Cilt 7 Bölüm 48 [ İblis Şehrinde Birbirine Karışan Amaçlar ] (2/3)

avatar
1145 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 48 [ İblis Şehrinde Birbirine Karışan Amaçlar ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy



Bilinçsiz haldeki oğlana bakan Subaru, Abel’in sorusu üzerine kafa patlatıyordu.

 

Oğlan, Louis tarafından bayıltılmadan önce Tanza’nın yerini sorduğu için Abel’e çıkışmıştı. Ve Subaru’ya oğlanın öfkeli tavırlarının ardında bir yalan yokmuş gibi gelmişti.

 

Demek ki oğlan ve grubu, Subaru’nun grubunun Tanza’ya bir şey yapmış olduğunu düşünüyordu.

 

Subaru: [Bu yüzden mi bize saldırdılar yani?]

 

Abel: [Öyle görünüyor. Ama bu bizim Tanza’ya zarar vermemiş olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Öyleyse o kız nereye kayboldu? Ayrıca o yüz küsür kişi nereden çıktı?]

 

Subaru: [Nereden mi? Dışarıda bekliyorlardı ya?]

 

Abel: [Kimin emriyle?]

 

Subaru, bu ani yanıt karşısında ne diyeceğini bilemiyordu.

 

Kafasını çalıştırıyor, Abel’in sorularına dayanak teşkil edecek bir yanıt bulmaya çalışıyordu. Fakat o bu yanıta ulaşamadan önce,

 

Al: [――O küçük hanım onlara önceden talimat vermiş olmalı.]

 

Diyen Al, arka taraftan yanıtını çaldı.

 

O saniyeye dek doğru düzgün konuşamaz haldeydi. Haliyle sesin geldiği yöne kafasını çeviren Subaru, “Al…” diye seslendi. Al hala eski haline dönmüş gibi görünmüyordu.

 

Al: [Seni, endişelendirdiğim için, üzgünüm kardeşim… Ehh, işler iyiye gitmiş değil.]

 

Abel: [Ruh halin henüz düzelmedi mi yani? Bu da Olbart’ın tekniğinin etkisi olsa gerek.]

 

Al: […Buna katılmadığımı söyleyemem. Ama bu konuda konuşmak istesem de önce başladığımız işi bitirmeliyiz. Evet, Tanza Hanımdan bahsedelim hadi.]

 

Diyerek ufalan elini sallayan Al, bilerek duygularını bastırdığı bir sesle yanıt verdi.

 

Durumu endişe uyandırıcı olsa da haklıydı, şu anda ortada başka bir konu vardı. ――Tanza’nın hanın dışarısındaki onca kişiyi önceden toplamış olduğu kesindi.

 

Subaru: [Ahhh, şey, Tanza’nın boynuzlu yoldaşlarını önceden hanın dışında topladığını ve bize saldırmalarını planladığını mı söylüyorsunuz yani? Ama hal böyleyse…]

 

Medium: [Tanza-chan nereye gitti?]

 

Medium’un Subaru’nun sözlerini tamamlayarak sorduğu soru, henüz Subaru tarafından yanıt bulamamıştı.

 

Tanza, Yorna’nın talimatlarını iletmek için hana gelmiş ve hemen geri dönmüş olmalıydı. Subaru onun tüm bunları önceden planlamış olmasına anlam verebilecek olsa da yoldaşlarının tepkisi bir garipti.

 

Hiç değilse koyun oğlan, Subaru’nun grubunun Tanza’ya bir şey yaptığı inancını taşıyordu.

 

Al: [Yani yoldaşları onu sağ salim görememiş olmalı… Yo, muhtemelen handan çıktığına bile tanık olmamışlar.]

 

Abel: [Bu da mantıklı. Tanza'nın içeride bizimle konuşuyor olması ihtimali ışığında biz handan ayrılana dek herhangi bir radikal önlem almamış olabilirler.]

 

Medium: [Ama! Öyleyse Tanza-chan nerede――]

 

Gözleri irileşen ve aklı karman çorman olan Medium çığlığı andıran bir ses eşliğinde böyle söylese de Subaru, dikkatlice aktarılınca Abel’in aklından neler geçtiğini anlayabilmişti.

 

Belki de düşündüğü şey――

 

Subaru: [O kız… Tanza hanın dışında değilse bir yerlerde gizleniyor olmalı. ――Ve bu da Olbart-san’ın ona yardım ettiği anlamına mı geliyor!?]

 

△▼△▼△▼△

 

――Bir grup boynuzlu ırk mensubu, Tanza’yı geri almak adına Subaru’nun grubuna saldırmıştı.

 

Ama başından beri hanın dışında beklediklerine göre Tanza’ya bir şey olduğu takdirde ne yapacaklarına dair bir görüşme gerçekleştirmiş olmaları gerekiyordu.

 

Ve o hanın içerisinde Tanza için söz konusu olabilecek tek komplocu――

 

Abel: [――Olbart Dunkelkenn’in ta kendisi.]

 

Al: […Hanın çalışanlarının onu saklamak için birlikte hareket etmesi de mümkün.]

 

Abel: [E herhalde bu olasılığı düşünmemiş değilim. Ama sağlam bir dayanağım var.]

 

Al: [Sağlam bir dayanak derken?]

 

Abel, Al’ın sorgulayıcı ses tonuna kafasını ağır ağır sallayarak karşılık verdi.

 

Peki Olbart ve Tanza’nın birlikte komplo kurduğuna ikna olma sebebi neydi? İşte şuydu――

 

Abel: [Bize yalnızca çocukların oynayacağı bir kaçıp saklanma oyununda meydan okuma zahmetine girdi. Bu, o yaşlı adamın hoşlandığı tarzda acımasızca bir komplo.]

 

Subaru: [Sıkıysa yakala~ gibi bir şey mi?]

 

Abel: [Öyle.]

 

Subaru, kendisine çekidüzen vererek sorusunu onaylayan Abel karşısında yüzünü buruşturmadan edememişti.

 

Abel’in Olbart’ın karakterinin kötülüğüne dayalı tahminleri çok isabetliydi. Evet, Subaru da hissettiği tiksintinin sebebine içgüdüsel olarak ikna olmuş durumdaydı.

 

“Saklambaç” önerisinin kendisi, Tanza'yı saklamak için bir metafordu.

 

Subaru: [Ama bu sebeple saldırıya uğramamız kural ihlali değil mi!]

 

Abel: [Birbirimize zarar vermeyeceğiz şeklindeki kuraldan mı bahsediyorsun? “Ben bir şey yapmadım ki” diyerek bundan kolayca paçayı sıyırabilir. Hele de Tanza onunla aynı taraftaysa.]

 

Subaru: [Öff… Ne adaletsiz bir kumpas…!]

 

Abel: [Dolayısıyla önceliğimiz Olbart’ın yerini tespit etmek olmalı. Böylece Tanza’nın konumu da belli olacaktır. Ama plan açığa çıktığı takdirde “saklambaç” oynama bahanesi ortadan kalkabilir.]

 

Subaru, Olbart ve Tanza'nın birlik olabileceği gerçeğinin nasıl keşfedildiğini şimdi anlıyordu. Ama bunun ne şekilde “saklambaç” oyununun sonunu getireceğini anlayamıyordu.

 

Kaşları çatılıyor, suratı asılıyordu. Bu sırada Abel, şiddetle uzanarak maskeyi elinden kaptı.

 

İrkilen Subaru’dan bir “Ah!” nidası yükselirken de maskeyi geri takarak,

 

Abel: [Olbart’ın amacı bizim onunla pazarlık etmeye değip değmeyeceğimizi tespit etmek. Bu, çocukça oyunlardan daha çok ilgisini çekiyor. Dolayısıyla gerçek niyetini açığa çıkartabildiğimiz takdirde yapmacık bir süreç geçirme zahmetine girmemize gerek kalmayacak.]

 

Subaru: [Ahh, tamam, anladım galiba…]

 

Abel: [―― Zekanın kapsamı daralıyor mu sahiden?]

 

Abel, açıklamasını zar zor idrak eden Subaru’ya bu kelimeleri mırıldanarak iç çekti.

 

Subaru’nun Abel’in bu sözlerine karşı çıkma imkanı yoktu. O da aklının bariz şekilde karman çorman olduğunun farkındaydı. Ama bunun ne boyutta olduğunun farkında değildi.

 

Ya yeterince düşünemiyor, doğru kelimeleri seçemiyordu ya da yalnızca kafası pek çalışmıyordu.

 

Subaru: [Normalde de zeki biri değildim zaten…]

 

Abel: [Senin sorunun algılama yeteneğini ve yaratıcılığını yitirmiş olman. Olbart’ın tekniğinin detayları meçhul. Ama bedenin, kendi Od’unun artı ve eksilerini yansıttığına dair bir teori mevcut.]

 

Subaru: [O-Od’un artı ve eksileri mi…?]

 

Abel: [Bu, Od ile beden ve onların gelişmesi ile çökmesi arasında bir bağlantı olduğu anlamına gelir. Tabiri caizse Olbart’ın senin… ya da daha doğrusu hepinizin Odlarınıza burnunu soktuğunu varsayabiliriz.]

 

Diyen Abel’in gözleri bedenleri ufalmış olan Subaru, Al ve Medium’un üzerindeydi.

 

Ancak bu açıklama Subaru’da bir çağrışım yapmıyordu. Kırılmış olan ve büyü için kullanılan Kapısında/Geçidinde olduğu gibi başlangıçta varlığından haberdar olmadığı Mana ve Od hakkındaki açıklamalar da ona bir anlam ifade etmiyordu.

 

Ama bu yalnızca Subaru için geçerliydi, diğerleri içinse――

 

Al: [――Yani her şey o ihtiyar bedenlerimizle oynadığı için oluyor.]

 

Subaru, Al’ın nefret dolu homurdanışını işitmenin şaşkınlığını taşıyordu.

 

Ona doğru bakan Al, titreyen parmaklarıyla maskeli yüzünün alın kısmına dokunuyordu. Sık sık kontrolsüz bir öfkeyi açığa vurması, onun da psikolojik etkilerden nasibini aldığının kanıtıydı.

 

Yetişkin olarak sahip oldukları zihinsel kapasite, daha çocuksu hale gelmeleriyle ortadan kaybolmuştu.

 

Al: [O boktan moruk yok mu, onu bir elime geçirsem…!]

 

Abel: [Onun için “manzarası güzel çukurun” nerede olduğunu bulmamız gerekiyor.]

 

Subaru: [Aynen… Bahsi açılmışken, en son bir tavernaya gidiyorduk.]

 

Al’ın içindeki öfke kaynayıp çalkalanırken Subaru, sözlerini yarıda kesti.

 

Taritta sokakta kalmaya zorlanmasının sonucu olarak yem rolünü üstlenirken diğerleri ayrı yollara gitme kararı almıştı. Ancak asıl amaca ilişkin bir açıklama yapılmamıştı.

 

Sahiden Abel neden bir an önce bir tavernaya gitmek istemişti?

 

Abel: [Avımızın temelinde sayılar yatıyor. İdeal olarak bu araziyi tanıyan biri var olmalı. Bununla birlikte bu şehirdeki herkesin Tanza’nın tarafında olması da mümkün. Sonuç olarak yabancılardan faydalanmamız daha iyi olacaktır.]

 

Al: [Yani yabancıların doluşacağı bir barı hedefliyorsun. Kardeşimin aklına gelecek bir fikir gibi.]

 

Subaru: [Umm, aslında…]

 

“Yanılıyorsun” demek istese de aklına Guaral’da koruma aradığı gün gelmişti.

 

Todd denen adamın onu hedef aldığı zamandı ki onu anımsamak bile içinin ürpermesine yetiyordu. Kendisini kurtarmak için değerlendirdiği onca fikir sonucunda güçlü bir eşlikçi tutma planıyla bir tavernaya yönelmişti.

 

Fakat maalesef ki tuttuğu ayyaş kılıç ustasının ölümü pek yakın olmuştu.

 

Subaru: [Ama yardım almak için paraya ihtiyacın yok mu? Öyle bir parayı sağdan soldan toplayamayız.]

 

Abel: [Bu konuda endişeye mahal yok. Elimde bir ödül var.]

 

Diyen Abel, taşımakta olduğu çantayı salladı.

 

Subaru, handan onunla çıkarken gerekli olduğunu dile getirdiği andan bu yana o çantanın içerisinde neler olduğunu merak ediyordu.

 

Abel’se onun bakışlarına karşılık çantanın içini açacak kadar ileri gitmese de,

 

Abel: [Guaral’dan ayrılırken Zikr’e Belediyedeki hazine sandığını açtırdım. İşbirlikçi bulmanın en etkili yolu budur. Kullanmamak olmazdı.]

 

Al: […Zekice bir hamleymiş.]

 

Subaru: [Ama suratında oni maskesiyle onca parayı taşımak tehlikeli, hem de göze çarpmana yol açacak… Oh, tabii ya.]

 

Subaru bu sözleri söylerken Abel, oni maskesinin üzerine parmaklarıyla vurarak endişesinin yersizliğini hatırlattı.

 

Oni maskesinin “bilişsel sapmaya” yol açması nedeniyle Abel’in “göze çarpacağı” düşüncesi yersiz hale geliyordu. Bunun Subaru'nun grubu üzerinde hiçbir etkisi olmadığı için de gerçek durumlarıyla etraflarındaki insanların tepkileri arasındaki fark kafa karıştırıcıydı.

 

Al: [Öyleyse yapacağımız şeyde bir değişiklik yok? Hepimiz tavernaya gidip ihtiyarı bulmamıza yardımı dokunacak birilerini arayacağız?]

 

Abel: [――Evet, ana fikir buydu. Ama işler bir miktar değişti.]

 

Subaru: [İşler değişti mi, nasıl yani?]

 

Abel: [Bu işin arkasında başından beri Olbart ve Tanza varsa insan gücünü hızlıca arttırmanın bir yolunu da biliyorlardır. Olbart tek başına İblis Şehrinde nüfuzlu olmasa da Tanza eklenince işler tamamen değişiyor. O kız Yorna Mishigure’ün yaveri neticede.]

 

Yorna Kaos Alevinin en yüksek pozisyonuna sahipken onun yaveri olan Tanza da bir nevi sekreteriydi. Başka bir deyişle, Yorna’dan sonra şehirdeki en önemli kişiydi.

 

Hiç değilse kendisini bu şekilde yansıtarak hareket edebilirdi.

 

Subaru: [Bizi gerçekten dizginlemek istiyorlarsa tavernaların etrafına da adam yerleştirmişlerdir.]

 

Abel: [Bariz bir tuzağa düşmemize gerek yok. Şansımızı zorlamamızın yolları da olabilir tabii.]

 

Plan değişikliğini zorunlu kılan bu konuşma sırasında Abel’in gözleri yan tarafa çevrildi. Onun bakışlarını takip eden Subaru’nunsa yanakları gerildi.

 

Louis: [Uau?]

 

Çünkü oni maskeli genç adamın baktığı noktada duran kişi, kafasını eğmiş olan Louis’ti.

 

Saldırganlar için işleri tersine çeviren ve sonunda koyun oğlanı da merhametsizce bayıltan Louis, şu anda kendisine bağlanmış olan Medium’un yanı başında büyük bir şevkle parmaklarını kullanarak kendi sarı saçlarını tarıyordu.

 

Sergilediği o korkutucu mücadele gücüne rağmen masumane tavırlarında en ufak bir değişiklik olmamıştı.

 

Bu da Subaru’nun içinin buz kesmesine yol açıyordu.

 

Medium: [Oh, Louis-chan az önce bir harikaydı! Böyle bir yeteneği gizlemiş olman beni şok etti~]

 

Louis: [Auau.]

 

Medium: [Hehehe, beni kurtardığın için teşekkürler.]

 

Bu esnada Subaru’nun aklından geçenlerden bihaber olan Medium, savunmasızca Louis’in saçını okşamaktaydı. Louis de saçlarındaki avcu sakince kabul ediyor ama Subaru’nun kalbi küt küt atıyordu.

 

Bu yüzden hemen “Dur!” diye bağırdı, hatta Medium’u bileğinden kavradı.

 

Medium: [Uah, Subaru-chin?]

 

Subaru: [Eee, Medium-san, ona yaklaşmamalısın…]

 

Medium: [――? Niye ki? O beni kurtardı, haksız mıyım? Hatta seni de kurtardı, Subaru-chin.]

 

Subaru: [Ehh, orası öyle olabilir ama… Yine de…]

 

Subaru, Medium’un bu naif sorusuna cevap veremiyordu.

 

Aslına bakarsanız Medium’un bakış açısı doğru ve sahiciydi. Louis Subaru’yu kurtarmıştı. Minyon bedeniyle, yara alma pahasına da olsa Subaru’yu korumaktan yana hiç tereddüt etmemişti.

 

Subaru da ona çaresizce “Sakın ölme” diye yalvarmıştı.

 

Al: [Hadi ama, neler döndüğünü anlat artık.]

 

Derken Subaru’nun dişlerini sıktığını gören Al, kısık bir sesle böyle söyledi.

 

Subaru’ysa soluksuz kalarak maskenin ardındaki o kasvetli gözlere baktı. ――Ve birkaç gün önce, Kaos Alevi yolculukları esnasında da Louis’le ilgili bilgileri Al’dan gizlemiş olduğunu anımsadı.

 

O sıralar Louis’e nasıl davranacağına karar verebilmiş değildi, bu yüzden yanıt verme işini sonraya bırakmıştı.

 

Ancak――

 

Al: [E hadi, artık gülüp geçebileceğimiz bir konumda değiliz. Bu yalnızca benim değil, hepimizin taşıdığı bir endişe.]

 

Subaru: [――――]

 

Al: [Bu kız konusunda sakladığın sır nedir?]

 

Al’ın sorgulayıcı bakışları öylesine yoğundu ki Subaru refleks olarak Louis’i arkasına aldı.

 

Çünkü Louis’in bu bakışlara nasıl tepki vereceğini bilmiyordu, yani Louis’i korumaya çalışmaktan ziyade―― yo, aslında bunun doğru olup olmadığını da bilmiyordu.

 

Söyleyebileceği tek bir şey varsa o da çevresindekileri daha fazla kandıramayacağıydı.

 

Ve de Subaru’nun genç, yetersiz beyni kulağa inandırıcı gelen bir yalan uyduramayacaktı.

 

İşte bu nedenle――

 

Subaru: [O, yani Louis… Oburluk Günahı Başpiskoposu.]

 

Yapabileceği tek şey, gerçeği açığa çıkartmaktı.

 

#Todd meselesini tamamen unutmuşum, bir de öyle bir belamız vardı di mi? Onun bölümleri de heyecanlıydı bak. En başta Re:zero wiki’den onunla ilgili araştırmalar yapıp spoiler almıştım. Wiki de fena bir batak, insan biraz kurcalama gafletine düşünce gerekli gereksiz bayağı bilgi alıyor, bazılarından da pişman oluyor. Neyse artık gevezeliği kesiyorum ve grubumuzun ‘Louis Oburluk Günahı Başpiskoposu’ bilgisine ne tepki vereceğine bakmak için sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr