[Ram: ――Sakinleşti ve dinleniyor.]
Subaru odadan çıkan kıza meraklı bir şekilde bakarken, Ram bu bakışlara, pek iyi eğitilmemiş bir köpeğe bakar gibi karşılık verdi.
Subaru, bu kaba bakışlara en ufak bir yorum yapmadan [ Öyle mi ] diye sessizce yanıtladı. Onu bu şekilde gören Ram hafifçe iç çekti.
[Ram: Bu surat sana yakışmıyor, Barusu. Yüzün zaten pasaklı, ama bir de üstüne böyle gölgeler düşürürsen bakması iyice katlanılamaz olacak.]
[Subaru: Pasaklı veya ne haltsa seni ilgilendirmez............Ama seni endişelendirdiğim için üzgünüm.]
[Ram: ……Sen sadece bir Barusu’sun, ne zaman insanların endişelerini anlamakta bu kadar iyi oldun? ]
Ram’ın içten şaşkınlığını gören Subaru sustu ve teşekkürlerini sonraya bıraktı. İlk kısmı gözlerini kısarak sinirle söylemişti, ama ikinci kısım gerçek hisleriydi.
Gözlerini Ram’dan ayırarak kızın arkasına baktı ――Ram’ın çıktığı kapıya. O kapının arkasında, şu anda, Emilia uyuyor olmalıydı.
[Subaru: İki gün üst üste böyle bir şey olduğu için üzgünüm Lewes-san. Senin de başına dert açmış olmalıyız.]
[Lewes: Bunu düşünmene gerek yok. Sonuçta onun yargılamalara girmesi bizim bencilce isteğimizdi.]
Lewes’in sakin sesi Subaru’nun arkasından geliyordu.
Yatak odasının dışında, şu anda bulundukları oda, oturma odası olarak değerlendirilebilirdi. Bu iki odanın dışında bir de kütüphane vardı. Toplam üç oda Lewes’in evini oluştuyordu.
Subaru sığınağın şefi için bunun oldukça mütevazı bir yaşam tarzı olduğunu düşündü. Ama kenarda oturup çayını içen kıza bakınca, burası onun yaşaması için gayet yeterliydi muhtemelen.
Her neyse,
[Garfiel: Hah, kendine bi bak nine, onları kolluyon falan. Gerçekten bana “Küstah Gounzun’un yaşayacak yeri yok” gibi hissettiriyo.]
[Subaru: Hala ne söylediğin hakkında en ufak bir fikrim yok……ama en azından iyi bir şey olmadığı ortada.]
Lewes’in karşısında oturup aynı şekilde çayını yudumlayan Garfiel tüm dişlerini göstererek sırıtıyordu. Anlaşılamaz bir deyim daha kullanmıştı――ama mevcut duruma bakınca Subaru, bunun hayal kırıklığıyla alakalı bir şey olduğunu tahmin etmişti. Garfiel’in sözlerinin ardındaki niyeti anlayarak konuşmaya devam etti.
[Subaru: Yalnız şunu bilesin, Eğer Emilia’yı eleştireceksen önce benden randevu alman gerek. Eğer ben menajeri olarak onaylarsam o zaman düşünebiliriz.]
[Garfiel: İnsanları arkalarından eleştirmeyi falan düşünmüyorum. Ne biçim biri bunu yapar. Eğer söylemek istediğim bir şey varsa yüzüne söylerim. Ya da sadece yumruklarımı kullanırım, yeah? ]
Çay bardağını tutmadığı elini sallayarak Subaru’nun kışkırtmalarını gülümsemeyle geçiştirdi. Bu tutum Subaru’nun gerginliğini birazcık bile azaltmamıştı.
Bir anda, o ana kadar sessizliğini korumuş olan kişi――Otto, elini kaldırdı. [Ee ımmm…]
[Otto: Bu durumda, tam olarak ne olduğunu sorabilir miyim? Dürüst olmak gerekirse pek dahil olmak istemiyorum ama eğer işler böyle devam edecekse bir hakem olarak yardım edebilirim diye düşünüyorum.]
[Subaru: Oh doğru benim hatam. Aslında bu iş için gerçekten harikasın. Sonuçta burdaki hiç kimseyle derin bir ilişkin yok, burada ne olduğu hakkında da neredeyse hiçbir fikrin yok, herhangi bir sorumluluk taşımayan küçük bir çizgi roman karakteri gibisin. Bundan sonrasını sana bırakayım en iyisi.]
[Otto: Bu un ufak edici inceleme de nerden çıktı!? Bu başkasının devralmasına izin verdiğinde söylenecek bir şey mi!?]
Otto Subaru’nun tarifi karşısında söylenmeye başladığında, Subaru bir parmağını ‘’bu kadar gürültülü olma’’ der gibi dudaklarına götürdü. Bunu gören Otto aceleyle ağzını kapattı. Hala sakinleşmemişti, kafasını sallıyordu.
[Otto: Aah~, hala atlatmasam da şimdilik bir kenara bırakalım. Sana sormak istediğim ilk şey, Natsuki-san, sen mezara girdikten sonra ne oldu?]
[Subaru: Bana ne olduğunu sorsan bile……]
Subaru konuşmaya bu şekilde başlayarak bir elini çenesine götürdü ve tavana baktı.
Aklında mezarın içinde geçen tüm olayları yeniden yaşıyordu――Yargılamalar, Emilia’nın sonrasındaki garip tavırları: durdurulamaz ağlayışı, özür dileyişi, uykusunda mırıldanır gibi o ruhun adını söyleyişi.
[Subaru: Yargılamalar kesinlikle mezarda yaşanıyordu. Ben de Emilia’nın arkasından koştuktan sonra aynı şeyi yaşadım. Basitçe, ben yargılamayı sorunsuz geçtim, ama görünen o ki Emilia bazı zorluklar yaşadı. Çok acı çekiyor gibi görünüyordu ben de onu dışarı çektim ……ve uyanıp bilincini geri alınca bu hale geldi.]
[Otto: Hayırhayırhayırhayırhayırhayır, dur bir dakika.]
Subaru’yu durdurmak için kollarını aşağı yukarı sallayan Otto, afallamış bir şekilde bakıyordu. Subaru ‘’ne’’ diye Otto’ya bakmaya devam edince Otto [Hayırhayırhayır] demeye devam etti.
[Otto: Öyle doğalca söylediğin için nerdeyse o kısmı atlayacaktım ama gerçekten bir açıklamaya ihtiyacım var…… Natsuki-san, sen de mi yargılamalara katıldın?]
[Subaru: Ah, uh-huh, yeah, katıldım. Bir arkadaş beni yazdırmış, yapabileceğim bir şey yoktu.]
[Otto: Ama, Natsuki-san’ın arkadaşının olma ihtimali yok, lütfen bu işi ciddiye al biraz.]
[Subaru: İnsanlara söylemenin hoş karşılanmayacağı bazı şeyler vardır!]
Subaru Otto’ya savaş bıçaklarını çekerken bir el aniden aralarına girdi. Onları ayıran Ram, Subaru’ya bakıyordu.
[Ram: O zaman, Barusu, yargılamayı geçtin. Doğru mu ? ]
[Subaru: Ah, yeah. Doğru. İçeri girdiğimde zorla yargılamaya sokuldum. Hayır diyebileceğim bir aşamada değildim.]
[Ram: Nasıl başlamış olduğun önemsiz. Önemli olan kısım …… Barusu’nun yargılamayı geçmesi.]
Ram bir parmağını dudaklarına koydu ve gözlerini kapatarak düşündü. Ardından Lewes’e bakmak için geri açtı.
[Ram: Bizim evin bulaşıkçı çocuğu böyle söylüyor, sen herhangi bir değişiklik hissediyor musun? Yargılamalar bittiyse sığınağın mührü kalkmış olmalı.]
[Lewes: ……Hayır, özellikle hissettiğim bir şey yok. Gerçi çıkıp sığınaktan ayrılmayı denersek o başka bir hikaye olabilir. ]
[Ram: Öyle mi? O zaman çözüm basit. Lütfen Ram’la gelip, sığınaktan ayrılmanın mümkün olup olmadığına bakın. Eğer çıkabilirsek, o zaman……]
[Subaru: Oyoyoy, hemen gaza gelmeyin. Anında sonuca atlıyorsunuz. Yeah henüz yeterince açıklama yapamadım. ]
Tam Ram, Lewes’i kaldırıp götürmek üzereyken Subaru hızlıca onu omzundan yakalayarak bunları söyledi. Pembe saçlı kızın kaşları memnuniyetsizlikle kalmıştı, [Bu da neydi?] diyerek arkasını döndü.
[Ram: Eğer yargılamaları başarıyla geçtiysen, yapılan anlaşmaya göre sığınağın sakinleri çıkmakta özgür olmalı. Eğer Barusu’nun sözleri doğruysa, yarına kadar Arlam köylüleri evlerine dönebilir, Roswaal-sama’nın yaraları da köşkte iyileşmeye başlayabilir ……]
[Subaru: Gerçek motivasyonun kaybolduktan sonra neden bir an önce gitmek istediğini anlayabiliyorum……ümitlerini kırdığım için özür dilerim ama henüz sığınaktan ayrılamayız. Yargılamalar tamamen sona ermedi.]
Bu sözlerden sonra Ram’ın gözleri tamamen açıldı. Subaru’nun sözlerini gözden geçirerek tek bir sonuca vardı.
[Ram: Bana yalan söyledin, ölmeye hazırlan.]
[Subaru: Bu çıkarım ve cezaya biraz fazla hızlı ulaştın!!]
Anında ufak bir değnek çıkartan Ram, Subaru'nun cezasını vermeye hazırdı. İki elini de teslim olmuş gibi kaldıran Subaru ise kafasını sallıyordu.
[Subaru: Ayrıca yalan söylemiyordum! Ben ilk yargılamayı geçtim ! Ama hala 2 yargılama daha var! Toplamda 3 yargılama varmış, bu yüzden ne yazık ki Lewes-san ve diğerleri henüz serbest kalmadı.]
[Ram: Bu tür sorumsuz bir yorumun bile limiti olmalı…… nerden biliyorsun ki sen bunu?]
[Subaru: Çünkü, bunu yargılamalarda ortaya çıkan kişiden duydum ――]
Subaru, “Cadıdan” demek üzereyken tüm vücuduna bir serinlik hücum etti.
Uzuvları kurşun dökülmüş gibi sertleşmişti, düşünceleri sanki çamura saplanmıştı, damarları buzlaşmış gibiydi.
Tüm bu süre boyunca Subaru’nun aklında boşluktan başka bir şey yoktu.
Yargılamanın içeriği, onu 2 yargılamanın daha beklediği: bunları ona birinin söylediğini biliyordu. Bir cadıydı. Ama,
[Subaru: Nasıl biri olduğunu hiç hatırlayamıyorum……]
Subaru şakaklarına bastırıyor, nasıl hatırlayamadığını aklı almıyordu.
Ailesiyle olan tüm konuşmalarını, gözyaşlarının verdiği sıcaklığı, ardında bıraktığı tüm sözleri hatırlıyordu.
Ama cadıyla olan anıları, ona bağlantılı tüm anılarla birlikte boşluğa sürüklenmişti.
Subaru’nun ağzını kapatmış, afallamış bir şekilde durduğunu gören Ram, onun için hazırladığı yıkımdan vazgeçerek savaş pozisyonundan çıktı. Çıkarttığı değneği yerine geri koydu ve konuşmayan Subaru’ya bakarak iç çekti.
[Garfiel: Aeh? Tam da işler heyecanlanmaya başlamıştı, devam etmiycen mi? Tam da uzun zaman sonra Ram’ın şiddetini görcektim. ]
[Ram: Sanki narin ve kibar Ram böyle bir şey yapabilirmiş gibi. Ayrıca Barusu’nun şu anki tavrından az çok anlaşılıyor ki böyle bir şey yapmama gerek yok. ]
[Subaru: Anlaşılan… ne?]
Garfiel’in şakasını hafifçe başından atan Ram ona pek ilgi göstermemişti. Ama Subaru’nun sorusunu duyunca başını kaldırdı.
[Ram: Barusu’nun yalan söylemediği anlaşıldı. Senin sözlerini kabullenebilirsek bu kadarı şimdilik yeterli. Barusu, Otto’nun sorularını cevaplamaya devam et.]
[Subaru: Ah, aah…….tamam ama-]
Kafasını toplamak zor olsa da Ram’ın mecbur bırakan tavrı karşısında Subaru başını sallamakla yetindi. Ve bunları izleyen Otto yavaşça boğazını temizledi. [Bu durumda] ,
[Otto: Biraz raydan çıkmış olsak da, tekrar konuya dönelim. Yargılamaların ayrıntıları şu an için bir kenara bırakılabilir ……Emilia-sama’nın neden bu kadar kendinden geçmiş olduğu hakkında bir fikrin var mı?]
[Subaru: …… Var. Muhtemelen yargılamanın içeriğiyle alakalı. Ne kadar Emilia ile benim geçtiğimiz yargılama detayları farklı olsa da ana temanın aynı olduğunu düşünüyorum.]
[Otto: İçerik……Um, bunu sormam uygun olur mu?]
Otto endişeli görünüyordu, ama Subaru sorun olmayacağını gösterecek şekilde elini kaldırdı. Ram ve Garfiel’in de aynı şekilde baktığını gören Subaru devam etti.
[Subaru: İlk yargılama geçmişinle yüzleşmek üzerineydi. Basitçe geçmiş ilişkilerin ve pişmanlıklarınla yüzleşip bir sonuca varman gerekiyor.]
[Otto: Anlıyorum…… bu yüzden de detaylar farklı oluyor.]
Doğal olarak herkesin geçmişi farklıydı.
Yani kişiye bağlı olarak yargılama zor veya basit olabilirdi. Subaru kolayca geçmişti ama Emilia kritik sorunlar yaşamıştı.――
[Subaru: Hayır, nitelikleri hesaba katarsak yargılamanın içeriği açıkça kötü niyetli.]
Sonuçta Subaru’nun niteliği ona hediye edilmişti, yarımkanlar ise nitelikli doğmuştu. Yargılamaların gerçek amacını bilmeseler de yarımkan olarak geçmişlerinde doğumlarından itibaren pek çok şey atlatmış olmalılardı.
Diğer ırklar tarafından zulüm görmüş, terör yaşamış, acı çektirilmişlerdi ve eğer sağladıkları şartla yargılamalara girerlerse tabii ki mezar onlara bu en korkunç geçmişlerini yeniden hatırlatacaktı.
[Subaru: Yargılamaları geçerken büyük sıkıntılar yaşayacak insanları buraya toplamak. Bu gerçekten kötü yüreklilik.]
[Otto: Şu anda bu testi yapanları kötülesek bile bir yere varamayacağız. Daha önemlisi……Emilia-sama’yı bu hale getiren şeyden bahsetmek zor olacak.]
Otto gözlerini yan odada uyuyan Emilia’ya çevirerek mırıldanmıştı. Onu izleyen herkes aşağı yukarı ne dediğini anlamıştı. Subaru da içinin derinliklerinde Otto’nun sesli dile getirmediği sözlerinden minnettar oldu.
――Emilia’nın görünüşünün Kıskanç cadıya benzemesi, ona diğer yarı-elflerden çok daha fazla zorluk yaşatmıştı. Yalnızca bu bile ona katlanamayacağı bir acı vermiş olmalıydı.
Ve doğal olarak, onun yerinde olmayan Subaru ve diğerleri neyle yüzleştiğini hayal bile edemeyeceklerdi.
Bu yüzden bu konuyu öylece dile getirmek istemiyorlardı. Otto’nun sözleri oldukça insancıldı, ama bir yandan da bir tüccar olarak karakterinden beklenmeyecek sözlerdi.
[Subaru: Ne kadar asla ama asla iyi bir tüccar olamayacak olsan da benim takdirimi kazandın.]
[Otto: Niye bir anda hayallerimi suya düşürüyorsun!?]
[Subaru: Genelde araya bir şaka sıkıştırmadan minnetimi dile getiremem, lütfen anlamaya çalış.]
[Otto: Peki sen benim ne kadar kırıldığımı anlamaya çalışmaya ne dersin!!]
Otto gürültüyle ayaklarını yere basarak sitem ederken odadaki herkes aynı anda parmaklarını dudaklarına götürüp ‘’Bu kadar gürültü yapma!’’ demek istedi. Bunu gören Otto, aceleyle ağzını kapattı, ama artık çok geçti.
Başta, ufacık bir ses vardı.
Otto sustuktan sonra tamamen sessizliğe bürünen evde çıkan ufacık ayak sesleri giderek kuvvetlendi. Herkes bakışlarını sesin kaynağına çevirdi――yatak odasına.
Ve kimse bir şey söyleyemeden, kapı açıldı.
[Emilia: Um……Başınıza dert açtığım için üzgünüm çocuklar.]
# Ram gibi narin bir kız tabii ki Barusu'ya zarar veremez :)
Bol karakterli olduğu için benim hoşuma giden bir bölüm oldu.
Acaba devamı nasıl olacak, Emilia yaşadıklarından bahsedecek mi? Ya da bir sonraki yargılamalara hızla geçebilecek miyiz?
Her zamanki gibi yeni sorular ve yeni cevaplar için, okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..