[Daphne: Eeeehhh~? Büyük Tavşanı yok etmek mi istiyorsun? Ama o çocuk çok zayıf ve yemesi çok kolay ve de çoğalmaya devam ediyor. O Daphne’nin baş yapıtlarından biri, bilirsin? ]
[Subaru: Yemek ya da yenilmek… bu felsefeye devam edeceksen, canlı kalmak için düşmanlarını öldürmeye ne diyorsun? Sağ kalma içgüdüsünü onaylamanı umuyordum. ]
Subaru, Daphne’yi kendi sözleriyle vurmaya karar vermişti.
Dürüst olmak gerekirse, Daphe’den bilgi alma arzusundan yarı yarıya vazgeçmiş durumdaydı. Sonuçta yararlı bir şey söyleyecek gibi değildi, onunla düzgün bir konuşma yapabileceğini bile sanmıyordu.
İlk başta birbirlerine top atma oyunları akıcı ilerliyordu. Ama esas yaşanan, Subaru fırlattıkça onun fırlatılan her topu çiğneyişi ve her seferinde daha fazlasını istiyor oluşuydu.
[Daphne: Yaşamak için yediğime göre, yaşamak için öldürme izni de vermeliyim…… Uuu~unn, bu, nnn, bu da doğru, değil mi?]
[Subaru: ――Eh? İşe yaradı mı?]
[Daphne: Eğer Daphne bir şeyin doğru olduğunu söylüyorsa, o zaman Daphne bunu kabul edecektir. Subaruun Daphne hakkında ne düşünüyor?]
“Gördüğüm en cadımsı cadı” diye düşünüyordu Subaru. Ama bu cevabı verirse sonu olmayacaktı, o yüzden bunu kendine saklamaya karar verdi.
Bu sessizlik karşısında Daphne [Huu~uuuu] dedi.
[Daphne: Eğer Büyük Tavşan-chan’ı yok etmek istiyorsan, Met-Met, Dona-Dona ve Milla-Milla bunu kolaylıkla yapabilir.]
[Subaru: Bekle, kimlerin takma adıydı o az önce söylediklerin? Dona-Dona…… Echidna, değil mi? Met-Met…. Sekhmet olmalı. Ama Milla-Milla kim?]
[Daphne: Carmilla…… o Şehvet. Ama seninle buluşmayı pek istemiyor gibi görünüyor, Subaruun.]
[Subaru: Ne kadar seksi şeylerden sorumlu olan cadının benimle görüşmek istememesi biraz üzücü olsa da… önerin işe yaramayacak. Bu cadılar yerlerinden ayrılamıyor, o yüzden bana yardım edemezler.]
[Daphne: …….Huuuuu, yapamıyorlar huh…?]
Subaru gibi başkalarına bel bağlamaya alışmış biri için, bu teklif umabileceğinden fazlasıydı. Eğer dışarı çıkıp ona yardım edebilecek olsalardı, Büyük Tavşan ve Elsa’yla baş edebilirlerdi. Ama,
[Subaru: Dışarı çıkabilseniz bile……sadece Büyük Tavşanı dövüp onu yiyip geri dönmek seni tatmin eder miydi? ]
[Daphne: Daphne’nin midesi ömrü boyunca hiç tatmin olmadı, bilirsin…]
[Subaru: Yani sizi dışarı çıkarmanın bir yolu olsa bile, bunu yapamam. ]
Tabutunun içindeki Daphne, [Uunnn~] diye bir ses çıkardı ve,
[Daphne: Eğer bu işe yaramıyorsa, o zaman sonuncuya kadar tek tek hepsini yemelisin, sanırım. O çocuklar sıfırdan çoğalamazlar ……haa~ha……]
[Subaru: Yemeyi boşver… yani hepsini öldürmeliyiz, huh…… ve bir tanesini bile canlı bırakırsak, hepsi yeniden canlanır … Grup halinde hareket ediyorlar, değil mi? Ama her zaman hepsi bir arada mı?]
[Daphne: Yeah… Ne kadar kalabalık olsalar da bilinçleri tek. Ayrıldıklarında zekaları olmuyor.]
[Subaru: Öyle……mi... O zaman, bir kısmını çoğalmak için başıboş bıraktığımızda sorun olmayacak …… sonra “DAHA ÇOK PANİK VE KORKU OLACAK” ya da öyle bir şey yaşanmayacak, değil mi?]
Bu korku filmlerinde sıkça meydana gelirdi, birkaç kanlı yaratık geride kalır ve kurtulanların gizlice yeniden türediğini görür, “BELA HENÜZ BİTMEDİ!” şeklinde bir sonla karşılaşırdınız.
Ama en azından, tavşanlar yeniden birleşecek kadar zeki değilmiş.
[Subaru: Oh bu arada… ortalama kaç tavşan var? Eğer hepsi birbirini yiyorsa, o zaman sayılarını bir hizada tutmak için bir sistemleri olmalı ya da…]
[Daphne: ……kim bilir? Kim sisin içindeki damlaları sayabilir ki, Subaruun…?]
[Subaru: O derece yani……? Yo yo, çoktan senin sözüne inanamayacağımı gördüm. Kendim göreceğim.]
Yalnızca kendisini tüketen tavşanlar bile yüzden fazlaydı. Ama sığınaktaki her canlıyı tükettiklerini düşününce, 10binlerce olmalıydılar.
Onları öldürmek için iyi bir yol bulması gerekiyordu.
Subaru düşüncelere dalmışken, Daphne de sıkıldığını gösterecek bir şekilde uzunca esnedi. Ardından sessizce çiğneme hareketleri yaptı.
[Daphne: Subaruun… düşünmekle meşgulsen Daphne şimdilik ortadan kaybolabilir mi? Sonuçta var oldukça acıkıyorum…]
[Subaru: Daha az acıkmak için var olmamayı tercih etmek gerçekten akıl-uçurucu bir ifade... Ama yeah, çok yardımcı oldun. Teşekkürler. ――Ayrıca]
Daphne’nin meraklı ifadesini gören Subaru, çıkarabileceği en alaylı sesle konuşmaya devam etti.
[Subaru: O dallama tavşanı yok edeceğim. Ve senin Beyaz Balinanı da çoktan öldürdüm. Umarım umursamazsın, Anne-sama. ]
[Daphne: …………]
[Subaru: 400 yıl, o piçler senin iyi niyetlerin yüzünden dünyaya geleli bu kadar süre geçti. Bu kadarı yeterli. ――Artık onları bir iz bırakmadan silme vaktim geldi.]
[Daphne: Sen yalnızca İnsansın.]
Subaru’nun savaş ilanı karşısında Daphne, daha önce hiç görmediği bir tavır takındı.
Dudakları gerildi ve yüzünde ilk defa ‘’Açlık’’tan başka bir ifade belirdi.
[Daphne: Sıkıysa dene.]
Oburluk Cadısı, keskin dişlerinin arasındaki kırmızı dilini ağzından çıkartarak gülümsedi.
#Subaru kendine bir düşman edindi gibi görünüyor. 'Sen yalnızca İnsansın' cümlesi de bir cadının gerçek yüzünü gözler önüne serdi.
Bu arada Subaru'nun bu kararlı ve cesur anlarını çok seviyorum.
Umarım Beyaz Balinada olduğu gibi Büyük Tavşan konusunda da güzel bir planla başarıya ulaşır.
Ayrıca bölümler kısa diye hayal kırıklığına uğramayın, çok ilginç şeyler geliyor!
Okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..