Cilt 7 Bölüm 11 [ Yaşam Kaynağı Ritüeli ] (2/3)

avatar
1774 18

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 11 [ Yaşam Kaynağı Ritüeli ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy



Mizelda: [Git de kendin gör.]

 

Subaru: [Voa-aa!?]

 

Karanlığı görmeye çabalayan Subaru, öne doğru eğildi. O esnada arkasında bulunan Taritta tarafından itilince de bir iki adım attı ve ayakları havayla buluştu.

 

Bu, dayanağını yitirdiğinin, basacak bir yeri olmadığının kanıtıydı.

 

Subaru: [Bu his… Oh hayır, yine mi!?]

 

Subaru, topraktaki boşlukla――Daha doğrusu dik yokuşla yüzleşirken hiç düşünmeden bağırdı. Ve ayaklarını eğime yerleştirdi, tökezleyip düşmemek için kaymaya başladı.

 

Dik yokuştan bu şekilde inip öyle ya da böyle dibe ulaşarak nefesini tutmayı başardı.

 

Subaru: [Ah, bu tehlikeliydi… Başıma bir iş gelmemiş olsa da ansızın bunu yapmak da nereden çıktı?!]

 

Abel: [Kımılda.]

 

Sırtında durmayı zar zor başaran birinin darbesini hisseden Subaru, sendeleyerek yokuşun sonuna doğru devrildi. Omzunun üzerinden sitemle baktığındaysa kendisine çarpan kişinin Abel olduğunu gördü.

 

O da tıpkı Subaru gibi yokuştan itilmiş olmalıydı.

 

Subaru: [Görünüşe bakılırsa bir çukurun dibinde gibiyiz ama… burası ritüelin gerçekleştiği yer mi?]

 

Abel: [Aynen öyle. Ee, peki şimdi ortaya çıkan ne olacak? Elgina demişlerdi herhalde.]

 

Subaru: [Onun ne olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?]

 

Abel: [“El” iri anlamına geliyor ama… hmm.]

 

Subaru ve Abel düşürüldükleri çukurun dibinde konuşurken içeriye bir şey fırlatıldı. Ve bir kumaş öbeği, Abel’in ayaklarının dibine doğru yuvarlanarak hareketi kesti.

 

Ve o öbeğin içerisinde görünenler――

 

Abel: [Benim yüklerim ve senin çöplerin.]

 

Subaru: [Benimkiler de yük bir kere!]

 

Böylece Subaru ve Abel, fırlatılan ekipmanlarını toplamaya koyuldu.

 

İçlerinde Suçlu Kırbaç ve doğal olarak Subaru’nun omzuna saplanmış olan bıçak vardı. Abel’den aldığı bıçak dönüp dolaşıp yeniden ona dönmüştü.

 

Abel de kendine ait eşyaları, yani kılıcını ve pelerinini kaparak üzerine geçirdi.

 

Subaru: [Ama, bu da ne demek oluyor ki…?]

 

Utakata: [Uu da izliyor! İyi şanslar!]

 

Abel’in ardından yükselen tiz bir ses, ekipmanlarını toplamakta olan Subaru’nun sorusunu yanıtladı. Kafasını çeviren Subaru, Utakata’nın yokuşun üzerinden ellerini sallamakta olduğunu gördü. Anlaşılan ekipmanları fırlatan oydu.

 

Mizelda ve Taritta da onun bu yaptığına bir itirazda bulunmamıştı. Bu düzeyde bir yardım, ritüeli etkilemeyecekmiş gibi görünüyordu.

 

Ve aynı zamanda――

 

Sarışın Kadın: [Elinizden gelenin en iyisini yapmanızı istiyorum, tamam mı~!?]

 

Subaru: [Gerçekten mi…?]

 

Subaru, az önceki sarı saçlı kadının sakin bir ses ve umursamaz bir tavırla, kayıtsızca gülümseyerek çukurun girişini koca bir kayayla kapattığını gördü.

 

Yerdeki gümbürtüye bakılırsa hata payı yoktu, durum bundan farklı olamazdı.

 

İnanılmaz, insanüstü bir güçtü. ―― O sağlam ama uydurma kafesin kimin elinden çıktığı anlaşılmıştı.

 

Girişin kapanışıyla birlikte Subaru’yla Abel, soldan sağa yirmi metre kadar, boş bir vadide mahsur kalmıştı.

 

Girişin karşısında, çiftin önünde bir karanlık uzanıyordu. O yöne doğru koştukları takdirde kaçabilirlermiş gibi görünüyordu ama böyle saf bir fikri akıllarından atmaları gerekirdi.

 

Abel: [Natsuki Subaru, ellerini ne kadar kullanabiliyorsun?]

 

Subaru: [Ha? Ellerimin durumu… göründüğü kadar kötü. Sağ elimi kaldıramıyorum, sol elimle de bir şeyleri kavramakta zorlanıyorum. Doğal olarak incelikli hareketler de yapamam… Voah!?]

 

Abel: [Bunu en iyi durumdaki parmağına tak. Vaktimiz yok.]

 

Diyen Abel, kendine ait bir yüzüğü Subaru’ya fırlattı. Subaru da evet veya hayır demeksizin yüzüğü aceleyle sol elinin orta parmağına taktı.

 

Yüzüğün üzerine siyah bir mücevher işlenmişti, bu da ona hem lüks bir hava hem de garip bir gözdağı hissi katıyordu.

Subaru: [Bu ne?]

 

Abel: [İçinde büyü mühürlü olan bir yüzük. Kullanmadan önce öp. Ateş saçıyor ama gücü sınırlı.]

 

Subaru: [Ha? Büyü mü? Öpücük mü? Neden bahse…]

 

Abel: [――İşte geliyor.]

 

Hızla sıralanan bilgilere ayak uyduramayan Subaru, kılıcını hazırlamış olan Abel tarafından azarlandı. Ve gayet kararlı görünen Abel’in haddini bildirişiyle alelacele kırbacını çekti.

 

Tam da ekipmanlarını hazırlama işi aşağı yukarı tamamlanmışken――

 

Subaru: […Oi oi, benimle dalga geçiyor olmalısın.]

 

Abel’in yanında, sırtını çıkışı engelleyen yokuşa vermiş şekilde dikilen Subaru, karşısındaki manzaraya şok içerisinde bakakaldı.

 

Çünkü karanlıktan ağır ağır sürünerek yaklaşan figür, tam bir pul koleksiyonuydu. Tamamıyla yeşildi, ışıl ışıldı ve sular damlatıyordu ――Evet, o bir Yılan Cadı Yaratığıydı.

 

Hem de Subaru’nun Buddheim Ormanında iki kez karşılaşmış olduğu Cadı Yaratığıydı.

 

Subaru: [Yoksa, Elgina…?]

 

Yılan Cadı Yaratığı: [――ϡϡ!!]

 

Subaru, nefesini tutarak korkuyla bu soruyu sordu.

 

Yılan Cadı Yaratığı koca ağzını açtı ve Subaru’yla hemfikirmiş gibi kuvvetle kükredi. Subaru’ysa o kükreyişin doğurduğu şiddetli rüzgar karşısında donakaldı.

 

Elgina Yılan Cadı Yaratığıydı ve Yaşam Kaynağı Ritüelini gerçekleştirmek demek, eldeki en zorlu mücadelenin üstesinden gelmek demekti.

 

Durum buysa Subaru ve Abel’in aşması gereken duvar――

 

Mizelda: [Şimdi savaşma zamanı. Birer savaşçı olduğunuzu gösterin. Shudraqların, avcıların gözleri sizin üzerinizde olacak.]

 

Subaru: [Daaah! Tabii ki böyle bir şey çıkacaktı!]

 

Mizelda’nın gürleyen sesi arenada yankılanırken diğer Shudraqların yüksek sesli tezahüratları da işitildi. Çevre kayalıklara yerleşmiş şekilde Subaru ve Abel’in Cadı Yaratığıyla yapacağı mücadeleyi gözlüyorlardı.

 

Subaru’ysa sorgulayıcı bir şekilde onların neşeli ve cesaretlendirici bağırışlarını dinliyordu. Bu esnada Yılan Cadı Yaratığı pozisyon alarak――

 

Abel: [――İşte geliyor, Natsuki Subaru!]

 

Subaru: [Görebiliyorum! Lanet olsun, son zamanlarda tek yaptığım şey sınanmak!]

 

Yılan Cadı Yaratığı, Subaru’nun sızlanışlarını susturmak istercesine vahşice ileri atıldı. Ve böylece Yaşam Kaynağı Ritüeli başladı.

 

△▼△▼△▼△

 

―― Buddheim Ormanında yaşayan Cadı Yaratığı, Elgina.

 

Abel’in söylediği kadarıyla “El” “İri” anlamına geliyordu. Dolayısıyla “Gina” da “Yılan” anlamına geliyor olmalıydı.

 

Ya da belki de Shudraq Halkı Cadı Yaratığına eşsiz bir yöntemle isim vermişti.  

 

Her halükarda bu iddiayı doğrulama ve kültürel antropoloji tarihine katkıda bulunma işini sonraya bırakmak gerekecekti.

 

Subaru: [Karşımdaki düşman daha önce geliyor!]

 

Yılan Cadı Yaratığı ağzını açıp keskin dişlerini sergileyerek hücuma geçti. Vücudu en az on metre uzunluktaydı ve bir ormanda sallanan büyük, hisli bir ağacı andırıyordu.

 

Gövdesi bir kütük demeti kalınlığındaydı ve kuyruğu, tek bir sıyırışla bile ciddi yaralanmalara neden olabilecek güce sahipti.

 

Cadı Yaratıkları her daim rakiplerini fiziksellikleriyle öldürmeye çalışırdı.

 

Subaru: [Bea――]

 

――ko. Orada olmayan partnerine seslenen Subaru, dişlerini sıktı.

 

Subaru’nun beklenmedik bir durumla karşı karşıya kaldığında genellikle yaptığı şey, hiç düşünmeden güvenilir partneri Beatrice’in muhakeme ve uyum yeteneğiyle işin altından kalkmasına imkan tanımak oluyordu. En iyisinin bu olduğunda karar kılmıştı.

 

Ama mevcut durumdaki bu düşünce şekli, Subaru’nun uyum sağlama konusundaki eksikliğini ortaya koyuyordu――

 

Subaru: [Önceli…kle.]

 

Abel: [Ahmak! Aylaklık etme zamanı değil!]

 

Yaptığı gafın farkına varınca kaskatı kesilen Subaru’nun kafası, saçlarıyla birlikte kavrandı ve öfkeli bir bağırış yankılandı. Geriye doğru eğilip devrilen Subaru’ysa ciyaklayarak sürüklenmeye başlandı.

 

Ve Yılan Cadı Yaratığının dişleri, tam da devrilen bedeninin kafasının üzerinde acımasızca kapandı. Yukarıdan yoğun bir ses geldi ve atmosferi kana susamışlığa boğdu. Aynı zamanda doğan duman ve rüzgarlar toprağı fena halde dağıttı.

 

Yılan Cadı Yaratığı: [Oooooaaaa――!]

 

Şiddetli fırtınalar tarafından püskürtülen Subaru, buna karşı koyamayarak yerde yuvarlandı. Ama sonsuza dek yuvarlanmaya devam edemezdi. Yalnızca bir ahmak, canını o dişlerin arasından kurtardıktan hemen sonra yeniden kaybederdi.

 

Ayağa kalkmak için momentumdan faydalanan Subaru, Yılan Cadı Yaratığıyla aralarına mesafe koymaya çalıştı.

 

Abel: [Bana kendimi tekrar ettirtme, ahmak. Nefesini tut.]

 

Subaru: [Ugoh.]

 

Subaru’nun kafası zorla aşağı itildi ve bedeni yere bastırıldı. Kafasını kaldırdığındaysa tozlarla kaplı Abel’in üzerlerini peleriniyle örttüğünü gördü.

 

Ancak pelerini o kadar da büyük değildi. İki kişiyi tam anlamıyla örtemeyecek kadar ufaktı ve an itibarıyla Abel, Subaru’nun sırtına binmiş durumdaydı.

 

Subaru: [Sen, ne, ne yapıy… Oh doğru ya, Görünmezlik Pelerini!]

 

Abel: [Doğru. Nefesimizi tutarsak bizi anında bulamaz… Yine de şansımız yaver gitmeyecek. Yaşam Kaynağı Ritüeli güç testi dışında bir şey olsaydı şansımız olabilirdi.]

 

Yakın çevrede Yılan Cadı Yaratığına dair bir iz arayan Abel’in gözleri öfke ve hüsran karışımını taşıyordu.

 

Abel’in aklından geçenleri işiten Subaru’ysa acı da olsa ne düşündüğünü anlayabiliyordu.

 

Yaşam Kaynağı Ritüelinin içeriği her denemede farklılaşıyormuş gibi görünüyordu.

 

Bir Cadı Yaratığıyla savaşmayı içermeyen sınavlar da olmalıydı. Ancak Subaru’yla Abel'in savaşçı olarak statülerini kanıtlamaları için ortaya atılan yol, Yılan Cadı Yaratığıyla savaşmaktı.

 

Subaru: [İki elim de yaralı ve Abel’in kılıç ustalığı ikinci sınıf… Ne boktan bir duruma düştük.]

 

Abel: [Kılıç ustalığıma ikinci sınıf mı dedin sen? Şu anki haline bakıyorum da o kolları beni aşağı çekmek için bile kullanamıyorsun.]

 

Subaru: [Sana karşılık verecek kadar iyi çalışan bir ağzım var ama… Oh evet, onu bunu bırak da...]

 

Yoğun dumanların arasında kalan Subaru, orta parmağındaki yüzüğü göstermek için sol elini kaldırdı.

 

Orada takılı yüzük, Abel tarafından fırlatılmıştı. Epey açıklama gerektiren bir yüzüktü. Öpülme zorunluluğu, ateş püskürtüşü gibi açıklanamaz gerçekler dışa vurulmuştu ama――

 

Subaru: [Bunu nasıl kullanacağım?]

 

Abel: [Daha önce söyledim ya. Mücevheri öp ve sahibi olduğunu göster. Gerisi büyü kullanımına benzer.]

 

Subaru: [Bu da ne demek oluyor! Romanlardan çıkmış bir silah gibi yüzük mü olur…!]

 

Yüzüğe yarı şüphe yarı inançla bakan Subaru, bu açıklama karşısında kaşlarını çattı. Onun tepkisini yok sayan Abel ise toz öbeğinin içerisinde Yılan Cadı Yaratığına dair bir hareket aramaya odaklandı.

 

Kafeste kapana kısıldığı sırada rahat görünse de hakiki bir tehditle karşı karşıya kaldığında duyduğu gerginliği gizleyemiyordu. Derin bir nefes alıp kılıcını sımsıkı tutarak,

 

Abel: [Yakınına yaklaşsak bile pullarını aşıp aşamayacağımız meçhul. Pulsuz noktalarıysa… Gözleri ve ağzı. Eğer o noktaları veya pullarının ince olduğu yerleri bulamazsak saldırılarımız etkisiz olacaktır diye düşünüyorum.]

 

Subaru: [Bir fırsat yaratamazsak bu da imkansız gibi bir şey. Eğer bunu bir şekilde başarabilirsek…]

 

Abel: [O fırsatı sen yaratacaksın. Neden birlikte hareket ediyoruz sanıyorsun?]

 

Subaru: [Ben dile getireyim diyordum ama yem olmamın söylenmesi cidden kafa karıştırıcıymış…!]

 

Böyle söylese de ikilinin ekipmanları ve fiziksel durumlarına bakınca gerçekçi bir şekilde kabullenilebilecek rollerin bunlardan ibaret olduğu ortadaydı.

 

Subaru destekte, Abel hücumda olacaktı. Subaru’nun aşina olduğu bir roldü, destek sağlama rolü daima Natsuki Subaru’ya düşerdi.

 

Abel: [Cadı Yaratığı şu anda bizi gözden kaybetti. Ateşle dikkatini üzerine çek. Fırsatımız bu şekilde doğacak.]

 

Subaru: [Tamamdır, anladım――]

 

Mümkün olan en büyük ödülü almak için daha en başta kaynaklarınızı bu işe yatırmak, savaşın temel ilkesiydi.

 

Cadı Yaratığının tesadüfen yarattığı duman örtüsünü kullanarak düşmanı yenmek adına çevre koşullarını lehlerine kullanacaklardı.

 

İşte Subaru, tam da bu düşüncenin sonuna ulaştığı anda bir terslik hissetti.

 

O terslik hissinin kaynağı da Cadı Yaratığı Elgina’ydı.

 

Yani büyük bir yılan gibi görünen Cadı Yaratığı. İri cüssesi anakonda ve benzerleriyle kıyaslanabilecek düzeydeydi. Fakat aktif olarak insanları avladığı için tehdit düzeyi anakondanın da üzerindeydi.

 

Ve yılana benzer bir yaratıksa, yani biyolojik olarak da yılana benziyorsa――

 

Subaru: [――Ah.]

 

Korkudan tir tir titreyen Subaru, dudaklarını bilinçsizce yüzüğüne bastırdı. Sonra da yüzüğü kaldırarak Abel’in gözlediği toz bulutlarına doğru doğrulttu.

 

Abel’in eylemlerini sorgulamasına fırsat tanımadan önce ağzını açıp――

 

Subaru: [――Goa.]

 

Deyişinin hemen sonrasında da Subaru ve Abel’i hedefleyen Cadı Yaratığı dumanların arasından fırladı. Ve burnunun hemen önünde bir alev patladı.

 

#Her yerden çıkan yılan kardeşimiz bu sefer de ritüelin konusu oldu. Yılan da düşüncesi beni rahatsız eden sayılı hayvandan biridir yani, o yüzden hiç hoşlanmadığım bölümler oluyor :D Ben hızlıca bir sonraki bölüme geçiyorum arkadaşlar, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr