Subaru: [Amacın Abel’i tahtına kavuşturmaksa bu, işbirliği yapacağınız anlamına mı geliyor?]
Priscilla: [Açıkçası size doğrudan bir onay veremem. ――Daha önce ağzımdan çıkanları unutmuş değilim. Abel bir İmparatorun taşıması gereken özelliklere sahip değilse onu tahtına kavuşturmanın bir anlamı olmayacaktır.]
Abel: [――――]
Bir İmparator olarak nitelikleri sorgulanan Abel’in Priscilla’ya çevrili bakışları keskinleşiyordu.
Priscilla’nın endişe kaynağı olarak gördüğü şey, Subaru tarafından teklif edilip Abel tarafından onaylanan Kansız Kuşatmaydı―― yani bunu gerçekleştirmekteki başarısızlıklarından ziyade en başta bu planın yapılmasıydı.
Vollachia’da naiflik ölümcül bir hata olabilirdi. Gerçekten de Subaru’nun son hamlesinin naifliği nedeniyle hayatlar kaybedilmişti. Priscilla’nın hoşnutsuzluğuna karşı çıkılamazdı.
Bununla birlikte――
Abel: [Tahta yeniden oturacağım. Kim ne derse desin, bu kadarı kesin. ――Priscilla, ağzından ne çıkarsa çıksın, bu kısım tartışmaya kapalı.]
Subaru sessizliğe bürünürken Abel, yerini alarak güçlü bir beyanda bulundu.
Ve bu, Subaru’nun karşısında gerçek kimliğini ve bu ülkeyi geri alacağını açıkladığı zamanki kadar, hatta belki daha tutkulu bir beyandı.
Priscilla: [――――]
Abel’in kararlılığını işitmek konferans salonundakilerin surat ifadelerini değiştiriyordu.
Kuna ve Holly Shudraq Halkı olarak mücadeleye devam etme arzusunu taşırken Zikr, ilahi bir şeyin huzurundaymışçasına kafasını eğiyordu. Al tepkisini görmek için Priscila’ya dönerken gözlerini kısan genç kadınsa gözü pek şekilde kendini göstermeye devam ediyordu.
Priscilla: [Ruhunda bir eksilme yok, ama gerçekler farklı. Sonuçta tahtını terk etmeye zorlandın.]
Abel: [――――]
Priscilla: [Şartlar zaten ortada. Şimdi soru şu: onu harekete geçiren kimdi? Bu kimin planıydı?]
Abel: [――Her şeyi hayata geçirenin Başbakan Berstetz olduğundan eminim.]
Abel, Priscilla'nın sorusunu kara gözlerinde bir düşmanlık imasıyla yanıtladı.
İmparatorla yakından ilişkili olması gereği Başbakanın pozisyonu hükümetin tepesindeydi. Silahlı kuvvetlerin başı bir general veya şövalye düzeninin lideriyse, Başbakanın da kamu hizmetlerinin başı olduğu söylenebilirdi.
Her halükarda komutada ikinci sırada olmanın ihaneti gerçekleştirmeyi kolaylaştırdığı söylenebilirdi.
Priscilla: [Ah o ihtiyar. Lamia’dan aldıklarını boşa harcamaya nasıl cüret eder?]
Abel: [Tabii ki onun isyan arzusunu öngörmüş ve buna uygun şekilde hazırlığımı yapmıştım. Ama…]
Diyen Abel, bu noktada cümlesini sonlandırarak sessizce bir nefes verdi.
Bu ondan hiç beklenmeyen bir tepkiydi, ilk kez kırılganlığa yakın bir yönünü sergiliyordu. İmparator olarak pozisyonunu terk etmeye zorlandığında bile hiç sarsılmamışken şu anda ilk defa hafif bir güçsüzlük belirtisi veriyordu.
Bu güçsüzlüğün sebebiyse Başbakanın ihaneti değildi――
Abel: [Chisha Gold beni gözlerken… Dokuz İlahi Generalin dördüncüsünün isyan niyetini görmeyi başaramadım.]
Zikr: [――Saçmalık, Birinci Sınıf General Chisha mı!?]
Abel utanç dolu düşüncelerini dile getirirken Zikr, kendisini tutamayarak sesini yükseltti.
Zikr, İmparatorluğun İkinci Sınıf Generali olarak Dokuz İlahi Generalden birinin ismine, yani Subaru’nun bilmediği o isme aşina olsa gerekti.
Yuvarlak masadakilerin bakışlarını üzerine çeken Zikr, dolgun saçlarını okşayarak devam etti――
Zikr: [Birinci Sınıf General Chisha, kabiliyet anlamında Dokuz İlahi General arasında eşsizdir. Birinci Sınıf General askeri gücündense zekasıyla ünlüdür ve İmparatorluk Seçim Seremonisi sırasında Ekselansları Vincent’i destekleyen de oydu…]
Subaru: [Bu onun Abel’in sağ kolu olduğu anlamına mı geliyor? Yani siyasi yardımcın olan Başbakanlık pozisyonu dışında uzun zamandır sağ kolun olan General tarafından mı ihanete uğradın?]
Abel: [Bir daha bu sözleri söyleyeyim deme. Benim sağ kolum hala sağ omzumda.]
Subaru: [Şimdi böyle söyleyince sadece sert görünmeye çalışıyormuşsun gibi geldi…]
Zikr’in açıklamasını dinleyen Subaru, Abel’in beklenmedik şekilde eksik popülerliği karşısında şaşırmıştı.
Bununla birlikte Vollachia İmparatorluğunun radikal ideolojisi akılda tutulunca yeterince güçlü olmadığına hükmedilen bir İmparatora anında isyan edilirdi, yani bu tarz durumlara o kadar da nadir rastlanmayabilirdi.
Subaru: [İmparatorların kaçıp gizlenmesi bu ülke için yaygın bir şey mi?]
Abel: [Tahta oturduğumdan bu yana takip edildiğim iki sefer oldu, hiç değilse resmi olarak.]
Subaru: [Resmen rekor kırmışsın!]
Abel: [Saçmalık. Bir önceki macerada beni sürükleyen Krallığın Kraliyet Muhafızlarıydı. Şikayet etmek istiyorsan onlarla konuşabilirsin.]
Abel ciddi anlamda hayal kırıklığına uğramış görünürken Subaru, imayı anlayarak dilini tuttu.
Julius'un bir keresinde İmparatorluğa elçi olarak gittiğini söylediğini anımsıyor ama bunun o olayla bir ilgisi olduğunu zannetmiyordu. Eğer öyleyse, dünya gerçekten küçük demekti.
Al: [Ah, yani İmparator sırdaşları ve yardımcıları tarafından tahtından kovuldu, bir de o Arakiya denen kız tarafından tabii… Bu kulağa tehlikeli gelmiyor mu? Senin hiç müttefikin falan yok mu?]
Abel: [Dokuz İlahi Generalden bir diğeri, Goz Ralfon… Kaçışımda rol oynadı. O insanları oyalamasaydı transfer mekanizmasını aktive edemezdim.]
Zikr: [Oh, tam da Birinci Sınıf General Goz’dan beklenildiği gibi…!]
Abel: [Ama Chisha ve Arakiya dışındaki İlahi Generaller de taraf değiştirdiyse Goz tek başına nasıl hayatta kalabilir bilemiyorum. Öldürülmüş olma ihtimali çok daha fazla.]
Abel’i korumak için hayatını riske atacak bir İlahi Generalin varlığının verdiği umut çok kısa sürmüştü. Ancak Zikr, “Hayır” deyip kafasını sallayarak,
Zikr: [Cüretkar olacaksam Birinci Sınıf General Goz’un ölümüne dair bir haber almadığımı söylemeliyim. İster savaşta ister hastalıktan ölmüş olsun, Birinci Sınıf General Goz gibi bir adamın durumu uzun süre gizli tutulamazdı.]
Abel: [Öyleyse geriye rehin alınmış olma ihtimali kalıyor.]
Zikr: [Belki de. Yo, kesinlikle! Birinci Sınıf General Goz çapında bir savaşçı için durum büyük ihtimalle budur!]
Zikr, Abel’in sözleri karşısında saygıyla eğildi.
Zikr’den böyle bir saygı kazandıysa Goz denen kişi gerçekten güvenilir bir adam olmalıydı. Gerçi sert isminin aksine bir kadın olma ihtimali de vardı.
Priscilla: [――Başbakan ve Dokuz İlahi General düşmanımızken İmparatorluk kesin bir ölüm alanı desek yeridir.]
Gereksiz yere müdahale etmeden önce konuşmanın bitmesini bekleyen Priscilla, bu şekilde mırıldandı. Subaru’ysa onunla hemfikir olup elini kaldırarak,
Subaru: [Hey. Biraz geç kaldığımı biliyorum ama ya Abel İmparator olarak öne çıkarsa? Bu sayede İmparatorluk Başkentinde sessizce ülkeyi yönetenler isyankar ve hain olarak damgalanabilir…]
Al: [Maalesef, öfkeli halkın ve askerlerin daha savaş başlamadan yönetimdekilerin darbesini sonlandırması imkansız, kardeşim.]
Subaru: [O kadar delice bir şey düşünmüyordum ama niye ki?]
Abel: [――Çünkü burası güçlülerin saygı gördüğü Vollachia İmparatorluğu.]
Subaru’nun önerisi reddedilirken Al’ın ağzından dökülenler Abel’inkilerle desteklendi.
Ve tahtından indirilen İmparator, kollarını önünde bağlayıp şekilli kaşlarını hafifçe çatarak,
Abel: [Öne çıkıp İmparatorluk Başkentini elime alma niyetimi duyurursam hoş karşılanırım. Ama bu yalnızca beni destekleyecekleri anlamına gelir. Kişi kendisinden alınanı bizzat geri almak zorundadır. İşleyiş böyledir.]
Subaru: [Yalnızca mal mülk ve toprakta değil, İmparator tahtı için de durum bu yani…]
Abel: [İstisna yok… Bu yüzden yapılması gerekeni biliyorum.]
Durumu idrak etmeye çalışan Subaru, Abel’in söylediklerine şaşırmıştı.
Boşluğa düştüğünü sandığı andaysa Abel’in yanıtı tam aksine çıktı. Ayaklandı, ellerini yavaşça masaya koydu.
Ve――
Abel: [İkinci Sınıf General Zikr, harita.]
Zikr: [Elbette! Hemen geliyor!]
Zikr, kendisinden isteneni yapıp odanın köşesinde bekleyen İmparatorluk Askerlerine talimatlarını verdi.
Onlar da konferans salonunun duvarında asılı haritayı çekip alarak yuvarlak masanın üzerine yaydı.
Bu bir dünya haritasıydı ve elbette ki Vollachia’yı da barındırıyordu.
Abel: [Evet, biz burada, doğudaki Guaral Hisar Şehrindeyiz. Ve geri alınması gereken İmparatorluk Başkenti Ruggana da kabaca İmparatorluğun ortasında.]
Subaru: […Vollachia bayağı büyükmüş.]
Harita Subaru’ya ülkenin şu ana dek haberdar olmadığı büyüklüğünü gösteriyordu. Dünya haritasının güney kısmını kaplayan Vollachia İmparatorluğu, tüm ülkeler arasında en büyüğüydü.
Subaru ve diğerlerinin aşmak için onca zorluk çektiği Buddheim Ormanıysa tüm Vollachia hesaba katıldığında ufacık bir coğrafi bölgeden ibaretti.
Abel: [İmparatorluktaki tüm şehirler Lordları ya da Belediye Başkanları tarafından yönetilir. Tıpkı Guaral'da olduğu gibi bu şehirlerin her biri kendine ait özerk bir askeri güce sahiptir ve acil bir durumda savaşmaktan çekinmeyeceklerdir. ――İşte bu güçleri safımıza katacak ve İmparatorluk Başkentini geri almak için gereken kuvveti temin edeceğiz.]
Subaru: […Bir fetih simülasyonundaki krallık modeli gibi yani.]
Abel: [Hoşuna gitmedi galiba.]
Subaru: [E herhalde. Yalnızca Guaral bile çok büyük bir girişimdi. Bu şekilde devam edebileceğimizi zannetmiyorum.]
Haritayı işaret eden Subaru, Abel’in açıklamalarına ayak uydurmayı başarıyordu. Evet, ayak uydurabiliyordu ama bu bir mantık meselesiydi, duygu değil.
Daha önce de belirtildiği gibi, bu bir oyun değildi. Simülasyon RPG'leri ve benzeri şeyler söz konusu olduğunda tutarlı görünen bir yöntemin gerçek hayatta kolaylıkla uygulanabilmesine imkan yoktu.
Abel’in fikri son derece iyimser görünüyordu.
Yine de――
Abel: [Endişelerini yatıştırmanın bir yolu var. Daha doğrusu, yapmam gerekeni yapmam için karşılanması gereken koşullar var.]
Subaru: [Gereken koşullar…]
Abel: [――İlahi Generalleri safımıza katmak.]
Bu yanıtı alan Subaru’nun gözleri irileşti.
Bu da çok normaldi. Sonuçta Abel, onlara tahtından indirilme sebebinin Dokuz İlahi Generalin ihaneti olduğunu söylemişti.
Henüz onun tarafında olan generallerin isimleri bilinmiyordu ve içlerinden iki tanesinin Abel’in düşmanı olduğu kesindi.
Diğerlerine gelince――
Subaru: [Peki ya diğer İlahi Generaller…?]
Abel: [İşte.]
Diyen Abel, bu ani soru karşısında parmağıyla bir noktayı işaret etti ve Subaru’nun telaşlı halini kafasını sallayarak karşıladı. Sonra da Subaru hariç herkesin yüzlerine tek tek bakarak,
Abel: [İmparatorluk halkı güçlüdür. Dokuz İlahi General de bu kuralın vücut bulmuş halidir. Başka bir deyişle, Vollachia İmparatorluğunun üstün hükümdarı olmak isteyen kişinin Dokuz İlahi Generali birleştirmesi gerekir.]
Subaru: [Yani diyorsun ki…]
Abel’in sözlerini işiten ve ardından ne geleceğini bilen Subaru’nun gözleri irileşti. Abel’se onun bu tepkisi karşısında yanakları gevşeyerek mücadele arzusuyla gülümsedi.
Ve sonra da――
Abel: [――Mavi Şimşek, Cecilus Segmunt. Ruh Emici, Arakiya. Huysuz İhtiyar, Olbart Dunkelkenn. Beyaz Örümcek, Chisha Gold. Aslan Şövalye, Goz Ralfon. Büyülü Şeylerin Efendisi, Groovy Gumlet. Gösterişli, Yorna Mishigure. Çelik Adam, Moguro Hagane. Uçan Ejder General, Madelyn Eschart.]
Subaru: [――――]
Abel: [Bu savaşın galibi, en çok İlahi Generali safına çeken kişi olacak. Galibiyete giden yol ve karşılamam gereken mutlak galibiyet şartı bu.]
#Abel çok büyük bir mücadeleye baş koymuş durumda. Subaru da çok büyük ihtimalle Abel tahtına oturuncaya dek Rem’i alıp ülkesine geri dönemeyecek, yani bu mücadelenin bir parçası olmak durumunda kalacak. Anlaşılan Vollachia İmparatorluğunda bizi bekleyen daha çook şey var, öyleyse okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..