Cilt 7 Bölüm 27 [ Varlıklılar ve Yoksullar ] (1/3)

avatar
1867 13

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 27 [ Varlıklılar ve Yoksullar ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy



???: [Hayatta kalırsan utancını temizlemek için bir şansın olur. Ama ölürsen her şey biter. Bu yüzden ben gidiyorum. Kazanacağıma ihtimal vermediğim bir mücadeleye girmem.]

 

Bu sözlerde yalan yoktu.

 

Kazanma şansının çok az olduğu bir mücadeleye girmek, yalnızca akıl almaz bir aptalın kalkışacağı bir aptallıktı.

 

Todd kendisinin bir dahi, hatta akıllı biri olduğuna bile inanmıyordu ama bu sebeple kararlarını dikkatlice alması gerektiğini biliyordu. Dahi birinin sonuca varması anlık olabilirken bir aptalınki sonsuza dek sürebilirdi.

 

Todd, yeteneksizlerin böyle savaştığını biliyordu.

 

Ve kazanamayacağı savaşlara girmiyordu.

 

Ama çelişkili bir şekilde――

 

Todd: [――Kazanma şansın olan bir mücadeleye girmekte kesinlikle hiçbir yanlışlık yok.]

 

Sıktığı yumruğunu sağ gözünün önüne getirmişti ve avcunda açmış olduğu küçük delikten özlemle uzaklara bakıyordu.

 

Bu, kişinin görüş alanını daraltarak daha uzakları görmesini sağlayan ilkel bir yöntemdi. Todd, kıstığı takdirde gözleriyle epey uzakları görebiliyordu ama yanan bayrakların ötesine geçmek şöyle dursun, kaotik Belediyenin içerisinde neler olup bittiğini bile seçemiyordu.

 

Rüzgar lehine olsa da durum değişmiyordu.

 

Jamal: [Oy, Belediyenin çatısı çökmüş! Neler oluyor?]

 

Todd’un hemen yanı başındaki vahşi yoldaşıysa artan telaşına yenik düşerek bir kargaşa yaratıyordu.

 

Onun sesiyle konsantrasyonu bozulan Todd, çenesini kapatmasını işaret ederek elini salladı. Neler olup bittiğine gelince, durumu ciddiyetle değerlendiriyordu.

 

Todd: [Dokuz İlahi Generalden birinin katıldığına eminim.]

 

Aksi takdirde düşmanın eline düşmüş olan bir kalede kalmanın anlamı yoktu.

 

Önceden de bahsedildiği üzere Todd, düşmanın planı doğrultusunda Belediye düşer düşmez şehri terk edip tabanları yağlamakta karar kılmıştı. Silahsızlanma ve teslim olma emrine kibarca uyum sağlamak gibi bir niyeti yoktu.

 

Her şeyden önce kararları veren kişi o savaş simgesi―― yani kendisine Natsumi Schwartz diyen genç adam olursa ilk iş olarak Todd ve Jamal gibi tehlikeli kişilerin icabına bakılırdı.

 

Vollachia’da bile savaş esirlerinin idamına sıcak bakılmıyor olsa da o adamın bu saçmalıkları mazur gösterecek bir yol bulacağı kesindi.

 

Hiç değilse onun yerinde Todd olsaydı öyle yapardı. Bu, hayatta kalma amaçlı doğal bir düşünceydi.

 

İşte bu sebeple hiç tereddüt etmeksizin şehri terk etmeyi seçmişti. Ama merakına yenik düştüğü için şehre yönelen destek kuvvetlerin varlığını teyit edebilecek yakınlıkta kalmıştı.

 

Jamal: [Hiç şüphe yok. Bu iki yıl önce gördüğüm, barbarları savunurken hizmet ettiğim o kadın. ――İkinci Rütbeli, Birinci Sınıf General Arakiya.]

 

Kapalı ana kapının üzerinden atlayarak usulca şehre giren yarı çıplak kadına bakan Jamal, hafif bir heyecan belirtisiyle homurdanarak böyle söyledi.

 

Hayvani içgüdülerine dayanarak yaşayan biriydi. Hem bir canlı olarak sahip olunan kuvveti hem de dişiliği değerlendirme konusundaki erkekliğiyle, kalbine dokunan herhangi birini unutabilecek bir adam değildi.

 

Başka bir deyişle, İmparatorluğun Dokuz İlahi Generalinin en güçlülerinden biri isyanı bastırmaya gelmişti. ――Ve Todd’un daha önce eksik olduğuna hükmettiği “şans” bu olmalıydı.

 

Yine de――

 

Todd: [Harekete geçsek mi geçmesek mi, bu zahmete değer mi?]

 

Natsumi’nin hileli taktikleri dahiyane olsa da doğrudan mücadele gücüne sahip değildi, hiç değilse bir askerin üçte biri gücüne bile ulaşamazdı. Peşine taktığı Shudraq Halkıysa dayanıklılıklarıyla ünlense de nihayetinde sıradan insanlardı.

 

Dokuz İlahi General gibi gerçekten güçlü olanlarsa bu tür kriterlere tabi değildi.

 

Tek şöhret iddiası muazzam kılıç ustalığı ve mücadele gücü olan Jamal bile ancak bir düzine sıradan İmparatorluk Askeri kadar iyiydi. Sıradan bir insan için en iyi ölçüt buydu. Dokuz İlahi Generalse Jamal’ın “icabına bakabilecek” kişiler için iyi örneklerdi. ――Yani düşman eline düşen Belediye geri alınacaktı.

 

Todd: [Öyleyse kazanan ejderi desteklemek akıllıca olur.]

 

Dokuz İlahi Generalden biriyle birlikte hareket etmeye lüzum yoktu.

 

Tek yapmaları gereken, Generale, çoktan yakalanmış ve işini yerine getiremez hale gelmiş askerlerden daha çok faydalarının dokunmasıydı. Düşmanı tutuklayabilir, sorgulayabilir ve uygun bir karşılık verebilirlerse Birinci Sınıf General bu yaptıklarını hatırlardı.

 

Bu durumda da daha iyi bir pozisyona çıkabilir, hatta yakın zamanda İmparatorluk Başkentine geri dönmenin bir yolunu bile bulabilirlerdi.

 

Todd: [Tamamdır, geri dönüyoruz Jamal. Belediyeyi geri almasına yardım edeceğiz.]

 

Jamal: [Oh? Oh, tabii! Haha, iyi ya! Bunu duyduğuma sevindim! Kaçmak benim tarzım olmadığı için deminden beri içim içimi yiyordu. Tüm övgüleri Birinci Sınıf Generalin toplamasına izin veremem!]

 

Todd: [Aptal olma. Generalin kalbini kazanacağız.]

 

Todd, plan değişikliği karşısında savaşa dönme beklentisiyle yumruklarını sıkan Jamal’a bakarak iç çekti. Ve Belediyeye doğru yola çıkan ikili, doğrudan binaya girmektense durumu gözlemlemek için en uygun görüşü sağlayan konumu belirledi.

 

İnançlarına sonuna dek uyan Todd dikkatli ve temkinliydi, ayrıca――

 

Todd: [――Öldür onu, Arakiya.]

 

Belediyenin en üst katı güçlü bir rüzgarla havaya uçurulmuştu ve bir hışımla ortalığı dağıtan Birinci Sınıf General zar zor görünüyordu.

 

İkincilik rütbesine erişmiş koyu tenli kadın, elinde doğaçlama bir silahı andıran bir ağaç dalı tutuyor ve sanki dünyanın kanunlarını o koyuyormuşçasına hareket ediyordu.

 

Salona gelişigüzel dağılmış o bedenler arasında Shudraq ya da İmparatorluk Askeri ayrımı güdülmemişti.

 

Bu şartlar altında arkasına mavi saçlı bir kız almış şekilde Arakiya’nın karşısına dikilen kişiyse Natsumi Schwartz’ın ta kendisiydi.

 

Todd: [――――]

 

Onu gördüğü saniyede Todd’un zihninde beliren düşünceler, “İnsan nasıl bir Birinci Sınıf Generalin karşısına geçecek aptallıkta olabilir ki?” ya da “Bu herif hala nasıl hayatta?” gibi küçümseyici değildi.  

 

Aksine tüm ihtiyatlılığıyla içinden bas bas bağırıyordu.

 

――O herifi kesinlikle öldürmelisin, Arakiya!

 

Her şeyden önce, iyisiyle kötüsüyle ne için övgü alacağı umurunda değildi. Orada kalma kararını vermek için harcadığı zamanın anlamsızlığı da öyle.

 

Savaş simgesi olan Natsumi Schwartz’ın yaşamı sonlandırılabildiği sürece geri kalan hiçbir şey umurunda değildi.

 

Derken――

 

Todd: […Oi oi, benimle kafa buluyor olmalısın.]

 

Tam da Arakiya’nın Natsumi’yi öldüreceği, Todd’un bu kader anının yitip gitmemesine odaklandığı saniyede kısıtlı görüş alanında bir şeyler parıldadı ve samimi umutları paramparça oldu.

 

Ve o kırmızı parıltı, Natsumi ile Arakiya’yı birbirinden ayırdı.

 

Hem Arakiya’ya görkemli bir şekilde meydan okuyan hem de dünyanın en güçlü şeyiymiş gibi görünerek Natsumi’ye arkasından kalkan olan bir parıltıydı. Ve bunu gördüğü saniyede Todd’un zihnindeki dengeler önemli ölçüde değişti.

 

Jamal: [Az önce gökten inen o şey de neydi?! Uçan bir ejderha mı!? Nerede o ejderha!?]

 

Todd: [――――]

 

Jamal: [Beni dinliyor musun, Todd! Biz ne olacağız? Birinci Sınıf General Arakiya’ya arka çıkmamız gerekmez mi! Hey! Beni dinle…]

 

Todd: [――Kapa çeneni, Jamal.]

 

Durumdaki değişim karşısında sesi toklaşan Jamal, Todd’un söylediklerini soluksuz kalarak karşıladı.

 

Jamal’ı umursamaya bir son veren Todd’un gözleri hala Belediyedeki manzaradaydı. Ve bir anda belirerek Arakiya’ya kafa tutan kırmızı elbiseli kadında.

 

Tek bakışta anlamıştı. ――O kadın da normal insanların çok ötesindeki “varlıklılar” sınıfına aitti.

 

Çaresiz bir durumdan kurtulmayı başarmış olan Natsumi’yse Todd’a onun da sunacak bir şeyleri olduğunu fark ettirmişti. Onun da savaş gücü veya şanstan farklı bir “varlığı” vardı.

 

Todd: [――――]

 

O kırmızılı kadının müdahalesinden önce Arakiya tek başına fark yaratabilecek durumdaydı.

 

Ama artık durum değişmiş ve alınabilecek bir sonuç kalmamıştı. Peki Todd ve Jamal’ın ağırlığı, teraziyi kendi yönlerine döndürmek için yeterli gelir miydi?

 

Jamal: [Todd…!]

 

Todd: [Gitme, Jamal. ――Şu anda yapabileceğin hiçbir şey yok.]

 

Olasılıklar aleyhlerineydi ve Todd izledikçe işler kötüye gidiyordu.

 

Todd Jamal’ın öfkesine yenik düştüğünü fark ediyordu ama şimdi harekete geçmek zaman kaybı olurdu.

 

Sonuçta――

 

Todd: [Birinci Sınıf General Arakiya an itibarıyla mağlup edildi.]

 

Kırmızılı kadının kılıcı sırtına inmiş ve Arakiya çaresizce yere serilmişti.

 

Dengeler bozulmuştu ve bir daha asla aksi yöne kaymayacaktı.

 

△▼△▼△▼△

 

Todd: [――――]

 

Arakiya çöküp kalmış, Belediyedeki durum nihayete ermişti.

 

Guaral Hisar Şehri bu defa tamamıyla düşman eline geçmişti. Bunu düzeltmenin bir yolu yoktu.

 

Dokuz İlahi Generalin İkinci rütbelisi mağlup edilmişti ve başka bir desteğin yetişmesi mümkün değildi.

 

Dokuz İlahi General de kudretli savaşçılardı, Vollachia İmparatorluğunun askeri gücünün zirvesini teşkil ederlerdi.

 

Her birinin gücü sağlam bir orduya eşdeğerdi. Ve İmparatorluğun tek bir durumla baş etmek için iki üç koca ordu gönderme ihtimali yoktu. Sona gelinmişti.

 

Dengeler altüst olmuştu. Şimdi geriye kalan tek şey, gerçekleşecek olan geri çekilişle baş etmenin bir yolunu bulmaktı.

 

Todd: [Şimdi ne yapacağız?]

 

Belediyedeki gelişmeleri izlediği binanın gölgelerine sığınan Todd, sessizce düşünüyordu.

 

Tamamen dürüst olmak gerekirse öfke ve hüsran içerisindeydi ama bunu dışa vurmak hiçbir şeyi çözmezdi.

 

Geri dönmesinin ardındaki sebep ortadan kalkmıştı ve en akıllıca seçim, buradan cehennem olup gitmekti.

 

Ancak――

 

Jamal: [Oi, Todd… piç herif, yine kaçmayı planlamıyorsun, değil mi?]

 

Alnında mavi damarlar kabarmış olan Jamal’ı ikna edecek bir kelime bulma çabası nafileydi.

 

Belediye bayrağının ateşe verildiği anda, yani düşüşün hemen sonrasında bile onu ikna etmek çaba gerektirmişti.

 

Yine de Todd, o sırada Jamal’ın duygularını yönlendirip yatıştırmayı kolay bulmuştu… Gönülsüz de olsa kendisine itaat ettirmeyi başarmış, hazırlamış olduğu kılıçlarını yerine sokturmuştu.

 

Ama sonra işler değişmiş, olaylar tekrar etmiş ve Jamal’ın bir kez daha o kılıçları kınından çıkarmasına izin vermişti. Yani artık onları kaldır ve sessizce arkanı dön dese de Jamal’a sözünü dinletemezdi.

 

Hatta az sonra söyleyeceği şeylere bağlı olarak o kılıcı kendisine doğrultulmuş halde bile bulabilirdi.

 

Bu durumda Jamal’ı――müstakbel kayınbiraderini öldürmemesi için hiçbir sebebi olmazdı ki onu öldürmek en az tercih edilesi yoldu.

 

Ama sağ salim geri dönemezse verilen sözün yerine getirilmesi mümkün olamazdı.

 

Todd: [Yapalım gitsin öyleyse.]

 

#Todd’un son anda aldığı karar Jamal’ı kesinlikle öldürmek mi, yoksa bunu mecbur kalırsa yapmak mı? Ya da bambaşka bir şey mi? Sıradaki bölüme bu belirsizlikle geçeceğiz ve bir süre bu cepheyi okuyacağız. Zaten birilerinin belediyeye girip Arakiya’yı kaçırdığını biliyorduk, yani Todd ve Jamal ikilisi olma ihtimali çok yüksek. Bakalım süreç nasıl ilerleyecekmiş, hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr