Cilt 4 Bölüm 31 [ Hizmetçi ・ Hizmetçi ・ Hizmetçi ] (1/3)

avatar
4175 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 31 [ Hizmetçi ・ Hizmetçi ・ Hizmetçi ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

――Bu Subaru’nun sığınaktan köşke 2. yolculuğuydu.

 

[Subaru: İlk seferi oldukça acı verici bir tecrübe olsa da……]

 

Subaru bunu mırıldanarak yanağını kaşıdı ve atlayarak Patrasche’nin arkasına geçti.

 

Lewes’le vedalaştıktan sonra Subaru ve sığınmacılar güvenle Arlam köyüne dönmüştü. Zaten bir önceki döngüde bunları yaşadığı ve Patrasche’ye güvendiği için bu yolda endişelenmemişti.

 

[Subaru: Köylüler kavuştu, Otto da geçen seferki gibi köyde kalmaya karar verdi. Gerçi Otto’yu etten kemikten bir kalkan olarak yanımda götürmek istiyordum ama……]

 

Aslında Subaru, Otto’yu peşinden köşke sürüklemek konusunda tereddüt etmişti. Sonuçta ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalma şansları yüksekti, hassas durumlarda pek başarılı sayılmayan Otto’yu götürmek de muhtemelen iyi bir fikir değildi.

 

Normal bir dövüş esnasında Subaru, Otto’yu yenemezdi, ama Otto da pek tanrıvari bir savaşçı değildi sonuçta. Subaru onun iç organlarının da bağırsak avcısı tarafından ortalığa saçıldığını görmek istemezdi.

 

[Subaru: Umarım bir şey olmamıştır……]

 

Son seferinde Subaru, yargılamaların başlangıcından 6 gün sonra köşke gelmişti. Bu seferse 3 gün sonra.

 

 ――Bir öncekine kıyasla 3 gün avantajlıydı.

 

Köşkün Subaru’nun öldürüldüğü gece saldırıya uğradığını farz ediyordu. Tüm faktörleri hesaba katınca böyle olduğu kesindi.

 

Problem şu ki,

 

[Subaru: 3 gün kaldı……başka bir deyişle, Frederica’dan bilgi almalı, sığınağa dönüp oradaki problemleri çözmeli, sonra da Garfiel’i köşke gelmeye zorlamalıyım. Kalan zamanıma bakınca imkansız görünmüyor, ama……]

 

Bu boş teorilerini gerçeğe dönüştürmesinin önünde pek çok zorluk duruyordu.

 

Sığınakla köşk arasındaki mesafe 8 saatti. Gidip gelmek neredeyse bir gün alıyordu. Bu zaman kaybını hesaba katınca geriye kalan zaman iyice azalıyordu.

 

[Subaru: Problemleri çözmek için başka yollar da var…… Eğer en mükemmel planı seçersem, en uygun şartlarda bile oldukça zorlayıcı olacak…… ]

 

Elsa’nın saldıracağı zamanı bildiği için en mükemmel plan onu o vakitte durdurabilmekti. Bu şekilde bir daha gördükleri her gölgede korkarak arkalarına bakmak zorunda kalmayacaklardı. Başka bir deyişle, eğer mümkünse kalıcı bir galibiyet istiyordu.

 

Bunu başarmak için Elsa’yı dövüşte yenebilecek biri gerekliydi, bu da Roswaal veya Garfiel olabilirdi. Ama şu anda ikisini de köşke getirebilme olasılığı pek yüksek gözükmüyordu.

 

[Subaru: Sonuç olarak ikinci en iyi seçenekten başka şansım yok gibi…… huh]

 

Subaru umutsuzca bunları düşünüp kafasını kaşırken, Patrasche burnunu ona yaklaştırdı. Omzuna yaslanan yer ejderine garip bir şekilde gülümseyerek onun sert tenini okşadı ve kafasını sevdi.

 

[Subaru: Ödül riske değiyor ama henüz riski dengeleyecek bir kazanma şansımız yok. Bu da bize kuyruğumuzu toplayıp bir avuç yavru örümcek gibi kaçma savaş planından başka seçenek bırakmıyor.]

 

Cadı tarikatıyla olan savaşta da bu plan aklından geçmişti.

 

O zaman parçaları birleştirip kazanmak mümkün olmuştu, bu seferse oynayacak pek eli yoktu. Saldırı hakkında bilgisi olmasına rağmen, eğer atlatıp kaçmayı başarırlarsa daha mutlu olacaktı.

 

Ama bunda da bazı problemler vardı.

 

[Subaru: Köştekiler. Rem, Petra, Frederica…… ve Beako, bu tahliye planıma uyacaklar mı bilmiyorum. Açıkçası Rem’i sırtıma atıp Petra’nın da elini tutup onları götürebilirim, ama diğer ikisini ikna edene kadar birkaç kemiğim kırılır muhtemelen.]

 

Tabii ki, iş o noktaya gelirse herkesi zor kullanarak da olsa ejder vagonuna götürürdü. Onları savaşarak yenebileceğini sanmıyordu ama eğer kollarını çekiştirip bırakmazsa bir şekilde bu işi başarabilir gibiydi. Hayır, kesinlikle başaracaktı.

 

[Subaru: ――Huu]

 

Hafif bir iç çekerek omuzlarındaki yükün ağırlığını hissetti.

 

Kaç kişinin kaderi onun sözlerine, hareketlerine ve çizeceği yola bağlıydı. Beyaz balinayla olan savaştan önceki gece de aynı yükü hissetmişti.

 

[Subaru: Kapının dışında sonsuza dek oyalanmak bir işime yaramayacak. Hala içerde bir şey olup olmadığını bilmiyorum. En iyisi önce gidip herkesin iyi olduğundan emin olayım……]

 

[???: Ve ondan sonra?]

 

[Subaru: Ondan sonra onları nasıl ikna edeceğimi düşüneyim. Oh yeah, anladım, ne de olsa ne olacağını bilmiyorlar, sadece Roswaal’ın emri falan olduğu yalanını atabilirim ……]

 

[???: Woaa. Çok fenasın~, Subaru.]

 

[Subaru: Bana PİSÇILGIN de, hala bu kötü çocuk imajını taşıyabilecek yaştayım bilirsin…… nne]

 

Subaru cümlesinin ortasındayken arkasından gelen kikirdemeyi duydu ve o yöne döndü. Köşkün bahçesinde, Subaru’nun önünde durduğu kapının diğer tarafında küçük bir hizmetçi vardı―― tanıdık küçük kız, Petra, orada duruyordu.

 

Şaşkın görünüp kaşlarını kaldıran Subaru’nun önündeki kız, kestane rengi saçlarını sallayıp çok sevimli bir şekilde yüzünü kaldırdı.

 

[Petra: Hoşgeldin, Subaru-sama. Düşündüğümden erken döndün.]

 

[Subaru: Yeah, döndüm…… anlaşılan Frederica’nın eğitimlerinin sonuçlarından biriyle karşılaştım. Karşılama için teşekkürler.]

 

Petra’nın nezaket içinde eteğinin uçlarını tuttuğunu gören Subaru’nun yanakları rahatlamayla genişledi, kapıyı hafifçe itti ve içeri girdi. Patrasche’yi ahıra doğru götürürken yanında yürüyen Petra’ya bakıyordu.

 

[Petra: ――?]

 

Subaru’nun kendisine baktığını gören kız tuhaf bir ifadeye bürünüp aceleyle arkasını döndü, saçlarını temizleyip elbisesini düzeltmeye başladı. Tatmin olmuş göründükten sonra [ Tamam-dır] diyerek Subaru’ya döndü ve başını salladı.

 

[Petra: Ne oldu, Subaru-sama?]

 

Ve öncekinden de parlak, hayran olunası bir gülümsemeyle Subaru’ya baktı.

 

Küçük bir kızın tatlılığı ve gelecekte ne kadar güzel olacağını belli eden görünüşüyle, gençliğine rağmen karşı cinsi etkilemeye yönelik şeytani bir bakış vardı yüzünde.

 

Bu gülümseyişin normal bir karşı taraf tarafından nasıl anlaşılacağı kesinlikle ortadaydı. Böyle bir gülümseme karşısında Subaru ise biraz nefes aldı ve

 

[Subaru: Aaaahhh, şuna bak! Fazla tatlı değil misin seeeen!]

 

[Petra: Ne, neeeğğğ!?]

 

Onun niyetlerine tamamen zıt bir şekilde davranan Subaru küçük kızı kavradı ve sarılıp saçlarıyla oynamaya başladı.

 

Petra bu ani hareket karşısında şaşırmış ve sıkışıp kalmıştı.

 

[Subaru: Şu anda hissettiklerimin yarısını bile anlayamazsın. Seeen, seeeenn! Aaahhh, kahretsin seni yeniden gördüğüm için çok mutluyum!!]

 

[Petra: Ne ne neler oluyor !? Ah, bekle, Subaru…… benim için çok erken……]

 

[Subaru: Gerçekten çok mutluyum……]

 

[Petra: ――Subaru?]

 

Subaru’nun kollarıyla mücadele eden Petra’nın yüzü kıpkırmızıydı. Sesini alçaltan Subaru’ya baktığında utanmış ve heyecanlanmış ifadesi bir anda yüzünden silindi.

 

[Petra: Yoksa, bir yerin mi acıyor……?]

 

Endişeli bir şekilde bir parmağını Subaru’nun titreyen yanaklarına götürdü.

 

Ardından bir avuç parmaklarını sardı ve [İyiyim] diyen Subaru kafasını salladı.

 

Subaru derin bir nefes aldı, ardından ikinci bir nefes için bekledi. Ve gözlerini geri açtı.

 

[Subaru: Sadece gerçekten, kalbimin en derininden rahatladım. ――Evimdeyim, Petra.]

 

#Subaru kazasız belasız köşke döndü. Henüz bir tehdit yok gibi görünüyor. 
Garibim Petra da bıcırık haliyle ilgi toplama peşinde ama çok yanlış birini seçmiş :)
O zaman sonunda köşke ulaştığımıza göre vakit Frederica'dan bir şeyler öğrenme vakti.
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr