Cilt 7 Bölüm 49 [ Yıldızlar Hizalanıyor ] (2/3)

avatar
1462 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 49 [ Yıldızlar Hizalanıyor ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy



―― Subaru ve Louis’in kaçış ve kovalanışı karmaşık bir hal almaya başlamıştı.

 

Sebep belki Subaru’nun şehrin düzenini idrak edemeyişi, belki yoldaşıyla iletişim kurmakta zorlanması, belki de şanssızlığıydı.

 

Her halükarda İblis Şehrinin içerisinde kovalanıyor, “manzarası güzel çukuru” bulamıyor ve zamanı anbean tükeniyordu.

 

Subaru: [Louis! Savaşmayı kes! Koş, koş, koş, koş!]

 

Louis: [Au! Uh!]

 

Louis fırlarken Subaru, kelimenin tam anlamıyla ona toslayarak durmasını sağladı.

 

Ardından ufak sırtına atladı, onu kendisini sırtında taşıyacağı bir pozisyona zorladı. Louis de onları kovalayanlardan kaçmak için yukarı doğru sıçrarken düşmemesi için Subaru’nun bedenini destekledi.

 

???: [Kaçmalarına izin vermeyin!]

 

Peşlerinden koşarken bu şekilde haykıranlar, İblis Şehrinde devriye gezen boynuzlu canavar adamlardı.

 

Görünen o ki takipçileri yalnızca boynuzlulardan ibaretti. Subaru, boynuzu olmayan pek çok İblis Şehri vatandaşı görmüştü. Ve onların Subaru ile Louis’i yakalama emri almadığı anlaşılmıştı.

 

Subaru: [Tanza bunu hür iradesiyle yapıyor anlaşılan…]

 

Tanza genç bir geyik kızdı ve Subaru, Yorna’nın sekreteri gibi bir şey olmasına rağmen komutasındakilere yaptırabileceklerinin bir sınırı olduğunu düşünüyordu.

 

Sonuç olarak Kaos Alevinin tüm vatandaşları “öyle” olsaydı kaçmalarının hiçbir yolu olmazdı. Görünüşe göre genç kız, gücünü ne denli kötüye kullanabileceği konusunda sınırları zorluyordu.

 

Ve bu haliyle bile köşeye sıkışıyorlardı. Subaru’ya kalırsa birazcık kendisini tutsa hiç fena olmazdı.

 

Subaru: [Ah… Peşimizdeler! Louis, saldırma! Buradan uzaklaşmalıyız!]

 

Louis: [Uu?]

 

Subaru: [Neden olmasınmış! Her şey yüzünden! Aman neyse, böyle olmayacak!]

 

Sırtında Subaru’yla binaların pencereleri ve çıkıntılı iskelelere basarak sıçrayan Louis, şehir boyunca daldan dala atlarken tek bir kişinin vermiş olduğu bu kaçış kararından pek hoşnut görünmüyordu.

 

Ama savaşırsak kazanırız demek ister gibi yüzüne baksa da Subaru, onu yanaklarını çekiştirerek protesto ediyordu.

 

Louis sahiden savaşacak olursa peşlerine takılanları mağlup etmeyi başarabilirdi.

 

Fakat bu durumda o kişiler canından olabilirdi. Louis onları bayıltıp bilinçsiz hale getirecek olsa bile saldırısını bununla sonlandıracağının bir garantisi olmazdı.

 

Aslına bakarsanız daha az önce takipçilerini yüksek bir iskeleden fırlatarak aşağıdaki zemine bırakacakken Subaru tarafından durdurulmuştu.

 

Louis, bebeksi denilebilecek masumiyetini yitirmiş gibi görünmüyordu.

 

Ama bu masumiyete rağmen Oburluk gücünü geri kazanmıştı. Ve bu yaşananların orijinal “Louis Arneb’in” sinir krizlerinden hiçbir farkı yokmuş gibi görünüşü Subaru’yu dehşete düşürüyordu.

 

Bu Louis “Louis Arneb” olmaya geri dönecek olursa――

 

Subaru: [――Abel ve diğerleri haklı demektir.]

 

Bu durumda sokak sokak kaçmaya ve Abel ve diğerleriyle ilişkisini bozmasına lüzum olmazdı.

 

Louis olarak bilinen kızın varlığı, garip bir şekilde Subaru’nun endişelenmesini gerektiren bir şeydi.

 

Bu yüzden de nafileydi.

 

Subaru: [Artık seni kimsenin öldürmesine izin veremem.]

 

Onun da adı Natsuki Subaru’ysa buna hayatta izin vermezdi.

 

Louis: [――Au.]

 

Subaru sırtına sımsıkı tutunurken Louis sessizce önüne bakıyordu.

 

Anlaşılan Subaru’nun önerisini yeniden değerlendirmiş ve az önceki sitemkar tavrından vazgeçmişti. Şimdilik canavar adamları atlatmaya çalışıyor, ardı ardına atlayıp sıçrayarak, altın rengi saçları savrula savrula koşmaya devam ediyordu.

 

Ancak――

 

Subaru: [Amma da inatçılar…!]

 

Onları savuşturmak için harcadıkları tek çaba koşmakken normal olabilirdi ama peşlerindeki canavar adamlardan kurtulmakta zorlanıyorlardı. Araziyi tanıma avantajlarının yanı sıra gözlerindeki alev―― yani Yorna’nın Ruh Evliliği Tekniği sayesinde aralarındaki fark açılmak yerine kapanıyordu.

 

Subaru: [Böyle devam ederse――]

 

Yakalanacaklardı ve bunu düşünen Subaru, ne kalıcı ne de bebek dişi olan dişlerini sıkıyordu.

 

İşte o sırada…

 

???: [――Siz ikiniz, bu taraftan!]

 

Subaru: [Ha?]

 

Louis: [Au?]

 

Keskin hareketleriyle takipçilerini yanıltmaya çalışan Louis, tüm gücüyle duvarı tekmelemişti. Ama niyetlendiği şeyin işe yarayıp yaramadığını görme fırsatları olmadan iniş yaptıkları sokakta bir ses işitildi.

 

O sesin sahibi, Subaru ve Louis’e doğru yaklaşan, ince suratlı genç bir adamdı. Ve ilk bakışta kafasında boynuz görünmese de bu, Subaru’yu rahatlatmak için yeterli değildi.

 

Subaru: [Se-sen…]

 

Genç Adam: [Takip ediliyorsunuz, değil mi? Görünüşe bakılırsa bu kişiler bayağı~ ciddi. Size benden arkadaşça bir tavsiye, güzelce dinleseniz iyi edersiniz.]

 

Diyen genç adam, Subaru’nun temkinli görünümünü dostane bir gülümsemeyle karşıladı. Sonra da nefes nefese kalmış ikiliye parmağıyla yoldaki bir yük taşıtını işaret etti.

 

Daha doğrusu söz konusu taşıtın arkasındaki varillerin arasındaki boşluğu.

 

Genç Adam: [İkiniz de ufak olduğunuz için mutlaka sığarsınız.]

 

Subaru: [A-ama orada saklansak bile…]

 

Genç Adam: [Vaktimiz kalmadı. Yıldızların hizalanışı her an değişir. Bu hizalanışı kabullenmek ya da ondan kaçınmak size kalmış tabii ki.]

 

Subaru: [――――]

 

Genç Adam: [Ancaaaaaaak~, sizin için en iyi seçenek benimle gelmek olur diye düşünüyorum.]

 

Diyerek boş ellerini sallayan genç adam, benden zarar gelmez dercesine bir kahkaha attı.

 

Subaru’ysa o gülüşe güvenip güvenmemek konusunda epeyce tereddüt etti. Ama haklıydı, tereddüde harcayacak vakitleri yoktu.

 

Bu nedenle――

 

△▼△▼△▼△

 

???: [Bu taraftan gitmiş olmalılar!]

 

Bir grup kana susamış adam, kayıp kaçaklara dair bir iz arıyordu. Bu esnada gözlerine, bir aracın yakınlarında duvara yaslanıp dikilen bir genç takıldı.

 

???: [Hey sen, oradaki! Buradan iki çocuk geçti mi?]

 

Genç Adam: [Ha? Umm, benimle konuşmuyorsunuzdur herhalde, değil mi? Kusura bakmayın ama şurada kısa bir mola vermiştim, hepsi bu…]

 

???: [Dedim ya, ben de bu mola sırasında onları görüp görmediğini merak ediyordum… Aman, unut gitsin!]

 

Gürültülü adımlarla araca yaklaşan öküz adam, genç adamın ilgisiz sözleri nedeniyle pes etmişti. Ama bu, gencin yakınlarındaki aracı görmezden geleceği anlamına gelmiyordu.

 

Böylece genci sorgulamaya son vererek araca odaklandı.

 

Öküz Adam: [Söylesene, ne taşıyorsun?]

 

Genç Adam: [Sence ne olabilir? Nasıl bir tüccara benziyorum?]

 

Öküz Adam: [Tch.]

 

Kaypak gencin sözleri karşısında dilini şaklatan öküz adam, gözlerini araca dikti. Sonra da sağ gözü alevlenmiş halde varillerden birkaçını kucakladığı gibi kolaylıkla devirdi.

 

Büyük bir gümbürtü koparken dengesiz yüklerin dizilişi bozuldu. Variller sağa sola savrulmaya başladı; araçta gizlenen biri olduğu takdirde o varillerin ağırlığıyla ezileceği kesindi.

 

Bunu gören öküz adam elini varillerden çekerek,

 

Öküz Adam: [Verdiğim rahatsızlık için özür dilerim.]

 

Sözleri eşliğinde yoldaşlarıyla birlikte oradan uzaklaşmaya başladı.

 

Bu sırada genç adam, arkasından “Varilleri düzelt lütfen!” diye seslendi. Fakat karşı taraftan yanıt gelmedi, genç adam da dar omuzlarını silkerek,

 

Genç Adam: [Hayret bir şey yaa~, amma da kibirli tiplerdi, değil mi? Haklarında ne düşünsem bilemiyorum.]

 

Kendi kendine söylenen genç adam, ıssız sokaktaki aracına yaklaştı. Ve yüklerin arası yerine aracın altına eğilerek,

 

O noktada――

 

Genç Adam: [Dikkatsizce aracın arkasına saklanmamakta haklıymışsınız. Oraya saklanmış olsaydınız şimdiye tüm kemikleriniz kırılmış olurdu. Bu da bayağı can acıtırdı, öyle değil mi?]

 

Subaru: […Böyle korkunç şeyler söylemesene.]

 

Louis: [Uu.]

 

Genç adam yüzünde bir gülümseme ve gamsız bir ses tonuyla bu kasvetli beyanda bulunurken Subaru ile Louis, gizlenmiş oldukları aracın altından emekleyerek çıkmaktaydı.

 

Araç varillerle dolu olduğu için orada saklanacaklarını düşünmek çok doğaldı. Subaru da ilk etapta bu komutu almış ve bunu denemiş ama sonra içine kötü bir his doğunca oraya saklanmamakta karar kılmıştı.

 

Subaru: [Kaçacak zamanımız da olmayınca aracın altına saklandım gitti.]

 

Genç Adam: [Bana kalırsa çok iyi bir karardı. Yalan söylemekte pek iyi değilimdir ve beni biraz zorladıkları takdirde gerçeği anında ağzımdan kaçırırdım.]

 

Subaru: […Sorun yok, bizden biri olmadığın için senden başka bir beklentim de olmazdı zaten.]

 

Aracın altındaki tekerlere tutunup gizlenmiş olan Subaru, önce kendi elleri ve kıyafetindeki tozları silkeledi, sonra da Louis’in bir o kadar kirli bedenini temizledi.

 

Takipçileri izlerini yitirmiş gibi görünüyordu, dolayısıyla yardımı için genç adama minnettar olmalıydı.

 

Subaru: [Ama, bize neden yardım ettin ki?]

 

Genç Adam: [Neden mi yardım ettim? Hmmmhm, neden, ha. Oh, çocukların kovalanmasını görmeye katlanamadığım gerçeğine ne dersin?]

 

Subaru: [Sonuna “ne dersin” ekliyorsan kesinlikle uyduruyorsundur…]

 

Genç Adam: [Foyam ortaya çıktı yani?]

 

Subaru’nun şüphe dolu bakışlarının muhatabı olan genç adam, canı sıkkın şekilde kafasını kaşıdı.

 

Sonra da acı acı gülümsedi. Ama Subaru’nun gördüğü üzere o, bir yarı insan değildi. Boynuzu olmamasının yanı sıra hayvani bir kulağı, teni veya pençesi de yoktu.

 

Ayrıca Kaos Alevine yabancıymış havası veriyordu.

 

Subaru: [Sen…]

 

Genç Adam: [Ah, uupps, bendeniz Ubilk. Benden şüphelenmek istemene anlam verebiliyorum ama söyleyebileceğim pek bir şey yok.]

 

Subaru: [Söyleyebileceğim pek bir şey yok derken?]

 

Ubilk: [Size yardım etmemin tek sebebi bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmemdi.]

 

Diyerek gülen genç adam―― Ubilk, parmaklarını kül rengi saçlarının arasında gezdirdi.

 

Hareketleri ve yakışıklılığı Subaru'ya Ubilk'in düzgün bir iş sahibi olduğunu düşündürüyordu. Hafiften yıpranmış görünen seyahat kıyafetleri bile makul bir para karşılığında satın alınmış gibi duruyordu.

 

Bir yük aracının da olması nedeniyle Subaru’nun aklından “bir tüccar olmalı” düşüncesi geçiyordu.

 

Subaru: [Tüccarlık içgüdüsü denen şey mi bu?]

 

Ubilk: [Tüccarlık mı… Oh, ben mi? Hahaha, yo. Ben tüccar veya onun gibi bir şey değilim. Bu yük aracı da benim değil.]

 

Subaru: [Ha!? Ama o adamlara…]

 

Ubilk: [Benim ağzımdan ben tüccarım cümlesi çıkmadı ki. Bu aracın benim olduğunu da söylemedim tabii ki. Yalnızca burada duran bir araçtı, hepsi bu. Muhtemelen şuradaki dükkanındır, haksız mıyım?]

 

Ubilk bu sözlerin ardından en yakın dükkanı işaret ederek, “Şuradakinin mi acaba? Belki de oranınkidir?” dedi. Dalga geçiyor olsa da tam anlamıyla şaka yapıyor gibi de görünmüyordu.

 

Başka bir deyişle bu işten kurtulmak için blöf yapıyor izlenimi uyandırıyordu.

 

Louis: [Uau.]

 

Subaru: [Ah, aynen, haklısın.]

 

Subaru Ubilk’e ayak uydurmaya çalışırken Louis, beklenmedik bir şekilde kolunu çekiştirmişti.

 

Böylece Louis tarafından teşvik edilen Subaru, pervasız benliğini sorgulayarak orada öylece dikilmenin sorun yaratıp yaratmayacağını merak etmeye başladı.

 

Peşlerindeki kişilerden kurtulmuş olsalar da durum iyiye gitmemişti.

 

Subaru: [Neyse, yardımın için teşekkürler, Ubilk-san. Ama bir dahakine daha dikkatli düşünüp hareket etmelisin. Bu yüzden başının bayağı derde gireceğine eminim…]

 

Ubilk: [Neeee~ yani benim için mi endişeleniyorsun? O kadar mı gariban görünüyorum? Bence bayağı dünyevi biriyim ama sen aynı fikirde değilsin herhalde.]

 

Subaru: [Yo, senden ya da bir şeylerden şüphelendiğimden değil de acelem var işte.]

 

Doğruyu söylemek gerekirse şüpheliydi.

 

Ama şüpheleri Ubilk’in Tanza ve Olbart’ın casusu olmasından ziyade onlarla hiçbir ilgisi olmayan tehlikeli bir yetişkin olabileceğine yönelikti.

 

Ve Subaru ile Louis iki çocukken şüpheli yetişkinlerle baş etmek bir hayli korkutucuydu.

 

Karşısında tehlikeli bir yetişkin varken Louis’in onu ezip geçmesine mani olamayabilirdi. Ve tabii tehlikeli yetişkinlerin icabına bakmak çocuklara çok fazla kaçardı.

 

Subaru: [Neyse, bizim biraz işimiz var, o yüzden bize müsaade. Yardımın için tekrar teşekkürler.]

 

Diyen Subaru, minnettarlığını dile getirdiği gibi Louis’i elinden tutup çekerek yürümeye başladı.

 

Ancak――

 

Ubilk: [Lütfen, bir dakikaa~ bekleyin. Bu kadar kaba olmayın, birbirimize yardım edelim. Karşılıklı yardımlaşma ruhu harika bir şey bence.]

 

Diyen Ubilk, ince ve uzun bacaklarıyla koşturarak Subaru’nun önünü kesti.

 

Böylece Subaru’nun ‘şüpheli ve tehlikeli yetişkin’ radarı anında ötmeye başladı ve Ubilk’in yanında oluşunu sorguladı. Onun Ubilk’e karşı takındığı temkinli tavrı hisseden Louis de elini adamakıllı sıkarak “Uu?” dedi.

 

Louis'in Subaru'nun onayını alır almaz fırlaması, Ubilk'i yere sermesi ve onu bir varile tıkması gibi bir senaryo mümkündü.

 

Subaru: [Ubilk-san, esnek biri misindir?]

 

Ubilk: [Ben mi? Şey, geçmişteki iş tecrübelerime göre bedenim ne kadar esnekse elimden de o kadar çok iş gelirdi, dolayısıyla esnek biriyimdir. Ama neden sordun ki?]

 

Subaru: [Yo, yo, bir sebebi yok… Peki birbirimize yardım etmek demişken, yardımımızı istediğin bir mesele mi var?]

 

Ubilk: [Oh, yooo~, onu kastetmemiştim. Karşılıklı yardımlaşma ruhu mevzusu öylesine ağzımdan kaçtı, aslında yardım talep etmiyordum. Ahaha.]

 

Subaru: [――――]

 

Böylece ‘şüpheli ve tehlikeli yetişkin’ indeksi bir kez daha artış gösterdi.

 

Ve Subaru bu defa tehlikeli olmanın yanı sıra hiçbir şey yapmak istemeyen yetişkin indeksinin de açığa çıktığı hissine kapıldı.

 

Her halükarda fazla vakit geçirmek istemediği biri olduğu kesindi.

 

Ubilk: [Hahaha… Hayırdıııır~ ortam beklediğimden de fena soğudu. Etrafım sarıldığında kapıldığım hisse kapıldım. Onlar benden nefret ediyorlar. Sen de mi benden nefret ediyorsun?]

 

Subaru: [Eğer mümkünse aksini yeğlerim…]

 

Ubilk: [Ohhh~, dürüst çıktın. Eh, acelen varmış gibi duruyor, dürüst de biriymişsin ki ben dürüst insanlardan hoşlanırım, öyleyse hızlıca bir sohbet edelim hadi.]

 

#Tekrar merhaba arkadaşlar, yeni bölümlerimiz geldi.

Bu Ubilk abimiz kimin nesi ve bizimkilerin karşısına çıkması tesadüf mü acaba? Bu soruya çok hızlı yanıt alacağımızı sanmıyorum ama bizi ilginç şeyler bekliyor olabilir. Bakalım aralarında nasıl bir ‘sohbet’ gerçekleşecek ve bu yaşananlar Subaru’yu bekleyen işler için iyi mi yoksa kötü mü olacak? Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr