Flop: [――Bayım, böyle somurtman hiç hoş değil.]
Subaru: [――hk]
Flop: [Gülümsemeye vakti olmayanın yüzüne şans da gü… Me-mesele nedir? Bir anda betin benzin attı?]
Bir baltanın kafasına doğru indiğini gören çoğu insanın yüzündeki kan çekilirdi, bu çok doğaldı.
Subaru, kansızlıktan üşüyen ellerini yüzüne götürdü. O soğukluğu duyan elleri yaşadığı ve iyi olduğunu onaylarken içinde bir rahatlama ve korku çalkalandı.
Subaru: [Lanet olsun, yine mi…]
Ne yapmalıydı? En ufak bir fikri dahi yoktu.
Süre bağlamında Subaru’nun başına gelen her şey sadece yirmi dakika içerisinde gerçekleşmişti. Bu yirmi dakika içerisindeki ölümlerinin sayısıysa beşi bulmuştu bile.
Pleiades Gözcü Kulesindeki son turunda bile galibiyet arayışındaki on beşi aşkın Ölüm tecrübesine rağmen işleri adım adım halledeceği özgüvenini taşımıştı.
Ama bu defa, elinde hiçbir şey yoktu.
Natsuki Subaru’nun biriktirdiği cesetler, galibiyetine katkı sağlıyormuş hissi vermiyordu.
Söylenebilecek tek bir şey varsa o da――
Subaru: [――Şu anda bile, izleniyorum.]
Todd şimdiden Subaru’yla Flop’u izliyordu.
Ve Subaru Flop’tan ayrıldığı anda Todd, acımasızca Flop’u yem olarak kullanacaktı.
Tabii Subaru Flop’u kullanarak kaçabilecek merhametsizlikte olsaydı işler değişebilirdi ama bunu yapamayacağı için Flop saldırıya uğradığı takdirde onu kurtarmak için her şeyiyle çabalayacağı kesindi.
Bu defa işler Rem’in güvenliğiyle Todd ve bölüğünün iyiliğini kefeye koyduğu seferden farklıydı.
Flop, kendisine tamamen yabancı kişilere ya da daha doğrusu Subaru’nun grubuna karşı çok iyiydi. Subaru, onu ölüme terk etmeyi bir seçenek olarak göremezdi.
Dolayısıyla Flop’tan ayrılacağı bir strateji geliştirmesi mümkün değildi.
Aynı zamanda hana dönme seçeneği de elinden alınmıştı.
Todd’un Subaru’nun varlığını hangi noktada tespit ettiği belirsizdi ama bu bar yolunda yaşandıysa hanın ve Rem’in konumu açığa çıkmamış demekti.
Evet, Rem’in konumu tespit edilmemişti. Bu gayet inanılasıydı.
Todd Rem’in yerini biliyor olsaydı mutlaka ondan faydalanır, Subaru’yu daha sistematik şekilde öldürmek için onu kullanırdı. Subaru’nun Todd'un kurnazlığına olan inancının, Rem’in onun eline düşmediğini kanıtlaması ironikti.
Subaru: [Her neyse…]
Dudaklarını ısıran ve eliyle yüzünü örten Subaru, çaresizce kafasını çevirdi.
Zaman, bir şekilde yeterli zamanı bulamıyordu.
Flop’la yollarını ayırırsa Todd anında saldırıya geçecekti.
Aksine rakibinin hücumunu ve karşı saldırı gerçekleştirmeyi beklemeye gelince―― Ehh, karşısında ilk saldırısından kaçınsa bile yenemeyeceği bir rakip vardı. Subaru’nun elinde herhangi bir silah olmadığı için rakibinin mücadele gücünü tek seferde ortadan kaldırması gerekecekti. Bu da imkansızdı.
Ana caddeye kaçacak olursa Todd, pervasızca bir ejder vagonu sürecek ve onları ezerek öldürecekti.
Üzerlerine gelen ejder vagonundan kaçınmayı başarsalar bile Todd’un sokaktaki kaosu fırsat bilme ihtimali yüksek olacaktı. Üstelik kontrolden çıkan ejder vagonu, masum seyircileri de işin içine sürüklerdi. Hayatta olmazdı.
Başka bir rota seçtikleri takdirde yöneldikleri her sokak Todd’un avlanma sahası olacaktı.
Kuzey, doğu, güney ve batı, her yöne hakim olmak imkansızdı. İlk saldırının altından kalksalar bile karşı saldırı planı aynı olacak ve saldırı güçleri bulunmayacaktı. Mümkünatı yoktu.
Sonuç olarak yapılacak en iyi şey Flop’la birlikte bara koşturmak ve Todd saldırıya hazırlanmadan ona karşı çıkacak savaş güçlerini hazırlamak mı olurdu ki?
Ortadaki engel, sarhoş Rowan’ı ne denli ciddiye alabileceğiydi ama şu anda aklına gelen galibiyet şansı en yüksek plan buydu. Başka bir şey düşünemiyordu.
Subaru: [Kahretsin, kahretsin…]
Düşman edinmek için amma da sıkıntılı bir rakipti!
Günah Başpiskoposları söz konusu olduğunda güçlü yönlerini zayıflığa dönüştüren Otoritelerine güvenmek iyi oluyordu. Otoritelerinin mekanizmaları üzerinde çalıştıkça zayıf noktaları daha bariz hale geliyordu.
Fakat Todd böyle bir şeye sahip değildi. O yalnızca elinden gelen ne varsa yapıyordu. Bunu kendisi de ifade etmişti.
Belirli bir şeye güvenmiyor ve etrafa vereceği hasarı dikkate almıyordu.
Subaru’yu öldürdükten sonra etraftakilere bu durumu nasıl açıklayacağı bile tamamen muammaydı. Sonrasında olacakları hiç umursamadığı belli oluyordu.
Öldürülmesi gereken kişiyi öldürme sürecinde gereksiz düşüncelerin müdahalesinden korkuyordu.
Flop: [Bayım? İyi misin? Bir terslik varsa hana geri dönebili…]
Subaru: [Y-yo! Hayatta olmaz! Bu kötü bir fikir.]
Subaru büyük bir güçle karşılık verirken Flop, Subaru’nun sesine şaşkınlıkla bakakaldı.
Bu olayın yaşanışıyla da Subaru, kendi zihinsel kırılganlığına ciddi ciddi lanet okudu. Böyle tuhaf tavırlar sergilemeye devam ederse Todd’un şüphelenmesine yol açacaktı.
Bu durumda da Ölümden Dönüşün kıymetli avantajı ortadan kalkacaktı.
Subaru’nun çoktan kavradığı şeyler haricinde Todd’dan yararlanabilmesinin tek yolu, varlığının Subaru tarafından bilinmediği şeklindeki önyargısıydı.
Pusu ve tuzak, kaçış ve karşı saldırı, Todd’un niyetlendiği yöntem her ne olursa olsun Subaru’nun bunu beklediğini bilmemeliydi.
Şey, aslında――
Subaru: [――Bir saniye.]
Umutsuzca Todd’a karşı bir önlem geliştirmeyi düşünen Subaru’nun aklına ansızın bir fikir geldi.
Todd belli bir yola sadık kalmıyor, çevreye vereceği zararı bile hesaba katmıyordu. ――Yine de umursamadığı şey, çevreye verdiği zarardı. Kendisine değil.
Sürpriz saldırılarının hedefi de kendisine verilecek hasarı çarpıcı ölçüde azaltmaktı.
Todd bunu kendi ağzıyla belirtmişti.
Zehirli bir yılanı ona kin güttüğün için değil, ondan korktuğun için öldürürsün demişti.
Ve böyle söylediyse――
Subaru: [――TODD! Burada olduğunu biliyorum!]
Flop: [Ne ne ne!?]
Aklından geçen bu düşünceye uyan Subaru, avazı çıktığınca bağırdı.
İrkilen Flop ise bu ani gelişme karşısında sıçradı. Ancak bunu yaşayan tek kişinin Flop olmama ihtimali bir hayli yüksekti.
Subaru ve Flop’un peşine takılarak onları izleyen Todd da irkilmiş olmalıydı.
Todd’un anlık şaşkınlığına güvenen Subaru, bakışlarını keskinleştirerek ifadesini tehditkar bir şekle soktu. Ve olabilecek en rezil, en kötücül tavra bürünüp gözleriyle etrafı tarayarak,
Subaru: [Amma da ısrarcı bir piç çıktın! Onca şeyden sonra geberip gitmişsindir diye düşünüyordum ama şansın yaver gitmiş anlaşılan! Yine de bu defa paçayı kurtarmana müsaade edeceğimi sanmıyorum! Lanet olasıca canını alacağım!]
Başarabildiği en tehdit edici ses tonunu kullanan Subaru, kötülük ve pislik dolu lanetlerini sıralıyordu.
Ara sokağın neresinde gizleniyor olursa olsun Todd’un kulaklarına ulaşabilecek bir ses kullanıyor ve “Natsuki Subaru varlığının farkında” mesajını veriyordu.
Subaru: [Gerçekten bana karşı galip gelebileceğini mi sanıyorsun? Saçmalığın daniskası! Beni çok güldürüyorsun, hahahahaha! Acınası bir şekilde koşup kaçışını görmeyi iple çekiyorum!]
Tahrik ve alay şeklindeki iki kozunu kullanan Subaru, ara sokağın ortasında kahkahalara boğuldu.
“Tanrıya şükür ki sahne korkum yok” diye düşünen Subaru’nun utanmaz kişiliğine içtenlikle minnettar olduğu ilk seferdi. Aksi takdirde sesindeki titreme, yüzündeki korku ve gözlerindeki dehşet açığa çıkardı.
Bu duyguları gizleyebilmesini rezil kişiliğine borçluydu.
Flop: [Ba-bayım?]
Subaru: [Şıışş. Flop-san, sessiz ol.]
Subaru’nun ani değişimi karşısında tamamen afallamış olan Flop’u susturan Subaru, onu kolundan çekerek cesurca yürümeye başladı.
Geldiği yoldan dönmeleri mümkün değildi. Her şeyden önce Todd’un gizlenme noktasının oralarda bir yerlerde olduğu teyit edilmişti.
Bu yüzden yolun ortasında adımlarını duraksatıp kafasını ara sokağın derinliklerine doğru çevirerek,
Subaru: [Oh evet, istediğin zaman üzerime gelebilirsin. Seni dilediğince parçalara ayıracağım.]
Todd’un görüp göremeyeceğinden emin olmasa da son bir tahrik unsuru olarak orta parmağını kaldırdı.
Bu sayede cüretkar bir gülümseme eşliğinde ara sokağın sonuna ilerlerken kalbinin deli gibi attığını gizlemeyi başardı.
Subaru: [――――]
Dürüst olmak gerekirse bu tam bir kumardı.
Todd’un Subaru’nun tahriklerine öfkelenip baltasını savura savura ara sokağa atlama ihtimali de vardı ki bu, gayet de olası bir senaryoydu. ――Yine de Subaru, bunun gerçekleşmeyeceğine güveniyordu.
Todd öfkeye kapılmayacaktı. O adam, en iyi hamleyi ağır ağır düşünüp gerçekleştiren bir tipti.
İşte bu yüzden Subaru’nun blöfleri Todd üzerinde işe yarayacak olmalıydı.
Subaru’yu sokakta görüp öldürme arzusu güden Todd’un aklından geçenler izlendiği takdirde Subaru’nun ortadan kaldırılması gerektiği sonucuna varılırdı, çünkü Subaru, onun gözünde bir saatli bomba gibiydi. Onu kafeslemek için sürpriz bir saldırıya başvurup zafer elde etme yöntemi yalnızca sonuca yönelik bir araçtı ve işe yaradığı sürece her şey yolunda giderdi. Ama artık böyle bir seçeneği kalmadığına göre ikinci en iyi seçeneğe başvuracaktı.
Todd, yöntemleri konusunda çok seçici değildi.
Onunla Günah Başpiskoposları arasındaki fark da buydu. Subaru da Todd’un bu uyum yeteneğini avantaja dönüştürecekti.
Subaru: [Sıradaki adım…]
Anın sıcaklığıyla aklında beliren stratejiyi uygulamış olsa da henüz sıradaki adımlarını belirlememişti.
Todd’un Subaru’ya yönelik temkinliliği artarsa bir sonraki saldırı dalgasına dek elinde olan zaman da artardı. Subaru da elinde bu fırsat varken “Savaşmak” ve “Kaçmak” arasında bir seçim yapmak zorundaydı.
“Savaşmayı” seçerse bardaki Rowan’ı bu işe dahil etmesi gerekirdi. Daha iyi bir alternatif belirmediği sürece onun gücünden faydalanmak en iyi seçenekti.
“Kaçmayı” seçerse de hana gidip Rem’i alır ve şehirden kaçardı. Ve kendisini kötü hissetse de büyük olasılıkla güvenlikleri tehlikede olacağı için Flop’la Medium’dan onlara eşlik etmelerini istemesi gerekecekti.
Şehirden kaçmaya karar verdikleri takdirde Subaru’nun gidebileceği yerse――
Subaru: [――Demek bu yüzdendi.]
Flop: [Bayım?]
Arkasındaki ara sokak konusunda temkinli olsa da gözleri ansızın kanlandı.
Todd’a yönelik korkusu, Flop’a yönelik vicdan azabı, Rem’e yönelik endişesi, Emilia’ya yönelik sevgisi, Beatrice’e yönelik özlemi, içinde ne var ne yoksa o saniyede adeta unutuldu.
Ve onların unutuluşuyla yüzeye çıkan duyguya tutunan Subaru, gözlerini sımsıkı kapattı.
Sonra da――
Subaru: [――Blöflerim anlaşılmadan önce çabucak Guaral’ı terk etmemiz gerekiyor.]
△▼△▼△▼△
Sıradaki eylemine karar veren Subaru, vaktini boşa harcamadı.
Hareket planıyla birlikte ara sokaktan ayrılışı sonrasındaysa Todd, herhangi bir hamle gerçekleştirmedi. Anlaşılan Subaru’nun tahrikleri karşısında ekstra temkinli hale gelmiş, yani bu tahrikler etkili olmuştu.
Ancak blöflerinin etkisi bir noktada sona erecekti.
Subaru: [Kesinlikle yakında yakama yapışacaktır. Buradan bir an önce uzaklaşmamız gerekiyor…]
Tek seçenekleri kaçmaktı.
Kararını veren Subaru, Flop’a kısa bir açıklama yapıp onu peşine takarak az önce ayrılmış oldukları yere――yani beş kez ölmeden önce çıkış yaptığı hana koşturarak merdivenlere fırladı.
Sonra da Rem ve diğerlerinin kaldığı odanın kapısına atılarak telaşla içeri daldı.
Subaru: [Rem! Sen iyi mis… vooa!?]
Medium: [Uvah! Ne, demek sizdiniz! Neredeyse öldürecektim sizi!]
Kapı alabildiğince açıldığı saniyede Subaru’nun boynuna hareketi kesen bir palanın buz gibi bıçağı değdi. Ve palanın sahibi olan Medium silahını kınına yerleştirip mahcup mahcup “Paardon, pardon” dedi.
Medium’un arkasından, odanın derinliklerinden tüm bu etkileşimi irileşmiş gözlerle izleyen Rem ise,
Rem: [Bi-bir anda neler oluyor böyle! Gittiniz sanmıştım, ne çabuk döndünüz…]
Subaru: [Rem!]
Rem: [――Hk]
Subaru’nun ani dönüşüne şaşıran Rem, yüzünün rengi değişmiş genç adamı azarlamaya başladı. Ama Subaru, onun söyleyeceklerini dinlemek yerine yanına koşturarak kollarını bedenine doladı.
Narin bedeninin bir anda kucaklanışıyla da Rem’in nefesi kesildi ve omuzları ufaldı.
Ve sonra da,
Rem: […Bırak beni lütfen.]
Subaru: […Ah, evet, benim hatam pardon. Birazcık fazla gaza geldim…]
Rem: [O-onu anladım. Görünüşe bakılırsa ciddi bir şeyler yaşanmış.]
Onun gerçekten güvende olduğundan emin olan Subaru, Rem’i usulca kendinden uzaklaştırdı.
Subaru’ysa kendisini az önce gelemeyen azara hazırladı. Ama Rem, onu azarlamak yerine uzunca bir iç çekip bu tavrına göz yumarak konuşmaya devam etti.
Rem: [Peki öyleyse. Ne oldu?]
Subaru: […Gerçekten kötü bir herif tarafından tespit edildim. Onu atlatmayı başardım ama bu bize çok fazla zaman kazandırmayacak. Artık burada kalamayız. Daha yeni geldiğimizi biliyorum, o yüzden gerçekten üzgünüm ama…]
Rem: [Yani şehirden ayrılmamız gerekiyor, değil mi? Anlaşıldı. Louis-chan, çantalarımızı alır mısın lütfen.]
Rem, uzun uzadıya bir açıklama için zamanları olmadığını anladı ve mevcut durumu sessizce kabullendi.
Ve olabilecek onca şey varken Louis de gerçekten Rem’in söylediğini yaparak çantaları sırtlandı.―― Bir dakika, bu işte bir terslik vardı.
Subaru: [Neden… Siz neden çantalarınızı açmadınız? Halbuki hana yerleşmiştik…]
Rem: [――――]
Subaru: [Bir saniye, Rem, acaba sen, bir ihtimal…]
Rem, Subaru’nun sorgulayıcı bakışları altında sessizliğini korudu.
Ancak bu sessizliği de Subaru’nun kati şüphelerini sesli yanıtlaması kadar etkiliydi.
Subaru: [Demek bu yüzdenmiş… Buraya gelme teklifimi böylesine kolay kabul etmene şaşmamalı…]
Flop: [――Düşünüp taşınacak çok şey olduğuna eminim, Bayım, ama şimdi vakti değil, haksız mıyım?]
Subaru: [Flop-san.]
Rem’in tavrının doğurduğu anlaşılamazlığı sindiren Subaru elleriyle alnını örterken Flop, omzuna dokundu. Ve onun ciddi çehresi Subaru’yu harekete geçmeye teşvik etti.
Şu hayatta bir kez karşılaşabileceği kıymetli zırvalığıyla kazandığı zamanı boşa harcayamazdı.
Flop: [Kardeşim, biz de bu üçlüyle birlikte şehirden ayrılacağız. Bana Beyefendinin peşinde tehlikeli bir metres olduğu söylendi! Hanımefendi ve Yeğeni de kurtarmamız gerekiyor!]
Medium: [Vooah, tamamdır abi! Ama, şey, ben botlarımı çoktan çıkartmıştım!?]
Flop: [Öyleyse tekrar giy, kardeşim! Ayakkabılar defalarca giyilebilirler! Onların gücü de budur!]
Medium: [Ohhh! Harikasın abi! Sen gerçek bir ayakkabı dehasısın!]
Flop’un kararlı ikna sözlerini işiten Medium, bunu kabullenerek hızla botlarını giymeye koyuldu.
Rem’in bedenini kaldırıp kucaklayan Subaru’ysa kardeşler arasında bir etkileşim olduğu için müdahale etmemesine rağmen tüm bunları bir hayli şüpheli buldu.
Rem: [Bekle! Hiç değilse sırtına alsaydın…]
Subaru: [Bu bir acil durum tahliyesi! Ve tahta oturağımız da kağnıda… Flop-san! Araç nerede!?]
Flop: [Hanın ahırında! Ve müsaadenle şunu söyleyeceğim, Botecliffe’in bizim üçüncü kardeşimiz olduğunu söylemek abartı olmaz! O, geride bırakamayacağımız küçük tatlı erkek kardeşimizdir!]
Medium: [Abi! Bote-chan bir kız!]
Flop: [Küçük tatlı kız kardeşimizdir!]
Louis: [Ooh! Ooh!]
Durumun aciliyetine rağmen ekipteki herkes inanılmaz gürültü çıkartıyor ve Subaru, kollarında Rem’le alelacele merdivenlerden iniyordu.
Subaru: [Gürültü için üzgünüm! Lütfen oda ücretini kabul edin!]
Hanın resepsiyon masasının yanından geçen Subaru ve grubu, bu şekilde kalmadıkları için iade istemeksizin hanın kapısından fırladı.
Ve doğruca ahıra giden grup, orada eşyalarını barındıran kağnıyı buldu.
Subaru: [Bir Falo tam gaz koşarsa nasıl bir hıza ulaşır!?]
Flop: [Hahaha, onu bir kez bile tam gaz koşturmadım ki. Ee kardeşim, sen ne diyorsun?]
Medium: [Bilmem ki, ama muhtemelen abimden hızlıdır!]
Bu güvenilmez yanıtı işiten Subaru, Rem’i kağnının arkasına doğru kaldırdı. Louis de hemen içeri atılırken Subaru, onu da Rem’in yanına fırlatarak ahırın kapısını açtı.
Flop ve Medium’un da şoför koltuğuna oturuşuyla kaçış hazırlıkları tamamlandı.
Ardından――
Rem: [Umm, metres nedir? Flop-san’ın yaptığı açıklama da neyin nesiydi?]
Subaru: [Şimdi zamanı değil! Flop-san, Botecliffe’i tam gaz koştur!]
Flop: [Aahh! Ben ne yaptığımı biliyorum, merak etme! Hadi koş, Botecliffe!!]
Subaru da arabanın arkasına tırmandı ve Rem tarafından sitem dolu gözlerle kolu çekiştirilse de onun sorusunu yanıtlamadan Flop’a seslendi.
Bunu duyan Flop ise dizginleri tutup dayanıklı Cesur Öküzüne―― Botecliffe’e arkasından bağırdı.
Ve böylece kağnı ilerlemeye başladı. Ağır ağır, usul usul.
#Subaru’nun son tekniği işe yaradı! Açıkçası hiç aklıma gelmemişti ama mantıklı bir fikirdi. Bu Todd’u bir süre oyalayacaktır. Süper hızlı kağnıları yani öküz arabalarıyla da ondan kurtulurlar artık :D Şaka maka bu hızla ne kadar kaçabilecekler, grubumuzu neler bekleyecek çok merak ediyorum. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..