Cilt 7 Bölüm 19 [ Can Sıkıcı Bir Buluşma ] (2/2)

avatar
1756 18

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 19 [ Can Sıkıcı Bir Buluşma ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



Abel’in yaptığı affedilemezdi ve bu yüzden Subaru’nun döner dönmez yaptığı ilk iş intikam yumruğunu atmak olmuştu.

 

Abel o yumruktan sonra kendini sorguladığına dair herhangi bir belirti verseydi Subaru’nun hisleri farklı olabilirdi. Ama büyük oranda beklenildiği üzere Abel, en ufak bir vicdan azabı, hatta kötü bir şey yaptım hissiyatı bile yansıtmıyordu.

 

Değişmeyen, kibirli tavırlarıyla Subaru’nun sinirini bozuyordu.

 

Şimdi bile oni maskesinin ardından attığı keskin bakışları zerre kadar şüphe taşımıyordu.

 

“Ne olmuş yani?” der gibi bir hali vardı.

 

Subaru: [Oi, çeneni kapatmak yerine bir şeyler söylesene.]

 

Abel: [――Bundan ne çıkarım olacak?]

 

Subaru: […Gerçekten bunu da söyledin yani.]

 

Duyacağını öngördüğü çileden çıkartıcı yanıtı alan Subaru, Abel’in sözleri karşısında dişlerini sıkarak bakışlarını keskinleştirdi.

 

Ancak Abel, Subaru’nun suçlayıcı bakışlarını soğukkanlılıkla atlatarak,

 

Abel: [Bir şevkle geri dönüp bana vurduktan sonra ortaya koyabileceğin tek şey sıkıcı nefret söylemleri mi? Öncelikle, ben seni en başından uyarmıştım, öyle değil mi?―― Kolay bir yol olmayacak demiştim.]

 

Subaru: [Ghh…]

 

Abel: [Erişebileceğin en yakın huzur ve güvenliğe tutunuyorsun, bu yaşananların kafanı kullanmamanın cezası olduğunu anlamalısın. Mağlup edilen o askerlerden herhangi birinin gerçekleştirebileceği eylemlerden en olasısı, yanan kamplarına en yakın şehre gitmekti. Sağduyu bunu gerektirir.]

 

Subaru: [Öyleyse… Öyleyse, bunu en başta söylemeliydin!]

 

Bir dizi kalkık şekilde oturan Abel, acımasızca sözleriyle Subaru’nun aceleciliğine değinmişti.

 

Yine de Subaru her şeyden önce hatasını anlamış ve kabullenmişti. Önceki düşüncesizliği ve eylemlerinin talihsiz bir olaylar silsilesine yol açtığının farkındaydı.

 

Bununla birlikte Abel, pusudaki tehlikenin farkında olmasına rağmen her şeyi akışına bırakmıştı. Onun eylemleri de doğrudan düşmanın yararına olmuştu―― Onun gözünde müttefik veya düşman olmak önemsiz bir detaydan ibaretse yaptığı şey, Subaru’yu tuzağa düşürmekle eşdeğerdi.

 

Subaru: [Her şeyi başından beri biliyordun. Bizim İmparatorluk Ordusundan sağ kalanlarla karşılaşma ihtimalimizi de delice kaçma ihtimalimizi de. Nasıl olabilir, eğer tüm bu kargaşa içerisinde Rem…]

 

Abel: [――――]

 

Subaru: [Neyse! Her şeyi biliyordun. Ama çeneni kapalı tuttun.]

 

Hiç düşünmeden konuşuyor, dile getirilmemesi gereken şeylerden bahsetmeye çok yaklaşıyordu. Ağzından daha fazlasını kaçırmasına hızla mani olan Subaru, yanı başında oturan Rem’in yüzüne bakmaktan kaçınarak öfkesini Abel’e odakladı.

 

Öfkesinin alevleriyle heyecanı doruğa çıkıyordu. Abel’se bu heyecanına soğukkanlı――yo, soğuk bakışlarla karşılık veriyordu.

