Abel’in sözlerine eşlik eden korkutucu ve dondurucu aura, havayı delip geçti.
Bundan kaynaklanan korkunç baskı hissinin sebebi güçleri arasındaki farklılık değildi. Varlıklarının farklılığıydı. Savaştıkları takdirde Abel’i mağlup edebilecek olan Rem’in ve Shudraq Halkının bile nefesleri kesilmiş, bedenleri donakalmıştı.
Elbette ki Subaru bile nefes alıp verişi düzensizleşecek kadar gözü korkmuş durumdaydı. Ve Flop da bu hisse yabancı değildi.
Ama İmparatorun korkutucu aurasına maruz kalmasına rağmen――
Flop: [Kurtlar diyarında koyunlar da yaşar. O kurtlar kıçımı ısırmaya gelecek olursa ben de kağnıma atlar, kardeşimle birlikte kaçarım. Bunu bugüne dek defalarca tekrar ettim, Bay Şef.]
Abel: [――――]
Yanakları donacak olsa bile Flop’un gülümsemesi silinmeyecekti. Bu da onun protesto şekliydi.
Bunu duyan Abel’den yayılan şeytani aura ansızın etkisiz hale geldi. Toplantı alanını kaplayan bunaltıcı havanın bir anda kayboluşuyla da Subaru, özgürce nefes alma kabiliyetine kavuştu.
Lakin nefes alma fırsatı bulmuş olsa da kalbi normale dönecek durumda değildi.
Subaru: [Ahh, Flop-san…]
Subaru, boğuk bir sesle Flop’a seslendi. Flop’un Subaru’ya bakarken sergilediği gülümseme ışıl ışıldı.
Buruk bir gülümsemeye daha yakın olsa da Flop’un çehresinde en ufak bir pişmanlık belirtisi yer almıyordu. Ancak o hiç pişmanlık duymasa da onu buraya getiren Subaru’nun pişmanlığı katlanarak artıyordu.
Çünkü Flop, Vollachia İmparatoruna alenen karşı çıkmıştı.
Shudraq Halkının komuta yetkisini elinde tutan Abel, bundan doğan memnuniyetsizliğiyle Flop’a istediği her şeyi yaptırabilirdi.
Ancak Subaru’nun endişelerinin aksine――
Abel: [――. Miskin argümanıma karşı çıktığını ve inancının sarsılmadığını görüyorum. Tam bir baş belasıymışsın, öyle değil mi, tüccar?]
Flop: [Öyle mi? Halbuki bildiğim kadarıyla tanıdığım insanlar beni hoş buluyor!]
Mizelda: [Katılıyorum.]
Aurasını dizginleyen Abel, öfke mızrağını Flop’a doğrultmamıştı.
Flop’un tepkisiyse ne denli tehlikeli sularda yüzdüğünün farkında olup olmadığını belli etmeyecek cinstendi. Mizelda’nın beyanına yorum yapan da olmamıştı.
Abel: [Az önceki minnettarlığımı geri alacağım, Natsuki Subaru.]
Subaru: [Ha?]
Kalbindeki huzuru henüz onaramamış olan Subaru, Abel’in seslenişini işitti.
Oni maskesinin ardındaki adam keskin bakışlarıyla inatçı Flop’a baş sallayarak,
Abel: [Tamam öz farkındalığın düşük ama buraya birini getirmeyi planlıyorsan hiç değilse isteklerimle uyumlu birini getirmeliydin. Bu sayede gelecekte doğacak zorluklar olmadan işleri yürütebilirdik.]
Subaru: […Öyle birinin daha en başından bize iyi davranacağına şüpheliyim.]
Abel: [Hm, sanırım bu muhakemende haklısın. Ne kadar da can sıkıcı.]
Önceki minnettarlığının sebebi Subaru’nun Flop’u peşine takmasıyken Flop’un inadı, Abel’in bu övgüyü geri almak istemesine yol açmıştı.
Flop resmen İmparatorun otoritesine karşı çıkmıştı―― Yo, onu öylece kestirip atmıştı. Subaru, onun böyle net bir duruş sergileyecek biri olacağını hiç düşünmemişti.
Abel’in Flop’un bu duruşuna göz yummasının ne denli beklenmedik olduğundan bahsetmeyeyse gerek dahi yoktu.
Rem: [Abel-san’ın daha dik başlı olmasını bekliyordum.]
Subaru: [Bir saniye, Rem!?]
Rem’in kısa yanıtı Subaru’nun içinden geçenleri yansıtırken Subaru, gözlerinin istemsizce irileşmesine engel olamadı.
Açıkçası Subaru da bu durumu şaşırtıcı bulmuş ama bir faydası olmayacağını düşündüğü için dile getirmemişti. Aynı sözler Rem’in ağzından çıktığındaysa Abel’in oni maskesi ona çevrildi.
Oni ve oni maskeli adam karşı karşıya gelirken aralarındaki boşluğa bir süreliğine sessizlik hükmetti.
Abel: [――İnançları olan insanlar endişe vericidir. Güçlü kökler yayılır ve gövdeye güç sağlar.]
Rem: […Bu, ne anlama geliyor?]
Abel: [Anlayamadın mı? Boş ver, önemsiz bir şey.]
Abel’in sessiz ve beklenmedik yanıtını işiten Rem’in kaşları çatıldı. Yanıtından duyduğu hayal kırıklığını belli eden Abel de hafifçe kafasını salladı.
O hayal kırıklığının sebebini kimseler bilmiyordu. Ancak Subaru, kabaca tahmin edebiliyordu.
Subaru: [… Alıntı mı yapıyordun?]
Abel: [Hah, bunu beklemiyordum işte. Eğitimli bir tipe benzemiyorsun.]
Subaru: [Öyle bir şey olduğunu tahmin ettim. Birinin sözlerini kullanıyormuşsun gibi geldi.]
Abel’in beklenmedik bir şekilde normal bir insan gibi konuşması şaşırtıcıydı.
Ancak söz konusu kişi olan Abel, gerçek düşüncelerinin açığa çıkmasını hiç umursamayarak kısaca “Anlıyorum” deyip geçti.
Abel: [Az önceki soruna, benden bunu beklemiyor oluşuna gelirsek, hakkımda sağlam bir izlenim edinmişsin, öyle değil mi? Her şeyden önce, benden beklediğin şey neydi?]
Rem: […Hiç değilse bilgi almak için işkence etmene kesin gözüyle bakıyordum.]
Abel tarafından sorgulanan Rem’in cevabıyla verdiği izlenim, fazla dürüst olduğu şeklindeydi.
Bununla birlikte Rem’in ağzından çıkanlar Subaru’nun hiç aklına gelmemiş değildi. Abel’in Flop’a itaat ettirmek istediği takdirde Shudraqlara işkence emri vermesi veya benzer hareketlerde bulunması hiç şaşırtıcı olmazdı.
Fakat Abel, bu sözler karşısında omuz silkerek “İşe yaramazdı” yanıtını verdi.
Abel: [Elbette ki acının en iyi müzakere taktiği olduğu zamanlar vardır. Ancak bu yöntemle elde edilen bilgilerin doğruluğu son derece düşüktür. İnsanlar kendilerini bekleyen acıdan kaçınmak için yalan söylemekten yana hiç tereddüt etmezler.]
Rem: [――――]
Abel: [Ve gözlerim bana bu senaryoda sen olsaydın gerçekleri hayatın pahasına koruyacağını söylüyor.]
Abel’in gözlerini kendisine dikip kalan Rem hakkındaki değerlendirmesi bu şekildeydi.
Profilden bakılan Rem’in çenesi sımsıkı kapalıydı ve hoş yüz hatları, sağlam bir kararlılıkla silinmenin eşiğindeydi. Ve bu profil, Abel’in kısa ve öz değerlendirmesinin doğru olduğunu netleştiriyordu.
Abel: [Doğruluk oranı düşük bir bilgi karşılığında elimdeki birlikleri azaltabilecek aptalca bir eylemle riske girmeyeceğim. ――Bu yüzden pazarlık edeceğim.]
Flop: [Pazarlık mı?]
Abel: [Tüccar, elindeki tüm bilgilere talibim. Hadi bunun için pazarlık edelim.]
Diyen Abel kalkık dizini indirdi ve bağdaş kurar pozisyona geçti. Onu duyan Flop’unsa gözleri irileşti ve gülümseyen yüzüyle Abel’e döndü.
Sonra da――
Flop: [Bir tüccar olarak pazarlık sözünü duyunca heyecanlanmadan edemiyorum. Amaaa! Pazarlığa başlamadan önce bir şeyi netleştireyim. Ben çok inatçıyımdır. Kafam yarılıp açılacak olsa bile kabul edemeyeceğim şeylere razı gelmem.]
İşte Flop’un ağzından bu sözcükler döküldü.
△▼△▼△▼△
Subaru: [Kafam yarılsa bile kısmı hiç komik değildi… Hem de hiç komik değildi, Flop-san.]
Flop’un az önceki pazarlık mücadelesini başlatan yakıcı sözlerini anımsayan Subaru, acı bir surat ifadesine bürünmüştü.
Flop bunu kasten yapmış olmasa da bu kelimeler, onun kafasının yarılıp açılışına gerçek hayatta defalarca tanık olan Subaru için sürpriz bir saldırı etkisi doğurmuştu.
Subaru: [――――]
Gözlerini kısan Subaru, birazcık uzağındaki bir tepeden toplantı alanını izliyordu.
Abel ve Flop’un toplantı alanındaki pazarlığı veya “iş görüşmesi” hala devam ediyordu.
Abel, Guaral'ın fethi için gerekli bir dayanak istiyordu. Flop ise bu iş için görevli bilgiye sahipti ama o bilgiyi açığa çıkartmıyordu. Şu an için içerideki durum bu şekildeydi.
Subaru’nun toplantı alanından ayrılma sebebiyse görüşmeler için gerekli olmayan herkesin dışarı çıkarılmasının emredilmesiydi. Özetle Abel’in emriyle oradan çıkartılmıştı.
Ve Subaru da orada kalması için bir sebep sunamamıştı.
Subaru: [Şehre girmek için gizli yolları kullanmak, düşman generalin boğazını kesmek gibi ani bir baskın yapmak.]
Toplantıdan atılan Subaru, orman kokulu rüzgarların tadını çıkartarak hatıralarını yokluyordu.
Duyduğu kadarıyla Abel’in ana hatlarıyla belirttiği plan buna benzerdi.
Basit bir plan olsa da sayı farkının üstesinden gelmelerini sağlayacak başka bir yol çizmek zordu. Değiştirilebilecek veya eklenebilecek bir şey varsa o da şehirde dikkat dağıtıcı bir olay çıkarmak veya düşman generalin korumalarının sayısını azaltacak bir numara yapmak olurdu.
Planla ilgili sorunlara gelince――
Subaru: [Basit planlar rahatlıkla öngörülebilirler. Hiç değilse ben öyle düşünüyorum… Hele de karşımızda Todd varken.]
Başka bir saldırı yöntemi kullanılmazsa rakibin o yönteme karşı önlem alacağı kesindi.
Dolayısıyla düşmanın çoktan önlemini aldığı bir plan, beysbolda topu tam ortadan, dümdüz atmak gibi bir şey olurdu. Yani bekleyen düşmanın bakış açısından ağız sulandırıcı, kolay bir hedef teşkil ederdi.
Ve Subaru, Todd’un o topu ıskalayacağına ihtimal veremiyordu.
Subaru: [Yoksa fazla mı paranoyaklık ediyorum? Ekstrem şartlarda ortalama bir asker… Todd gibiyse, galibiyet şansımız yok demektir.]
Bilmiyordu. Çok fazla bilinmeyen vardı. Ama bunun gerçek olmasını istemiyordu.
Evet, Todd haricinde, aynı ayarda başka düşmanların da olduğu bir senaryoyu düşünmek istemiyordu. Ölümden Dönüşle en kötü ilişkisini yaşadığı, olabilecek en kısa sürede en çok ölümü yığıp biriktirmenin acısıyla kanıtlanmıştı.
Bunun Vollachia İmparatorluğu için bir norm olduğunu düşünmekse――
???: [――Pazarlıklar hala sürüyor galiba.]
Subaru: [――――]
Subaru bir noktada yüzünü elleriyle örtmüş ve dünyayla bağını kopartmıştı.
Karanlık boşluğa bakadururken ise kulaklarında, duymaya alışkın olduğu bir kız sesi işitti. Evet, duymaya alışmıştı ama aynı zamanda her daim dinlemeye devam etmek istediği bir sesti.
Tabii yalnızca kalbi ve hisleri huzur içerisindeyken.
Subaru: [Rem…]
Yüzünü örten ellerini indiren Subaru, gerginlikle gözkapaklarını açtı. Değneğine yaslanan Rem, tepenin hafif eğimi üzerinde sessizce dikiliyordu. Ve bakışlarının deliciliği, Subaru’nun kaskatı kesilmesine yol açıyordu.
Şu anda Rem’le bu şekilde baş başa kalmak kalbini acıtıyordu.
Subaru, Shudraq Halkının yerleşkesine geri döndü döneli öfkesini Abel’e odaklamış durumdaydı, çünkü yaptığı şey, onları tuzağa düşürmekten farksızdı.
Ve Subaru’nun bu haliyle Rem’le konuşmaktan kaçındığı da söylenebilirdi. Aslına bakarsanız bu yanlış değildi. Onunla konuşmaktan ve gerçek niyetini öğrenmekten korkuyordu.
Bu yüzden hoşlanmadığı şeylerden gözlerini kaçırıyor ve geçici bir çözüm bulmaya çalışıyordu.
Her halükarda hoşlanmadığı şeylerden kaçmak da bir yere kadardı.
Evet, bir yere kadardı ve bu yüzden――
Subaru: [――――]
Artık Rem’in ciddiyet dolu gözleriyle yüzleşmekten başka şansı yoktu.
#Abel hala kararsızolduğum, ne seviyorum ne sevmiyorum diyebildiğim bir karakter. Flop’sa bayağı gözüme girdi. Gerçekten iyi biri olmasının yanı sıra ne pahasına olursa olsun doğru bildiklerinden ödün vermiyor, insanların zararına olabilecek bir karara yanaşmıyor. Ama iki inatçının ‘pazarlığı’ nasıl sonuçlanacak onu hiç bilemiyorum. Cevap almak için okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..