]
Todd’dan bu sözleri işiten Rem’in canı sıkkın şekilde sessizleşmekten başka şansı kalmamıştı.
Rem’i destekleyemediği, hatta onunla bundan öte bir sohbet bile gerçekleştiremediği için hüsrana uğrayan Subaru’ysa onun görünüşünü ve sesini zihnine kazıdı. Bunları, ruhuna yakıt olmaları için kullanacaktı.
――Ve öyle ya da böyle, Rem’i bu kamptan çıkartıp kaçacaktı.
#Bambaşka koşullar altında
başlıyoruz döngüye. Subaru Todd’dan bıçağı yedi, ben Shudraq Halkındanım,
kızlarla bir ilişkim yok dedi ve ‘sözde’ kampı bulmaya gidecekler. Bu işin sonu
ne olacak merak ediyorum açıkçası, çok uzun bir döngü olamazmış gibi duruyor
ama hadi bakalım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Not: Bölümü 31 Aralıkta okuyacak olanlara mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıl
diliyorum :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..