 

O insanın içine işleyen bakışlarıyla bu dünyanın ne kadarını görüyor ve çözüyordu bu adam?

 

Ve bu denli şey görebilen bir adam ne demeye Subaru’yla diğerlerini oyuncak ediyordu?

 

Subaru: [Cevap ver bana, bok kafalı. Gitmemize neden izin verdin…]

 

Abel: [Kendimi ekstra zahmetten kurtarmak için. Ne daha azı ne de fazlası.]

 

Subaru: [Ekstra zahmet mi…?]

 

Subaru’nun kızgın bakışları karşılığında Abel, iç çekişe benzer bir ses çıkarttı.

 

Subaru gözlerini kırpıştırırken de toplantı odasının zeminini usulca okşadı ve kavrulmuş toprakları avuçladı.

 

Abel: [Senin gibiler kendi aptalca gözleriyle gördüklerine bilgelerin sözlerinden daha çok değer verirler. Düşen yağmur damlalarının yoğunluğu, benim ağzımdan dökülebilecek her şeyden daha anlamlı.]

 

Subaru: [――――]

 

Abel: [Bu sayede şiddetle hissediyor olmalısın. ――Senin, kaçacak hiçbir yerin yok.]

 

Diyerek avcundaki toprakları serpip dağıttı.

 

Subaru, yalnızca bu hareketle görüşünün dört bir yandan fena halde ve net olarak engellendiği şeklinde bir yanılsamaya kapıldı.

 

Kutsal Vollachia İmparatorluğunun İmparatoru olarak ustaca sözlerle insanları manipüle etmek kolay işti.

 

Sert ve kurnaz bir tilki olan İmparatorun karşısındaki Subaru’nun şikayetleri, kafeslenmiş bir maymunun feryatlarından farksızdı.

 

Yani Subaru, esasında yalnızca ne yapacağını bilemez halde kalakalmıştı.

 

Subaru: […Nihayetinde istediğin şey nedir?]

 

Abel: [Sana niyetimi zaten söyledim. Benden çalınan şeyi geri alacağım. Bu bağlamda mevcut İmparatorluk benim düşmanım. Aynı şekilde senin de.]

 

Subaru: [――. Yani bana seninle işbirliği yapmamı mı söylüyorsun?]

 

Abel: [Şimdilik sana zarar vermek için hiçbir sebebim olmadığını da açıklamıştım.]

 

Abel’in sözleri, canı zaten sıkkın olan Subaru’ya zehir gibi işliyordu.

 

Abel’in hitabet sanatı ondan net bir yanıt almaya imkan tanımıyordu ve Subaru’yu şaşırtmayı amaçlarcasına bir kurnazlık içerisindeydi ama diğer taraftan, Subaru’yu test etmeye çalışıyormuş hissi de uyandırıyordu.

 

Abel hiçbir seferinde bir iddiada bulunmamasına rağmen konuşmaya devam ediyordu.

 

Ona kendisi adına düşünmesini ve ne elde edeceğini seçmesini söylüyordu.

 

Subaru’yu bu defa da tartışmak istiyorsa seviyesini yükseltmesi için tahrik ediyordu. Ama Subaru, an itibarıyla onunla aynı tartışma seviyesine çıkamazdı.

 

Ve İmparator Hazretleri de Subaru’nun itaatkar bir şekilde duruma ayak uydurmasını bekleyecek kadar kibar biri değildi.

 

Subaru: […Yani her şey senin elinde, öyle mi? Bundan hoşlanmadım.]

 

Abel: [――. Maalesef elimde yalnızca birkaç kişi var. Kontrol edemediğim kısım yüzünden de burada, toz toprak içerisinde oturuyorum.]

 

Subaru: [――――]

 

Abel’in Subaru’nun ağzından dökülenlere verdiği karşılıktan bir kendini küçümseme seziliyordu.

 

Yüz ifadesi görünmüyor, ses tonu değişmiyordu. Buna rağmen kendini küçümsemiş gibi geliyordu. Bu da alışılmadık bir şeydi ―― Yo, Subaru’nun Abel’in kendisiyle dalga geçtiğini işittiği ilk seferdi.

 

Ve bu, ortadaki inkar edilemez gerçekliği kabullendiğinin de kanıtıydı.

 

Kendi astlarının isyan etmesine izin vermiş, taçsız bir İmparator olarak tahttan indirilmişti.

 

Ormanın derinliklerinde, Shudraqların tozlu toplanma alanında oturduğu şu durumda Subaru’nun hiçbir mazereti olmayan aptalca bir gaf yaptığı ortadaydı.

 

Subaru: [――――]

 

Bakışlarını dosdoğru Abel’e diken Subaru, sessizce düşüncelere daldı.

 

Hala ne Abel’in gerçek niyetinin farkındaydı ne de bundan sonrası için ne planladığının. Yalnızca bir kez daha onun hesaplarına aldanmamayı ve benzer bir talihsizlik yaşamamayı umuyordu.

 

Sahiden, ne haltlar geçiyordu bu Abel’in aklından?

 

Subaru, onun kendisini tarafına çekmek için bir plan yapacak kadar ileri gideceğini hiç zannetmiyordu. Subaru’ya böyle bir değer biçmesi akla yatkın görünmüyordu.

 

Buna rağmen Subaru’yu elde tutmasının bir sebebi varsa bu, Subaru’nun kendisinden ziyade bir yancısıyla ilgilenmesi olabilir miydi――

 

???: [――Bayım! Buranın insanları gerçekten neşeli ve yüce gönüllü! Etkilendim!]

 

Subaru: [Uvah!?]

 

Ciddi düşüncelere dalmış olan Subaru’nun bir anda nefesi kesildi.

 

Toplantı alanının girişinde beliren Flop’un güzel sesi yankılandı. Ve toplantı alanının ortasında sıralanmış tüm yüzlere bakarak,

 

Flop: [Oh amanın, gecikmeli selamım için özür dilerim! Sanıyorum ki buradakiler bu köyün temsilcileri. Oh! Kuna Hanım ve Holly Hanımın benzerleri de varmış!]

 

Kuna: [Biziz zaten.]

 

Holly: [Biziz ki~]

 

Flop: [Oh doğru ya! Kabalık ettim!]

 

Elleriyle saçlarını düzelten Flop, hızlıca toplantı alanının ortasına ilerledi ve dostane bir gülümseme takındı.

 

Flop: [Müsaadenizle kendimi düzelteyim, bendeniz Flop O’Connell! Kız kardeşim Medium ve Botecliffe ile birlikte seyyar satıcılık yapıyorum. Çeşitli sebeplerden ötürü Beyefendi, Hanımefendi ve Yeğen üçlüsüne olaylarla dolu bir yolculukta bu noktaya dek eşlik ettik. Bundan böyle, millet, sizin himayenizdeyim!]

 

Taritta: [Şu anda kibarlık falan mı ediyor…]

 

Taritta, Flop’un coşkulu selamı karşısında öfkeli bir ifadeye büründü. Sonra da bitişiğindeki Mizelda’nın yüzüne kaçamak bir bakış atarak,

 

Taritta: [Abla, ne yapmalıyız? Yabancılara geride kalmaları emredilmişti…]

 

Mizelda: [Bu doğru… Ehh, seksi bir adammış. Onu benim odamda tutacağım.]

 

Taritta: [Abla…]

 

Kollarını kavuşturan Mizelda, Flop’a edeceği muameleye yüzüne göre karar vermişti.

 

Mizelda’nın son derece basit bir mantıkla vardığı hükmü anlamak kolaydı ancak onu klan şefi olarak destekleyen Taritta için can sıkıcı bir durumdu. Elbette ki Mizelda’nın hükümleri tamamen o temele dayanıyor olsaydı Subaru’nun köyde kalması mümkün olmazdı, bu nedenle Subaru, işin içerisinde daha fazlası olmalı diye düşünüyordu.

 

Subaru: [Doğru ya, Mizelda-san, kontrol etmek istediğim bir şey var. Flop-san benim misafirim, onu peşime takmak benim kararımdı da diyebilirim. Ama onu Yaşam Kaynağı Ritüelinden geçirmeye gelince…]

 

Flop: [Yaşam Kaynağı Ritüeli mi? Bir ihtimal, bu köyde nesilden nesle geçen geleneksel bir karşılama töreni falan olabilir mi!? Böyle bir tecrübeyi seve seve kabul ederim!]

 

Subaru: [Geleneksel bir tören olduğu doğru ama hoş bir karşılama olduğunu söylemek biraz zor.]

 

Flop ritüeli denemeyi iple çekiyordu ama muhtemelen kendisine bir Cadı Yaratığıyla karşı karşıya gelme ihtimali sunulsaydı o bile çekimser hale gelirdi. Subaru, bunu duyduğu takdirde Flop’un tavrının değişme olasılığından korkuyordu ama her halükarda böyle bir şeyin gerçekleşmesine izin vermek istemezdi.

 

Abel: [――Bu ince duvarla bölündüğümüz andan itibaren biliyordum ama gerçekten gürültücü bir topluluk.]

 

Flop’un tavırlarını yadırgayan kişi şimdi de oni maskesinin ardındaki gaddar İmparator olmuştu.

 

Flop’un ışıl ışıl sıcaklığıyla Abel’in damarlarında akan soğukluk arasında ciddi bir fark vardı. Hiç değilse Abel’in Flop’u sevmek için hiçbir sebebi yokmuş gibi görünüyor olması Subaru’nun kanını donduruyordu.

 

Flop: [Oh amanın! Ne kadar da alışılmadık bir maske… Köyün reisi falan olabilir mi acaba? Bir yerlerde özel pozisyonları olan kişilerin özel görünümleri olabileceğini okumuştum!]

 

Flop, bu ilk karşılaşma fırsatlarını Abel’in çarpıcı görünümüne atıfta bulunarak başlattı.

 

Flop’un şüpheli oni maskesiyle ilgili çıkarımı anlaşılabilirdi fakat Abel’i Shudraq Halkından biri olarak görmek zordu. Oni maskesi kısmı bir yana, kültürel olarak diğer Shudraqlardan fena halde farklıydı. Özellikle görünüş olarak daha alakasız olamazdı.

 

Abel: [Başarısız bir düşünce şekli değil ama dikkat ve sağduyudan yoksun. Daha az önce mesleğinin seyyar satıcılık olduğunu söylemiştin…]

 

Flop: [Oh, evet! Kardeşim Botecliffe mallarımızı taşıyan kağnıyı çekiyor ve biz de İmparatorluk boyunca ticaret yapıyoruz… Bizler rüzgarın götürdüğü yere giden göçebe kardeşleriz!]

 

Elini göğsüne götüren Flop, şarkı söylermişçesine bu karşılığı verdi.

 

Ve binanın dışındaki ana meydandan “İşte benim abim!” şeklinde bir bağrış yükseldi. Aralarına ince bir duvar girse de kardeşler arasında derin bir bağ vardı.

 

Ama gelin görün ki böyle sağlam bir ilişkinin kanıtı dahi Abel’in tamamen donmuş kalbini ısıtmak için bir sebep teşkil etmemişe benziyordu.

 

Flop’un yanıtını işiten Abel, ufak bir “hmph” sesiyle birlikte,

 

Abel: [――Natsuki Subaru, onları şehirden getirdiğini söylemiştin.]

 

Subaru: [İnsanlara nesne gibi davranma. Başlangıç olarak, doğru düzgün ifade etmem gerekirse asıl Flop-san bizi getirdi demek daha isabetli olur.]

 

Abel: [Mühim olan işin özü. Önemsiz şeylere ayıracak vaktim yok. Yine de bu şekilde geri döndüğün için seni öncelikle takdir edeceğim. Büyük bir başarıydı.]

 

Subaru: [Kulağa övgü gibi gelmediği kesin… Ne boklar çeviriyorsun acaba.]

 

Açıkçası Subaru’nun gözünde Flop ve Abel kötü bir eşleşmeydi.

 

Bu yüzden Flop’un meydanda beklemesini ve bir fırsat doğarsa kendisini tanıtmasını planlamış ama Abel’in tepkisini öngörememişti.

 

Gerçi Abel’in ilgilendiği şey Flop’un insanlığı değildi. Doğal olarak yalnızca sesinin gürlüğüyle tanınan Medium’un varlığı da değildi. Hal böyle olunca cevap açıkça ortadaydı.

 

Abel: [Tüccar, Guaral’ı ne kadar iyi tanıyorsun?]

 

Flop: [İyi bir soru, Şef Bey! Gururla söyleyebilirim ki Guaral’ı gayet iyi tanıyorum. Her halükarda fazla uzaklara seyahat ettiğimiz takdirde hayatlarımızın sona ereceği kesin demektir. Çünkü biz seyyar satıcıların bile sabit yerlerden gidip gelmeye alışması gerekir!]

 

Kuna: [Anlaşılan temkinlilik ve korkaklık arasında ince bir çizgi var, ha…]

 

Kuna, Flop’un her daim pozitif olan özgüveni karşısında bıkkınlıkla iç çekti.

 

Ancak Flop’un yanıtını işiten Abel, oni maskesinin ardında sessizliğini korudu. ――Yo, Subaru’nun kulakları o sessizlikte belli belirsiz bir ses algıladı.

 

O ufak ses, Abel’in boğazından kaçmıştı.

 

Abel: [Şu tesadüfe bakın. Büyük bir keşif olmuş, Natsuki Subaru. ――Şehre aşina olan bir seyyar satıcı birkaç sapa yol biliyordur muhtemelen.]

 

Subaru: [Oi, dur bakalım, Abel. Sapa yol mu? Ne öneriyorsun?]

 

Abel: [Yine mi yanıt arıyorsun? Tekrarlanan sorgularımın anlamını idrak edememişsin gibi görünüyor. Böyle bir cehalete yakışabilecek bir etiket bulamıyorum.]

 

Subaru: [――――]

 

Konuşma şekli her zerresiyle sinir bozucu olsa da Subaru’nun Abel’in sözlerine edebileceği bir itiraz yoktu.

 

Natsuki Subaru buradaki tartışmayı sonlandırıp arkasını dönüp gidemeyecek kadar izole ve çaresiz durumdaydı. Bu yüzden ne kadar can sıkıcı olsa da dikkatlice düşündü.

 

――Yo, aslında hiç düşünmeden de Abel’in niyetini gayet iyi çözmüştü.

 

Az önce Flop’a sorduğu sorulardan belliydi.

 

Subaru: [Abel, sen, sen gerçekten…]

 

Abel: [Kullanıldığı takdirde ağır çalışan beyinler bile yanıta ulaşırlar. Ahh, senin düşünme şeklinden de bu beklenirdi.]

 

Subaru, titreyen dudakları ve kaskatı kesilmiş yanaklarıyla, Abel’in oni maskesinin ardından kalpsiz planını anlatan ve insanın içine işleyen gözlerine baktı.

 

Ve Abel, Subaru haricindeki herkesi bilgilendirerek şöyle dedi:

 

Abel: [――Duvarlarla kaplı Guaral Şehri düşürülmeli. O şehir, bir sonraki üssümüz olmalı.]

 

#Gittikleri gibi tıpış tıpış dönen kahramanlarımız iki masum tüccarı da tüm bu batağın içerisine düşürdü. Ve şimdi maskeli imparator, daha yeni kaçtığımız Guaral şehrini ele geçirmek istiyor. Bu cildin 19. bölümünü de böylece bitirmiş olduk, acaba sonuna dek bu imparatorlukta mı olacağız diye merak etmiyor değilim. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr