Emilia, sessizce özür dileyerek gümüş saçlarını arkaya attı ve odaya girdi.
Kelimelerinde bir tuhaflık olmadığını gören herkes rahatlamıştı ve Subaru hemen onun yanına koştu.
[Subaru: Tanrıya şükür, hoşgeldin, Emilia-tan. Daha iyi hissediyor musun?]
[Emilia: Ah. En, iyiyim. Vücudum tamamen iyi. Sizi endişelendirdiğim için üzgünüm.]
[Subaru: Görüyorum, bu çok iyi. Düştüğünde yanında olmadığım için gerçekten endişelenmiştim. Gördüğün gibi birbirimiz hakkında endişelenmememizin tek yolu birbirimizin yanından hiç ayrılmamamız.]
[Emilia: ――yeah, sanırım haklısın.]
[Subaru: Yeah?]
Bu şakaya alacağı karşılığa çoktan kendini hazırlamış olan Subaru, Emilia’nın beklenmedik cevabı karşısında kaşlarını kaldırdı. Kızın gözleri kısıktı ve Subaru’nun eline bakıyordu. Ne olduğunu merak ederek kafasını kaldırdı ve elini Emilia’ya uzattı.
[Subaru: Ne oldu? Bir anda avuçlarımın verdiği hissi mi özledin? Durum buysa, elini tüm gece tutabilirim!]
[Emilia: Eh, ah……Be-ben iyiyim. O yüzden değil. Sadece biraz uykuluyum sanırım.]
Tam Subaru’nun avuçlarına dokunmak üzereyken bir şey hatırlamış gibi kafasını salladı. Onun sözleri biterken hizmetçi üniformalı kız ona doğru yürüdü.
[Ram: Emilia-sama. Her şeyden önce, sağ salim uyandığınızı görmek muhteşem. Mümkünse kendinizi yormayın ve bana gerçekten nasıl hissettiğinizi söyleyin.]
[Subaru: Oy. Sanki Emilia bana gerçeği söylemeye tereddüt ediyor gibi konuşuyorsun.]
[Ram: Bir kadın olmayan birinin önünde ya da daha doğrusu sürekli gösteriş yapmaya çalışan bir erkeğin önünde söylenmesi zor olan şeyler vardır. Lütfen biraz anlayış göster ve odadan çık.]
[Subaru: Keşke böyle bir anlayış gösterebilseydim ama……]
Ram Subaru’ya keskin bakışlar atarken, Subaru’nun sözleri bir anda yarıda kesildi. Bunu gören Ram kaşlarını çattı ve Subaru’nun bakışlarını takip etti. Subaru’nun baktığı yer …
…Emilia’nın beyaz parmak uçlarıydı.――yanında sarkan Subaru’nun eline nazikçe sarılıyorlardı.
[Emilia: Eh, ah!]
Subaru ve Ram’ın anlamlı bakışlarını geç de olsa fark eden Emilia hızlıca elini geri çekti. Her şeyi bilinçsizce yapmış gibi paniklemeye başladı, yanakları kızardı.
[Emilia: Ö-öyle değil. Gerçekten garipti, tamam mı? Bunu yapmaya niyetlenmemiştim……çünkü zaten yapmamaya karar vermiştim,biliyorsunuz.]
[Subaru: Yeah önce geri çekildin sonra da elimi kavradın. Hoşuma gittiği için şikayet etmeyeceğim ama, sen iyi misin Emilia-tan? ]
Bu soruyu, avcundan uzaklaşan parmaklara biraz özlem duyarak sormuştu, karşılığında Emilia başını aşağı yukarı sallayarak onayladı.
Yanakları hala kızarıyordu, ancak Subaru bile bunun artık utançtan olmadığının farkındaydı.
Emilia ise kendisi hakkında garip bir şey fark etmiş gibi görünmüyordu.
[Emilia: Konuşmanızı böldüğüm için üzgünüm. Ama gerçekten vücudumda bir sorun olduğunu sanmıyorum. Az önce biraz uykuluydum ama artık tamamen uyanığım ve turp gibiyim.]
[Subaru: Birinden ‘’turp gibiyim’’ lafını duymayalı bayağı olmuştu.]
[Emilia: Hmph, Subaru hep böyle yapıyor.]
Her zamanki rutinlerine dönünce Emilia sinirlenerek yanaklarını şişirdi. Onun her zamanki tavrını takındığını gören Subaru acaba çok mu irdeliyorum diye düşünerek endişelerini bir kenara bıraktı. Ama,
[Ram: Emilia-sama. Uyanır uyanmaz bu konuyu açacağım için üzgünüm ancak, yargılama hakkında …..]
[Emilia: ――h]
Ne kadar Emilia herkesin beklediğinden hızlı iyileşmiş olsa da, Ram konuyu açtığında yüzü gerginleşti.
Sürekli onu izlemekte olan Subaru, kızın yüzündeki anlık değişimi fark etti, ama bir saniye sonra bu gerginlik bir gülümsemenin ardına saklanmıştı bile.
[Emilia: Ee…..um, herkes yargılamaların içeriğini biliyor mu?]
[Ram: Barusu’dan duyduk. Tabii ki herhangi bir detay almadık. Emilia-sama, sana sormamamızı tercih ettiğin şeyler olduğunun farkındayız.]
[Emilia: An-anlıyorum, Subaru……eh? Subaru nasıl…? Yani, Subaru yarım-kan değil ki, nasıl yargılamalara katılabilir……]
Emilia şaşkınlık içinde Subaru’ya bakarken, bu cevabı bekleyen herkes de aynı anda bakışlarını Subaru’ya çevirdi. Subaru da bir dakika durup nasıl bir cevap vereceğini düşündü.
[Subaru: Girmeden önce söylemiştim. Niteliğe sahibim. Kimden geldiğini açıklamak biraz zor ama nereden aldığımı söyleyebilirim ……büyük ihtimalle bir önceki gece mezara girdiğimde aldım.]
[Garfiel: Gece derken bi anda bayıldığın için seni buraya sürüklemek zorunda kaldığım zamandan mı bahsediyosun? ]
[Subaru: Yeah, öyle. Nasıl ve neden aldığımdan pek emin değilim……ama orda olmuş olmalı. Belki niteliği olmayan biri girip vaftiz oluyordur falan, sonrasında da girebilme hakkı kazanıyordur. Roswaal da girebilse büyük bir sürpriz olmaz mı? ]
[Garfiel: Denemek için Roswaal’ı gönderelim, dışarı atılışını izlemek harika olur. ‘’Purinpas'ın kanı aynı tonda damlamalı’’ falan gibi olur. ]
Garfiel ağzını açmış kahkaha atıyordu, ta ki Ram’ın ‘’komik değilsin’’ diyen soğuk bakışlarını alana kadar.
Ram, Subaru’nun yanıtından da pek tatmin olmamıştı.
[Ram: Her halükarda, Barusu’nun içeri girip Emilia-sama’yı dışarı çıkardığı ve bu süre boyunca Emilia-sama ile aynı yargılamaya girdiği ve hayal görmüyorsa geçmeyi başardığı ortada.]
[Subaru: Hayal görmek mi… bu acıttı, oy!]
[Emilia: Geçmeyi başardığı mı…… Subaru, yargılamayı geçti mi?]
Subaru Ram’ın acımasız sözlerinden şikayet ederken, Emilia’nın kulakları Subaru’nun geçtiği kısımdan sonrasını duymamıştı.
[Emilia: Gerçekten geçtin mi, Subaru? ……geçmişi?]
[Subaru: Benim yaşadığım geçmiş, Emilia’nınkinden farklıydı. Ayrıca ben……bunu tek başıma yapmadım.]
Yolundaki engeller olması gereken annesi ve babası, aksine onun en büyük cesaretlendiricisi olmuşlardı. Ve daha önemlisi, daha yargılamaya girmeden önce bile, Subaru’nun yanıtı kalbinde hazırdı.
Ama bu Emila’ya haksızlıktı, yargılamalara çok farklı koşullarda girmişlerdi.
[Subaru: İçeri atıldım ve güzel bir test sonucu aldım, hepsi bu. Emilia-tan hakkında daha endişeliyim gerçi. Görünüşe göre senin yargılaman pek iyi gitmedi……]
[Emilia: E-en. Bu doğru…… Elimden geleni yaptım ama yarısında kesildi.]
[Subaru: Büyük ihtimalle seni uyandırdığım için oldu, üzgünüm…… Ama o zaman, yargılamayı yeniden almak mümkün mü? Diğer iki yargılamaya devam etmek yerine ilkine yeniden gönderilmek ? ]
Subaru ilk cümlesinden sonra Lewes’e dönmüş ve sorularını ona yöneltmişti. Kenarda sessizce oturan küçük bir kız görünümlü yaşlı kadın, bir eliyle yanağına dokundu.
[Lewes: Pek fazla örneği yok ama……birden çok kez deneyebilirsinz. Ben ilkinde geçemeyip iki kez denemiştim. Ama beni en çok rahatsız eden, Su-bo’nun nitelik kazanması.]
[Subaru: Ben mi?]
[Lewes: Bir anda durduk yere nitelik kazanmak mümkün değil. En azından bildiğim kadarıyla, mezar yaratıldığından beri.........böyle bir şey olmadı. Ama bir fikrim var.] (*Lewes daha önce mezar yapıldığında orda olmadığını söylemişti, şimdi ise o günlerde de yaşadığını söylüyor.)
Bu cümleden sonra Lewes suskunlaştı. Onun sözlerinde bir anlam bulur gibi olsa da, bunu kendine sakladı ve Emilia’ya döndü.
[Subaru: Yargılamaları yeniden almanın mümkün olduğu resmi olarak onaylandı. O zaman, Emilia-tan bu soru sana.]
[Emilia: Ba-bana mı?]
[Subaru: Yeah, bu doğru. Sormam gerek――Emilia-tan, hala yargılamalara girecek kararlılığa sahip misin?]
[Emilia: ――――h]
Bu soruyla Emilia’nın boğazı tıkandı ve gözleri kocaman açıldı.
Subaru onun, kararlılığı sorgulandığı için sinirleneceğini, aşağılanmış hissedeceğini düşünerek buna vereceği cevabı hazırlamıştı.
Ama kızın menekşe gözlerindeki titreme, yalnızca korkusunu ve stresini gösteriyordu.
Kalbi ani bir yanıt veremeyeceği kadar negatif duyguların esiri olmuş durumdaydı.
[Subaru: Eğer yargılamaları kaldıramazsan ben senin yerine devam edeceğim.]
[Emilia: ――!? Ama Subaru, bu……]
[Subaru: Hiç değilse ilk yargılamayı çoktan geçtim. Bu da demek oluyor ki diğer ikisini geçmem imkansız değil. Yani eğer herhangi bir tereddütün varsa seve seve senin yerine yaparım. Sonuçta benim burda olma nedenim bu.]
[Emilia: Böyle bir sebep……benim için……?]
[Subaru: Tabii ki.]
Emilia reddetmeye hazırlanır gibi bocalarken Subaru son derece net bir şekilde yanıtladı.
Emilia’nın artan duygularıyla genişleyen gözlerine bakarak konuşmaya devam etti.
[Subaru: Senin için burdayım, eğer korkuyorsan, senin için bunu yapacağım. Roswaal ya da herhangi biri Emilia-tan yapmalı dese de, ya da bunun senin başarın olması gerekse de……Ne başarırsam, ne elde edersem hepsini sana adıyorum. Umrumda değil.]
[Emilia: Neden benim için……bu kadar şey yapıyorsun……?]
[Subaru: Daha önce söylemedim mi? Çünkü sana aşık oldum, çünkü sana süper aşığım!]
Emilia’nın nefesi kesildi, odadaki herkes de hemen hemen aynı tepkiyi verdi.
Subaru onlara dikkat etmedi, yalnızca sarsılan Emilia’ya dönüktü gözleri.
[Subaru: Bu yüzden yargılamalara katılmayı planlıyorum. Sen ne dersin, Emilia-tan? Gerçekten çok zorsa, burda kalıp uyumanda sorun yok.]
[Emilia: ――――Subaru, seni mankafa!]
Emilia somurtmakta olan suratını gülümsemek için zorladı.
[Emilia: Sen böyle söylersen nasıl kendimi bir odaya kapatıp bekleyebilirim. Biliyorsun …… geeeeerçekten haksızlık ediyorsun. Geeeeeerçekten aptalsın. Ve ben geeeeeerçekten…… teşekkür ederim.]
[Subaru: Eh? Ne? Neydi o sonuncusu? Beni geeeeeerçekten seviyor musun? ]
[Emilia: Tamamen yanlış ! Sadece minnettar olduğumu ve……]
[Subaru: Oh. Anlıyorum. Ne kadar bir kez duymuş olsam da bir kez daha duyabilir miyim lütfen! ]
[Emilia: Subaru seni mankafa!!]
Subaru kulaklarını Emilia’ya iyice yaklaştırmış ve onun bağırışını tüm bedeninde hissetmişti.
Ne kadar sesi gümüş çanlar kadar güzel olsa da, bu kadar yakından kulaklarına giren sesin sonik bir silahtan farkı olmamıştı. Subaru bayılacak gibi oldu ama yine de Emilia’ya bir gülücük göndermeyi başardı.
[Subaru: Bak, böylesini daha çok seviyorum. Tamamdır, en iyimizi yapalım o zaman. Ben aşama 2ye hazırım, Emilia-tan da aşama 1e hazır!]
[Emilia: Hrmph. Sen farkına bile varmadan seni yakalayacağım, sonra devam edip her yeri toza dumana bulayacağım. Subaru’nun başarıları falanmış, sana hiçbir şey bırakmayacağım.]
[Subaru: Bir tanecik bile mi? Ama Emilia-tan'dan daha sonradan bir ödül isteyip onu rahatsız etme şansı için en az birine ihtiyacım olacak!]
Subaru, aralarında geçen bu diyalog esnasında onu birazcık kendine getirip getiremediğini merak ediyordu.
Öyle ya da böyle yargılamalar başlayacaktı.
[Subaru: Benim ve Emilia-tan’ın Aşk-Aşk-Gücü’yle, yargılamalar çocuk oyuncağı olacak!]
Parmaklarını şıklatıp dişlerini göstererek bu sözleri söyledi.
[Emilia: Sadece benim olmam yeterli. Yarın size Subaru beni kollamadan da bir şeyler başarabileceğimi göstereceğim.]
Ve böylece, karşısında kendisini güçlü göstermişti.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Subaru ve Emilia’nın birbirleriyle dalga geçerek gaza gelişlerini gören Lewes, çoktan soğumuş olan çayını dudaklarına götürdü.
Çayın belli belirsiz ılıklığını hissederken bakışlarını gümüş saçlı yarı-elf ve siyah saçlı genç arasında gezdirdi.
[Lewes: İşler nereye varacak merak ediyorum…… Her şey Cadı-sama’nın istediği gibi mi olacak acaba?]
[Garfiel: Kheh. Kim bilir. Nereye varırsa varsın benim midemi bulandıran bi şeyler olacağı kesin.]
Lewes’in mırıldanmalarını dinleyen Garfiel, hoşnutsuzluğunu belli eden bir yorum yapmıştı.
Gencin suratına bakan Lewes, kimsenin fark etmeyeceği şekilde iç çekti.
[Lewes: Böylesi ağır bir yükü bu çocuklara yüklemek. Bu eski benliğin günahları ne kadar acımasız olmalı…… Kefaretin çok ötesindeyiz. ――En azından, umarım o sona varmayız.]
Çayını yudumlarken sarf ettiği bu sözler kimsenin kulaklarına ulaşmamıştı, sadece ılık kehribar renkli çayın yüzeyi üzerinde küçük bir dalgalanma harekete geçirdi ―― o da hiçbir iz bırakmadan kayboldu.
# O zaman yargılamalara devam ediyoruz. Bakalım bizimkiler aşk-aşk gücüyle her şeyin üstesinden gelebilecek mi :))
Bir de Lewes'in yargılamalar konusunda sık sık farklı şeyler söylediğinin farkında mısınız?
Bunun altından ne çıkacağını merak ediyorum.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..