47.Bölüm: Davin'in Gücü

avatar
338 3

Rebels: İsyancılar - 47.Bölüm: Davin'in Gücü


Davin ile Ella yan yana yürüyorlardı ve takip ediliyor olduklarının farkında değillerdi. 


Onları takip eden kişi çok dikkatli davranıyordu ve onlar tarafından fark edilmemek için elinden geleni yapıyordu. 


Onlarla, kendi arasında bir mesafe oluşturmuş ve gözünde güneş gözlüğü, elinde bir yelpaze tutuyordu. 


Arada bir yelpazeyi yüzüne doğru savuruyordu ve Davin ile Ella'nın onu fark etmesini daha da zorlaştırıyordu. 


Davin ile Ella her şeyden habersiz bir şekilde, otele giden daha ıssız yola çıkmış ve onları bekleyen tehlikenin farkına hala varmamışlardı. 


______ 


Onları takip eden adam, Josef'ti. Josef, Alfred'in güvenlik şefi ve Davin'i yakalama görevini üstlenen kişiydi. 


Josef, Davin'i yakalama görevini tek başına yapıyormuş gibi görünebilirdi ama arka planda ona destek olacak 10 kişi daha vardı. 


Bu kişilerin her biri işlerinde profesyoneldi ve dövüş, ateşli silah kullanma vb. gibi birçok sanatta uzmanlardı. 


Bir kişiyi yakalamak için işinde uzman 10 kişinin yeterli olacağını düşünen Josef, bu görevi tamamlamanın çok zor olmayacağını düşünüyordu. 


Davin ile yanındaki tanımadığı kadının sonunda ıssız bir yola çıktıklarını gördü ve bir elini kulağında takılı olan kulaklığa uzatarak, destek ekibiyle konuşmaya başladı. 


Josef: Hazır olun, görev başlıyor. Talimatımla onların yolunu kesmek için araçları harekete geçecek ve sürücüler hariç herkes araçtan inerek, Davin ile yanındaki kadını hızlıca etkisiz hale getireceksiniz. Güvenlik kameralarına dikkat etmenize gerek yok ancak yinede silah kullanmanıza izin verilmiyor. Size daha fazla ne yapacağınızı söylememe gerek olmadığını düşünüyorum. 


Dedi ve kulaklıktan diğer kişilerle plan hakkında konuştu. 


Konuşması bittikten sonra kulaklığından onay sesleri gelmeye ve herkes ne yapacağını anladığını belirtmeye başladı. 


________ 


Davin ile Ella hiç bir şeyden haberiz bir şekilde, gittikçe ıssızlaşan yolda yürüyordu. 


Birden, yollarını üç siyah SUV model araba engelledi ve araçların kapısı açılarak, toplam 8 kişi dışarı çıktı. 


Bu arada Josef, Davin ile Ella'ya olan mesafesini kapatmış ve İlk hareketi yaparak,  arkasından Davin'in boynuna doğru yumruk atmıştı. 


Davin ise bu adamların kim olduğunu ve ona durduk yere neden saldırdıklarını merak ediyordu. 


Bu sırada, Davin'in odağı daha çok arabadan inen kişilere yönelmiş  ve arkasından saldırıya uğradığını fark etmemiş gibi görünüyordu. 


Onu dışardan gören birisi, onun şok olduğunu ve donup kaldığını düşünürdü. 


Tam bu sırada Davin'in dudakları biraz kıvrıldı ve sanki ona saldıran kişilerle alay ediyormuş gibi yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.



Arkasına bakmadan bir elini geriye uzattı ve boynuna gelen yumruğu avucuyla tutarak, yumruğun daha ileri gitmesini engellemişti. 


Başını bir an için arkaya çevirdi ve Josef'in şaşkın düşmüş yüzüne bakma şansını kaçırmadı. 


Davin: Daha bir şey görmedin, şaşkın düşmek için henüz çok erken. 


Dedi ve Josef ile sakin bir ses tonunda konuştu. 


Daha sonra yumruğu tutan elini öne çekti ve kendi dirseğini bükerek, ona doğru gelen Josef'in karnına vurdu. 


Onun konuşmasını duyduğunda Josef, bu görevin düşündüğü kadar kolay olmadığının farkına varmıştı. 


Karnına gelen dirsek darbesi ile boğuk bir homurdanma sesi çıkardı ve ellerini karnına götürerek,  yavaşça Davin'in önünde dizlerinin üzerine çöktü. 


Davin, Josef'e hala sırtı dönük bir şekilde duruyordu ve ona doğru koşan 8 adama bakıyordu. 


Adamların Josef'in durumunu gördüklerinde ki yüz ifadelerine dikkat etti ve dudaklarının kıvrılması biraz daha artarak, adamlara sakin bir şekilde bakmaya devam ediyordu. 


Josef ise bir süre öğürmüş ve Davin'in önünde diz çöktüğünü fark ederek, ayağa kalmak için yoğun bir efor harcamaya başlamıştı. 


Arkasında bir hareketlilik hisseden Davin, geriye doğru bir bacağını savurmuştu ve Josef'in yüzüne ayağı gelecek şekilde, ona sağlam bir hasar vermişti. 


Davin'in bacağı, Josef'in kafasına vurduktan sonra yoluna devam etmiş ve eski yerine geri gelerek, Davin'in 360° hareket etmesini sağlamıştı. 


Josef ise kafasından aldığı etkiyle yere yapışmıştı ve burnundan, kulağından kan gelmişti. 


Bilinçsiz düştüğü açıkça belli oluyordu ve Davin'e doğru koşan adamlar bu sahneyi görünce yerlerinde durmuştu. 


Davin'e dikkatsizce yaklaşmanın tek sonucu, Josef gibi olmak olduğunu anlamışlardı ve içgüdüleri onları tehlike konusunda uyarmıştı. 


Sekiz adam, Davin ile aralarında biraz mesafe bıraktı ve onun etrafını çevreleyerek, Josef'i kurtarmak için aralarındaki mesafeyi dikkatle kapatmaya başlamışlardı. 


Bu olaylara karşı başından beri şaşkın kalmayı başaran tek kişi Ella'ydı. 


Davin ile Josef arasında bakışları dolaşıyordu ve bazen, onları çevreleyen sekiz adama bir bakış atıyordu. 


Bu aptal kızın şaşkın haline bakan Davin, bir iç çekti ve bir elini uzatıp, onun poposuna hafif bir tokat vurdu. 


Poposunda hissettiği acı sayesinde, Ella kendine gelmiş ve elleriyle kalçalarını tutarak, Davin'e öfkeli bir şekilde bakıyordu. 


Davin ise Ella'nın poposuna vuran eline bakıyordu ve az önce hissettiği duyguyu hatırlamaya çalışıyordu. 


Onların bu durumda hala cilveleşmek için zaman bulduğunu gören sekiz adam, kendilerini çok mağdur hissediyordu ve içlerinden görev başlamadan önceki düşünceleriyle alay ediyorlardı. 


En azından Davin'in, Josef'i uzaklaştırmaları için yeterince zaman tanıdığını düşünüyorlardı ve şimdi rahat bir şekilde onunla başa çıkabilirlerdi. 


Bu sırada Davin, Ella'nın yanağını sıkıyordu ve onu kendine çekerek, kulağına bir şeyler fısıldıyordu. 


Davin: Saldırıya uğradığımız halde, aptal gibi göründüğün için tokat küçük bir cezaydı. Şimdi senden yapmanı istediğim, ben bu kişilerle ilgilenirken buradan uzaklaşman ve güvenli bir şekilde otele dönmen, anlaşıldı mı? Bu konuda itiraz etmene izin verilmiyor ve burada kalmakta ısrar edersen ikinci bir cezaya katlanmaya hazır olmalısın. 


Dedi ve onu, kendinden uzaklaştırdı. 


Onu duyduğunda Ella, içinde garip bir duygu hissetmişti ve nedense bu duyguya bağımlı olabileceğini düşünmüştü. 


Bir süre düşünceli bir yüz ifadesiyle Davin'e baktı ve gözlerinden kararlı bir parıltı geçerek, Davin'in koluna sarılmak için onun yanına koştu. 


Ella: Gitmiyorum. 


Dedi ve kısmen Davin'in verecek olduğu cezayı kabul ediyordu. 


Onu duyduğunda Davin ise bir şaşkın görünüyordu. 


Az önce sadece Ella ile dalga geçiyordu ve onun kalması sadece işleri daha tehlikeli yapacaktı. 


Ella'nın saçlarına bir el koydu ve onunla konuşarak, saçlarını okşadı. 


Davin: İtiraz edemeyeceğin kısmında çok ciddiydim ve ceza kısmı sadece bir şakaydı. Senin burada kalman benim için işleri daha tehlikeli yapacak ve bir yandan, bu sekiz adamla dövüşürken bir yandan, seni korumam gerekecek. 


Dedi ve onu tekrar kendinden uzaklaştırarak, tekrar poposuna hafif bir tokat vurdu. 


Ella bu sefer sinirlenmemiş ve ona karışık duygu yüklü gözleriyle bakarak, onun ne demek istediğini anlamış gibiydi. 


Onun mantıklı olduğunu anlamıştı ve ona bakmaya devam ederek, yavaşça dövüş alanından uzaklaşmaya başlamıştı. 


Ella gittikten sonra Davin, rahat bir nefes verdi ve onu çevreleyen adamlara bakarak, gözlerinden ürpertici bir hava yaydı. 


Davin: Size bir şans vereceğim. Bana, sizi kim gönderdiğini söyleyin ve bende sizi sakat bırakmayacağıma karşı söz vereyim. Ne dersiniz, oldukça iyi bir anlaşma değil mi? 


Dedi ve onlara korkunç bir bakış attı. 


Onu duyduklarında, adamlar hep birlikte gülmeye başladı ve sanki daha yeni bir şaka duymuş gibi davranıyorlardı. 


Davin onların güldüğünü gördüğünde ise sadece kıkırdadı ve birden durduğu yerden kaybolarak, ilk gülmeye başlayan adamın önünde göründü. 


Adamın diz eklemine doğru bir tekme attı ve adamın bacağının çarpık bir şekilde diz ekleminden kırılmasını sağlamıştı. 


Bu kırık için uzun bir tedavi süreci olacağını ve bacağın asla eskisi kadar düzgün çalışmayacağını Davin, tahmin edebiliyordu. 


Okulda doğru düzgün katıldığı tek ders biyolojiydi ve insanın vücudunu çok iyi tanıdığından emin olmuştu. 


Bunun yanı sıra bir dizi dövüş sanatı çalışmış ve kendi içinde bu sanatları birleştirerek, kendisi için isimsiz bir teknik yaratmıştı. 


Bu teknik ya öldürmeye yada sakat bırakmaya yarıyordu ve Davin daha önce bu tekniği hiç bir insan üzerinde kullanmamıştı. 


Adamın çığlık atması ve bacağının çarpık bir şekilde yerde sallanmasıyla, diğerleri de gülmeyi kesmişti. 


Adamlar daha önce bu kadar hızlı birisini görmediklerine dair yemin edebileceklerini düşünüyorlardı. 


Davin'in normal birisi olmadığını bilmiyorlardı. 


Davin bir alfaydı ve bütün bir sürünün lideriydi. 


Alfa serumunu kendine enjekte ettikten sonra resmen insan üstü bir güç edindiği varsayılabilirdi. 


Davin ilk hedefinde başarıya ulaştıktan sonra hiç zaman kaybetmedi ve bir sonraki gülen kişinin yanında bir parıltı ile göründü. 


Adamın kasık bölgesine güçlü bir tekme vurdu ve onun kısır bıraktığından emin oldu. 


Bu seferki adam, bir öncekine nazaran deliye dönmüş gibiydi. 


Çığlık atıyor, yerde yuvarlanıyor ve ağlayarak, kanayan kasık bölgesini elleriyle kapatıyordu. 


Bir süre yerde debelendikten sonra bilincini kaybetti ve kasıklarından gelen kan yeri kırmızıya boyarken, tepkisiz bir şekilde yerde yatıyordu. 


Davin: Geriye kaldı 8 kişi. 


Dedi ve bir sonraki kişinin önünde görünerek, durduğu yerden kayboldu. 


Çeviklik olarak normal bir insanın en az 3 kat daha güçlüydü ve istediği taktirde, elini kolunu sallayarak bu kişilerin tuzağından kaçabilirdi. 


Bunu yapmıyor oluşunun tek sebebi, kimi kızdırdığını öğrenmek istiyor oluşuydu. 


Bir sonraki adamın önüne gelene kadar çoktan 4 kişiyi daha aradan çıkarmış ve her birinin üzerinde kalıcı bir etki bıraktığından emin olmuştu. 


Kimin kolu, kiminin bacağı, kiminin kasık bölgesi, kiminin el ve ayak parmaklarını sakat bırakarak, tedavi alsalar bile normale dönmeyeceğinden emin olmuştu. 


6 kişi sakat kalınca, geriye kalan 4 adam korkmuş ve daha fazla inatlaşmadan Davin'e istediği bilgiyi bülbül gibi şakımışlardı. 


Onu yakalamak isteyenin kim olduğunu öğrenince Davin'in yüzünde garip bir gülümseme şekillenmişti. 


Davin: Peki, siz o kişinin adamları mısınız? 


Dedi ve daha fazla hareket etmeden bu sorunun cevabını almalıydı. 


Adam; Değiliz ama bu görevde onun için çalışıyoruz. Sadece ilk başta dövdüğün kişi, o kişinin güvenlik şefi olarak çalışıyordu. 


Onun duyduğunda Davin, rahat bir nefes aldı ve durduğu yerden kaybolarak, geriye kalan 4 adamı da sakat bıraktı. 


Herkesle ilgilendikten sonra Davin, etrafına baktı ve 10 kişinin de bilinçsiz bir şekilde yerde yattığını gördü. 


Onların bilinçsiz düşmesinin sebebinin, çektikleri acıdan kaynaklandığını biliyordu. 


Daha sonra bir arabada yatan Josef'in yanına gitti ve arabanın sürücü koltuğuna oturarak, onunla birlikle bölgeden ayrılmaya başladı. 


İlçe dışında tenha bir yere gelene kadar araba sürmeye devam etti ve geldikten sonra durarak, telefonunu cebinden çıkardı. 


Rehberden Helena'yı buldu ve onu yana kaydırarak, onu aramaya başladı. 


Telefon bir süre çaldı ve daha sonra Helena'nın tatlı sesi duyuldu. 


Helena: Sonunda beni aramayı akıl ettin değil mi? 


Onu duyduğunda Davin acı bir şekilde kıkırdadı ve konuşmaya başladı. 


Davin: Telefonda konuşmayı sevmediğimi biliyorsun güzelim. Şuan elimde bir sorun var ve bana yardım edebileceğini düşünüyorum. 


Dedi ve bir süre daha ona güzel sözler söyleyerek, onun şikayetlerini giderdi. 


Helena: Tamam, bu kadar beni övmene gerek yok. Bana sorunu söyle ve senin için ne yapabileceğime bakayım. 


Dedi ve onu övmemesini söylesede, sesinden duyulan mutluluğu gizleyemiyordu. 


Davin: Aslında sorun bir nevi seninle alakalı olabilir. Baban benim peşine 11 kişi takmış ve beni yakalamak için ıssız bir yerde yolumu kestiler. Bende 10 kişiyi bir daha eskiye dönemeyecekleri bir şekilde sakatladım ve anladığım kadarıyla babanın güvenlik şefi olan adamı da ağır bir şekilde dövdüm. Şimdi gelecekteki kayınpederimle kavgalı olmamak için ne yapmam gerektiğini düşünmeliyim. Bu konuda senin yardımına ihtiyacım var, güzel meleğim. 


Dedi ve konuşmanın sonunda onu övmeyi unutmadı.



Helena onu sessizce dinlemişti. Daha doğrusu onun anlattıkları karşısında şok olmuş ve ne diyeceğini bilememişti. 


Helena: Ciddi misin? Josef'i dövdün mü ve onun yanını sıra 10 kişiyi daha sakat bıraktığını mı söyledin? 


Dedi ve sanki duyduklarını doğrulamak istiyor gibiydi. 


Davin: kesinlikle. 


Dedi ve ona hemen cevap verdi. 


Helena: Sen canavar mısın? Josef'in yanında bir göreve çıkabilecek tek kişiler sadece profesyonel uzman olabilir. Davin bir kez daha soruyorum, lütfen bana doğru cevap ver olur mu? Gerçekten tüm dediklerini yaptın mı? 


Dedi ve sesinde inanılmaz bir şeyden bahseder gibi bir huşu tonu vardı. 


Davin: Adamını ne sanıyorsun? Elbette, söylediğim her şey doğru ve hatta biraz mütevazı bile davranmış olabilirim. 


Dedi ve Helena'ya biraz sinirli bir ses tonunda cevap verdi. 


Helena: Tamam, kızma. Sadece anlattıklarını çok inanılmaz buluyorum. 


Dedi ve sessinde üzgün bir ton vardı. 


Davin: Tamam, sadece şaka yapıyordum. Şimdi elimizdeki konuya odaklanırsak, ne yapmam gerektiği konusunda bir fikrin var mı? Gelecekteki kayınpederim ile şimdiden aramın bozulmasını istemiyorum sevgilim. 


Dedi ve onu üzgün ruh halinden kurtarmak için onu biraz utandırmayı amaçladı. 


Amacına ulaşmıştı ve Helena onu duyduğunda hem çok utanmış hemde karnında kelebekleri uçuştuğunu hissetmişti. 


Derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalışarak, Davin'e yardım edecek bir çözüm yolu bulmaya çalıştı. 


Helena: Neden senin yerine babamla konuşmama izin vermiyorsun? Hem Onu sakinleştirebilir hemde seni onunla tanıştırabilirim. Ne dersin? 


Dedi ve ona bir seçim sundu. 


Davin'in gelecekteki kayınpederi ile tanışmaktan bir yana korkusu yoktu ve Helena'nın sesindeki beklentili ses tonunu duymuştu. 


Davin: O zaman her şeyi sana bırakıyorum ama bugün onunla tanışmaya gelemem. Şunu yarın yapalım ve hem o zamana kadar biraz sakinleşmiş hemde hazırlanmam için biraz zaman ayırabilirim. Nasıl olur, Ay gözlüm? 


Dedi ve Helena'nın gözlerinin görüntüsü aklında su yüzüne çıktı. 


Onun iltifatını duyunca Helena, mutlu olmuştu ve eğer Davin'in yanında olsaydı, ona bir öpücük vermeye engel olamayacağını düşünüyordu. 


Helena: Tamam. 


Dedi ve biraz çekingen bir ses tonunda konuştu. 


Davin: O zaman anlaştık. Yarın seni babandan istemeye geliyorum. 


Dedi ve kendisine, onunla dalga geçmeye konusunda engel olamadı. 


Helena onu duyunca çok utanmıştı ve yatağında yatarken, yüzü domates gibi kırmızı bir renk tonu almıştı. 


Helena: Davin, benimle dalga geçme. Seni seviyorum, şimdi kapatmam lazım. 


Dedi ve kısık bir şekilde konuşarak, onun cevabını beklemeden telefonu kapattı. 


Davin, onun yüzüne telefonu kapatmasından dolayı biraz şaşırmıştı ve bir yandan, onun çok sevimli olduğunu bir yandan, onunla tekrar buluştuğunda hafif bir cezayı hakkettiğini düşünüyordu.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44795 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr