54.Bölüm: Yakalandı

avatar
436 3

Rebels: İsyancılar - 54.Bölüm: Yakalandı


Davin hala Alfred'in vermiş olduğu bilgiler hakkında düşünüyordu. 


Daha önce zaten 4 büyük aileyi ele geçirmek için beta serumundan stok ayırmıştı. 


Rebels'e yeni alınacak veya zorla alınacak 50 kişilik grupla birlikte, Davin'in elinde yalnızca 96 adet beta serumu kalmış olacaktı. 


Bunları düşündükten sonra Davin, dalgınlıktan kurtuldu ve Ona dikkatli bir şekilde bakan Alfred ile göz göze geldi. 


Helena da Davin'e bakıyordu ancak onun için çok endişeli görünmüyordu. 


Davin'in sırlarının çoğunu zaten biliyordu ve onun elinde olan gizli kozlarından haberdardı. 


Davin: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim efendim. 


Dedi ve Alfred'in ona vermiş olduğu bilgilerin her yerde bulunamayacağını biliyordu. 


Alfred, ona bu bilgilerin elde edilmesinin kolay olduğunu söylemişti ancak Davin sadece onun mütevazi davrandığını anlamıştı. 


Alfred: Sorun değil. Umarım biraz bu bilgiler olsun işine yarar. 


Dedi ve Davin için daha bir çok şey yapabilecek olsada Alfred, bu bilgileri vermekle yetindi. 


Davin ile Helena'nın bir ilişki yaşamasına izin vermişti a izin vermiş olması Davin'e yardım etmeye karar verdiği anlamına gelmiyordu. 


Bir adam ancak yaşayarak ve yaşadıklarından ders çıkararak büyüyebilirdi. 


Bu sınavdan Alfred de geçmişti ve şuan olduğu konuma yükselmişti. 


Belki, bu konuma gelebilmek için bir çok şeyden vazgeçmişti ve bir çok konuda taviz vermişti. 


Bunun en iyi örneği, genç yaşta kaybettiği karısı olacaktı. 


Birden aklına bu anılar geldiğinde Alfred, bir iç çekti ve düşünmeyi bıraktı. 


Davin'in kucağına yaslanmış olan kızına baktı ve bir kez daha iç çekmekten kendini alı koyamadı. 


Yaşlanmıştı. Alfred, yaşlandığını ve onun ölmesini bekleyen bir çok çakalın olduğunun farkındaydı. 


Bir kurt yaşlandığında, daha önce ona yalakalık yapan köpekler dişlerini göstermeye başlardı. 


Alfred'in tek endişesi Helena'ydı ve ondan başka bu dünyada önemsediği kimse yoktu.



Davin, Alfred'in melankolik ruh halini hissetmişti ve karşısında duran yaşlı kurda karışık duygular barındırarak, biraz kasvetli bir şekilde bakıyordu. 


Alfred: Yeterince konuştuk. 


Dedi ve artık akşam yemeği yiyebileceklerini ifade etti. 


Alfred, ayağa kalktı ve Davin ile Helena'ya bakarak, onların kendisini takip etmesini istedi. 


Daha sonra kapıyı açarak, Davin'in daha önce gördüğü hizmetçiyi çağırdı. 


Alfred: Yemek odasına gidelim. 


Dedi ve hizmetçinin arkasından yürüyerek, onları yemek yiyecekleri odaya götürdü. 


(30 dakika sonra.) 


Yarım saat sonra yemeklerini yemişler, karınlarını doyurmuşlardı. 


Yemekten sonra Alfred, Helena ile onu yalnız bırakmıştı ve dinlenmek istediğini söyleyerek, odasına çekilmişti. 


Yalnız kaldıklarında Helena, Davin'i köşkten çıkarmıştı ve onu malikânenin bahçesine götürmüştü. 


Bahçede bir çok çeşit çiçek türü dikilmişti ve bir uyum içinde bir arada durarak, çok güzel bir görüntü ortaya çıkarıyordu. 


Helena, Davin'i bir çardağa götürdü ve onunla birlikte oturarak, kendisini onun kucağına bırakmıştı. 


Davin: Beni çok mu özledin güzelim, ne bu yapışıklık. 


Dedi ve onunla dalga geçti. 


Onu duyunca Helena, Davin'e gözlerini devirdi ve onun koluna yavaş bir tokat vurarak, yaşadıkları romantik anı bozduğu için ona tepki gösterdi. 


Helena: Çok komiksin. 


Dedi ve Davin'e suratı asık bir şekilde baktı. 


Davin, onun davranışına güldü ve bir elini uzatarak, onun burnunu kıstırdı.


Davin: Neyi yanlış söyledim ki, beni özlemiş olman çok doğal bir davranış değil mi? Yoksa beni özlemedin mi? 


Dedi ve kollarını Helana'nın beline dolayarak, onu kendisine yaklaştırdı. 


Helena'nın Ay'dan daha güzel olan gri gözlerine baktı. 


Helena, Davin'in yeşil renkli gözlerine baktı ve onunla bu kadar yakınlaşmış olmasından dolayı çok utanmış görünüyordu. 


Yanakları kızarmıştı ve kirpikleri sürekli titriyordu. 


Helena: Belki, biraz özlemiş olabilirim. 


Dedi ve daha fazla onunla göz teması kurmaya dayanamayarak, başını biraz yana çevirdi. 


Onu duyunca Davin, içinden: 


Güzel Helena'm, istediği zaman çok sevimli de olabiliyor öyle mi? 


AY: Tam da sevdiğin cins knks. 


Diye düşündü. 


Davin: Sadece biraz mı? Ama ben seni çok özledim sevgilim. 


Dedi ve Helena'nın çenesine bir elini uzatarak, onunla tekrar göz teması kurdu. 


Onun konuşmasını duyunca Helena, ne diyeceğini bilmiyordu. 


Daha önce hiç bir erkekle bu kadar yakınlaşmamıştı ve ikili ilişkiler konusunda çok tecrübesiz olduğu söylenebilirdi. 


Hem çok utanmış hissediyordu hemde içinde bir yerlerde çok mutlu hissediyordu. 


Davin'in ona nasıl baktığını görünce Helena, çok düşünmemeye ve içinden geldiği gibi davranmaya karar verdi. 


Helena: Bende seni çok özledim. 


Dedi ve utanarak, Davin ile kısık bir ses tonunda konuştu. 


Davin, Helena'nın güzel gözlerine ve onu sürekli rahatsız hissettiren, kırmızı dudaklarına baktı. 


Birden başını biraz ileri götürdü ve Helena'yı aniden öptü. 


Helena'nın alt dudağını, dudakları arasına almıştı ve dudakları arasından dişlerini yalarken, alt dudağını emiyordu. 


Helena, Davin'in ani öpücüğü karşısında şaşkına dönmüştü ve ne yapacağını bilemeyerek, kollarını onun boynuna dolamakla yetinmişti. 


Helena'nın kollarını boynunda hissedince ve onun öpüşmeye karşı koymadığını fark edince Davin, şansını biraz daha zorlamaya karar verdi. 


Helena'nın belinde olan kolunu biraz daha aşağıya indirdi ve onun bir kalçasını avuç içi ile kavradı. 


Helena'nın kalçası çok yumuşaktı ve Davin, parmaklarının onun kalçasının içinde yok olduğunu hissediyordu. 


Helena'nın kalçasını avuç içi ile sıkıp, bırakıyordu ve parmaklarından gelen keyifli duygulardan zevk alıyordu. 


Davin'in elinin kalçasına olduğunu ve kalçasının işgal edildiğini anlayınca Helena, çaresiz kaldı. 


Kalçasından gelen ani uyarımlarla birlikte Helena,  Davin'in ağzının içinde sessizce inlemeye başladı ve bu esnada ağzı biraz aralanarak, Davin'e dilini işgal etme şansı verdi. 


Davin bu fırsatı gördüğü gibi harekete geçti ve dilini Helena'nın açıkta kalan ağzından içeri sokarak, onu engelleyen dişlerden kurtuldu. 


Helena'nın dilini emmeye başlayarak, onun tükürüğünün tadına baktı. 


Ayrıca kendi tükürüğünü de taşıyarak, Helena ile tükürüklerini değiştirdi. 


Bir süre sonra kalçasındaki eli huysuzlanmaya başlamıştı ve Helena'nın eteğinden içeri girerek, onun çıplak kalçasını sıkmaya başlamıştı. 


Bir yandan, onun dilini emiyor, tükürüğünü tadıyordu ve bir yandan, onun elastik kalçasıyla oynayarak, parmaklarında hissettiği yumuşaklığa hayran kalıyordu. 


Helena ise artık kendinden geçmişti ve sadece Davin'in saldırılarına izin veriyordu. 


Kolları onun boynunda dolanmıştı ve poposu biraz kalkarak, onun daha rahat bir sekilde kalçasıyla oynamasını sağlamıştı. 


Bu hareketler tamamen bilinçsiz bir şekilde yapılmıştı ve sanki vücudu, Davin'in onu fethetmesini istiyordu. 


Davin artık bu kadarıyla da yetinemiyordu ve eteğinin içindeki elini biraz daha ileriye götürerek, Helena'nın külotuna parmaklarıyla dokunana  kadar durmamıştı. 


Tam onun özel yerine dokunacakken, bir öksürük sesi duydu ve onları rahatsız eden kişinin kim olduğunu öğrenmek için başını sesin geldiği yöne çevirdi. 


Alfred'in çardağın girişinde durduğunu ve ona öldürme niyetiyle dolu bir bakış ile baktığını gördü. 


Hemen Helena'yı öpmeyi bıraktı ve onun eteğinde olan elini geri çekti. 


Helena hala ne olduğunun farkında değildi ve Davin'in hareketlerini durdurmasıyla birlikte Helena, onun omzuna başını  yasladı. 


Davin'in neden durduğunu bilmiyordu ama daha ileri gidecek olsaydı bile ona karşı koyamayacağından emindi. 


İlk kez bir erkek ile bu kadar samimi olmuştu ve vücudu bir süre sonra onun sözünü dinlemeyerek, kendi başına hareket etmişti. 


Davin'in omzuna başını yaslayarak Helena, gözlerini kapattı ve aklının başına gelmesini beklemeye başladı. 


Bu sırada Alfred, Davin’e bakıyordu ve ona çok kızgın olduğu bakışlarından belli oluyordu. 


Daha biraz önce Alfred, Davin'e Helena ile evlenmeden önce çok samimi olmamasını söylemişti 


Bu konuşmanın üzerinden henüz bir gün geçmemiş olmasına rağmen Alfred, onları durdurmamış olsaydı çoktan Davin'in onun koyduğu kuralı çiğnemiş olacağını biliyordu. 


Alfred: Hemen gözümün önünden kaybol. Bugün seni biraz daha görmeme izin verme çünkü kendimi tutabileceğimi sanmıyorum. 


Dedi ve Davin'i evinden kovdu. 


Onun konuşmasını duyunca Davin, omzuna yaslanmış olan Helena'ya baktı ve onun alnına bir öpücük kondurarak, kulağına fısıldadı. 


Davin: Gitmem gerekiyor güzelim ama seni görmek için daha sonra tekrar geleceğim.

Ve tekrar geldiğimde kaldığımız yerden devam ederiz tamam mı? 


Dedi ve Helena'nın onun söylediklerini anlayıp, anlamadığını bilmiyordu. 


Onun kulağına fısıldadıktan sonra Davin, onu yavaşça çardağın otuma yerine yatırdı ve saçlarını kulaklarının arkasına fırçalayarak, son bir kez onun güzel yüzüne baktı. 


Daha sonra Alfred'e bakmak için döndü ve onunla sakin bir şekilde konuştu. 


Davin: Görüşmek üzere efendim. Bir sonraki gelişimde, sizi tekrar göreceğim. 


Dedi ve ondan gelen öldürme niyetinin biraz daha arttığını hissetti. 


Daha fazla oyalanmaya cesaret edemedi ve arkasını dönerek, malikânenin çıkışına doğru yürüdü. 


_________



Davin gittikten sonra Alfred, Helena'ya baktı ve onunla ne yapacağını bilmiyordu. 


Derin bir iç çekiş yaptı ve içinden: 


Arsız çocuk. Yaptığı yetmemiş gibi birde bir sonraki ziyareti hakkında bile konuşmaya cesaret etti. Ona çok cesur mu demeliyim yoksa artık ben mi  çok yumuşadım? 


Diye düşündü. 


__________ 


Davin, malikânenin çıkışına doğru yürürken birisini gördü ve durarak, o kişiye bakmaya başladı. 


Davin, daha önce gördüğü güzel hizmetçi kızı görmüştü ve onun biraz garip davrandığını fark etmişti. 


Hizmetçi kız, kendini saklamaya çalışıyor gibiydi ve gizlice malikânenin çıkışına doğru gidiyordu. 


Davin, onun anormal davranışını görünce kendini meraklı hissetti ve onun peşine takılarak, onu takip etmeye başladı. 


Hizmetçi kız, malikânenin çıkış kapısına yaklaşınca bir süre durmuştu ve daha sonra yönünü biraz değiştirerek, çıkış kapısının sağ tarafında kalan malikâneyi çevreleyen duvara doğru gizlice ilerlemeye başlamıştı. 


Onun hareketini görünce Davin, hizmetçide bir sorun olduğundan emin olmuştu. 


Hizmetçi kızı takip etti ve onun neyin peşinde olduğunu öğrenmek için daha hevesli görünüyordu. 


Hizmetçi kız bir süre yürümeye devam etti ve duvarın yanına geldiğinde durdu. 


Daha sonra bir elini uzattı ve Duvara dokundu. 


Duvara dokunduktan sonra sanki, duvarı itmeye çalışıyor gibi görünüyordu ve bir süre sonra Davin, onun neyin peşinde olduğunu anladı. 


Onun duvarı itmesi ile birlikte, ittiği yerdeki tuğla hareket etti ve biraz içe doğru göçerek, tuğlanın arkasından malikânenin dışını gösteren bir açıklık oluştu. 


Daha sonra hizmetçi kız, cebinden bir şey çıkardı ve tuğla boşluğundan dışarı o şeyi attı. 


O şeyi attıktan sonra, içe göçmüş tuğlayı bir kez daha itmek için harekete geçti. 


Bir süre ittikten sonra tuğla bir kez daha hareket etti ve eski haline dönerek, sanki daha önce hiç hareket etmemiş gibi görünüyordu. 


Davin, bunu görünce şaşırdı ve bu kızın hiçte basit birisi olmadığını fark etti. 


Davin daha fazla saklanmanın bir işe yaramayacağını anladı ve saklandığı yerden dışarı çıkarak, hizmetçi kızın onu fark etmesini sağladı. 


Davin: Neden, az önce ne yaptığını anlatmıyorsun güzellik? 


Dedi ve hizmetçi kıza doğru yürüyerek, onun şaşkın bir hale düşmüş gözlerine baktı.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46903 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr