Subaru: [Rem olmasaydı Flop-san ve kız kardeşiyle başarılı bir şekilde baş edemezdim. Birazcık bencil olmanda bir sorun yok, anlarsın ya.]
Rem: [… Demek istediğim şey, onları bekletmenin iyi olmayacağı. Zaten onların nezaketine bel bağlarken daha da borçlanmış olmayacak mısın?]
Subaru: [Oh… Böyle ifade edince, evet, üzgünüm…]
Rem’in binalardan ayrılan keskin bakışları Subaru’nun kalbine indi.
Subaru’nun grubunun ardından ağır tekerlek sesleriyle birlikte yavaşça bir kağnı yaklaşıyordu ―― yani Cesur Öküz Falo tarafından çekilen bir öküz aracı.
Falo da tıpkı yer ejderleri ve iri köpek Ligerler gibi işgücü için kullanılan bir hayvan türüydü.
Yer ejderleri ve Ligerlerde olduğu gibi bir kısmı araç çekmek, bir kısmı da kargo taşımak gibi şeyler için kullanılıyordu. Hızları azdı, yer ejderlerinin Rüzgar Kaçırma İlahi Korumasına sahip değillerdi ve Subaru, genellikle şehirlerde kullanıldıklarını duymuştu.
Ve bu sırada――
???: [Hey hey hey, seni beklettiler, ha? Kargoyu kontrol etmek için tatlı vaktini aldılar, ha. Dürüst olmak gerekirse bu yetkililerin işi tam bir eziyet.]
Falo aracının şoför koltuğundan omuz silkerek konuşan kişi, uzun kaküllere sahip genç bir adamdı.
Göz kamaştırıcı altın rengi saçlara ve beyaz bir tene sahip olan, ince bedeni kol kısmı geniş bir kıyafetle sarılan bu adam, Subaru’nun grubunun şehre giriş yapmasına yardımcı olan kişiydi.
Falo aracındaki genç adamın belirişi üzerine Subaru, “Başardığına sevindim” diyerek kafasını eğdi.
Subaru: [Üzgünüm, Flop-san. Bir dahaki sefere bizden önce geçmene izin vermelerini sağlayacağım.]
Flop: [I ıh, gerçekten umurumda değil. Kargo denetimi gibi şeyler sıkıcı işlerdir. Yani özellikle gelip görmeye değmez demezsem olmaz.]
Subaru’nun özür sözcükleri karşılığında şoför koltuğundaki genç adam ―― Flop, usulca kafasını salladı.
Bu akıcı hareketle uzun kakülleri bir aslan yelesi gibi savruldu ve Subaru, ışıltılı bir etkiyi gözünde canlandırabildiğini hissetti. Tuhaf bir tipti ama karşılıkları nispeten dobra olduğu için aradaki uçurum büyüktü.
Subaru’da böyle bir zihinsel görüntü doğarken genç adam bir kez daha kaküllerini yatıştırarak,
Flop: [Aynen, sıkıcı bir iş. Sizin gibi gezginler gelecekte bu işi bana bırakmalı… Açıkçası kardeşimin bile altından kalkabileceğine eminim.]
???: [Abi, abi, seni duyabiliyorum amaa!]
Flop: [Hahaha, söylediklerimi duymaman gerekmiyordu zaten, sevgili kardeşim. Abinin sesinin kuvvetini hafife alma.]
Flop’un odağını hafiften yitirmiş karşılığını duymasına izin verdiği kişi, ağır ağır ilerleyen aracın yanında ilerleyen kadındı.
Flop’la aynı saç rengine ve ona son derece benzer hatlara sahip uzun boylu bir kadındı. Omuzları ve bacakları cüretkar bir kıyafetle teşhir ediliyordu ve hacimli saçları avangart bir tarzla birçok parçaya ayrılmıştı.
Bu özgün dış görünüşüne rağmen esas dikkat çeken yanı, belinin iki yanından sarkan iki barbar kılıcı olsa gerekti.
Bu silahların gösteriş veya nafile bir tehdit amaçlı olmadığı barizdi, çünkü çokça kullanılmışlardı.
Bu kadına Medium adı verilmişti ve abisi Flop’la birlikte arkadaş canlısı O’Connell kardeşler olarak birlikte seyahat ediyorlardı.
Denetim hattında tanışmış ve kimlik veya rüşvet vermekte zorlanacak olan Subaru’nun grubunun denetimden geçmesine yardımcı olmuşlardı. Yani onların hayırsever olarak adlandırılması gereken partnerleriydiler.
Tabii ki Subaru’nun grubuyla iş birliği yapmaları sadece nezaketlerinden değildi. Her şeyden önce denetimden geçmek amacıyla O'Connells'ı gözüne kestiren kişi Subaru olmuştu.
Paraları veya bağlantıları olmadığı için denetim noktasından geçmek adına başka bir grupla iş birliği yapmaya mecburlardı.
Bu yüzden onları gören Subaru, anlaşma imkanları olduğunu düşünmüştü.
Bunu düşünme sebebiyse――
Medium: [Vaooouv, Abii! Demek düşündüğüm her şeyi anladın!]
Flop: [E tabii ki, doğal olarak. Başkalarının ne düşündüğünü tahmin edemezsen iş dünyasında kazanamazsın. Bizim O’Connell şirketimiz yalnızca benim beynim ve senin kas gücün sayesinde ayakta kalabilir, anlıyorsun ya!]
Medium: [İşte benim abim be! Ne söylediğini pek anlayamadım ama olsun!]
Flop: [Hahahaha, hayatın tadını çıkartıyormuş gibi görünmen çok harika, sevgili kardeşim!」
Her ikisinin de göğsü gururla kabaran O’Connell kardeşler birlikte kuvvetli bir kahkaha patlattı. Gezerek ticaret yapıyorlardı.
Açık konuşmak gerekirse ticaretten sorumlu olan taraf Flop’ken Medium, yollarda ve şehirlerde satış yaptıkları sırada abisini korumaktan sorumluydu.
――Tüccarlar.
Eh, açıkçası, Subaru’nun denetimi geçmesi için gerekli seçim kriteri, güvenebileceği yoldaşlardı.
Subaru: [Otto ve Anastasia-san’la bu konularda konuşma deneyimlerim işe yaradı…]
Yakın arkadaşı Otto ve birlikte uzun bir yolculuğa çıktığı Anastasia. ――Gerçi ikinci kişi Anastasia’ymış gibi davranan Echidna’ydı ama verdiği bilgiler söz konusu kişiyle aynı olsa gerekti.
Bilgi aldığı başlıca ikili onlardı ve Subaru’nun tüccarlara olan inancının tohumu da buna dayanıyordu.
Ulusal sınırların ötesine geçmiş olsa bile karşı taraf bir tüccarsa, fayda sağlayacak bir partneri dinlemeye razı olurlardı.
Güçlü bir hücum hareketiyle şansını denemeye hazır olan Subaru’nun grubu, dört tüccar grubunun ardından O’Connell kardeşlerle tanışmıştı.
Ve sonra da bir nebze tuhaf olan bu çifti kazanarak denetim noktasını geçme konusunda başarılı bir iş birliği gerçekleştirmişlerdi.
Pazarlık için kullandıkları, tüccarların dikkatini çeken şeyse――
Subaru: [Bu arada, bu tahta oturak gerçekten bedel olarak yeterli gelecek mi? Yaparken epey çaba harcamış olsam bile işçiliğinin kabalığı el yapımı olduğunu çok belli etmiyor mu?]
Flop: [Bayağı minimalist olduğunu inkar edemem. Ama farklı parçalardan monte edilebilmesi ve taşıma amaçlı tasarlanıp üretilebilmesi ilgimi çekti. Ağır bagajları taşımak için bile faydası dokunur, haksız mıyım?]
Subaru: […Ehh, Flop-san’a uyduğu sürece sıkıntı yok.]
Kendinden pek emin olamayan Subaru, tahta oturağı Medium’a teslim etti.
Onu alan Medium ise bir “Voah~” sesi çıkartıp evirip çevirerek inceledikten sonra falo aracının içerisindeki kargo yatağının içerisine attı. Pek bir değer biçmemiş gibi görünüyordu.
Açıkçası Subaru bile Flop’un bu nesnede tam olarak ne gördüğünü bilmiyordu.
O’Connell kardeşlerin yardımının koşulu, Subaru’nun elinden çıkan oturağın teslim edilmesiydi.
Rem’in o oturakla taşındığını gören Flop, onun eşsiz ve büyüleyici bir yaratım olduğunu hissetmiş ve onu vermeleri karşılığında denetimi atlatmalarına yardım etme sözü vermişti.
Dürüst olmak gerekirse yaratık boynuzunun müzakere masasına oturtulması gibi bir şeye hazırlıklı olan Subaru, bunun son derece beklenmedik bir teklif olduğunu söyleyebilirdi.
Subaru: [Zaten kasabaya geldikten sonra daha iyi materyallerle tekrar yapmayı düşünüyordum, en kötü senaryoyla Rem’in bir daha o şeye binmek istememesi de mümkündü.]
Rem: [Mümkün olan her fırsatta kendi ayaklarımın üzerinde yürümek istediğim doğrudur. Çünkü o şeye oturdukça rüzgarla birlikte kötü kokun burnuma doluyor.]
Subaru: [Affedersin…]
Bastonuna yaslanan Rem, kısık bir sesle cadının kokusuyla ilgili bir darbe indirdi.
Yine de yolculukları boyunca buna katlanıp bu bahsi yalnızca hedeflerine ulaşmalarının ardından açarak düşüncelilik etmişti ya da hiç değilse Subaru, kendisine böyle söylüyordu.
Subaru’yla Rem arasındaki bu etkileşimi izleyen Flop ise “Böyle olmaz” dercesine omuz silkmekteydi. Ve tamamen hüzünlü bu tepkisinin ardında bir gerekçe vardı.
Flop: [Siz ikiniz, daha iyi anlaşmaya çalışın. Karı koca olmak birbirine destek çıkmayı gerektirir. Az önce birbirinize yaslanma şekliniz tamamıyla harikaydı.]
Medium: [Ehh, ellerinden oturaklarını alan da sendin gerçi abi.]
Flop: [Aynen öyle! Ne hakla böyle bir şey söylerim ki, şapşal ben!]
Birinin eli alnında, birininki de karnında olan Flop ve Medium ikilisi bu şekilde kahkahalara boğuldu.
Kardeşlerin kahkahalarından etkilenen Subaru’ysa yüzündeki gerginlik azalarak Rem’e kaçamak bir bakış attı. Ancak Rem, bir koluna tutunan Louis’le birlikte en ufak bir gülümseme belirtisi olmaksızın dikiliyordu.
Ona profilden bakan Subaru, çekinerek “Umm~” dedi.
Subaru: [Bilirsin ya, ımmm, Rem-san? Acaba şu anda üzgün olabilir misin?]
Rem: [Ha? Neden üzgün olayım ki? Nedeni niçiniyle ilgili bir ipucun var mı?]
Subaru: [Oh yo, yalnızca, sırf kılık değiştirmemizin hatırına olsa bile karı koca rolü oynamamıza karşı olup olmadığını merak ediyordum…]
İşaret parmaklarını birbirine değdiren Subaru, dehşet içerisinde Rem’in ruh halini düzeltmeye çalışıyordu.
Flop ve Medium’un bildiği kadarıyla Subaru ve Rem karı kocaydı.
Bu da kardeşlerin denetimi geçme tartışması esnasında ilişkilerini sorgulayıp ani bir yanıt beklemeleriyle doğan ani sessizliğin sonucuydu. ――Yo, sessizliğin sonucu değildi.
Aslında önceden hazırladıkları bir yanıtları vardı ama o yanıtın inanılırlığı sorgulanası olduğu için yapılacak başka bir şey yoktu.
Subaru: [Seyahat eden kardeşler fikri yeterince inandırıcı olmaz diyorduk bir de…]
Rem: [Çünkü Flop-san ve Medium-san aynı durumda olmakla kalmıyor, görünüşleri de son derece benziyor. Sen, ben ve bu çocuk içinse böyle bir şeye inanmak imkansız olurdu.]
Aldatmaca ve dürüstlükle dolu bir dünyada yaşayan tüccarlar olarak onları aldatmanın Subaru’nun başarılı olamayacak kadar deneyimsiz olduğu bir konu olduğu söylenebilirdi.
Her şeyden önce yalanlarını gören kişi, yüksek sesle “Hiç benzemiyorlar, öyle değil mi abi?” diyen Medium olmuştu.
O keskin gözler tarafından mağlup edilişlerinden sonraysa uzak bir dağda lanetli bir yüzüğü atma amacıyla memleketlerinden uzaklara gidenlere dair (Subaru’nun önceden hazırlamış olduğu kardeşler hikayesinden türeyen) harikulade hikayeleri işe yaramaz hale gelmişti.
Bunun doğurduğu şok da Subaru’yu sorularını yanıtlama vakti geldiğinde afallatan bir başka sebepti. Ve onu bu çıkmazdan kurtaran kişi, kıvrak zekasını kullanarak “Ben onun karısıyım” diyen Rem olmuştu.
Subaru: [Yani hikaye şu, Rem ve ben karı kocayız ve bu çocuk da Rem’in onu bize bırakan ablasının çocuğu…]
Rem: [Bana bir ablam olduğunu söyleyen sen değil miydin? Gerçi ikiz olmamız gerekiyordu, yani onun bu yaşta bir çocuğu olacağını sanmıyorum… ama bunu görmezden geleceğim.]
Louis: [Hmm~?]
Kafası Rem tarafından okşanan Louis, halinden memnun bir bakışla küçük bir inilti çıkardı.
Anlaşıldığı üzere Louis’in zararsız varlığı ve tavırları da Flop ve Medium ikilisinin Subaru’nun grubuna temkinli yaklaşmama sebeplerinden biriydi.
Subaru ve kötü görünümlü gözleri bir yana elde dermansız Rem ve savunmasız Louis vardı. Haliyle bu üçlü, Flop ve Medium'a şehirde suç işleyecek kötü insanlarmış gibi görünmemişti.
Rem: [Neden…]
Subaru: [Hm?]
Rem: [Bu durumda neden iki lafı bir araya getiremedin ki? Normal şartlarda ettiğin gevezelikleri düşününce böyle bir şeyi yapamayacak biri gibi durmuyorsun.]
Subaru: [İltifat kılığında bir hakaretmiş gibi geldi…]
Öyle ya da böyle Subaru’nun beceriksizliğinin neredeyse Rem’in başına dert açacak olduğu doğruydu.
Rem’in hızlı yanıtı olmasaydı üçlü grup hala kapının dışında durup çaresizce, bön bön sıraya bakıyor olabilirdi.
Subaru: [————]
Subaru’nun aylak aylak dolaşarak ulaşabileceği noktanın da bir sınırı vardı.
Rem’in güvenini daha da yaralamaktan kaçınmak isteyen Subaru belli belirsiz bir “Ah” sesi çıkartırken Rem, bakışlarını kaçırdı.
Subaru: [Ben de kendime şaşırdım ama yalanımızı gördükleri anda bedenim delice gerildi. Belki de daha önce kamp alanında yaşadığım travma yüzündendir.]
Rem: [Ah…]
Subaru: [Yarım yamalak bir yanıt verirsem Flop ve Medium tavır değiştirebilir diye düşündüm. Bunu söylemekten utanıyorum ama kafam bir anda çalışmayı bıraktı. Benim hatam.]
Yetersizliğiyle ilgili analizlerini aktaran Subaru, Rem’in önünde içtenlikle kafasını eğdi.
Akıllıca küçük numaralarla dolu bir beyin ve açık sözlü, konuşkan bir dil; bunlar Natsuki Subaru'nun sahip olduğu az sayıda silah arasındaydı. İşte bu yüzden ikisi de çalışmaz hale gelince Subaru, bir baş belası olmaktan öteye geçemiyordu.
Halbuki o, Rem’in iyiliğinden sorumluydu. ――Dikkatsizce başarısızlıkları göze alamazdı.
Rem: [――. Şimdi anlıyorum. Sanırım bu durumda yapacak bir şey yok.]
Subaru: […Gerçekten mi? Bu şekilde batırmış olsam bile mi?]
Rem: [Nahoş bir şey tecrübe eden herkes bu şekilde donakalırdı. En azından ben öyle düşünüyorum.]
Acımasızca azar işiteceğini düşünen Subaru, Rem’in bu karşılığı karşısında afalladı.
Elbette ki sebep, Rem’in özünde iyi biri olmasıydı, dolayısıyla Subaru onun diğer kişilere karşı merhametli davranacağını biliyordu. Ama kendisinin de o kişiler arasında olması şaşırtıcıydı.
Subaru: […Yani sinirlenmedin?]
Rem: [Sinirli değilim. Ama bir dahakine önceden benimle konuş lütfen. Çünkü her defasında inandırıcı mazeretler bulabileceğimi zannetmiyorum.]
Subaru: [Ohh, tamam, anlaşıldı. Ama sinirlenmediğine eminsin, değil mi?]
Rem: [Sinirli değilim.]
Subaru: [Bayağı bayağı emin misin?]
Rem: [Deminden beri sinirli değilim demiyor muyum…!]
Böylece Subaru, aşırı endişeleri yüzünden Rem’i sinirlendirmeyi başardı.
Ve en sonunda onun keskin bakışları karşısında kafasını sarıp sinerek af dilendiğiyle kaldı.
İşte bu etkileşimle birlikte Subaru’nun grubu nihayet Guaral denen sahneye giriş yapmış oldu.
#Sinirli misin temalı konuşmaları bir harikaydı. Subaru’yla Rem yavaş yavaş ama gerçekten yavaş yavaş kıvama geliyor inşallah. Bu arada en sonunda çekirdek kadro kaldılar derken hemen iki yeni karakterle tanıştık. Tatlı tiplere benziyorlar, gerçi ilk başta Todd da tatlı biri gibi gelmişti. Bakalım yine şaşıracak mıyız, hadi okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..