Cilt 4 Bölüm 25 [ Buz ormanı ] (2/3)

avatar
3735 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 25 [ Buz ormanı ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

[Subaru: Bir dakika, sakin ol. Derin bir nefes al. Bu konuşma yanlış bir yere gitti…]

 

[Emilia: Yanlış, sen hatalısın…… ben yapmadım, öyle demek …… Ben, sadece…… sadece]

 

Emilia bir kez daha yargılamanın hemen sonrasında mezarda geldiği hale gelmişti.

 

Kafası karışıktı, şaşırmıştı, kekelemeye başlamıştı, gözlerinden yaşlar dökülüyordu ve çevresindekileri görmüyordu bile.

 

Parmaklarıyla uzanıp, sanki yırtacakmış gibi Subaru’nun kıyafetini kavradı.

 

[Emilia: Ben, herkes …… annem bile, ben…… ama hayır, yanılıyorsun. Doğru değil. Gerçekten değil. O zaman ben…… gerçekten…… ben]

 

[Subaru: Emilia, sen ne……]

 

Subaru’ya sıkı sıkı tutunan Emilia’nın ne demek istediğini kimse anlamıyordu. Subaru sadece samimi, anlamsız tesellisinin ona ulaşmasını ümit ediyordu.

 

Ne yapacağını bilemeyen Subaru’nun önünden aniden bir gölge geçti.

 

[Subaru: ――Ram]

 

Çağrılarına yanıt vermeyen Emilia’nın yanında Ram belirmişti. Elleriyle Emilia’nın ağzını kapattı. Gümüş saçlı kızın gözleri şaşkınlıkla açılınca Ram, sessizce [Bağışlayın beni] diye fısıldadı.

 

[Emilia: ……ah]

 

Ve bir anda, Emilia’nın bedeni güçsüzleşerek yere yığıldı.

 

Emilia’yı tam yere değeceği anda yakalamayı başaran Subaru derin bir oh çekti ve Ram’a döndü.

 

[Subaru: Ne yaptın sen!?]

 

[Ram: Onu rahatlatmanın en kısa yolu buydu. Bu Barusu’yu kızdırdı mı?]

 

[Subaru: Fazla kuvvet harcadığını söylemek isterim…… ama sanırım en iyisi bu oldu. Tüm bu sıkıntı için özür dilerim.]

 

[Ram: Barusu’nun Emilia-sama adına özür dilemesi garip. Ne zaman Emila-sama’nın koruyucusu olarak Ulu ruh-sama’nın yerini aldın? ]

 

[Subaru: Bunu de……]

 

“Deniyor değilim’’ diyecekti. Ama Subaru bunun ikna edici olmayacağını anlayıp sustu.

 

Puck, artık her ne sebepleyse, ortadan kaybolduğundan beri Subaru Emilia’yı daha da çok kollamaya başlamıştı. Ve şimdi, yargılamaların onu ne kadar yıpratacağını bilerek bu koruma hissini iyice abartmıştı.

 

Ve Emilia da, kendisine her zaman destek olan Puck’un yokluğunda Subaru’ya eskisinden de çok bel bağlıyordu.

 

[Garfiel: Onunla ilgilenilmesi gerekiyosa, bu konuşma burda biter.]

 

Subaru’nun, Ram’ın uyuttuğu Emilia’yı kucakladığını gören Garfiel, homurdandı.

 

Subaru sesini yükseltip itiraz edecekti ama kollarındaki Emilia’nın ufak kıpırdanmalarını görünce çenesini tuttu.

 

[Garfiel: Bugünkü yargılama istisnaydı. Yarından sonra tüm yargılamalara Emilia-sama girecek. Senin girmeni kabul etmiyorum.]

 

Dişlerini göstererek bu sözleri söyledi ve Lewes’in evinden çıktı. Ve arkasındaki ufak gölge―― Lewes, konuşmaya devam etti.

 

[Lewes: Üzgünüm, Su-bo. Ama aynı fikirdeyim. Sığınak ne kadar çabuk özgür kalırsa o kadar iyi, ama ….. Ros-bo’nun planına sadık kalmamız daha uygun olur.]

 

[Subaru: Daha uygun olur derken ne demek istiyorsun……?]

 

[Lewes: Sığınak özgürleşse bile buradakilerin Ros-bo’nun himayesinde olduğu gerçeği değişmeyecek. Bu yüzden onun iradesine karşı çıkmamak bizim için en iyi seçim olur …… umarım hakkımda kötü düşünmezsin, bencil olmak istemezdim. ]

 

Lewes’in sözlerinin sığınaktaki herkesin görüşlerini aktardığını anlayan Subaru, odadaki herkese karşı kaybetmiş durumdaydı. Garfiel, Lewes ve sığınağın kalanı dışında geriye kalanlar Roswaal köşkünün sakinleri ve bir ekstra kişiydi.

 

[Subaru: Ee, ekstra kişi Otto, sen bu durum hakkında ne düşünüyorsun?]

 

[Otto: Bu konunun nereye gideceği hakkında çok kötü hislerim var ve bu yüzden şu ana kadar sessiz kalıp geçmesini beklemiştim. Bu yüzden lütfen beni işin içine çekmez misin? ……Ama, dürüst fikrimi istiyorsan, bence Garfiel haklı.]

 

Otto bunu söylerken bir parmağını havaya kaldırmıştı.  

 

[Otto: Bir kraliyet seçimi adayı olarak Emilia-sama’nın bunu yapması daha anlamlı olur. Eminim Natsuki-san onun yerine geçtiğinde de Emilia-sama’nın başarısı olacaktır, ama……. gelecekte insanların duyacağından bağımsız olarak şu an burada olanlar da böyle görecek mi? Ve gerçekten ona desteklerini verecekler mi? ]

 

[Subaru: ……Bunu anlıyorum. Nasıl düşünürsem düşüneyim sığınağı kurtaranın Emilia olması en kazançlı yol, ama……]

 

[Ram: ……ama Emilia-sama yargılamaları geçecek yeterlilikte değil mi?]

 

Ram’ın sözleri Subaru’nun mırıldanışını kesmişti. Subaru, yine de, onun bu patavatsız sözlerine rağmen sakinliğini korumayı başardı.

 

[Subaru: Tek söyleyebileceğim çabucak sonuç beklemememiz gerektiği. Emilia’nın geçmişinde tam olarak neler olduğunu bilmiyorum …… ama eminim ikiniz de o kadar zamanımız olmadığının farkındasınızdır, değil mi?]

 

[Ram: En azından kraliyet seçimi sonuçlanana kadar, 3 yıl içinde bu işin bitmesini isterim.]

 

[Subaru: Biraz fazla sabırlı değil misin!?]

 

Bu muhtemelen bir çeşit şakaydı, ama her zamanki donuk suratıyla söylediği için ciddi olma ihtimali de vardı. Ancak Subaru’nun ne kast ettiğini anladığını belli ederek kafasını salladı.

 

[Ram: Ayrıca sığınmacıların yükü ve yiyecek meselesi var. Uzun vadede bu kadar insanla yaşamanın mümkün olduğunu sanmıyorum.]

 

[Subaru: Eh, ana fikir bu. Şimdiden zorla mahkum edildikleri için oldukça stresliler. Eğer yeterli yemeği de alamazlarsa sabırları taşacak.Ve sığınak sakinleri için de rehinelerini aynı yaşam standartında tutmak anlamsız gelmeye başlayacak. ――en azından, hepsini tutmak istemeyecekleri kesin.]

 

[Ram: Sence Garf köylüleri öldürmeye mi başlayacak?]

 

Ram’ın sesi bu son cümlesinde eskisine göre daha canlı hale gelmişti.

 

Subaru bu beklenmedik tepki karşısında kaşlarını kaldırırken, kızın kendisi bile tavrına şaşırmış gibiydi. Ama perçemlerini önünden atarak konuşmaya devam etti.

 

[Ram: Bunu düşünmek istemem ama, Garf’ın karakterini değerlendirince bu mümkün. İş gerçekten o noktaya gelirse, önceliklerini takip etmek konusunda tereddüte düşmez.]

 

[Subaru: Bu konuda biraz sana benziyor. Ben de aynı fikirdeyim.……Bu yüzden, bu yaşanmadan önce rehineleri sığınaktan çıkarmayı teklif ediyorum.]

 

Son seferinde bu teklifi Subaru’nun yargılamalara katılması şartıyla kabul edilmişti. Bu sefer bunu istemedikleri için anlaşmanın çok daha zor olmasını bekliyordu. Ama yine de sonunda kazanabileceğine emindi.

 

[Subaru: Her halükarda, eğer sığınaktakiler Emilia’yı yargılamalar için zorlamaya devam ederse, iki taraf için de işleri kolaylaştıracak bir şeyler bulmaya çalışacağım.]

 

[Ram: …. Şaşırdım. Barusu’nun bu görüşe daha çok karşı çıkacağını ve  akılsız bir küçük çocuk gibi davranacağını düşünmüştüm.]

 

Subaru’nun, Emilia’nın yargılamalara katılması konusundaki endişelerini bir kenara bıraktığını gören Ram, bu dürüst yorumu yaptı. Subaru başını salladı ve konuşmaya devam etti.

 

[Subaru: Bu üzücü ve talihsiz…… ama Roswaal’ın planlarına uymak daha uygun gibi. Yeah, doğru. Emilia’nın yaralanmaması için onu kolladığım sürece, böyle yapmamız en iyi seçenek olacak.]

 

[Ram: Yaralanacağını bile bile yapmasına izin mi vereceksin? Ne biçim bir iblissin böyle.]

 

[Subaru: Gerçek bir iblisten bunu duyduğuma göre gerçekten değişmiş olmalıyım. Aslında……neyse, boşver.]

 

Bir şey söylemek üzereydi, ama kafasını sallayarak ağzını kapattı. Onun devam etmeyeceğini gören Ram kaşlarını kaldırdı ama yorum yapmaya zahmet etmedi.

 

Subaru, kibarca, uyandırmamaya dikkat ederek kollarındaki Emilia’yı kaldırdı.

 

Çok hafifti. İnsanlar bilinçsizken daha ağır olmalıydı, ama o hala tüy gibiydi.

 

Bu narin, küçük bedeni daha ne kadar taşıması gerekeceğini merak etti.

 

[Subaru: Ram. Emilia’yı yatağına yatırdıktan sonra Roswaal’la konuşmak istiyorum. Senin için bir sakıncası var mı? ]

 

[Ram: Roswaal-sama dinleniyor. Hiç kimse yatak odasına giremez bu sü……]

 

[Subaru: Onunla yargılama hakkında konuşmak istiyorum. Biz düşük rütbeli çocuklar kendi aramızda konuşmaya devam ettiğimiz sürece bir yere varamayacağız. Fikir babasının da ne diyeceğini duymam gerek.]

 

Eğer yargılamayı yem olarak kullanırsa Roswaal bile odasındaki ‘’Rahatsız etmeyin’’ tabelasını indirip onunla yüz yüze gelmek zorunda kalacaktı.

 

Ram gözlerini kapatıp Subaru’nun sözleri üzerine biraz düşündü. Gerçekten yorgun gibi görünerek iç çekti.

 

[Ram: Roswaal-sama’nın yanında bekleyeceğim. Barusu, lütfen Emilia-sama’yı yatağına götür……şüpheli bir şey yapmadan.]

 

[Subaru: CİDDİ MODUMDAKİ bana ne söylüyorsun öyle? Sen söyleyene kadar hiç de öyle bir şey düşünmüyordum, ama şimdi Emilia-tan’ın yumuşak tenine DOĞRUDAN TEMAS ETTİĞİMİ fark ettim ve dizlerim titriyor, kontrolden çıktı! Bunun sorumluluğunu nasıl alacaksın??]

 

[Ram: Otto, şuna göz kulak ol.]

 

[Otto: Tamam madam!]

 

Ram, Subaru’nun alaylarını görmezden gelerek onu tek bir cümleyle başından savdı. Şimdi içeride kalanlar yalnızca iki erkek ve bir tatlı kızdı. Otto, az önce Ram’a yaptığı saygı dolu pozunu bozmadan duruyordu.

 

[Otto: Devam et, lütfen Emilia-sama’yı yatağına götür. Tabi yardıma ihtiyacın varsa?]

 

[Subaru: Bundan önce, Ram’a karşı aldığın bu itaatkar tavır da nerden çıktı……]

 

[Otto: Eh, düşünelim, Ram-san Margrave’in doğrudan altı değil mi? Kafasını yalnızca Emilia-sama’ya takmış Natsuki-san’ın aksine, eğer Ram-san’a yanaşırsam Margrave’e yakınlaşmak konusunda daha çok umudum olur, değil mi? Heheh]

 

[Subaru: Vasıflı bir tüccar olarak verdiğin ilk izlenim yavaş yavaş sinsi bir küçük kötü adama dönüşüyor bilesin! Bunu telafi etmek için bir şey yapmayacak mısın? Bundan sonra sana bir engel gibi davranıp, gölgelerde sessizce öldürmek zorunda mı kalacağım? ]

 

Otto’nun kimlik kaymasını dinleyen Subaru iç çekmiş, şikayetini etmiş ve Emilia’yı yatağına taşımaya devam etmişti. Dağınık yatak örtüsünü düzenleyip Emilia’yı kibarca yatırdı.

 

[Subaru: Ah……]

 

Örtüyü üzerine çekip oradan ayrılmak üzereyken, Emilia’nın parmaklarının kendi tişörtüne hafifçe değdiğini fark etti. Parmak uçlarının narin dokunuşunu hissedip tüm sevimliliğini içine çekerek, parmakları yavaşça tişörtünden çekti, ve kendi avucuyla sardı.

 

[Subaru: Bekle beni, Emilia.]

 

[Emilia: ――――]

 

[Subaru: Bir yolunu bulacağım. Daha fazla ağlamana ya da acı çekmene gerek olmayacak. Söz veriyorum. ]

 

Bu yemini ederek Emilia’nın ellerini bıraktı.

 

Ayağa kalktı, arkasını döndü, evin çıkışına yöneldi. ――Ve Roswaal’a.

 

Çünkü şeytanın kendisinden duyması gereken çok fazla şey vardı.

 

 

#Subaru, şeytanın kendisi olan Roswaal'la konuşmaya gidiyor.
Bir sonraki bölümde Emilia'nın hikayesini öğreneceğiz.
Buz ormanı neyin nesiymiş bir bakalım.
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr