Cilt 7 Bölüm 11 [ Yaşam Kaynağı Ritüeli ] (1/3)

avatar
1414 16

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 11 [ Yaşam Kaynağı Ritüeli ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy



Subaru: [――Ee, bu “Yaşam Kaynağı Ritüeli” de neyin nesi?]

 

Abel: [Gurur ve bağlılığa büyük değer biçen Shudraq Halkına ait, göz ardı edilmesi kesinlikle mümkün olmayan bir gelenek. Daha fazlasını onlardan dinleyeceğiz. Daha önemlisi…]

 

Gözlerini Subaru’ya diken Abel, sorusuna kabaca bir yanıt vermekle yetindi.

 

Shudraq kızı da Abel’in önceki mesajını şefe, Mizelda’ya iletmek için yola çıkarak Subaru’yla Abel’i ardında bıraktı.

 

Yani özel bir sohbete ayırabilecekleri zaman sınırlıydı.

 

Abel: [Bir anlatsana, ormanın dışındaki kampta esir alınmıştın, değil mi? Sana nasıl davrandılar?]

 

Subaru: […Omzum ve sırtımdaki yaraları onlara borçluyum. Ayrıca bana tuhaf işler de yaptırdılar.]

 

Kesin konuşmak gerekirse o tuhaf işler ve tacizler farklı döngülerde gerçekleşmişti ama Subaru, Abel’in göz korkutucu baskısı karşısında hepsini ağzından kaçırıvermişti.  

 

Bunu işiten Abel ise gözlerini kısıp Subaru’nun sol eline bakarak,

 

Abel: [Parmaklarınla ilgili meseleye değinmediğine göre onun sebebi farklı olmalı diye düşünüyorum. Peşinde olduğun kadının işi herhalde.]

 

Subaru: [Ahh… Bunun konumuzla ne alakası var ki!?]

 

Abel: [Senin parmaklarını kıran bir kadını arzulayacak kadar salak olduğunu kanıtlamakla alakası var.]

 

Abel’in sözlerinin Subaru’yla Rem’in ilişkisini doğru şekilde tarif ettiğini söylemek zordu. Fakat Subaru’nun onu düzeltecek ve detay verecek vakti de böyle bir yükümlülüğü de yoktu.

 

Ardından Abel, dikkatini Subaru’nun sol eli meselesinden farklı bir konuya verdi.

 

Abel: [Yani, “tuhaf işler” yaptım derken kampın içini gördüğünü ima ediyorsun. Düzenleri nasıl? Boş beynini yokla da hafızandan çıkar hadi.]

 

Subaru: [Bir sürü çadır vardı, kamptaki insan sayısına gelince… Hey, bu sorular neden?]

 

Abel: [Anlamıyor musun? Söylemeye gerek var mı ki, gördüğün insan sayısı…]

 

Abel, Subaru’ya birbiri ardına sorular sorup homurdanırken Subaru’nun kaşları çatıldı.

 

Ancak Abel, kafese ulaşan adım sesleri nedeniyle Subaru’nun sorusunu yanıtlayamadı.

 

O adım sesleri, kızın peşinden gelen Mizelda ve grubuna aitti.

 

Mizelda: [Utakata’dan her şeyi dinledim. İkinizin de Yaşam Kaynağı Ritüelini tamamlayacağını söyledi.]

 

Saçları kırmızıya boyanmış olan Mizelda, elini bacağına tutunmakta olan kızın ― Utakata’nın kafasının üzerine yerleştirdi. Sonra da Subaru ve Abel’e delici bakışlar attı.

 

Bakışları, Subaru’nun birer savaşçı olarak gururlarını çiğnediği zamana rakip olacak keskinlikteydi.

 

Mizelda: [Yaşam Kaynağı Ritüelini de hangi cehennemden öğrendin? Yalnızca biz Shudraqlar arasında aktarılan bir tören olması gerekiyordu.]

 

Abel: [Güldürme beni, genç Shudraq şefi. Gerçekten bu çağda hala geleneklerinizi hiç kimsenin bilmediğini mi düşünüyorsun? İki kişi, bir sırrın sızması için gereken yalnızca budur. Hepinizin bir olduğu şeklindeki hayallerinden vazgeç artık.]

 

Mizelda: […]

 

Abel: [Kıymetli “Yaşam Kaynağı Ritüeliniz” de bir istisna değil. Hatta nasıl bir ritüel olduğunu da geçmişte neler yaşandığını da biliyorum.]

 

Abel’in yanıtı coşkuyla büyürken Mizelda’nın bakışları sertleşti.

 

Subaru, Abel’in bu kibirli sözcükleri karşısında yalnızca Mizelda’nın değil, geri kalan Shudraqların da ifadelerinin gerginleştiğini gördü. Ve sağlam bir şekilde yutkundu.

 

An itibarıyla dışarıda bırakılan ve Abel’in bahsettiği “Yaşam Kaynağı Ritüelinin” detaylarını bilmeyen tek kişi Subaru’ydu. Yine de ritüelin Mizelda ve diğerleri için önemli olduğunu ve Abel’in bu konudaki hislerini hafife almasını hoş karşılamayacağını anlayabiliyordu.

 

Ve bu nedenle daha fazla kafa karışıklığına yol açmamak adına “Umm!” diyerek araya girdi.  

 

Subaru: [Tartışmanız hareketlenmeye başlarken araya girdiğim için üzgünüm ama bana bu “Yaşam Kaynağı Ritüelinden” birazcık bahsedebilir misiniz? Muhtemelen benimle alakası olmayan bir konu değil, haksız mıyım?]

 

Mizelda: […Neden böyle düşünüyorsun?]

 

Subaru: [Ah, az önce bu maskeli herif tarafından tehdit edildim. Bana her şeyi feda etmek gibi bir şey yapıp yapamayacağımı sordu. Gerçi benim cevabım “Hayatta olmaz” şeklindeydi.]

 

Mizelda: [Öyleyse…]

 

Subaru: [Ortaya koyabileceğim tek şey kendi hayatım. Bu herif etkisini gözünde biraz fazla büyütüyor.]

 

Her şeyi feda etmek. Bu tür bir beyanda bulunma izni yalnızca çok güçlü kişilere verilmeliydi.

 

Maalesef Subaru ve Abel ikilisi Shudraq Halkı tarafından esir alınmış çaresiz insanlardı, dolayısıyla böyle görkemli bir seçim yapacak niteliğe sahip değillerdi.

 

Bu nedenle Subaru’nun bahse girebileceği şeyler, ellerinde sımsıkı tuttuğu kartlardan ibaretti. Ve an itibarıyla tek kartı “Natsuki Subaru” idi.

 

Subaru: [Ama tam da Abel’in söylediği gibi, dinlemezseniz işler bizim için zorlaşacak. Az önce söylediklerimin tekrarı olsa da aynı şeyleri kaç kez gerekirse gereksin söyleyip duracağım. En kötü ihtimalle beni serbest bırakmanıza ihtiyacım var ki bu sayede benim için kıymetli olanı koruyabileyim, aksi takdirde ne yapacağımı düşünürken aklımı yitireceğim.]

 

Mizelda: […Anlıyorum. Yaşam Kaynağı Ritüelini gerçekleştirebilecek nitelikteymiş gibi görünüyorsun.]

 

Subaru konuşmalarını devam ettirme arzusuyla yalvarırken Mizelda, bu şekilde fısıldadı.

 

Subaru’nun gözleri irileşirken Abel, boğazından ufak bir ses çıkarttı. Bununla birlikte, şefin söylediklerini işiterek aşırı tepki veren biri oldu.

 

Yani Mizelda’yı çevreleyen grubun ortasında, onun hemen yanında duran, saçları maviye boyalı kadın.

 

???: [Kardeşim! Emin misin? Bu adamların söylediklerine inanman…]

 

Mizelda: [Onlara inanıyor değilim, Taritta. Yalnızca söylediklerini dikkate almayarak yazık edeceğimizi düşünüyorum.]

 

Taritta: [Kardeşim…]

 

Taritta adlı kadın, “Kardeşim” dediği Mizelda’nın yanıtını dinleyerek başını eğdi.

 

Aralarında kan bağı olan iki kardeşmiş gibi görünüyorlardı. Bu bağlantının belirtilişiyle Subaru, bilhassa gözleriyle verdikleri azılı izlenimle birbirlerine gerçekten benziyor olduklarını fark etti.

 

Ve kız kardeşinin söylediklerini inkar eden Mizelda, bir kez daha Subaru’ya bakarak,

 

Mizelda: [Yaşam Kaynağı Ritüelini duydun. Bu, kadim zamanlardan bu yana aktarılan ve insanın kendisini kabileye kabullendirmek için gerçekleştirdiği bir ritüel. Buna yetişkinliğe geçiş ritüeli de denilebilir.]

 

Subaru: [Yetişkinliğe geçiş… ah, öyle bir şey yani. Ama biz aslında…]

 

Abel: [Shudraqların bir parçası değiliz. Bunu söylemene lüzum yok, herkes farkında. Aptalca saçmalıklarla vaktini harcama. Mühim olan, bu ritüelin esas doğası.]

 

Subaru, tamamlayan kişinin yetişkin muamelesi gördüğü ritüelle ilgili yeni bilgiler edinerek şaşkına dönmüş ve Abel’i çileden çıkartmıştı. Abel’in duygusuz sözleri karşısında yanakları kaskatı kesilse de maskeli adamın ne söylemek istediğini anlıyordu.

 

Yetişkinliğe geçiş ritüelinin esas doğası, grubun meydan okuyucuyu bir yetişkin olarak kabul etmesinde yatıyordu. Bu da demek oluyordu ki “Yaşam Kaynağı Ritüeli”――

 

Subaru: [Bir nevi yetişkinlik ayini… Shudraqların bizi denkleri olarak görüp dinlemelerini sağlama amaçlı…]

 

Abel: [Aynen öyle.]

 

Abel, Subaru’nun inancını onaylayıp kollarını kavuşturarak Mizelda’ya baktı. Onun bakışlarını karşılayan Mizelda’ysa çenesini içeri çekerek,

 

Mizelda: [Yaşam Kaynağı Ritüelini gerçekleştirecekseniz kendinizi hazırlamanız gerekir.]

 

Abel: [Peki ya meydan okuma geri çekilirse ne olacak? Bizi şu anda, burada serbest bırakacağınızı iddia edecek misiniz? Maalesef böylesine gerçek olamayacak kadar iyi bir şeyi umut edecek kadar cahil bir zihniyete sahip değilim. Bu benim için de geçerli, yanımdaki Natsuki Subaru için de.]

 

Subaru: [Ueh!?]

 

Mizelda ve Abel arasındaki tartışma ansızın alevlenirken Subaru, kendisinin de ayini tamamlamaya kararlı kişiler listesine sokulması karşısında şaşkına dönmüştü. Ancak Abel, onun ne düşündüğünü umursuyormuş gibi görünmüyordu.

 

Abel’in ani momentumuyla itilip kakılırken Mizelda’nın “Sen ne yapacaksın?” sorusuna yanıt olarak,

 

Subaru: [……Yapacağım. Başka bir yolu yoksa ritüeli gerçekleştireceğim ve söyleyeceklerimi dinlemenizi sağlayacağım. Ama ritüel birkaç gün sürecekse sorun olur…]

 

Mizelda: [Doğru söylüyorsun. Böyle olmasını biz de istemeyiz. Hal böyleyse…]

 

Taritta: [Kardeşim, Elgina yeterli olmaz mı öyleyse?]

 

Subaru ritüeli gerçekleştirme konusunda kendisini gazlarken Taritta, düşüncelere dalmış olan Mizelda’ya faydalı bir öneride bulundu. Kardeşinin fikrini işiten Mizelda’ysa başını uzun uzun sallayarak,

 

Mizelda: [İyi fikir. Yaşam Kaynağı Ritüeli gerçekleştirildiğinde en büyük engel seçilecek.]

 

Subaru: [En büyük engel… O…]

 

Mizelda: [――Elgina.]

 

Subaru sesli bir şekilde mırıldanırken Mizelda bu kelimeyi tekrarladı.

 

Elgina kelimesinin bahsinin geçişiyle de omuzları sarsılan Utakata olduğu yerde küçüldü ve Shudraq kadınlarının etrafındaki atmosfer gerildi.

 

Ve savaşçı olmaktan duydukları gurur düşünülünce onların bu tepkisini görmek, Subaru’nun tedirginlik duymasına yetti de arttı.

 

Ancak――

 

Abel: [Sen ve ben bu işten geri dönemeyiz. Kararlılığını perçinledin mi?]

 

Subaru: [Bana hiçbir şey sormadan konuşmayı bu noktaya getirmene rağmen amma da kibirli davranıyorsun. Sırf sana borçluyum diye istediğini yapmakta biraz fazla aşırıya kaçmıyor musun…?]

 

Subaru’nun kendisine verdiği bıçak yüzünden Abel’e borçlu olduğu doğruydu ama kafesin içerisindeki etkileşimleri, bu nedenle beslediği tüm olumlu, sakin duyguları alıp götürmüştü. Gerçi elbette ki Abel’in kendisinin yaptığı hatayı telafi edip Shudraqların onları dinlemesi için bir şans yaratmasını da takdir ediyordu.

 

Subaru: [Bildiğim kadarıyla yüzlerini gizleyenler asla iyi çıkmazlar!]

 

Abel: [Ama yüzümü gizlememin bir sebebi var. ――Küstahlık ediyorsun, yine de bunu inkar etmeyeceğim.]

 

Hikayede yüzünü gizleyen bir karakter belirirse o ya da bu şekilde ana karakterle bağlantılı olma ihtimali yüksek olurdu. Bu durumda Subaru ana karakter konumunda olurken――

 

Subaru: [Babamdan zayıfsın, sesin de farklı. Zaten babamı bir başkasıyla karıştırmamın imkanı olamaz.]

 

Abel: [……Bir şeyler saçmalıyorsun herhalde.]

 

Subaru: [Saçmalamıyorum, babamdan bahsediyorum. Dünyanın en can sıkıcı ama aynı zamanda en havalı insanıdır.]

 

Abel: [――――]

 

Belki de konu Abel’in ilgisini çekmemiş olacaktı ki bakışlarındaki sıcaklık gözle görülür şekilde azalmıştı.  

 

Aslında Subaru yalnızca İmparatorlukta bulunduğundan ve maskeli bir kişinin ortaya çıktığından bahsetmiş, durumunu uzun zaman önce uzayda geçen bir savaşı konu alan bir filmle karşılaştırmıştı. Muhtemelen Abel’i yüzünü saklayan bir yabancı olarak görebilirdi… yani bir ihtimal.

 

Bu sırada Mizelda, onun saçma sapan düşüncelerini görmezden gelip yoldaş Shudraqlara dönerek,

 

Mizelda: [Abel ve Natsuki Subaru, ikinizi de Elgina’ya götüreceğiz. Bizlere Yaşam Kaynağı Ritüelini takdire şayan şekilde tamamlayıp tamamlayamayacağınızı kanıtlayın!]

 

Bu açıklamayı yapışıyla birlikte kafesin kapısı açıldı ve Subaru’yla Abel dışarı çıkartıldı.

 

△▼△▼△▼△

 

Subaru ve Abel gözlerinde bağ veya ellerinde kelepçe olmaksızın kafesten çıkartılırken Shudraqlar etraflarını sararak onları köyün dışına doğru yürütmeye başlamıştı.

 

Subaru yoğun, sık ormanda karanlıkta el yordamıyla yürüyordu ve defalarca ayağı takılarak düşmenin eşiğine gelmişti. Ama her defasında etrafındaki Shudraqlardan biri tarafından kurtarılmıştı.

 

Subaru: [Oops, benim hatam. Yine bana yardım etmeniz gerekti…]

 

Sarışın Kadın: [Hiiiiç sorun değil~. Ben, güçlü bir kadınım, o yüzden hiiiiiç sıkıntı yok~.]

 

Diyen saçları sarıya boyanmış kız, tökezleyen Subaru’yu destekledi.

 

Kadının dolgun bir vücudu ve yumuşak hatları vardı. Pek çoğu sıkı ve kaslı vücutlara sahip olan Shudraqlar arasında nadir rastlanır bir tipti ama geçinmeyi çok kolay kılan bir havası vardı.

 

Sarışın Kadın: [Yaraların iyi durumda mı~? Tedavini yapan bendim~.]

 

Subaru: [Oh, bunu sana mı borçluyum? Ahh, evet iyiyim. Hala birazcık, şey, yani epey acıyor, ama daha iyi.]

 

Sarışın Kadın: [Ahahaha, sen dürüst bir tipsin, değil mi~?]

 

Diyen kadın umursamaz bir tavırla güldü ve bu tavrının Subaru’ya da yardımı dokundu. Pratikte yaralarını da o tedavi ettiği için Subaru’ya iki açıdan yardımının dokunduğu söylenebilirdi.

 

Böylesine yüce gönüllü ve nazik bir kadının varlığı doğal olarak Subaru’yu rahatlatıyordu. Ama diğer elinde mütemadiyen taşıdığı etli kemik konusunda epey endişeleniyordu.

 

Sarışın Kadın: [Hı? Aç mısın~? Et ister misin~?]

 

Subaru: [Ah, yo, ben iyiyim. Aç değilim diyemem ama yemezsem daha iyi hareket ederim.]

 

Sarışın Kadın: [Ahaha, demek öyle~. Ayrıca karnın toksa ölürken de acı çekersin~.]

 

Subaru: [Haha…]

 

Elindeki eti kemirirken söyledikleriyle, nazik görünümüne rağmen tepeden tırnağa bir Shudraq olduğunu gösteriyordu.

 

Her halükarda Subaru ve Abel ikilisi, o Shudraq tarafından herhangi bir düşmanlık hissetmeden bir yerlere götürülüyordu.

 

Mizelda’nın baştaki tavırları da ortadaydı ama Subaru’yla Abel’in Yaşam Kaynağı Ritüelini gerçekleştirme kararlılığına erişmesiyle ilk müzakerelerdeki başarısızlığın etkilerinin geçersiz hale geldiği anlaşılmıştı.

 

Başka bir deyişle, girecekleri sınavın sonucu ne olursa olsun kadınların gözlerindeki imajları başarıyla onarılmıştı.

 

Hal böyleyse sonuç hoş olmasa bile yeniden müzakere masasına oturmaları mümkün olabilirdi.

 

Abel: [――Yüzünde elverişli bir şeyler düşünüyormuş gibi bir ifade var.]

 

Subaru: […İnsanların yüzlerinin rengine ve bakışlarına bakarak aklından neler geçtiğini anlamaya çalışma. Senin böyle bir tip olduğun anlıyorum ama İmparatorluk halkının hepsi mi böyle?]

 

Abel: [Şaşkınlığının sebebini bilmiyorum. Beni kiminle kıyaslıyor olduğunla da ilgilenmiyorum. Yalnızca, İmparatorluk insanları, hayatta kalabilmek adına rakiplerini yakından gözlemlemeyi öğrenirler. Burası Krallıktan farklıdır.]

 

Subaru: [Rakiplerini yakından gözlemlemek, ha…]

 

Onunla birlikte götürülen Abel, Subaru’yu sözleriyle etkilemişti.

 

Bu yalnızca İmparatorluk halkının değil, olağanüstü askeri güce sahip olmayan birçok insanın bilmesi gereken bir dersti. Subaru da normal şartlar altında bile rakiplerini dikkatlice gözlemleyemedikçe başarı şansı elde edemezdi.

 

Bu, bundan böyle ayırdında olması gereken çetin mi çetin bir meseleydi.

 

Abel: [Bu arada, fırsatın varken kaçmayı düşünmüyor musun?]

 

Subaru bu düşüncelerle eğlenirken ansızın kulağında Abel’in yeni bir fısıltısını işitti.

 

Ve onun bu soğukkanlılığı karşısında şaşırarak gözlerini kıstı.

 

Subaru: [Böyle tuhaf sözlerle beni kışkırtmayı bırakır mısın lütfen! Bunu düşünmeden edemediğini biliyorum ama mümkün olmayan bir şeyden bahsediyorsun.]

 

Abel: [Oho, neden olmasın? Kafeste olduğun zamana kıyasla kaçma şansın daha yüksek. İyi bir fırsat yaratırsan Shudraq’ın görüş alanından sıvışabilirsin.]

 

Subaru: [Ehh, daha önce de asabım bozulunca aynı pervasızlıkla kaçmaya başlamıştım, ama…]

 

Abel’in sözleri gamsız bir suçluya ait gibiydi ve onları işiten Subaru bir kez daha çevresini inceledi.

 

Ormanın derinlikleri öylesine karanlıktı ki yalnızca birkaç metre ötesini görebiliyordu. Sonuç olarak Subaru’nun geri dönmesi gereken kampın yönü ve uzaklığı belirsizdi, yani kaçmasının bir anlamı olmazdı.

 

Üstüne üstlük etraftaki tüm Shudraqlar, iki eli de yaralı Subaru’nun hakkından gelmeye fazlasıyla kadirdi.  

 

Sarışın Kadın: [――? Mesele nedir?]

 

Utakata: [Kesin Hol’a aşık olmuştur. Hol köyün en güzel kızı.]

 

Sarışın Kadın: [Vahaa~, Ben mi, bu çok utanç verici~]

 

Subaru’nun görüş alanına giren Utakata, yanındaki kadınla konuştu.

 

Kadınsa yüzü kızarmış şekilde başını sağa sola sallayarak inkar etti. Acayip tatlı olsa da hiçbir açık vermiyordu. Yani Subaru kaçmaya kalkarsa onu anında yere indireceği kesindi.

 

Hepsinden öte――

 

Subaru: [Ben kaçarsam, senin başına tam olarak ne gelir?]

 

Abel: [――. Anlıyorum. Demek iş bu noktaya gelince bu tarz biri oluyorsun, ha? Mide bulandırıcı, aptal, özenti bir kahraman.]

 

Subaru: [Ve?]

 

Abel bakışlarını kaçırarak bu kelimeleri sıraladı.

 

Onun beyanından rahatsız olan Subaru’ysa maskeli adamın suratına bakarak çıkıştı. Fakat daha sözlerinin ardındaki gerçek anlamı sorgulama imkanı bulamadan, gözcülük yapmakta olan Mizelda’nın adımları duraksadı.

 

Mizelda: [Geldik.]

 

Subaru: [Geldik diyorsun ama ben hiçbir şey göremiyorum…]

 

Etrafı aydınlatmak için kaldıracak bir meşaleleri olsa bile en fazla birkaç metre menzili görmek mümkündü. Ve Subaru’ya kalırsa gözlerinin önünde uzanan orman manzarasında hiçbir değişiklik olmamıştı.

 

Burada ne haltlar dönüyordu――

 

#Ritüele adım adım yaklaşıyoruz. Bahsi geçen isim hakkında da nasıl bir ritüel olduğu hakkında da hiçbir fikrimiz yok. Abel’e ne kadar güvenilir, orası da meçhul. İlginç bir macera olacağı kesin. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr