Cilt 7 Bölüm 23 [ Müzisyen Natsumi Schwartz ] (4/4)

avatar
1824 16

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 23 [ Müzisyen Natsumi Schwartz ] (4/4)


Çevirmen : Clumsy



Belediyede askeri ekipman namına hiçbir şey olmadığı eğitimsiz gözler tarafından bile rahatça anlaşılabiliyordu.

 

Binanın barış zamanlarında şehrin idaresi için kullanılması nedeniyle hazırda bir ekipman olmaması da gayet normaldi. Buna rağmen şehirde üç yüzü aşkın imparatorluk askeri bulunuyor, muhafızların da eklenmesiyle beş yüzü bulan sayıları yeterli defansif gücü sağlıyordu.

 

Daha da önemlisi――

 

Subaru: [Sinsice koyunlarına girmeyi başardık, ama…]

 

Binanın içerisindeki Subaru, zihnindeki haritayı gülümseyerek gözden geçiriyordu.

 

“Kumaso Takeru” operasyonu beklenmedik şekilde sorunsuz ilerliyordu.

 

Subaru, güzel kızlardan oluşan gezgin bir eğlence grubunun şehrin sohbet konusu halini alacağını ve Zampara olarak tanınan Generalin onlara ilgi duyacağını ummuştu―― ve en nihayetinde bir ziyafete davet edilmeleri de Subaru’yla grubuna hedeflerine ulaşma imkanı tanımıştı.

 

Doğrudan Belediyeye davet edilen Subaru, bunu planlarını gerçeğe dönüştürmek için bir fırsat olarak görüyordu.

 

Ama bununla birlikte başka bir problem belirmişti.

 

Subaru: [Operasyonu bu gece gerçekleştirmemiz gerekecek…]

 

Yani Mizelda’ya ve ikinci takımın diğer üyelerine haber verecek zamanları olmayacaktı.

 

Subaru ve grubunu handan almaya gelen Jamal, temkinliliğinden olmasa da sapıklığı sağ olsun, onlara dışarıdan birileriyle temasa geçme şansı tanımamıştı.

 

Sezgileri kötü olsa da bunu sağlam yetenekleriyle telafi edebilmesi sayesinde Jamal’ın baş belası bir şahıs olduğu su götürmez bir gerçekti.

 

Subaru ve grubunun Belediyedeki hareketleri bile kısıtlanmıştı ve toplantı süresince konu dışı herhangi bir harekette bulunamadıkları için bu geceki planlarını hala ikinci takıma iletememişlerdi.

 

İşte bu nedenle――

 

Subaru: [Dışarıdakilerle Belediyenin içinden irtibata geçmemiz gerekecek.]

 

Başarısız olma ihtimalleri de vardı ama Subaru ve diğerlerinin operasyonu başarıyla sonuçlanırsa şehrin içerisindeki diğer imparatorluk askerlerinin silahsızlandırılması gerekecekti.

 

Doğal olarak bu da belli miktarda güç gerektirecekti, yani “Kumaso Takeru” operasyonu başarılı olsa da olmasa da dış dünyadakilerle iş birliği içerisinde olmaları mecburiydi.

 

İşte Subaru tam da bu yüzden bolca deneme yanılma sürecinden geçiyordu.

 

Subaru: [Aklından neler geçtiğini bilmiyorum ama Bianca’ya güven olmaz…]

 

Bu akşamki ziyafete konsantre olduğunu söylemek kulağa hoş gelse de Abel, Belediyeye davet edildikleri ve bekleme odasına kapatıldıkları andan bu yana tek kelime etmemişti.

 

Elbette ki bu planın başarı veya başarısızlığının dış dünyayla gerçekleştirecekleri iş birliğine bağlı olduğunu anlıyordu ama Subaru’nun tavsiyelerini karşılıksız bırakıyordu.

 

Flop da inanılmaz destekçi biri olsa ve kesinlikle çok yardımı dokunsa da Belediyeyi ele geçirme planı için uygun kişi olma rolünü karşılamıyordu. Her şeyden önce Subaru, onun başına daha fazla dert açacak bir şey yapmak istemiyordu.

 

Başka bir deyişle――

 

Subaru: [Bu konuda bir şeyler yapması gereken kişi benim.]

 

Diyerek yumruklarını sıkan Subaru, girdiği tuvalette kendisini gaza getirdi.

 

Subaru ve grubuna bekleme odasından ayrılmamaları gerektiği emredilmiş ama beklenildiği üzere tuvalete gitmeleri yasaklanmamıştı. Her halükarda Belediye imparatorluk askerleriyle dolup taştığı için şüphe çeken bir harekette bulunmamak adına pervasızca hareket etme lüksleri yoktu.

 

Subaru pencereleri incelese de hem demir parmaklıklarla kaplanmış olmaları hem de binanın üçüncü katında bulunmaları gereği onlardan kaçmayı deneyemezdi.

 

Askerlerin o ve grubu konusunda pek de temkinli olduğunu zannetmiyordu. Ama onları tamamen korunmasız bırakmaları da olanaksızdı. Bu emperyalizmin tezahürü olabilirdi.

 

Subaru en kötü ihtimalle bu akşamki ziyafette gerçekleştirecekleri operasyonla ilgili kararlarını gözden geçirme fikrini sorguluyordu.

 

Subaru: […Ziyafeti atlatsak bile sonrasındaki davetten kaçınamayız.]

 

Onlar güzel kadınlardan oluşan gezgin bir grubun üyeleriydi.

 

Her şeyden önce Zampara adıyla tanınan birinin huzuruna çıkarılmışken onlardan beklenenin dans, performans ve sonrasında da ‘eğlenceli bir gece’ olduğunu hayal etmek zor olmasa gerekti.

 

Subaru o güne dek vatandaşlardan gelen teklifleri atlatmayı başarmış olabilirdi ama bir imparatorluk askerinin, hele de bir generalin teklifini reddetmekte çok zorlanırdı. Ve yatak odasına götürüldüğü takdirde elinden hiçbir şey gelmezdi.

 

Sonuçta yalnızca kılık değiştirmişti, sonrasında ne yapacağına dair evrensel bir rehbere falan sahip olmamıştı.

 

Subaru: [Yani, iş o noktaya gelirse oyunumuz için kötü bir son olur.]

 

Yani ne pahasına olursa olsun bu gece her şeyi sona erdirmeliydi.

 

Ayrıca bir mucize eseri bu geceki davetten kurtulsalar bile eğer Jamal’ın söyledikleri doğruysa yarın generaller yerine sıradan askerlerin katılacağı ikinci bir ziyafet olacaktı.

 

Ve elbette ki o sıradan askerlere―― Subaru’nun karşılaşmayı en son istediği kişi de dahildi.

 

Subaru: [――――]

 

Dürüst olmak gerekirse Jamal hana geldiğinde Subaru’nun kalbi duracak gibi olmuştu.

 

Jamal’ın Natsumi’nin Subaru olduğunu anlamayışı içini rahatlatsa da tehlike tam anlamıyla sona ermiş değildi―― gerçi korktuğu ikinci kişinin o okla vurulup öldürülmüş olma ihtimali vardı.

 

Subaru: [Bunun boş bir umut olduğunu dillendirmek istemeyiz, değil mi?]

 

İçerisinde bulunması zor bir ruh haliydi.

 

Onunla yeniden karşılaşmak istemiyor ama ölmüş olmasını da dilemiyordu. Karmaşık bir durumdu.

 

Subaru bile bu dünyada yaşamasına izin verilmemesi gereken kötü karakterler olduğunu biliyordu. Günah Başpiskoposları bunun örnekleriydi ve her biri affı olmayan günahları yaşatıyordu.

 

Yani söz konusu bir Günah Başpiskoposu olsaydı onu hiç tereddütsüz ölüme terk edebilirdi. Ama o, onlardan biri değildi; yalnızca Subaru’nun korkusunun kaynağıydı, kötülüğün değil.

 

Her şeyden önce düşünce yapısı buyken o Günah Başpiskoposlarından biri olmasına rağmen görmezden gelmeye devam ettiği Louis’e ne demeliydi?

 

Subaru: [―― Bu hiç iyi değil. Şu anda beni bekleyen plana odaklanmam gerekiyor.]

 

Çökmekte olan temeli için endişelenmek saçmalıktı.

 

Gerçi genel anlamda yalnızca temeli de değildi. Yüzü makyajlı olsa da bedeni ve zihni tam bir paçavraydı.

 

Subaru, elindeki azıcık şeyle yetinip onları kullanmakta başarılıydı ve onu özel kılan da buydu.

 

Subaru: [Burada daha fazla kalamam, değil mi?]

 

Tuvaleti adamakıllı inceledikten sonra maalesef ki kullanabileceği hiçbir şey olmadığı sonucuna varmıştı. Dış dünyayla irtibata geçmek için başka bir yol bulmak zorundaydı.

 

Ayrıca tuvaletin kapısında bir muhafız bekliyor, Belediyenin içinde de öylece dolaşmalarına mani olan gözcüler bulunuyordu, bunların yanı sıra Subaru gerçekten de şüphe çekmek istemiyordu.

 

Planlarını gözden geçirmeleri gerekebilirdi. Durum daha elzem bir hal alırsa Abel bu bakış açısını anlayabilirdi.

 

Subaru: [Sizi beklettiğim için üzgünüm. Biraz gerginim de.]

 

Muhafız: [Hmm, oh, endişe etme. Ben de tam konuşacak birine denk gelmiştim.]

 

Subaru: [Konuşacak birine mi?]

 

Subaru sessizce tuvaletten çıkarken onu beklemekte olan muhafız böyle karşılık verdi. Koridordan geçen biriyle sohbete dalmış gibi görünüyordu ve o kişi de çenesi seğirir halde dönüp lafa girerek――

 

???: [――Oh, demek bu akşamki eğlenceye davet edilen dansçı sensin.]

 

――Kesinlikle görmek istemediği bir suratı karşısında bulan Subaru’nun adeta kalbi donmuştu.

 

Subaru: [Ah, ku…]

 

???: [Hm? Sorun nedir? Çok korkmuşa benziyorsun. Oh, hadi ama, seni yemem canım.]

 

Subaru’nun boğazının titrediğini gören yeni şahıs, gülümseyerek bir şaka yaptı.

 

Bu, Subaru’nun kısa bir süre önce Jamal’dan da duyduğu bir şakaydı. Ama yalnızca edepsizliğinden ötürü böyle söyleyen Jamal’ın aksine bu kişinin söylediklerini silkinip atamıyordu.

 

Gerçekten kendisini yemek isteyip istemediğini sormak istiyordu.

 

Muhafız: [Ne oldu, ona bir şey mi yaptın, Todd?]

 

Todd: [Ben mi? Saçmalama, yapabileceğim hiçbir şey yok ki. Yaralarım öylesine derin ki ne zamandır yatak istirahatindeydim. Yürümeyi bile zar zor başarıyorum.]

 

Muhafız: [O da doğru. Ee, senin suratından fizyolojik olarak nefret ediyor gibi sanki?]

 

Todd: [Bu çok kırıcı oldu…]

 

Kafasını kaşıyarak muhafız görevindeki askerle dostane bir konuşma gerçekleştiren kişi―― Todd’du.

 

Natsuki Subaru’yu en çok endişelendiren, korkutan ve Günah Başpiskoposları haricindekileri öldürmenin ahlaki yönünü sorgulatan kişiydi. Karşısında sohbet eden kişi, kabuslarının vücut bulmuş haliydi.

 

Subaru: [――Ah.]

 

Bir şeyler söylemeliydi; düşünüyor, beyni büyük bir hızla çalışıp çabalıyordu.

 

Sessizlik hayra alamet değildi. En ufak bir şüphe bile uyandırmamalıydı. Todd bunu keşfeder ve saldırmak için bir bahane olarak kullanırdı.

 

Kanıta veya ispata gerek duymazdı. Herhangi bir şüphesi varsa o şüphenin kaynağını ortadan kaldırmaya kalkardı.

 

İşte bu yüzden――

 

Todd: [Hey, cidden ama, senin neyin var böyle? Bir saniye, biz daha önce…]

 

Subaru: [Ah, pardon… yalnızca şey…]

 

Todd: [Yalnızca ne?]

 

Aynı sözleri sessizce tekrar ediyor ama kalbi ağzından çıkacakmış gibi geliyordu.

 

Yalnızca kendimi pek iyi hissetmiyorum diyerek bu konuşmayı sonlandırmak istemişti. Ama cümlesinin ortasında bunun gerçekten iyi sonuç verip vermeyeceğini merak etmişti.

 

Hastalık yaygın kullanılan bir mazeretti ama yalan söylemiş olurdu. Ve Todd, yalanını yakalayabilecek biriydi.

 

Ölümden Dönüşle elde ettiği bilgileri kullanmaya kalkarsa Todd niyetini anlar ve ona bıçağını saplardı. Yalanlar ortaya çıkardı. Kesinlikle.  

 

Yani yalan söylemekten kaçınmalıydı.

 

Subaru yalnızca kendisini kötü hissetmiyor, nefes almakta da zorlanıyordu――

 

Subaru: [Ben birazcık, şey, korktum da…]

 

Todd: [Korktun mu? Benden mi?]

 

Subaru: [Yalnızca sizden değil. Bunu söylemeyi hiç istemezdim ama… Buraya biraz zor kullanılarak getirildim.]

 

Derken gözlerini kaçırdı ve Todd’la göz göze gelmemeye çalıştı.

 

Her ama her hareketi zihninde şüphe tomurcukları doğuruyor, başarılı mı yoksa başarısız mı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Todd’un gözlerinin içine bakacak olursa yalanını anlayacağını hissediyordu. İçini görür, bunu keşfedermiş gibi geliyordu.

 

Subaru yalan söylemiyordu. Todd’dan kesinlikle korkuyordu. Gerçeği çarpıtmıyordu.

 

Subaru’nun bu çaresizce yanıtını işiten Todd, tek gözünü kapattı.

 

Todd: [Buraya zorla getirildiğini söylerken kimi kastediyor, onları getiren kimdi?]

 

Muhafız: [Ah, sanırım Birinci Sınıf Asker Aurélie’ydi.]

 

Todd: [Ohh, Jamal. Şimdi her şey anlam kazandı. Peki, seni korkuttuysa onun adına özür dilerim.]

 

Subaru: [Eh…]

 

Muhafızla yaptığı konuşma sonucunda ikna olan Todd, böyle söyleyerek Subaru’dan özür diledi.

 

Subaru bu beklenmedik tavır karşısında gözlerini iyice kaçırırkense parmaklarıyla yanaklarını kaşıyarak devam etti.

 

Todd: [Onun için kötü biri… diyemem. Jamal’ın konuşması ve kişiliği kötüdür, kafası da çok çalışmaz. Ama kötü biri değildir. Yalnızca neyse odur.]

 

Subaru: [Ha, ha…]

 

Todd: [Mümkünse hoşgörülü olup onu bağışlayabilir misin? Çünkü benim kayınpederim olacak gibi görünüyor. Ona hiç ama hiç benzemeyen meleksi kardeşi benim nişanlım olur da.]

 

Todd’un buruk bir gülümsemeyle söylediği bu sözler Subaru’nun kafasını karıştırmıştı.

 

Todd, Subaru’nun söz ve eylemlerine güvenmiyor gibi görünmüyordu. Aksine Jamal’la yaşadığı olay yüzünden ona acımış ve onun için endişelenmişe benziyordu.

 

Subaru’ysa kılık değiştirme sanatındaki uzmanlığına da genellikle sorunlu ve kaba bir şahıs olan Jamal sayesinde kurtulmuş olduğu gerçeğine de hayret ediyordu.

 

Demek ki boş yere olduğunu düşünerek güzelliğin peşinde koştuğu o günler nafile değildi.

 

Jamal’ın cinsel tacizi bile işe yarar çıkmıştı.

 

???: [――Oh! Hey, Todd, orada ne halt yiyorsun!]

 

Subaru bunu düşünürken koridorda öfkeli bir bağırış yankılandı.

 

O bağırışın kaynağıysa sesini yükseltip sert adımlarla yaklaşan Jamal’dı. Onun geldiğini gören Todd, elini hemen alnına götürdü.

 

Todd: [Uups. Yakalandım…]

 

Jamal: [Buna yakalanmak denmez! Karnında bir delik olan adama dinlenmek düşer! Kendi gözlerinle görmediğin şeye güvenemeyeceğini düşündün, değil mi?]

 

Todd: [Yo, yo, yo, sana güveniyorum. Güveniyorum canım. Şaşırtıcı derecede gayretlisin ve işini de iyi yapıyorsun. Ama insanlar gayretli olsa da boktan şeyler boktan olmaya devam ediyor, haksız mıyım?]

 

Jamal: [Yalnızca gözünle gördüğün şeylere güveniyorsun derken kastettiğim de buydu işte…!]

 

Jamal, ellerini kaldırıp omuz silken Todd’un yanıtı karşısında dilini şaklattı.

 

Ama homurdana homurdana yaklaştığı sırada Todd’un yanındaki Subaru’yu görür görmez ifadesi öfkeden gülümsemeye çevrildi.

 

Jamal: [Oh, sen o yan gösterici kızsın, değil mi? İçlerinde en çok senden hoşlanmıştım. Hey, eğer bu gece davet edilmezsen…]

 

Todd: [Ah, tamam tamam, anladık, yeter artık.]

 

Jamal, düşkün bir bakışla uzanıp Subaru’yu omzundan yakalamaya yeltenirken onu durduran kişi Todd oldu.

 

Ve Jamal’ı bileğinden yakalarken yanakları seğirerek bir kez daha “yeter” dedi.

 

Todd: [Tavırlarınla kızı korkutuyorsun. Daha önce hiç karşılaşmadığım bu kız beni görür görmez panikledi ve bu da canımı acıttı.]

 

Jamal: [Ama ben hiçbir şey yapmadım ki. Bana niye müdahale ettiğini anlayamadım… Yok artık, yoksa sen… o kadınla…!?]

 

Todd: [Şakasını bile yapma, Jamal. Senin kardeşin benim tek aşkım. Bunu biliyorsun, değil mi?]

 

Jamal: [Bir abiye kardeşinin birilerinin tek aşkı olduğunun söylenmesi bir acayip oluyor…]

 

Kin dolu bir ifadeyle bu şekilde mırıldanan Jamal, Todd’un elini silkinip attı.

 

Sonra da yan gözle Subaru’ya baktı ama yanaklarının gerginliği Jamal’ı onunla daha fazla uğraşmaktan alıkoydu.

 

Anlaşılan şaşırtıcı bir şekilde az da olsa sağduyusu vardı. Ya da belki de birazcık fazla iyi olduğunu düşündüğü birinin kendisinden korkmasıyla acıyacak bir kalbe sahipti.

 

Öyle ya da böyle――

 

Todd: [Her neyse, hadi gidelim. Bu akşamki ziyafete katılamayacağız ne de olsa.]

 

Jamal: [Konu açılmışken, bu şehrin savunmasındaki delikleri kapatmaya çalışmaktan bıktım usandım artık.]

 

Todd: [Sıkıcı olmayacak. Garanti veriyorum, cidden bak. ―― Düşmanın oradan geleceği kesin.]

 

Diyerek kıs kıs gülen Todd’un keskin sözcükleri Subaru’yu kalbinden vurdu.

 

Ve gizli geçit kullanma fikrinin öngörüldüğünü düşünerek yaptığı seçim için kendisini takdir etti. Bu takdirin sonrasındaysa――

 

Todd: [Bu arada, ismin nedir?]

 

Subaru: [――――]

 

Subaru, Todd’un dikkat dağınıklığını fark edip etmediğinden emin değildi.

 

Kulağa aldatmaca gibi gelen bu soruysa Subaru’ya gerçekten bilincini yitireceğini hissettirdi.

 

Ona ismi sorulmuştu. Neden, neden, neden sorularının ardı arkası kesilmiyordu.

 

İnsan hiç değilse karşısındakinin ismini sormaz mıydı? ――Yo, Todd sormazdı. Rem’in başından beri ona karşı temkinli olma sebebi de buydu. Subaru da aralarındaki kötü ilişki nedeniyle bu defa ona ismini vermemişti. Peki şimdi adını söylemeli miydi, söylememeli miydi, ne yapmalıydı?

 

Todd: [Lütfen, yalnızca ismini söylemeni istiyorum.]

 

Bu sorunun tekrar edilişiyle Subaru, derin bir nefes aldı.

 

Sonra da tek bir cevap bile veremeyen o halinden sıyrılıp olabildiğince kayıtsız bir gülümsemeyle isteksizce adını söyledi.

 

Subaru: [――Natsumi Schwartz, ismim bu.]

 

Evet, verdiği isim buydu.

 

Aklına bunun haricinde bir seçenek gelmemişti. Doğru yanıt olmasını umup dualar ederek karşı tarafın vereceği tepkiyi bekledi.

 

Onun yanıtını işiten Todd’sa başını sallayıp bir “Hmm” sesi eşliğinde çenesini okşayarak,

 

Todd: [Kızı duydun, Jamal. Artık ismini bildiğin için mutlu değil misin?]

 

Jamal: [Kapa çeneni! Ben basıp gidiyorum artık!]

 

Todd: [Tamam tamam… Oh, dışarıda da peşine takılabilir miyim?]

 

Jamal: [Gerçekten güvenilmez bir herifsin… Ne istersen yap!]

 

Jamal öfkeli bir ses ve kıpkırmızı bir suratla bağırırken Todd da omuz silkerek peşine takıldı.

 

Böylece iki adam da bir kez olsun dönüp arkalarına bakmadan Subaru’dan uzaklaştı. Koridorun köşesini döndüklerindeyse gözden kayboldular. Hem görüş alanından hem de zihninden çıktılar.

 

Subaru: […Cidden öyle mi?]

 

Muhafız: [Hey, sen iyi misin? Betin benzin atmış.]

 

Subaru, Todd’un geri gelip gelmeyeceğini merak edip uzaklara bakarak bir nefes verdi. Geriye kalan tek asker olan muhafızsa bıkkın halini gördüğü Subaru için endişelenerek hatırını sordu.

 

Subaru’nun karşılık vermeye ayıracak vakti olmadı.

 

Ama bir şekilde görevdeki askerle ilişkisini rayına oturtarak onunla birlikte Flop ve diğerlerinin beklemekte olduğu bekleme odasına döndü.

 

Flop: [Amma geciktin, Natsumi Hanım…! Sen iyi misin? Gerçekten betin benzin atmış.]

 

Subaru: [Bunu bir başkasından duymuştum zaten… Fırtına şu an için dindi diyelim. Ama problem ortadan kalkmadı.]

 

Bekleme odasına ulaşıp Flop’un yüzündeki endişeli ifadeyi gören Subaru’nun nihayet kalp atışları ve solukları için endişelenecek vakti olmuştu.

 

Verdiği zorlu tepkileri düzene koymak adına derin nefesler alarak kendisini sakinleştirmeye çalıştı.

 

Evet, az önce karşılaştığı fırtınadan kaçıp kurtulmuştu. Muhtemelen.

 

Son ana dek gardlarını indiremezlerdi ama şimdilik rüzgar yatışmış olmalıydı.

 

Bununla birlikte henüz başlangıçtaki problemleri olan büyük engelin üstesinden gelebilmiş değillerdi.

 

Subaru: [Dış dünyayla irtibata geçmenin bir yolunu bulmak zorundayız. Böyle giderse planımız başarılı olsa bile…]

 

Taritta: [Ah, o konuda endişelenme Natsumi. Kuna ve ben, ablamın anlayacağı bir sinyal yolladık.]

 

Subaru: [Ne?]

 

Yüzleştikleri problemin öylece çözüldüğünü duyan Subaru’nun gözleri irileşti.

 

Taritta bu tepki karşısında mahcup olurken Kuna ilgisizdi. Subaru’nun onlara yönelik bakışlarıysa, sessizce neler olup bittiğini sorguluyordu.

 

Taritta: [Şey… Natsumi yem olacak ve ben de diğerlerine sinyal verecektim, yani sen payına düşeni yerine getirdin. Bianca öyle dedi.]

 

Subaru: [Ne, ne, ne…?]

 

Diyen Subaru’nun gözleri irileşti ve bakışları odanın köşesindeki Abel’e çevrildi.

 

Onun bakışlarını fark eden Abel’se gözlerini kısıp kafasını hafifçe sallayarak şöyle dedi――

 

Abel: [Sana söyleyip doğal davranmana mani olmaktansa seni doğal bir yem olarak kullandım. Neyse ki görevini yeterince iyi şekilde yerine getirmiş gibi görünüyorsun. Seni bunun için övmem gerekir.]

 

Subaru: [Kapa çeneni! Benim nelerle uğraşmak zorunda kaldığımdan haberin var mı…!?]

 

Flop: [Oh, sakin ol Natsumi Hanım! Güzel yüzünü mahvediyorsun!]

 

Subaru: [Kapa şu çeneni!]

 

Subaru, Abel’in tavrı yüzünden kafayı sıyırmak üzereyken arkasından gelen Flop tarafından durduruldu.

 

Gerçekten o kibirli, şeytani suratına yumruğu indirmek istiyordu ama sakinliğini korumaktan başka şansı yoktu. Sonuçta o surat olmadıkça stratejilerini sürdürmeleri mümkün olamazdı.

 

Kendi suratını rehine gibi kullanabilmesi inanılmaz korkunç bir işti.

 

Subaru: [Hey sen, tüm bunlar bittiğinde kesinlikle yumruğu yiyeceksin…!]

 

Abel: [Bu iş bitince yapacaklarını düşünecek kadar çok vaktin varsa performansını sorunsuzca sergileyebileceğinden eminim.]

 

Subaru: [Flora! Vakit gelene dek prova yapacağız!]

 

Flop: [Tamam, tamam, tamam.]

 

Subaru “her şeye bir cevabı var” cümlesinin vücut bulmuş halisin dercesine bir öfkeyle dişlerini sıktı.

 

Ne olursa olsun dış dünyayla iletişime geçtikleri sürece tek yapmaları gereken vaktin gelmesini beklemekti.

 

En fazla, evet, en fazla――

 

Subaru: [――Bu plan işlemezse sonu korkunç olacak.]

 

Diye mağlup bir şekilde mırıldansa da geride kalan birkaç gün içerisinde planlarının işe yarayacağından kesinlikle emin hale gelmişti.

 

Bu da gerçekten sinir bozucuydu; çünkü -belki bir Günah Başpiskoposu hariç- hiç kimse o kibirli dansöze aşık olmadan edemiyormuş gibi görünüyordu.

 

#Planın işleyişini adım adım okuyabiliyor olmak hoşuma gidiyor. Aksilikler, zorluklar derken başarılı olacağını bildiğimiz operasyon akşamına ulaşmak üzereyiz. Bu arada Subaru’nun kılık değiştirme yeteneklerini de gerçekten takdir ettim. Yani Jamal neyse de Todd bile tanımadıysa adeta yeni bir insana dönüşmüş olmalı. Öyleyse artık ‘operasyona’ geçebiliriz. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr