――Kafasının temizlendiğini hissetmişti.
Şimdiye kadar onu parçalamaya çalışan acıların korosu dağılmış, şimdi yalnızca tek bir şey kalmıştı Subaru’nun aklında ――önündeki babasıyla yüzleşme kararlılığı.
[Subaru: Hoşlandığım biri var.]
Bir kez daha yanıtını tekrarladı.
Bunu bir kez daha dile getirdiğinde kalbindeki hareketi hissetti. İtirafını duyan Kenichi, birkaç kez gözlerini kırpmıştı.
[Baba: …….Öyle mi...]
Sessizce yanıt verdi.
Bu tutum bir kurtuluş gibiydi. Onu dinlemek isteyen insanlar vardı, Subaru bunu biliyor olmalıydı, yine de her şeyi içinde tutmuştu.
Artık buna bir son verme zamanı gelmişti.
――Çünkü artık arkamda beni destekleyen biri var.
[Subaru: Bu doğru. Ben artık yatağında kıvrılmaktan başka bir şey yapmayan bir çocuk değilim.]
Tam olarak ne kadar değiştiğini bilmiyordu.
Çocuk olmayan kısmı biraz yüzünü göstermişti, ama içindeki çocuksu yanın da farkındaydı hala.
Kafasını yukarda tutma cesareti, zayıflığıyla yüzleşebilme gücü, daha fazla bu tatsız durumla baş etmeme kararlılığı, bunları şu ana kadar elde edememişti.
Sonunda bir çocuk olduğunu kabul etmişti, hatta bir çocuktan daha kötüydü.
Bunu bile kendi kendine fark edememişti.
Aklındaki beliren gümüş saçlı kız bunları Subaru’nun kalbine sokmuştu.
Ondan yayılan sıcaklık Subaru’nun uzun süredir donmuş hislerini uyandırıyordu.
Gümüş―― soğukluğun rengi olmalıydı, ama şu anda Subaru için sonsuz sıcaklığın ve gücün kaynağıydı.
[Subaru: Neden korktuğumu, niçin yatağımda kıvrılıp kaldığımı şimdi anlıyorum ――Hayır, çoktandır biliyordum. Biliyordum ama görmüyor gibi yapıyordum……İçimdeki zayıflığı sadece benim fark ettiğimi düşünüyordum, onu görmezden geldiğim sürece onlar ……]
Hiçbir şey geride kalmamıştı. Onların kim olduğunu biliyordu.
[Subaru: Annem ve babam, keşke beni dövseydiniz.]
[Baba: ――――]
[Subaru: Ben ne kadar umutsuz, küçük, işe yaramaz, aptal, kendini beğenmiş bir çöp parçasıydım, keşke beni dövseydiniz ……ve benden vazgeçseydiniz.]
Sessizce Subaru’ya bakan Kenichi’nin gözleri bile kıpırdamıyordu.
Subaru, kendisiyle aynı renk olan gözbebeklerinde kendi yansımasını görüyordu. Gözlerinin keskin kenarlarında mutsuzlukla karıştırılabilecek bir yorgunluk vardı.
――Ne kadar acınası, diye düşündü.
[Subaru: Küçükken zekiydim, her şeye mükemmel bir çözüm bulurdum. İşe yararlardı da, çalışma konusunda da öyle……çevremdeki arkadaşlarımın yapamadığı şeyleri hemen hallederdim, herkesin niye bu kadar dert ettiğini anlamazdım bile.]
Belki de çocuksu bir kibirdi, ya da her şeyi yapabiliyor olmanın getirdiği bir histi.
Subaru küçükken, atletik ve akademiksel becerileri tüm yaşıtlarından öndeydi. Herkesten hızlı koşardı, hepsinden daha zekiydi, doğal olarak her şeyin merkezindeydi――
{O adamın çocuğu, sonuçta}
Herkes ona bu değerlendirmeyi yapardı, yetişkinler ve komşularsa dilini tutardı.
‘’O adam’’ diyerek babasını kast ettiklerini bilirdi ve babasının oğlu olduğu gerçeği her yerde kabul edilirdi. ―― Ve genç Subaru bundan gurur duyardı.
Baba――Subaru’nun babası, Natsuki Kenichi, oğlunun gözünde tamamen karizma ve büyüleyicilikle doluydu.
İyi gülerdi, iyi konuşurdu, iyi ağlardı, iyi sinirlenirdi, iyi egzersiz yapardı, iyi çalışırdı.
Hiçbir utanç hissetmeden annesinin ve herkesin önünde Subaru’ya olan sevgisini belli ederdi. Her yer onu takdir eden insanlarla doluydu. Babasını her zaman gülümseyen yüzlerle dolu bir kalabalığın içinde görürdü.
Subaru’ya göre, böyle bir baba umabileceği her şeydi, ailesine tapan, onları her şeyin üzerinde tutan bir adama sahip olmak inanılmaz bir gurur kaynağıydı.
――Babam gibi olmak istiyorum. Onun gibi olmak istiyorum.
Genç Subaru için, babasının sırtının genişliği dünyanın kendi alanı kadardı ve dünya sadece babasının sırtından görülecek bir şeydi.
Böylece her gününü mutluluk içinde geçirirdi.
Ama,
[Subaru: Ne zaman başladığını merak ediyorum…… Hatırlamıyorum, ama bir gün izimi kaybettim sanırım. Yakında her şeyde birinci olmayacaktım. Artık benden hızlı koşabilen çocuklar, benden daha hızlı problem çözenler vardı. Yavaş yavaş birinciliklerim azalmaya başladı, ben de garip hissetmeye başladım sanırım.]
Her şey kötüleşmeye başlayınca Subaru’nun kalbinde parlayan yıldızlar da onu terk etmeye başlamıştı.
Ne kadar kollarını uzatsa da o parlak yıldızlara artık erişemiyordu. Artık yalnızca karanlık ve sessizlik vardı.
Ve özel, keskin bir stres.
{O adamın çocuğu sonuçta}
Bu sözler Subaru’nun çözümüydü, son kurtuluş şansıydı.
En hızlı ya da en zeki olmasa da bu sözlere tutunuyordu.
Daha hızlı koşmak ya da okulda daha çok çalışmak yerine aptalca şeyler yapmaya karar vermişti.
Gece arkadaşlarıyla gizlice okula girdi, tüm şehre beyaz çizgiler çekti, tehlikeli köpekleri kovaladı――böylece insanlar ondan sıkılmayacak, son yıldızını kaybetmeyecekti.
[Subaru: “Sıkı çalışmak aptalca. Hızlı koşabilmek gurur duyulacak bir şey değil. Yaptığım şeyler insanları başkalarının yapabildiğinden daha fazla mutlu ediyordu, çok daha fazla”]
Bu hatalı gururu sürdürebilmek için devam etmekten başka şansı kalmamıştı.
Diğerlerinin yapmaya çekindiği şeyleri yapacak, onların meydan okuyamadığı şeylere meydan okuyacak, böylece dünyada dikkatle korunan yerini kaybetmediğinden emin olacaktı.
[Subaru: Ama kendimi bu şekilde koruyacaksam, bir dahaki sefere daha da kötüsünü yapmaktan başka çarem olmayacaktı. Bir öncekinden daha ufak bir şey olamazdı. Yaptığımın ufak olduğunu düşünmelerine izin veremezdim.]
Böylece Subaru’nun hareketleri gittikçe daha aşırı olmaya başlamıştı.
Eğer biri neden bunları yaptığını sorarsa cevap ‘’ O Natsuki Subaru’’ olacaktı.
――Evet, bu sadece Natsuki Subaru olabilir.
Natsuki Subaru herkesten daha cesurdu, daha vahşiydi, daha özgürdü. Varlığına bu şekilde devam etmeliydi.
Kendini zorluyor, kendini geriyor, gerginliğini saklamaya çalışıyor, kendini ve çevresindekileri kandırmaya elinden geldiğince devam ediyordu.
Çünkü o Natsuki Kenichi’nin oğlu Natsuki Subaru’ydu.
[Subaru: Her şeyi yapabileceğimi düşündüm. Kendimi her şeyi yapabileceğime inandırdım. Önceden düşünmeye bile zahmet etmeden her şeyi yaptım ve hepsi aptalca bir karmaşaya yol açtı……]
Ateşe koşup etrafında dönen böcekler gibi, yanıp yanmadığını bile fark edemeden cazibesine kapılmıştı.
Eğer gerçekten bir böcek olsaydı bir ateş tarafından büyülenerek sonu gelebilirdi.
Ama Subaru bir böcek değildi, çevresindeki arkadaşları da öyle değildi. Onlar yalnızca insandı, Subaru’dan daha çok hem de.
―― Özellikle hiçbir şey yapmamış gibi görünüyordu.
Subaru’nun yansıttığı yaramazlıktan etkilenen korkunç suratlı çocuklar da onunla birlik oluyordu.
Sonrasında ise bir ağızdan dişlerin dökülüşü gibi tek tek yok oldular.
[Subaru: Bir avuç aptal diye düşündüm. Benim olmadığım bir yerde böyle bir eğlence bulamazlardı. Bunu reddeden çocuklar kendi sıkıcı zamanlarını geçirmekte serbestti. Benim yerim onlardan çok üstteydi. ]
Eğer kaybettiği yıldızları arasaydı, elinde olan son yıldızı da kaybetmeyecekti.
Bir zamanlar tüm gökyüzünü boyayan yıldızlar denizinde artık yalnızca bir tane yalnız, köpüklü yıldız Subaru'ya kalmıştı ve bu yüzden onu gözünden kaybetmeden yürümeliydi ――ta ki gözlerini yıldızlı olması gereken gökyüzüne çevirene kadar.
[Subaru: Etrafımda hiç kimse kalmamıştı.]
Tabii ki bu olacaktı.
Sahip olduklarını hiç umursamadan kimsenin göremediği yıldızları kovalıyordu.
Yoldaşları, ilk başta onu heyecan verici bulanlar vahşiliğini ve anlamsız hareketlerini görerek onu takip etmeyi bırakmıştı.
Buna hiç dikkat etmeden yalnızca çevresinde kalan aptallarla dalga geçmişti.
O yıldızlı gökyüzünün altında tek başına olduğunu fark edene kadar onlar da birer birer kaybolmuştu.
Kızgın hissederek, somurtarak, unutmak isteyerek gökyüzüne dikmişti gözlerini―
[Subaru: Üzerimde olması gereken o en parlak yıldız bile yoktu artık.]
Son yıldızını ve çevresindeki arkadaşlarını kaybedip karanlıkta yalnız kaldığında, sonunda farketmişti.
――Hiçbir zaman özel biri olmadım.
#Bu bölüm de Subaru'nun neden umursamaz bir çocuğa dönüştüğünü görmüş olduk.
Meğer 'babasının oğlu' olma yükü ona ağır gelmiş. Başarılarıyla birinci olamayacağını anladığı anda da başarısızlıklarıyla birinci olmayı seçmiş.
Pek çoğumuzun başına gelen bir olay herhalde bu. Belki de artık Subaru'yla daha çok empati kurabiliriz.
O zaman okumaya ve Subaru'nun geçmişteki yolculuğuna devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..