Cilt 7 Bölüm 53 [ On Birinci Saniyenin Ötesi ] (2/4)

avatar
1957 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 7 Bölüm 53 [ On Birinci Saniyenin Ötesi ] (2/4)


Çevirmen : Clumsy



Subaru, Yorna’yı bu duruma düşürüp kaçtığı için kendisini berbat hissediyordu.

 

Ama o ve Louis burada oldukları sürece Yorna hem kendini hem de onları koruma mücadelesi vermek zorunda kalacaktı. Olbart da bunu fırsat bilecek ve en nihayetinde Yorna canından olacaktı.

 

Böyle olmazdı. Buna engel olmak zorundaydı. Bir şekilde.

 

Subaru: [Louis!]

 

Diye bağıran Subaru, ayağıyla aşağıyı işaret ederek Louis’in elini sıktı.

 

Onun dokunuşu ve talimatları arasındaki bağlantıyı kuran Louis de her zamanki sesiyle karşılık vererek bir ışınlanma gerçekleştirdi.

 

Böylece Subaru ve Louis’in bedenleri oldukları yerin hemen altına, kalenin içerisine ışınlandı ve ikili, kendilerini ahşap bir zeminin üzerinde buldu.

 

Bunu onaylayan Subaru, dişlerini sıktı.

 

Subaru: [Ah…]

 

Midesinin çalkalandığını hissediyor ve başı dönüyordu. Bir an için gözlerindeki kırmızılık ve acı da bedenini yoklamıştı ama ona engel olma seviyeleri eskiye nazaran bir hiçti.

 

Hem Subaru ve Louis ortadan kaybolduğuna göre Yorna artık varını yoğunu ortaya koyarak mücadele edebilirdi――

 

Subaru: [――Hk, ne!?]

 

Derken kafalarının üzerinde, Subaru’nun travmasını tetikleyen bir patlama sesi yankılandı.

 

Ardından muazzam şiddette bir patlamalar silsilesi geldi, şok dalgaları çatı boyunca yankılanıp tüm kaleyi etki altına alarak Subaru ve Louis’e ulaştı. Dizlerinin bağı çözülecek gibi olan Subaru’ysa buna çaresizce direnmeye çalışarak gözlerini tavana dikti.

 

Göremiyor olsa da suçlu Olbart olsa gerekti.

 

Kullandığı onca bombaya rağmen cebindekilerin sonuna ulaşmamıştı.

 

???: [――Ah. Vayvay.]

 

Subaru: [Hah?]

 

Derken kafasını kaldıran Subaru’nun görüş alanına, tavandan sarkan ve aşağıya göz gezdiren kırışık bir surat giriş yaptı.

 

Bu yaşananların aniliği Subaru’nun nefesini keserken de Olbart, yüzünün yanı sıra bedenini de bütünüyle tavandan sarkıtarak dosdoğru aşağıya atladı.

 

Ve yaşlı adam, yüzünde anlamlı bir gülümsemeyle iniş yaparken,

 

Olbart: [Beni baya gerdiniz bak. Size yalnızca birer çocuk gözüyle bakmıştım, batırmışım, batırmışım.]

 

Louis: [Uu!]

 

Louis, kısacık bir duraksama sonrası kendisine yaklaşmakta olan o gülümseyen surata doğru ince bacağıyla bir tekme savurdu. Fakat ihtiyar canavar kısa bir “Yo” yanıtıyla birlikte kolunu savurduğu gibi Louis’in bacağının altında ne varsa havaya uçurdu.

 

Louis’in beyaz ayağının kanlar fışkırta fışkırta, döne döne uzaklaşışı da Louis’ten bir çığlık yükselmesine yol açtı.

 

Louis: [Ah, UUUU――!]

 

Louis’in feryatları karşısında gözleri faltaşı gibi açılan Subaru’ysa bir ihtimal yardım edebilirim umuduyla onu kendine yaklaştırmaya niyetlendi.

 

Sebep buradan kaçma fırsatlarını yitirmemek miydi, yoksa ayağını kaybetmenin acısıyla haykıran kız için duyduğu endişe miydi, bilemiyordu.

 

Ama her halükarda bu ani eylemi doğru düzgün gerçekleştirmeyi bile başaramamıştı.

 

Subaru: [Gaguh.]

 

Bir ses duyar gibi olduğu saniyede boğazı, çığlık attığı andakinden de büyük bir ısıyla kavruldu. Ve boynundan fışkıran kanlar boğazını tıkadı, onu konuşamaz veya nefes alamaz hale getirdi.

 

Olbart: [Benden kaçmanıza izin veremem, başım derde girer sonra. Senin kellen o tilki kızın üstesinden gelmeye yetecektir eminim.]

 

Diyen Olbart’ın parmağı Subaru’nun alnına bastırdı. Ve bunu yaptığı saniyede de eğilen başı öne doğru düşerek gücünü yitirmiş dizlerinin üzerine iniş yaptı.

 

Evet, boynundaki ufak bir deri parçasının hala tutmakta olduğu kellesi artık kucağında oturuyordu.

 

Olbart: [Tıpkı bir idakikubi gibi.]

 

Subaru, önce gülemediği korkunç bir şaka işitti, sonra da hiçbir şey işitemez hale geldi.

 

Ve ardından――

 

Olbart: [Senin ve bu şehirdeki vatandaşların epey güçlü olduğu söyleniyodu sanki, ama… Benim köyümdekilerden güçlü müsünüz acaba?]

 

Yorna: [――Seni şerefsiz!]

 

Kulaklarına bir kez daha aynı sesler ulaştı.

 

Hemen yapması gereken şeyi biliyordu, Louisi yanına çekmeli ve…

 

Diye düşündüğü saniyede kuvvetli bir patlama sesi yankılandı.

 

――Dünyası parlak kırmızıya bürünürken de ıstırap bir kez daha Natsuki Subaru’yu içine çekti.

 

△▼△▼△▼△

 

――Aynı sesleri işittiği anda kulaklarını tıkamalı, gözlerini kapatmalı ve yüksek sesle bağırmalıydı.

 

O çaresizlik dolu on saniyeyi onlarca kez tekrar ettikten sonra ulaştığı hayatta kalma prensibi buydu.

 

Ama henüz bu yapboza bundan öte bir çözüm bulabilmiş değildi.

 

Olbart: [Senin ve bu şehirdeki vatandaşların epey güçlü olduğu söyleniyodu sanki, ama… Benim köyümdekilerden güçlü müsünüz acaba?]

 

Yorna: [――Seni şerefsiz!]

 

Olbart bir bomba fırlatıyor ve Yorna, o bombadan kurtulmak için kiserusunu sallıyordu. Kuvvetli bir darbeyi ayaklarıyla hissetmek de Subaru’ya geri döndüğünü ve kökleşmiş içgüdülerini takiben ne yapması gerektiğini anımsatıyordu.

 

Kulaklarını tıkıyor, gözlerini kapatıyor, yüksek sesle bağırıyor ve patlama darbesini karşılıyordu.

 

Kulak zarlarının iyiliği için kulaklarını tıkalı, göz kürelerinin iyiliği için gözlerini kapalı tutuyordu; yüksek sesle bağırmanın ne işe yaradığını bilmiyordu ama acı çekmediği ve her şeyin kırmızıya bürünmediği her anı bağırarak geçirdiği için artık bağırmama ihtimalini değerlendiremiyordu.

 

En ufak bir şeyi değiştirip de aynı acıyı tekrar tatma düşüncesine katlanamıyordu.

 

Zamanlama tutmadığında aynı fırsatı bir kez daha yakalamak için o çaresizlik dolu o on saniyeyi en az on defa tekrarlamak durumunda kalıyordu.

 

Ama artık yetmişti. Acıyla da korkuyla da işi bitmişti.

 

İşler hiç de kolaylaşmıyordu. Her defasında canı yanıyordu. Her defasında ödü kopuyordu. Ölüm, her defasında acının ve korkunun ötesinde onu bekliyordu.

 

Derken――

 

Louis: [Uau!]

 

Gözleri ve kulaklarının iyi durumda olduğu bir seferde üzerine atlamış olan Louis’in bedenine tutundu.

 

Evet, bilmem kaçıncı seferde, ilk patlamadan sağ salim kurtulmayı başarmıştı. Gerisi, daha sonra neler olacağını hatırlatan bir olaylar döngüsüydü, bu yüzden ilk önce――

 

Subaru: [Shurikenler.]

 

Olbart: [İşimiz bitti sanma!]

 

Olbart’ın sesini işittiği saniyede her şeyi hatırladı.

 

Az sonra tek bir tanesi bile bir diğeriyle aynı yörüngede ilerlemeyen bir shuriken tufanı kopacak, dört bir yandan uçuşan o bıçaklar Subaru ve Louis’in üzerine yağacaktı.

 

Ve o ondan fazla shurikenden tek bir tanesini bile yiyecek olurlarsa hareket edemez hale geleceklerdi.

 

Yorna onları durdurmak adına harekete geçtiği saniyedeyse――

 

Yorna: [Böyle bir uçarılığa müsamaha――]

 

Subaru: [Yorna-san! Sorun yok!]

 

Avcuyla Yorna’nın hücumunu durduran Subaru, uzattığı eliyle başka bir noktayı işaret etti. Ve sonra da Louis’in elini tutan avcunu tüm gücüyle sıkışıyla,  

 

Olbart: [――Nası yani!?]

 

Gerçekleşen ışınlanma manzaralarını değiştirdi ve Subaru ile Louis’in az önce bulunduğu noktaya bir shuriken ulaştı.

 

Yaşananlara ve Louis’in ışınlanışına dair hiçbir uyarı sinyali alamamış olan Olbart’ın gözleri şaşkınlık içerisinde açıldı. Evet, Olbart ışınlanma gücünden bihaberdi, Subaru ve Louis bunu bir sır olarak saklamıştı.

 

Subaru, daha önce o güç sayesinde kalenin içerisine kaçmıştı. Ama peşine düşen Olbart tarafından öldürülmüş olduğu için――

 

Subaru: [Bir kerecik bile olsa…]

 

Olbart gafil avlanabilmişti.

 

İşte böylece Olbart’ı iyice şaşırtacak şekilde,

 

Yorna: [Başka bir yere bakmaya iznin yok――!]

 

Olbart: [Tch―― guah.]

 

Göğe süzülen Yorna’nın hiddetli tekmesi, doğruca tepesinden Olbart’a çullandı.

 

Ve ani bir tepki vermekte geciken Olbart’ın saldırıyı karşılamak için kaldırdığı bacağı vaktinde yetişemedi, bu da Olbart’ın tüm bedeninin darbeyi yiyerek ikiye katlanmasına sebep oldu. Kafasının arkası çatıya çakılırken yankılanan gümbürtüyle birlikte Olbart’ın bedeni Kırmızı Lapis Kalenin içerisine doğru düşerek gözden kayboldu.

 

Ancak o bile bu güçlü darbe sonucunda hasar almış olmalı derken――

 

Olbart: [Kakakakka! Ooof, of!]

 

Subaru: [Yok artık!?]

 

Subaru’nun Yorna’nın kritik bir darbe indirmesinin doğurduğu sevinçle haykırmasıyla Olbart’ın geri dönmesi bir oldu.

 

Kafasının çarpışıyla açılandan farklı bir delikle yukarıya sıçrayan Olbart’ın dişleri meydanda, sağ kolu da kana bulanmıştı.

 

Yorna’nın topuğu koluna indiği için o kısım ölü bir dal misali kırılıp şekilsizleşmişti.

 

Olbart’ın kolunun korkunç durumundan etkilenmemiş olmasıysa Subaru’da gözlerini kaçırma isteği uyandırıyordu. Bu esnada Olbart, kalan sol koluyla önü ve arkasındaki Subaru ve Yorna ikilisine eşzamanlı olarak shurikenlerini fırlatmaya başladı.

 

Elbette ki Subaru, buna tepki veremedi. Dolayısıyla Yorna, önce kiserusundan çıkarttığı dumanlarla kendisine yaklaşan saldırıyı savuşturdu, sonra da parmağını sallayıp kiremitleri havalandırarak Subaru ve Louis’i korudu.

 

Derken――

 

Olbart: [Buyur, kendisi doksan yaşında.]

 

Diyen Olbart, bir anda şiddete başvurdu.

 

Ve kana bulanmış sağ kolunu uzattığı gibi sol elindeki kunaiyle dirsek hizasından keserek kanlar püskürte püskürte Yorna’ya doğru fırlattı.

 

Yorna: [――――]

 

Bu manzarayla yüzleşen Yorna ise anlık bir karar almak durumunda kaldı.

 

Yani ya o koldan kaçınacak ya da onu savuşturacaktı.

 

Lakin――

 

Olbart: [Maalesef iki seçenek de mümkün değil.]

 

Yorna: [Guhh…!?]

 

Yorna daha uçan kolla ilgili kararını gerçeğe dönüştürme fırsatı bulamadan ayaklarının altında bir patlama meydana geldi. Patlama noktası ise Olbart’ın düşmesine yol açan az önceki darbeyle açılmış olan ve alt kata uzanan delikti.

 

İşte oradan kelimenin tam anlamıyla fışkıran muazzam rüzgar seli, Yorna’nın kimonosunu parçaladı.

 

Olbart: [Bu temel bi shinobi prensibidir. Sağ ile sol arasında seçim yapman icap ederse yukarıyı seçmen gerekir.]

 

Yorna: [Seni, arsız ihtiyar…!]

 

Tüm bedenini kuşatan rüzgar bıçakları tarafından kimonosu parçalanan Yorna’nın yanakları kırıştı. Ve bu halde adımını atıp uçan kol blöfünü görmezden gelerek Olbart’a hücum etmeye çalıştı.

 

Ancak Yorna’nın hücuma geçtiği Olbart, bir nefes alarak şöyle dedi: “Ah evet”,

 

Olbart: [İki seçenek de mümkün değil derken yalan söylemiştim.]

 

――Ve hemen ardından Olbart’ın uçmakta olan kolu, içeriden şişerek patladı.

 

#Yeni bölümlerle tekrar merhaba arkadaşlar. Bu bölümle birlikte kaçmak gibi bir seçenek olmadığını görmüş olduk. Yani Subaru ya bu dövüşün seyrini değiştirecek bir yol bulmak zorunda ya da bambaşka bir şey. Bakalım bu çaresizlik dolu saniyelere daha ne kadar tanık olacağız, hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr