[Subaru: Ev hapsi…… Bu rahatsız edici bir söz……]
Yatakta yatan Roswaal’a bakan Subaru, az önce söylediği kelimeleri sindirmeye çalışarak tekrar etmişti. Konuşmanın akışına bakınca buna sanki bir şakaymış gibi gülüp geçebilirdi, ama mevcut koşullara bakınca söylenen şeyin doğru olduğu ortadaydı.
[Emilia: O zaman bu, sana bu yaraları köylüler mi verdi demek oluyor?]
Emilia da Subaru’yla aynı sonuca varmış gibiydi.
Kanlı bandajlarla kaplı Roswaal’ın vücudu gerçekten acınası durumdaydı. Onun söylediklerinin doğru olduğunu kanıtlayan bu hali de, sözlerine gülünmesini engelliyordu.
[Subaru: Eğer köyde Roswaal’ı bu derece yaralayabilecek biri varsa oldukça ciddi bir durumdayız demektir……]
Elini çenesine koyup aklından ciddi düşünceler geçiren Subaru’nun, kalbinden bir ateş yükseliyordu.
Roswaal L. Mathers, bu dünyada Subaru’nun patronu olmaktan öte, pek çok kişinin ulaşmak isteyeceği seviyede, oldukça güçlü bir büyü kullanıcısıydı.
Ayrıca, Lugunica kraliyet mahkemesi baş büyücüsü konumundaki bu güçlü adama karşı 100 Subaru bile bir araya gelse hiçbir şansları olmazdı. Hatta sadece mırıldanarak yüzlerce büyülü canavarı kolayca yenebilirdi. Onun bu hale geldiğini düşününce ……
[Roswaal: Ah, anlaşılan siz yanlış anla~dınız. Yaralarım kimse tara~~fından ~ yapılmadı. Garip bir şeylerden korkmanıza ya da benim intikamımı almanıza gerek yok, tamam~mı?]
[Subaru: Endişelenme. Henüz düşüncesizce gidip intikamını kovalayacak kadar iyi bir izlenim bırakmadın bende…… Ama daha da önemlisi, ne demek oluyor bu? Az önce böyle söylememiştin. Senin ev hapsinde olman gerekmiyor muydu?……]
[Roswaal: Böyle yaralı ve kısıtlanmış olduğumu düşününce buna ev hapsi demek çok da yan~lış olmaz. Ben kısıtlıyken yaralanmadım, önce yaralandım, sonra kısıtl~andım……. Gerçi bunu detaylı anlatacak olsam bi~raz daha farklı anlatırdım. ]
Roswaal’ın lafı dolandırması esnasında Subaru’nun kafasında bir soru işareti belirdi. Her şeyi bir yana bırakıp kendisini sakinleştirmeye çalıştı, aklındakileri düzenledi ve farklı sözlerle dile getirdi.
[Subaru: O zaman sığınaktaki kişilerin senin yaralarınla hiçbir ilgisi yok, öyle mi?]
[Roswaal: Kesin konuşursak, tamamen ilgisiz olduklarını söyleye~meyiz, ama direkt olarak onlarla mı ilgili dersen cevabım hayır olurdu. Başka bir deyişle b~~öyle işt~~e. ]
[Subaru: Başka bir deyişle, dolaylı olarak ilgileri var o zaman.]
Roswaal başını eğdi ve bir süre için Subaru'nun analizinden mahçup olmuş gibi geldi. Sonra ufak bir iç çekişle [Bir çocuğun büyümesini görmek gibi…] diyerek dalga geçti.
Bu tavrını gören Subaru, gerçeği söylemeye giderek yaklaştığını anladı. Onu sorgulamayı bırakmamaya kararlıydı, sonraki sözlerini seçti ve tam söyleyecekti ki…
[Ram: ――Barusu, Roswaal-sama’ya biraz ilgi göstermeye ne dersin?]
Ram böyle söyleyerek şu ana kadar varlık göstermediği konuşmaya dahil oldu. Eteği hafifçe sallanarak, zarif adımlarla odanın ortasına geldi ve elindeki çay setini kibarca sehpaya yerleştirdi.
Çayın kokusu her yere yayılmıştı, bu kokuyla birlikte Subaru, o ana kadar ne kadar düşüncesizce davrandığını farketti.
Sorgulamaya devam etmek üzereyken, birdenbire Roswaal'ın yaralarının ne kadar şiddetli olduğu dikkatini çekti.
[Ram: Bu kadar ciddi bir şekilde yaralanmış olan Roswaal-sama’ya böyle sert davrandığın için memnun musun? Roswaal-sama’nın ne kadar acı çektiğine bak, nerdeyse ağlayacak. Biraz empati yap. ]
[Subaru: Niye hareketlerime dikkat etmemi söylüyorsun?… İnsanın ruh halini bu kadar bozacak şeyler söyleme, onun canını acıtan ve ağlamaklı hale getiren ben miyim? Bana öyle görünmüyor!]
[Roswaal: Uuuuh, acı~~yor, canım yanı~~yor. Şefkat ve endişe içermeyen kelimeler beni tam yaralarımdan acıtıyoooor...]
Subaru, Ram'ın sözlerine küstah iddialarla yanıt vermişti. Roswaal da sanki Subaru’yla alay eder gibi yatakta ufak performansını sergilemeye başladı. Subaru’nun gözbebekleri sinirle kıpırdamaya başlayınca Emilia boğazını temizledi ve odadaki atmosferi değiştirmeye çalıştı.
Odadaki 3 kişinin de dikkatini üzerine çekerek, [Her halükarda] diye konuşmaya başladı.
[Emilia: Herkes bir bakışta Roswaal’ın iyi olmadığını söyleyebilir, o yüzden bu konuşmayı çabucak bitirelim. İyileştirici büyüler yapmadınız mı?]
[Ram: İyileştirici büyüler Ram’ın uzmanlık alanının dışında, bu yüzden ……]
Ram'ın ifadesiz, ancak yine de açıkça mutsuz tavrı karşısında, Emilia, Roswaal'a yalnızca azıcık beklenti içinde olan gözlerle baktı. Bunu gören Roswaal havadaki elini soldan sağa salladı.
[Roswaal: Ben d~~e gördüğünüz gibi imha büyülerinde uzmanım. Konu zarar vermek, yok etmek ya da kandırmaksa aşağı yukarı her şeyi yapabilirim, ama iş iyileşmeye gelince faydasızım.]
[Subaru: Böyle söyleyince üzücü oldu. Saldırgan büyüler dışında savunma içeren şeylere de biraz çalışmalıydın, tanrım…]
Bunu söyleyen Subaru, ne zaman karakter geliştirmeli bir oyun oynayacak olsa sadece atağı geliştiren yetenekleri seçerdi. Bu yüzden Roswaal’a çok sert tepki veremedi.
Subaru bu farkındalıkla boğuşurken Emilia [ Yapacak bir şey yok ] diyerek iç çekti.
[Emilia: Puck burda değil, o yüzden en iyi halimde değilim ama yine de iyileştirme büyümü yapacağım. Tabi önce konsantre olmam lazım o yüzden konuşmayı kesiyorum.]
[Roswaal: Büyük ruh-sama…?]
Emila’nın az önce söylediği şeye şok olan Roswaal çabucak kaşlarını kaldırmış ve gözlerini dikmişti. Bu soğuk ifade onun normaldeki rahat tavrının aksine Subaru’nun nadir rastladığı bir şeydi. Bu yüzden omuzlarını kaldırıp [Oy oy] dedi.
[Subaru: Seni böyle ciddi görmek çok nadir olan bir şey. Puck’ın burda olmaması o kadar mı şaşırtıcı? Senin tam bir mofumofu kürk delisi olduğunu farketmemiştim……]
[Roswaal: Ne yazık ki, ulu ruh-sama’ya dokunabilecek kadar yaklaştığım tek zaman ona ma~yo~~nez uzattığım zamandı. Gerçekten korkutucuydu. ――Neyse, ~anlıyorum.]
Subaru’nun şakasını göz ardı etmeyip cevaplayan Roswaal, kaşlarını uzun uzadıya düşünür gibi kaldırdı. Bir anda sarı göz bebekleri Emilia’ya döndü.
[Roswaal: Emilia-sama, hasta veya normalden farklı hissetmiyorsunuz değil mi?]
[Emilia: ……? Puck’ın yüzünü göstermemesi dışında bir sıkıntı yok. Puck’ın ortaya çıkmayışı sığınağa gelmeden kısa süre önce başladı aslında … Ah, bir şey var daha var.]
Sanki bir soru sorar gibi parmağını kaldıran Emilia çevresini gözden geçirdi―― Sanki sadece bu odanın içindekileri değil sığınaktaki herkesi, her yeri görür gibiydi.
[Emilia: Sığınağa girdiğimizden beri… Hayır, belki de ormana girdiğimizden beri ruhlardan aldığım karşılıklar donuk. Az önce de dışardayken ben…… üzerimde garip bir bakış hissettim.]
[Subaru: Garip bir bakış mı?]
Duyduğu şeyle şaşıran Subaru kafasını çevirdi, Emilia’dan bir [ Evet ] cevabı aldı. Garfiel ve diğerlerinden ayrıldıktan sonra suratında oluşan karanlık ifadenin sebebini açıklamıştı ve böylece devam etti.
[Emilia: Sanki gözleniyor gibiydim. Beni geeeeerçekten rahatsız hissettirdi… Sadece bana öyle geliyordur dedim, o yüzden sana söylemedim.]
[Roswaal: Emilia-sama’nın hiçbir hissi yanlış anlaşılma ürünü değildir. Burası ruhlar ve daha fazlası için hoş olmayan bir ortam. Buranın size sunacağı teki~nsiz olmayan hiçbir his yok.]
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..