Cilt 4 Bölüm 9 [ mezarlık ] (3/4)

avatar
4359 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 9 [ mezarlık ] (3/4)


Çevirmen : Clumsy

 

 

Çay, ‘’ Sonbahar yaprakları ‘’ na benzer rengiyle titreşiyordu. Bunu uzaktan fark eden Subaru, tavsiye etmekten kendini alamamıştı.

 

[Garfiel: Hey, her şeye rağmen sen bayağı duyarlısın di mi? Bi bardağın yetmeyeceğini anladın …… Pfft! Haah!? Ooy, sen… bu sadece yaprak suyu değil mi……?]

 

[Ram: Eğer boğazını ıslatırsa su, çay ya da yaprağın suyu farketmezdi, değil mi? Madem böyle söyledin git ve hepsini iç. Eğer azıcık bile bırakırsan… Onu bükeceğim.]

 

Tam olarak neyi bükeceğini belirtmeden Garfiel’in kasıklarına keskin bir bakış attı. Subaru bu bakıştan hedefinin neresi olduğunu anlamıştı, tehlike karşısında bilinçsizce kendi bacaklarını kapattı.

 

Garfiel acıdan içi sızlayarak anında tüm bardağı bitirdi. Bir kenardan tüm konuşmayı gözlemleyen Roswaal bir anda dikkatleri üzerine çekti.

 

[Roswaal: Aaa~~ha.  He~piniz durumumun farkına varıp beni dinlenmeye mi bıraktınız? Yoksa esas planınız beni güldürüp yara~larımı açmak mı? Eğer öyleyse kesinlikle başarı~lı oluyorsunuz.]

 

Acı bir gülümsemeyle bunları söyleyen Roswaal, kafasının üst kısmındaki bandajların üzerine hafifçe dokunuyordu. Gerçekten de beyaz kumaşa kırmızılık bulaşmaya başlamıştı. O anda, şu ana kadar sakin olan odanın modu değişti, yüzünün rengi değişmiş olan Ram, bir anda Roswaal’a yöneldi. Yarasının üzerindeki elinin üzerine kendi elini de yerleştirdi.

 

[Ram: Gerçekten çok üzgünüm, Roswaal-sama. Ne kadar Ram sizin yanınızda olsa da……]

 

[Subaru: Ona kahkaha attıran senin çay şakaların değil miydi?]

 

Subaru’nun laf sokuşu Ram’dan gelen öldürücü bakışlarla kesildi. Subaru, bu sefer bakışlarını Roswaal’a çevirdi. Kanaması ciddi bir yerde gibi görünmüyordu en azından. Yaraları daha kanamayı yeni bırakmış olmalıydı ――diğer bir deyişle, muhtemelen iyileşebilmesi için en kritik zamandı şu an.

 

[Emilia: Roswaal, sanırım artık seni tedavi etsem iyi olacak…]

 

[Roswaal: Hayır~~, gerekli değil, Emilia-sama.]

 

Subaru’yla aynı sonuca varmış olan ruhlar, Roswaal’a doğru yürüyen Emilia’nın üzerindeki havada belirdiler. Ama Emilia, bizzat Roswaal’ın kafa sallayışıyla durdurulunca, mavi-beyaz ışıklar saçan ruhlar bile efendilerinin kararsızlığı karşısında ne yapacağını bilemedi.

 

―― Ortaya çıkan ruhlar Emilia'nın etrafında süzülürken, Subaru'nun anlayamadığı nedenlerden dolayı Garfiel, donmuş gözleriyle ona baktı.

 

[Roswaal: Sonuçta şu anda, benim kanayan ya~ralarımdan çok daha önemli bir mesele var. Ne de olsa ha~yatım tehlikede değil, o yüzden diğer meseleye öncelik verelim.]

 

[Emilia: Kendin söylemiş olsan bile bunu yapmamın imkanı yok. Ortada yaralı bir insan varken bunu kenara atıp başka bir şeyle ilgilenmek çok …]

 

[Roswaal: Sana bunun tahta oturman için gerekli bir şey olduğunu söylesem bile mi?]

 

Emilia’nın genel sakinliği durdu, gerekirse Roswaal’ı zorla iyileştiririm diyen ifadesi dondu kaldı. Menekşe gözleri tamamen açıldı. Onu izleyen sarı göz, esrarengiz bir şekilde parıldıyordu.

 

[Roswaal: Mathers ailesi için sığınak sadece nesilden nesile geçen bir toprak parçası. Ama Emilia-sama’nın geleceği için bu çok daha büyük bir mesele … evet çok kıy~metli bir mesele. Dolayısıyla ne olursa olsun seni buraya davet etmeye niyetliydim. ―― Ama sen plan~ladığımdan erken geldin … değil mi?]

 

[Emilia: Benim için önemli mi……? Hey, ne demek oluyor bu……]

 

[Roswaal: Bu sığınağın problemiyle Emilia-sama’nın problemi tamamen birbirine bağlı. O yüzden belki de burda bunu çözebilirsin. Emilia-sama’nın desteği, mesele bu.]

 

[――!?]

 

Roswaal Emilia’nın ifadesindeki değişimi görüp, her şey planladığı gibi gidiyor diye sevinmiş, diğer taraftan duygu değişimlerini çözmeyi pek beceremeyen Subaru, dişlerini sıkarak gergince bakakalmıştı.

Ama bu gerginliği kelimelere dökmesine fırsat kalmadan, Roswaal, sessizce oturan Garfiel’e dönüp konuşmaya başladı.

 

[Roswaal: Seni görevlendiriyorum Garfiel. Bu ikisine sığınakta rehberlik et. ――Hatta mezar konusunda da.]

 

[Garfiel: ――Heh, bu iyi bi fikir mi?]

 

Boşalttığı porselen bardağı parmağıyla döndürüp duran Garfiel, ufak bir kahkaha attı. Sorgulanan Roswaal, kendisinin bandajlarını değiştirmekte olan Ram’ın pembe saçlarını hafifçe okşuyordu.

 

[Roswaal: Her şeyden önce durumu anlamaları gerekiyor. Şartları ve diğer meseleleri gün~eş battıktan sonra tartışabiliriz, ama mezarı daha önce halletmeliyiz.]

 

[Garfiel: Ah, güneş batmak üzere. Batınca işler çok basit olmayacak. Peki madem size rehberlik edeyim.]

 

Garfiel ayağa kalktı, elinde tuttuğu bardağı az önce kalktığı koltuğa koydu ve Subaru ile Emilia’ya döndü. Haklarında konuşulmasına rağmen konuşmaya dahil edilmeyen ikiliye karşı tüm dişlerini göstererek sırıttı.

 

[Garfiel: Bu kadar salak gözükmeyin. “Dün Hoikoro'yu öfkelendirmiş gibi” ya da bunun gibi aptalca bir şey gibi olmak istemiyorsanız gitsek iyi olur.]

 

[Subaru: Bekle, bekle, bekle! Biz neler konuşulduğunu hiç anlamadık ki. Daha Roswaal’la olan konuşmamı bile bitirmemiştim bilirsin. En azından önce bitirmemi bek……]

 

[Ram: Yaraları açıldı. Şimdilik önceliğimiz, bandajlarını değiştirip onu iyileşmeye bırakmak . Barusu Roswaal-sama’nın söylediklerini yapıp doğruca mezara gitmeli.]

 

Subaru Garfiel’in zorlamasına karşı durmaya çalışırken Ram’ın emredici sözleri tarafından durduruldu. Kız bir eli yatakta, her zamanki sert bakışlarıyla konuşuyordu.

 

[Ram: Sakin ol, gece olunca konuşuruz. Roswaal-sama bu halde kaçacak değil. Ama eğer güneş batmadan mezarı ziyaret etmezsen o fırsat kaçacak.]

 

[Subaru: Hayatımda böyle enerjik bir mezar duymamıştım hiç!]

 

Subaru, boyun eğmiş bir şekilde başını kaşırken Emilia’nın delici bakışlarıyla karşılaştı. Gözleri zayıf duygularla titriyordu ve ne yapmaları gerektiğinin kararını Subaru'ya bırakıyor gibiydi.

 

Ya burada kalacak ve Roswaal’la konuşmalarını bitirecek ya da onun isteği üzerine Garfiel’le mezar yerine gideceklerdi.――Karar verilmişti.

 

[Subaru: Anlıyorum. Mezara gideceğiz. Bu önemli, değil mi? Döndüğümüzde senden tüm cevaplarımızı uygun bir şekilde alacağız.]

 

[Roswaal: Durum bu hale geldiği için üzgü~nüm. Ge~ce olsun, o zaman her şeyi ço~~k daha düzgün bir şekilde tartışırız.]

 

Subaru’nun kararını duyan Emilia omuzlarını rahatlattı ve memnuniyetle kafasını eğdi. Garfiel ve Ram da bunu kabul etmiş görünüyordu, görevlerine doğru yola koyulacaklardı. Ama bundan önce, Subaru, tek bir parmağını kaldırarak [ Şeyy, yalnız ] dedi.

 

[Subaru: Mezara gitmeden önce sormak istediğim bir şey var.]

 

[Roswaal: Mmm~~? Sorun değil, sor bakalım. Basitçe cevaplayabileceğim bir şeyse buyur, istediğ~ini sor.]

 

[Subaru: Peki o zaman, sözüne güveniyorum. ――“Rem” adını daha önce duydun mu?]

 

 

# Subaru, Rem'i hatırlıyor musun sorusunu dünya üzerindeki her canlıya yöneltmeye devam ederken,  biz de ''hava kararmadan'' gidilmesi gereken mezarı görmeye gidiyoruz. 
Bu ''mezar'' bize çok ilginç kapılar açacak. Heyecanlı bölümler geliyor demiştim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere! 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr