Maskenin arasından ışıldayan o mağrur ve kibirli gülümsemeyi gören Subaru, nefesini tuttu.
Bu kibirli adamla, çayırlıkta Rem’den ayrıldığı sırada Subaru’ya yol gösteren ve bıçağını veren adam arasında hiçbir fark yoktu. Subaru maskeli görünümünden ötürü emin olamasa da sesini de tavrını da anımsıyordu. Adamın adını biliyor olması da bunu kanıtlıyordu.
Subaru: [――――]
Yalnızca elleri ve ayakları değil, tüm bedeni yıpranmış olsa da ahşap kafesin içerisinde çıplak zemine serilmiş olan Subaru, kaderinin sonuna ulaşmamış gibi görünüyordu.
Ormana girmiş, Todd ve İmparatorluk Askerlerini peşine takmış, miasmasıyla Cadı Yaratığını tuzağa çekmiş, Cadı Yaratığının askerlere saldırmasının ardından doğan boşluğu fırsat bilerek kaçmaya çalışmış ve sonra da――
Subaru: [Ve sonra da…]
Maskeli Adam: [Duyduğum kadarıyla ormanda dolanırken bir tuzağa düşmüşsün galiba. Çünkü köylüler canavar yakalamak için yerleştirdikleri bir tuzağa bir insanın takıldığı konusunda yaygara kopartıyordu.]
Subaru: [Bir tuzak ve bir köy mü…?]
Maskeli adamın ağzından bu açıklamayı işiten Subaru, dikkatini kafesin dışına vererek acı içerisindeki kafasını salladı.
Hapsedildiği kafes, İmparatorluk Askerlerinin kampında gördüklerine ve demir kafeslere kıyasla güçsüz bir malzemedendi. Basit bir şeymiş ya da daha ziyade aceleyle inşa edilmiş gibi görünüyordu.
Ve kafesin dışında uzanan üç büyük ağaçla ormanın bir kısmı temizlenerek oluşturulan araziyi de görebiliyordu ― Subaru’nun izlenimi, buranın Sığınaktaki köye benzediğiydi.
Sığınak da Kremaldy Ormanı isimli bir ormanın derinliklerine inşa edilmiş bir köydü. Ancak ormanın içerisinde olmasına rağmen ev ve kilise gibi binaları bulunan Sığınağın aksine bu köyde yalnızca hoş bir tabirle kütükten kulübeler, kötü bir tabirleyse ilkel yapılar bulunuyordu.
Subaru’ysa natüralist olmayı tercih ettiklerini söyleyerek lafı dolandırmanın daha iyi olacağını düşünüyordu.
Ayrıca Subaru için mühim olan buradaki eski püskü görünümlü köy değil, o köyün içerisinde yaşayanlardı.
Yani――
Subaru: [――Shudraq Halkı mı?]
Maskeli adam: [Hah, demek biliyordun. Ehh, şu nahoş haline bakarak tek bir gün içerisinde bayağı zorluğa katlandığını varsayıyorum. Peki ayrı düştüğün kadını bulabildin mi?]
Subaru: […Hı hı, senin sayende.]
Subaru, mırıldandığı şeyi işiten adam tarafından sorgulanırken derince bir iç çekti.
Maskeli adamın özgüvenli tavrında bir azalma yoktu. Ama o da tıpkı Subaru gibi kafese kapatılmıştı. Yani köyün önemli bir üyesi olmadığı ve tutsağıyla birlikte kafese girmek şeklinde övülesi bir seçim yapmadığı takdirde pozisyonları tıpatıp aynıydı.
Subaru halihazırda İmparatorluk kampının esiriyken şimdi de burada esir alınmıştı.
Ama her şeyin bundan ibaret olmadığını anlatan birkaç nokta vardı.
Subaru: [――Omzumdaki ve sırtımdaki yaralar… onları tedavi mi ettiler?]
Omzu ve sırtına dokunan Subaru, yaralarına sıkıca bastıran bir şeyler olduğu hissiyatına dayanarak kanamanın durduğunu biliyordu. Ayrıca burun deliklerini yakan keskin koku, bir çeşit dezenfektana benziyordu.
Maskeli adam, Subaru’nun şüpheleri karşısında bir “Hmph” sesiyle burun kıvırdı.
Maskeli Adam: [Yaraların tedavi edilmeseydi öylece ölüp giderdin. Seninle nasıl baş edeceklerini düşünen köylülerin kafası karışmış olmalı. Onlar da benim gibi doğru seçimi mi yaptık diye merak ediyordur.]
Subaru: [Senin bu sakinliğin nereden geliyor peki…]
Maskeli Adam: [Cevap vermem gerekiyorsa, ruhumdan derim. Asıl sen bu utanç verici tavırlarına ne zaman son vereceksin? Natsuki Subaru.]
Subaru: [Bu seni hiç――]
‘İlgilendirmez’, diye karşılık vermeye çalışıyordu ki yaralarının acısıyla dişlerini sıkması gerekti.
Yaraları, iyileşeceği veya acısının geçeceği düzeyde değil, yalnızca ölmesine engel olması adına minimum düzeyde sarılmıştı. İmparatorluk kampında gördüğü muameleye kıyasla daha kötü bir ortamdaydı.
Kampı düşündüğü andaysa bir farkındalığa vardı.
Bir an önce kampa varmak için bir sebebi vardı.
Subaru: [Kahretsin… ben buraya getirileli ne kadar oldu!?]
Maskeli Adam: [――. Hmm, yaklaşık iki saat kadar olabilir. En baştan söyleyeyim, sana karşı yeterince hoşgörülü davranıyorum. Bu konuda çok düşünmüş olmasaydım seni daha önce uyandıra――]
Subaru: [Neden beni daha önce uyandırmadın!?]
Maskeli Adam: [――――]
Subaru şikayet ederek titreyen dizlerinin üzerine çökerken genç adam, gözlerini kıstı.
Subaru onunla tartışmaya çalışıyor gibi görünüyordu ki bu, lüzumsuz bir şeydi. Yara bereyle kaplı şekilde ölüm döşeğinde olan Subaru’nun tam iki saat uyumasına izin verme sebebine gelecek olursak, muhtemelen dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünmüştü.
Sonrasında Subaru’nun kafasına basma eylemiyse sabırsızlanmasından kaynaklanmıştı, öyleyse onun da Vollachia mizacına sahip olduğu söylenebilirdi. Ama öyle olsaydı――
Subaru: [Sabrının sonuna daha erken ulaşmalıydın.]
Maskeli Adam: [Ne tuhaf bir laf bu. Ağzından neler çıktığının farkında mısın? Bana kafana daha erken basmamı arzuladığını söylüyorsun.]
Subaru: [Evet, aynen öyle diyorum! Ya ne diy… ağhh, kh…!]
Tam da anlamsız, saçma mantığını gevelemeyi sürdürürken görüşü kıpkırmızı kesildi.
Tüm vücudu ağrıyordu ama ona en çok acı veren şey, kürekkemiği civarında taze açılmış olan bıçak yarasıydı ― yani son karşılaşmalarında kaçmaya çalışan Subaru’yu hedef alan Todd’un bıçağıyla açtığı yara.
Geriye dönüp düşününce o yarayı açan bıçak, önündeki maskeli adamın verdiği bıçağın ta kendisiydi. Onun bıçağının kullanıldığı bir saldırıyla yaralanmış halde onunla yeniden buluşması talihsiz bir olaylar silsilesi gibi duruyordu.
Her halükarda――
Subaru: [Rem’i İmparatorluk kampında bıraktım… Cadı Yaratığını peşlerine taktığım İmparatorluk Askerlerinden önce geri dönemezsem Rem…]
Todd’un grubu ormanı terk edip kampa dönüp üstlerine her şeyi rapor ettiği anda zamanı tükenecekti.
Dev yılan formasyonlarını bozduğunda Jamal ve diğerlerinin öncelikli olarak Cadı Yaratığıyla baş etmesi gerekmişti. Ancak onlardan biri olan Todd’un bir numaralı kaygısı Subaru’yu öldürmek olmuştu.
Belki de Cadı Yaratıklarını üzerlerine çeken kişinin Subaru olduğundan şüphelenmişti. Ve sonra da başka bir yaratığın daha çekilmemesini sağlamak için Subaru’dan bir an önce kurtulmaya çalışmıştı. O anda sergilemiş olduğu muhakeme ve işleri halletme becerisi ― hafife alınamaz ve küçümsenemezdi.
Hiç değilse Subaru, Rem ve Louis’le en ufak bir ilişkisi olmadığını vurgulamış ve onlardan kendisiyle ilgili herhangi bir bilgi alamayacağı izlenimini vermeye gayret etmişti ama――
Subaru: [Bariz bir kanıt yoksa işkenceye başvurabilecek pozisyondalar.]
Todd ve Vollachia İmparatorluğunda Subaru’yu böyle düşünmeye teşvik edecek belli bir korkutuculuk vardı.
Subaru’nun da böyle bir şeyin gerçekleşmeyeceğinden emin olmak için geri dönüp Rem’i kurtarması gerekiyordu.
Ama――
Subaru: [Böyle bir yere düştüm…!]
Maskeli Adam: [――. Anlıyorum. Söylediklerine bakılırsa o “Rem”, senin aradığın kadın. Anlaşılan benimle yollarını ayırdıktan sonra hatırı sayılır bir deneyim yaşamışsın. Ormanın dışındaki İmparatorluk Askerleriyle mi ilgili?]
Subaru: [Evet, aynen öyle! Onlar tarafından esir alındım! Ve sonra da kaçabileyim diye bir numara yaptım… ama Rem’i yanımda götüremedim. Yani…]
Maskeli Adam: [Yani çaresizliğinin sebebi bu. Esirliğe alışkınmış gibi görünmene şaşmamalı.]
Subaru: [Kimmiş esirliğe alışkın gibi görünen!? Her şeyden önce――]
Maskeli adam da onunla aynı pozisyonda değil miydi?
Subaru şu anda başka bir şey düşünecek zihinsel kapasiteye sahip olmadığı için, ona borçlu olmasına rağmen öfkeyle bağırmanın eşiğine gelmişti. Ancak ani bir farkındalık, bu fevri davranışı engelledi.
Subaru: [――――]
Bu ağır sözler esnasında maskeli adamla tartışmasına odaklanmış olan Subaru, suratının yanında bir çift yeni göz hissetti.
Dönüp baktığındaysa parmaklıkların dışından içeriye bakan iki ışık zerresi gördü. Ve gözünde bir insan resmeden Subaru, onların yeşil gözler olduğunu anladı.
O yeşil gözlerin sahibi de Subaru’nun bakışlarının kendisine dönüşüyle,
???: [――Ah, Uu’yu fark etti.]
Subaru: [Ne…]
???: [Mii’ye söylemeliyim.]
Diyen şahıs, hızla ahşap kafesten uzaklaştı. Subaru “Bekle!” diye bağırarak onu durdurmaya çalışsa da sözleri zamanında hedefe ulaşamadı.
O kendisini parmaklıklara attığında şahıs çoktan bölgeden uzaklaşmış, Subaru’yu fark etmeden koşup gitmişti.
Subaru: [Az önceki, kişi…]
Maskeli Adam: [Bir Shudraq kızı. Bayağı meraklı olmalı. Tek başıma olduğum sıralarda bile birkaç kez ziyaret etti, hatta içeriyi gözledi. “Bana yüzünü göster!”, “Maskeni çıkar!” deyip durdu. Can sıkıcılığı sınır tanımıyor…]
Subaru: [――――]
Kollarını önünde bağlayıp homurdanan maskeli adam, o sinsi görünümlü şahıstan memnun değilmiş gibi görünüyordu.
Maalesef Subaru’nun onun şikayetlerine yanıt vermeyi umursayacak vakti yoktu. Çünkü onun dikkati, az önce ayrılan şahıs ――yani genç kız tarafından dağıtılmıştı.
Kahve tenli, on yaşlarında bir kızdı.
Tenini belli eden basit bir kıyafet, yani bedenine sarılı beyaz kumaş parçaları giyiyordu. Muhtemelen araziye adapte olmaya yönelik bir kıyafet seçimiydi, subtropikal iklim havası veriyordu.
Kısa kesilmiş, eşsiz renkli saçlarının pembe uçlarının nedeni muhtemelen boyaydı. Kökleriyse tıpkı Todd’un Shudraq Halkının özelliği şeklinde açıkladığı üzere siyahtı.
Ancak kızın görünümünde Subaru’yu şok eden esas nokta, onu ilk görüşü olmadığı gerçeğiydi.
Subaru: [O…]
‘Beni öldüren kişi’ düşüncesinde ısrarcı oluyordu anıları.
Evet, o, Subaru’yu zehirli okla sırtından vuran ve ölümüne sebep olan kızdı.
Orman Subaru’nun düşüncesizce beyanı yüzünden ateşe verilirken alevlerin yayıldığı bölgeden kaçan ve Subaru’ya nefret dolu gözlerle bakan kızdı――
Subaru, noktaları birleştiriyordu.
O zamanlar kızın Subaru’ya böyle saf bir nefretle bakmasının tek bir sebebi vardı. ――Topraklarını ve müttefiklerini küle çeviren davanın intikamı.
Maskeli Adam: [Neden bir anda suya daldırılmış gibi uysallaştın?]
Subaru: [――ah.]
Kafasını parmaklıklara yaslamış halde dudaklarını ısıran Subaru, omzunun ardından gelen sesi işitti.
Maskeli adam başından beri aynı pozisyonda oturuyor, Subaru’yu ve şiddetle dalgalanan duygularını dikkatle izliyordu.
Maskeli Adam: [Anlaşılması zor bir adamsın. Bağırıp çağırmak her durumda iyidir. Esas sessizleşmen sorun yaratır. Avarelik de bir enerji israfıdır. Bağırmadığın her seferde――]
Subaru: [Bağırmadığım mı…?]
Maskeli Adam: [――Konuşmamızı duymak için oradan gelecekler. Bak.]
Diyen adamın çenesiyle gösterdiği yere bakan Subaru’nun gözleri irileşti.
Bir alev, loş manzarayı ağır ağır aydınlatıyordu ― Aydınlığın kaynağı meşale ışıklarıydı. Ellerinde meşale tutan birkaç kişi belirmiş ve Subaru’yla maskeli adamın olduğu kafese yönelmişti.
Başlarındaki kişi, güçlü, idmanlı bir bedene sahip uzun boylu bir kadındı. Esasında siyah saçlıyken saçlarını kırmızıya boyamış, koyu kahve tenine de beyaz boyayla desenler çizilmişti. Yeşil gözleri, güçlü bir izlenim veren sağlam bir amaç duygusu taşıyordu.
O kadının hemen arkasındansa az önceki küçük kız geliyordu. Yaklaşık on kişilik bir gruptu ve grubun tüm üyeleri kadındı.
Subaru: [――――]
Yine de Subaru, yaydıkları baskı hissi altında ezilmeden edemiyordu.
Grubun vahşi havası Lugnica Şövalye Düzeni şövalyelerinden veya Vollachian Askeriyesinde gördüklerinden bile farklıydı; içgüdüleri tarafından yönetilen bir canavar sürüsü misali bir güzellikleri vardı.
Verdikleri izlenim, mantıktan ziyade içgüdüler üzerine kurulmuş bir grup olduklarıydı.
Subaru’nun bu izlenimi edindiği grup onun hapsedildiği kafesin önüne geldiğindeyse kadınların ― yani Shudraq Halkının bakışları, kafesin içerisindeki iki kişiye odaklandı.
Ve sonra da――
???: [Demek uyandın, ha. ――Siz ikiniz, siz kimin nesisiniz ki zaten?]
Subaru’yla maskeli adama işte bu soru yöneltildi.
#Sonunda meşhur Shudraq Halkını gördük. Amazon gibi bir şey herhalde bunlar. Acaba hepsi kadın mı, yoksa bu gelen grubun kadın olması tesadüf mü? Gerçi hepsi kadın olsaydı Subaru’yu Shudraq sanmazlardı herhalde diyeceğim ama askerler bu gerçekten haberdar olmayabilir. Neyse, ben gevezeliği bırakarak sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..