Tahmin etmesi istenen Subaru, ani cevap verme dürtüsünü bastırdı.
Lewes’in beklentisi, yalnızca soru sorup cevap almayı bilen açgözlü bir çocuk değildi.
Kızın bakışlarının yoğun baskısı altındaki Subaru, zihnini kızın kelimeleri üzerine yorduktan sonra bir sonuca vardı.
[Subaru: Mana… mı……?]
Bunu mırıldanırken aklında büyük kedi ruhunun görüntüsü belirdi.
Puck’ın ruh-bedeni mana kullanımı vasıtasıyla açığa çıkardı. Bu şekilde bakılırsa insan bedenini de aynı yolla maddeleştirmek mümkün olabilirdi.
Subaru’nun tahminini duyan Lewes, kaşlarını kaldırarak hafifçe alkışladı.
[Lewes: Aferin. Yanıtı tek başına bulabilmenden etkilendim. Kimse sana söylemiş gibi de görünmüyor.]
[Subaru: Ehh sen beni biraz yönlendirdin. Ve uzun süre bir ruhun çevresinde yaşamak da yardımcı oldu tabii……Peki haklı mıyım?]
[Lewes: Neredeyse evet. Ama bedenleri yalnızca mana kullanarak maddeleştirmek aracıları hızla tüketir. Açgözlülük Cadısı bunun yerine özel bir algoritma geliştirme konusunda kendisini zorladı.]
[Subaru: Zorladı… algoritma?]
[Lewes: Bir organın yapay bir ‘’Od’’ yaratması için bir algoritma geliştirdi, böylece yeterince mana biriktiğinde beden maddeleşebiliyordu. Ve beden manadan yapılandığında, Od’un varlığı sayesinde yaratılan canlı, ‘’Normal’’ organizmalardan ayırt edilemez oluyordu.]
Od――atmosferdeki mananın aksine canlıların içerisinde mevcuttu.
Od da manayla aynı işi görüyor olsa bile dış kaynaklardan çekilemezdi, doğumda belirlenmiş sabit bir miktarı olurdu. Od kullanmak kişinin yaşamını kısaltmak demekti ve tükenmesi ölüme yol açardı.
Bu, yeterli MP olmadığında HP kullanmak gibiydi ―― tabii HP’yi yenilemenin hiçbir yolu yoktu.
[Subaru: Çok basitmiş gibi anlatıyorsun…… ama bu muazzam bir şey değil mi? Yapay olsa bile Od yenilemek temel olarak bir hayat yaratmak demek.]
[Lewes: Tabii ki bu yalnızca çok belirgin şartlar bir araya geldiğinde mümkün olan bir olay. Maalesef benim kavrayabileceğim bir şey değil. ――Ama Cadının başarılı bir şekilde hayat yarattığı kesin.]
[Subaru: Tamamen saçmalık gibi geliyor…… ama o tip bayağı harika.]
Beyaz saçlı Cadının kibirli bir gülüşle kendisine baktığını hayal edebiliyordu. Ama sonra düşünceleri başka bir noktaya çevrildi.
[Subaru: Bir dakika, Daphne de kendi Büyülü Canavarlarını yaratıyordu. Hayat yaratmak Cadılar için şaşırtıcı derecede kolay falan mı? Düşündüğüm kadar nadir değilmiş.]
Beyaz saçlı Cadının hmphlayarak [Bunu senin takdirini kazanmak için falan yapmış değildim zaten.] dediğini duyar gibi oldu.
[Lewes: Ne oldu, sevimli bir şeyler düşünür gibisin.]
[Subaru: Garip ama iletişimlerimiz ona olan tedbirimi tamamen ortadan kaldırdı gibi görünüyor. Her neyse, şimdi Lewes-san’ın kökenini anlayabiliyorum. Echidna’nın zamanında Lewes Meyer adlı kızın taklitlerini yarattığını da anlıyorum…]
Subaru artık kopyaların ardındaki prensibi ve Lewes’in bu gerçeği kabullenmiş oluşunu anlayabiliyordu. O zaman sıradaki soru,
[Subaru: Peki Echidna neden böyle bir şey yaptı?]
[Lewes: Hmm……]
[Subaru: Büyüler ve algoritmalar hakkında nerdeyse hiçbir şey bilmediğim için yalnızca Echidna’nın başarılarının yüzeyden ne kadar harika gözüktüğünü söyleyebilirim. Ama sonuçlarına bakmak bile ne derece büyük bir şey olduğunu kanıtlıyor.]
Lewes kollarını çaprazlayıp dinlerken, Subaru yeni bir nefes alarak devam etti.
[Subaru: Peki böyle büyük bir şey yapacak motivasyonu nerden edindi? Amacı neydi? Ve neden Echidna’nın Lewes Meyer’in taklitlerini yapması gerekti?]
Hala Lewes Meyer adlı kızın Sığınaktaki önemini bilmiyordu. Bugünün Sığınağındaki Lewes, orijinal Lewes gibi görünerek temsilcilik görevi üstlenmişti. Ama orijinal Lewes Meyer’in Sığınak hiyerarşisindeki yeri neydi?
Peki ya Sığınağın yaratımının özü oysa?
[Subaru: Şimdi düşündüğüm şey mümkün olabilir.]
[Lewes: Oh?]
[Subaru: Böyle hikâyeler hep para eder. Belki de zamansız bir ölümle karşılaşan orijinal Lewes Meyer'i yenilemek için yapmıştır.]
Ölen sevdiklerini geri getirme teması sık sık mangalarda ve romanlarda işlenirdi. Ölenin DNAsıyla klonlar yaratmak oldukça popülerdi ancak çoğu zaman ‘’Bedenleri aynı ama ruhları farklı’’ gibi bir sebeple başarısızlık gelirdi.
[Subaru: Senin söylediklerine ve Pico’nun görünüşüne bakarak söyleyebilirim ki Sığınak da aynı problemle karşılaşmış olabilir. Siz birebir aynı gözükseniz de kişilikleriniz aktarılmıyor sanırım.]
Eğer Cadı vazgeçmeyi reddedip taklitlere devam ettiyse buna çılgınlık denilebilirdi. Ama yirmi başarısızlıktan sonra ısrarcı olduysa ve hala orijinal ruhun bir sonrakinde belirebileceğini düşünüyorsa buna ancak――
[Subaru: Bunu hayal deyip geçiştirmek istemesem de……]
Belli bir kişiyi hayata döndürmek istiyor diye birini suçlamak zordu. En azından Subaru’nun buna diyecek lafının olmadığı kesindi.
Natsuki Subaru şimdi bile herkesi kurtarabileceği bir gelecek için savaşıyordu.
Yöntemler ve süreçler farklı olsa bile yaptığı şey Cadının deneylerinden o kadar farklı mıydı ki?
Bu deneylerin sonucu olarak doğan Leweslerin ne düşündüğünü ise onlara sormak gerekti ve cevap veremeyecekleri de ortadaydı.
Subaru’nun tahminlerini dinleyen Lewes iç çekti.
[Lewes: Kafan düşündüğümden hızlı çalışıyor, Su-bo]
[Subaru: Gözümün önündeki bunca şeyden sonra bayağı yavaşım aslında. Söylemekten nefret etsem de öyle.]
Subaru, aşırı yavaş olan çıkarım yeteneklerini düşünerek dişlerini sıktı.
Subaru’yu bu şekilde gören Lewes ise yavaşça kafasını salladı. Ama bu onu rahatlatmak için yapılan bir jest değildi. Aksine, dudaklarında hafifçe melankoli taşıyan bir gülümseme belirmişti.
[Lewes: Buna bir fantezi demek abartılı olmaz.]
[Subaru: Fantezi…… O kadar uzak olduğumu bilmiyordum……]
[Lewes: Evet fantezi. Şöyle düşündün değil mi―― “Ne kadar yoğun çaba gerektirse de o hayata geri dönmeliydi. Lewes Meyer, Açgözlülük Cadısı için işte bu kadar kıymetli ve önemliydi.’’ Haksız mıyım?]
[Subaru: …………]
Lewes kafasını kaldırarak bu soruyu sorarken Subaru sessizliğe gömüldü.
Sahiden de Subaru’nun düşüncesi buydu. Birinin varlığını yeniden sağlamak için yepyeni bir algoritma yaratıp tüm bu çabaları sarf etmişti―― doğal olarak bu kişi Cadı için önemli olmalıydı.
Ama Lewes, bu sonucu bir gülümsemeyle reddetmişti. Acılı ve sahte bir gülümsemeyle.
[Lewes: Lewes Meyer yalnızca bir köylüydü. Açgözlülük Cadısına özel bir yakınlığı yoktu. Ve doğal olarak aralarında kan bağı ya da evlilik bağı da yoktu. Lewes Meyer Cadı için yalnızca bir yabancıydı, aralarında en fazla bir cümlelik sohbet geçmiştir.]
[Subaru: Nasıl olur…… yo, dur bir dakika.]
Lewes’in bunu gözleriyle görür gibi anlatışını dinleyen Subaru, elini kaldırarak kızı susturdu. Diğer elini de kendi alnına koyarak devam etti.
[Subaru: Ama bu garip değil mi? Az önce söyledin…sen de Pico gibi bomboş doğmuşsun. O zaman kristalin içerisindeki Lewes Meyer’i nereden tanıyorsun ki? Çok anlamsız.]
[Lewes: Bu da Sığınaktaki farklı bir deneyin sonucu.]
Subaru’nun iddiasını çürütmeye çalışışını dinleyen Lewes, bir elini göğsüne yerleştirdi.
Eğer söyledikleri doğruysa elinin altında kalp atışı olmamalıydı. Ama ona dokunduğunda gelen bu sıcaklık da neyin nesiydi?
――Subaru’nun zihni sorularla dönerken Lewes gözlerini kapattı.
[Lewes: Lewes Meyer, Cadıya yakın değildi. Ama kendisini deney için feda etti. Cadı Lewes Meyer’in bedenini alarak kristalin içerisine mühürledi. Sonra bir algoritma tasarladı ve belli miktarda manayla Lewes Meyer’in orijinal Od’unu kullanarak taklitler yarattı ve bugünlere gelindi.]
[Subaru: ……ama neden?]
[Lewes: Lewes Meyer’in taklitleri, konuşma ve genel davranışlar konusunda azıcık bir anlayışa sahip ve yeni doğan bebeklerden farkları yok. Yine de garip. Eğer yeni doğanlara benzeselerdi ağlamalı, cahil ve saf olmalıydılar. Ama temel talimatları takip etme yetisini nasıl kazandılar ki?]
[Subaru: Acaba…… yo imkanı yok.]
En kötü olasılığı düşünen Subaru, sözlerinin hâkimiyetini yitirdi. Subaru’nun ifadesini gören Lewes ise onun anladığını tahmin ederek başını salladı ve devam etti.
[Lewes: Cadı, taklitlere bilgi aşılamanın bir yöntemini buldu. Ama bunu minimumda tutarak bunun dışında bomboş olmalarını seçti.]
[Subaru: Yani onları kendi istedikleri dışında hiçbir şey bilmeyecek şekilde mi yarattı? Ama neden böyle…]
Yalnızca emirlerini taklit edecek oyuncak bebekler yapmanın manası neydi ki? Tabii ki böyle bir şey tamamen anlaşılmaz değildi. Ama tanıdığı Açgözlülük Cadısının karakterine uymuyordu.
Beyaz saçlı kız, yalnızca hareket edebilen bedenler yaratmak için bu kadar derde girer miydi?
[Subaru: Bunu yapabileceğinden emin değilim ama insanları yakalayıp beyinlerini yıkamak daha basit ve hızlı olmaz mıydı? Bunun yerine bu yolu tercih etmiş. Başka bir sebep daha olmalı.]
Sıfırdan boş canlılar üretmek――
[Subaru: ――a]
Bir anda aklında yeni bir düşünce belirdi.
Fazla abes bularak bu düşünceyi silkinip atmaya çalıştı. Ama bir kez aklına gelen düşünce sımsıkı tutunmuştu ve gitmeyi reddediyordu. Eğer mevzu buysa,
{Beni küçümsemeni istemiyorum}
Bu, Cadının neden Subaru'dan niyetini saklamaya çalıştığını açıklardı. Peki neden gözlerinin önündeki Lewes’in, orijinal Lewes Meyer’in anılarının bir kısmına sahip olmasına izin verilmişti?
[Subaru: Eğer belli bilgileri seçip verebiliyorsa neden boş taklitler yapmayı tercih etti ki?]
[Lewes: …………]
[Subaru: Boş kabuklar yarattıktan sonrası? Bir insanın masaya boş tabaklar koyması gibi…]
[Lewes: …………]
[Subaru: ――Onları bir şeylerle doldurmak içindi, değil mi?]
O boş kabukları, içlerini bilgi ve anılarla doldurmak için yaratıyordu.
Orijinalini kristalde tutuyordu. Sayısız taklit sayesinde de sonsuz bilgi depolayabilecekti――
[Subaru: Kendi anılarını ve bilgilerini defalarca Lewes Meyer’in bedenlerine aşılayabilirse... Eğer bunu yapabilirse, o zaman…]
[Lewes: ――Bir bakıma ölümsüz olacaktı.]
――Ve Sığınaktaki deneylerin temeli buydu.
#Ve böylece Deney Sahasının oluşma sebebini de işleyişini de öğrenmiş olduk.
Dünyadaki en büyük amacı 'bilmek' olan Echidna, kendisini feda eden bir kızın taklitlerini yaratarak onları kendi bilgilerinin taşıyıcıları ilan etmiş. Böylece kendisi olamasa da bilgileri 'ölümsüz' olacakmış.
Peki o Lewesler gerçekten tüm bu bilgilere sahip mi ve eğer sahipse bunun kullanılması mümkün olabilir mi?
Okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..