Bu 5. geceydi―― Elsa’nın köşke saldıracağı güne gelmişlerdi. Eğer işleyiş ilk döngüsüyle aynıysa, Elsa’nın saldırıya başlamış olacağına şüphe yoktu.
Ama Elsa ne kadar ahlaksız olursa olsun―― köye inip oranın sakinlerini katletmezdi. Yani Otto köşke girmediği sürece tehlikede olmayacaktı.
Tabii ki bunu yapmak, köşkte kalan herkesi terk etmek demekti: Frederica, Petra, Beatrice ve Rem’i.
[Subaru: …….Bu sefer sığınakta neler olduğunu öğrenmek için her şeyi yapacağım. Buna… çoktan karar verdim. Açgözlü olursam hiçbir şey elde edemem. Bu yüzden olanları izlemek için geride kalmalıyım, değil mi? ]
Göğsünde, en kötüsüne izin veriyor olmanın suçluluğunu taşıyordu. Bunu yapmak zorunda olduğunu düşünerek bu hissi bastırmaya çalıştı.
Çelik. Kalbini çeliğe dönüştürecekti. Mükemmel geleceğe ulaşmak için her yolu deneyecekti. Kalbini ne kadar yaksa da, bu seferlik bazılarının feda edilmesine izin verecekti.
[Subaru: Sonunda güleceğimiz sürece……biz kazanmış olacağız.]
Bu yolu sonuna kadar götürüp her şeye kavuşmak için tereddüt etmemeliydi.
[Subaru: ――――]
Tüm ejder vagonlarının önünden geçip ormanda kaybolmasını izleyen Subaru, iç çekti.
Artık geride sadece sığınak halkı ve Roswaal köşkünün üyeleri kalmıştı. Artık sıra sakince şafağı bekleyip sığınakta olanlara şahit olma faslındaydı.
Eğer bunu yapabilirse, bu döngüdeki görevini başarıyla tamamlayacaktı.
[Subaru: Burda sonsuza kadar kalıp suratlarımızı böceklerin yemesini bekleyemeyiz, geri dönmeye ne dersin? Bana öyle dik dik bakman pek hoş olmamaya başladı.]
[Garfiel: Bana napcağımı söylemeye kalkma…… Emilia-sama’nın bu geceki yargılamasını sormadın?]
[Subaru: Burda oluyor olman bu soruyu zaten cevaplıyor. Kötü bir sonuç beklemediğimi söylesem yalan olurdu.]
Emilia'nın Subaru ve rehineler için olan endişesini kullanması işe yaramazdı. Yargılamaların üstesinden gelmesi için daha köklü bir değişim gerekliydi. Aksi takdirde sığınaktakilerin problemleri bir çözüme ulaşmayacaktı.
[Subaru: Bu yüzden işlerin sonunu görmek zorundayım. Ne olacağını görmeden Emilia’nın yargılamaları geçmesini bekleyemem.]
Bu yüzden hatasını tekrarlamayacak, 3. dünyasında risk almayı seçecekti.
Subaru’nun bir döngüde en fazla ölüm sayısı 4 olmuştu. Eğer bu rekoru kırmak istiyorsa bundan sonra tek bir kez daha ölmesi gerekecekti.
[Subaru: Hala onaylamam gereken dağlar kadar şey var……]
――Kendi ‘’ölümünün’’ hedefine ulaşmak için bir dayanak noktası olduğunu düşünüyordu.
Patrasche’ye sığınağa dönmek için sinyal verdi. Arkasından onu izleyen Garfiel, mırıldandı.
[Garfiel: ……Her şeyi anlıyomuş gibi konuşuyo. Ne bok bildiğini sanıyosun?]
[Subaru: Garfiel?]
Ne söylediğini duyamayan Subaru, arkasına dönüp Garfiel'e baktı. Ve aniden, gözlerinin önünde ――
Garfiel, Patrasche’nin üzerindeki Subaru’ya doğru sıçramıştı, bıçak gibi keskin avucuyla Subaru’nun boynuna vuracaktı.
Havayı delerek kendisine gelen parmakların görüntüsü karşısında Subaru’nun sesi kesildi, yaklaşan ani ve gerçek dışı ‘’ölüm’’ karşısında diyecek bir şey bulamamıştı.
Garfiel’in kendisine saldırma ihtimalini hiç düşünmemiş değildi, ama bu şekilde doğrudan olmasını beklemiyordu.
[Subaru: ――――!]
İnce bir ıslık sesini, yırtılan teninin verdiği acı ve fışkıran kanlar izledi. Subaru refleks olarak ellerini boğazına götürdü ve ses tellerinin altında, pençe tarafından açılmış ince bir yarığın varlığını hissetti.
Aceleyle Patrasche’nin dizginlerini tutarak ona sinyal verdi.
[Subaru: Garfiel! Sen ne……!]
[Garfiel: Araya mı girceksin? Naptığını sanıyosun, huh?]
Subaru Patrasche’nin sırtından Garfiel’e bağırırken, yere inen Garfiel, öfkesini tamamen farklı bir yöne yöneltmişti.
Yüzü acıyla kıvranan Subaru, bakışlarını Garfiel’in baktığı yere çevirdi ve elinde bir değnekle, tek başına dikilen kızı gördü―― Ram, pembe saçları sallanırken, sert bir şekilde Garfiel’e bakıyordu.
[Subaru: Ram!?]
[Ram: İçimde kötü bir his olduğu için kaldım, tam da düşündüğüm gibi oldu. Barusu, kafan hala gövdene bağlı olduğu için bana teşekkür etsen iyi olur.]
[Garfiel: O rüzgar şeysini yapmasaydın şimdi kafası uçmuş olurdu. ]
[Subaru: Sen… ne bok yapıyorsun, Garfiel!? Beni öldürmeye mi çalışıyordun az önce!?]
[Garfiel: Denedim ama yapamadım. Başka nası cevap verebilirim bilmiyorum. ]
Garfiel öldürme niyetini açıkça onaylamıştı. Bunu duyan Subaru’nun tek gözü kocaman açıldı ve dudakları titremeye başladı.
[Subaru: Durum buysa, beni istediğin zaman öldüremez miydin? Ben hapisken, yo daha da önce, beni iyileştirmeseydin ölmüş olmayacak mıydım zaten!?]
[Garfiel: Bunu yapsaydım rehineler patlayabilirdi. Şimdi gittiklerine göre beni tutan bi şey yok di mi?]
[Subaru: Bu……!]
Garfiel en başından beri onu gözüne kestirmiş, aradaki engellerden kurtulup köylüleri gönderdikten sonra da direkt kucağına düşmüştü. Ama yine de bu işte ona doğal gelmeyen bir şey vardı. Bu da――
[Subaru: Eğer beni öldürürsen Emilia’nın yargılaması ne olacak? Narsist olmaya çalışmıyorum ama onun birincil motivasyonu benim, ben ölürsem yargılamalar asla sonlanmaz, değil mi? ]
Sığınağın özgürleşmesini isteyen Lewes’in grubu için en kötü senaryo bu olurdu.
Garfiel cadının kokusu yüzünden Subaru’dan şüpheleniyor olsa bile bu gerçeği göz ardı edemezdi.
Gerçi davranışları kör bir öfke sonucu olabilirdi, ama şu anda normal bir şekilde sohbet edişine bakılırsa pek de öfkesinden gözü kör olmuş birine benzemiyordu.
Başka bir deyişle, Garfiel’in saldırısı planlanmış, soğuk bir hamleydi. Bu da demek oluyordu ki――
[Garfiel: Ben……]
[Ram: Bahanelerini dinlemenin anlamı yok, onu ikna etmeye çalışman da anlamsız, Barusu.]
Garfiel tam konuşmaya başladığında, Ram onun sözünü kesmişti. Değneğini Garfiel'e döndürdü ve dişlerini takırdattı.
[Ram: Gerçek duygularını gizlemeyi bırakmalısın, Garf. Bu sana uymuyor.]
[Subaru: O, oy, Ram]
[Ram: Otur aşağı, ben konuşuyorum. ――Her halükarda, Garf seni öldürmeyi çoktan kafasına koymuş, Barusu.]
Ram da Garfiel’in öldürme niyetini onayladıktan sonra, Subaru’nun tek yapabildiği ağzını kapatmak oldu.
Ram, bakışlarını Garfiel’den ayırmadan yavaşça Subaru’ya yaklaştı. Parmaklarıyla, onu taşımakta olan Patrasche’yi hafifçe okşadı.
[Ram: İyi kız. Yapman gerekeni yap. Sırtındaki efendin...inanılmaz kör, hem kendine hem de başkalarına karşı.]
[Patrasche: ――――]
Sakince ve nasıl olduysa kibarca, bunları Patrasche’ye söylemişti. Patrasche de karşılığında dilini çıkartıp Ram’ın parmaklarını yaladı ve başını eğerek, Subaru’nun emirlerini dinlemeden ormana doğru yöneldi.
[Subaru: Be-bekle. Siz ikiniz ne ya……]
[Ram: Dizginleri bırakma. Bunu yaptığın sürece, senin yer ejderin seni korumak için tüm gücünü kullanacak Barusu. Çok şanslı bir adamsın. ]
[Subaru: Beni dinle! Yo, bana sebebini söyle! Ne biliyorsun da bunu yapıyorsun!? ]
[Ram: Açıklamaya zaman yok, açıklasam da nafile olacak. Dediğimi yap Barusu. ――Ram sana bir dakika kazandırabilir, mümkün olduğunca uzaklaş. Ram’ın sana önerebileceği tek şey bu. ]
Ram’ın yanıtının son kısmını anlamamıştı, ama soracak zaman da yoktu zaten.
Ram’ın son hecesinden sonra, Patrasche iyice hızlanmıştı.
Ve ağaç kümeleri arasında, rüzgar kaçırma ilahi korumasının gücüyle sarsılarak son hızda ilerlediler.
[Subaru: Ram――!]
Çığlık attı. Ama yanıt yoktu.
Görüşü orman tarafından engellenirken, Subaru’nun tek yapabildiği, gönüllü olmadığı bu yolculuğa devam ederken dudaklarını ısırmak oldu.
#Olaylar kızışıyor, Garfiel sahiden de Subaru'yu öldürmeyi kafasına koymuş anlaşılan. Böyle sahnelerde onu hep koca bir adam olarak canlandırsam da aslında gencecik biri olduğunu hatırlayınca bu asabiyet garip geliyor.
Bir de Ram var tabii. Arlam köylülerini gönderdiği yetmedi, bir de Subaru'yu korumak için geride kaldı.
Ram-Garfiel mücadelesi ne kadar ileri gider dersiniz? Ve sizce Subaru kaçabilecek mi, yoksa ölmeden önce sığınağın kaderini öğrenebilecek mi?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
#Bu arada fikirlerinizi esirgemediğiniz, sık sık teorilerinizi paylaştığınız için sağolun arkadaşlar.
Çok az kişiyle çıktığımız re:zero yolculuğuna büyüyen bir kitleyle devam ediyoruz. Bir gün çok daha büyük bir aile olmayı diliyorum :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..