Su Jian birden başını kaldırdı.
Paltosunu bile çıkarmamış ve ona bakarken kaşlarını çatmış olan yol yorgunu adam, An Yize’den başkası olamazdı değil mi?
Su Jian’ın ağzından tek bir kelime çıkmadan tanrıçası “Yize abi, geldin mi?” diye atlamıştı.
Anne An da çok şaşırmıştı. Küçük orospunun talihsizliğinin tadını çıkarırken, kıymetlisi, küçük oğlunun geri döndüğünü fark etmemişti. Şimdi An Yize’nin ifadesiz yüzüne bakarken içini neden bir huzursuzluk kapladığını anlayamamıştı.
An Yize başını salladı ve ona, “Anne” diyerek selam verdi, sonra hemen Su Jian’a doğru eğildi. Su Jian, An Yize’ye şaşkınlıkla bakarken An Yize yüzünü buruşturdu ve gözlerindeki kıpkırmızı ve üzüntülü ifadeyle haşlanmış kolunu tuttu. Sonra hizmetçiye dönüp kalın bir sesle, “Çabuk doktoru ara!” diye bağırdı.
Bunun üzerine hizmetçi hemen gitti. Bai Ningxue yakınlarında duruyordu, dudağını ısırıp, “Yize abi…”
An Yize, ancak o zaman ona bakmıştı. Umursamaz bir şekilde, “Ningxue, burada kal ve annemle konuş” dedi.
Bai Ningxue yumuşak ve uyumlu bir ses çıkardı. Tam “An Yize abi” diye başlamışken An Yize’nin bir elini Su Jian’ın boynuna diğerini de dizlerinin altına atıp onu bir hamleyle kaldırdığını gördü. Sonra koşar adım merdivenlerden çıktı.
Bai Ningxue’nin suratı düştü, gözleri kızardı ve dudaklarını sertçe ısırdı.
Anne An, An Yize’nin arkasından bakarken onun peşinden gitmek istemişti. Ama bunun yerine kibirle yemek masasına oturmadan önce yerinde durmayı tercih etti.
……
Su Jian oldukça mutsuzdu.
Yine kucakta taşınmıştı! An Yize bir tanrıçanın önünde itibarını yine yerle bir etmişti!
An Yize tarafından üst kattaki yatak odalarından birine taşınıp dikkatlice yatağa yatırıldıktan sonra Su Jian, An Yize’ye sinirli bir şekilde dik dik bakmaya devam etti.
An Yize’nin sesi diğerlerine göre ona nispeten daha yumuşaktı, “Çok acıyor mu?” Birdenbire elini uzatarak Su Jian’ın gözlerinin altını nazikçe sildi.
Su Jian, An Yize elini çekene kadar donakalmıştı. Daha sonra An Yize’nin parmaklarının ıslandığını fark etti.
Su Jian sinirlenmiş ve utanmıştı. Hassiktir! Bu da neydi? Ben, baban asla ağladığımı kabul etmiyorum!
An Yize daha önce gözleri yaşlarla dolan küçük kızın hızla yüzünü sildiğini fark etmişti. Ölümcül solgun yüzünün rengi yerine gelmişti.
Su Jian, An Yize'nin dudaklarında gülümsediğine dair bir ipucu bulmuştu ve öfkeyle, “Neden PMS dönemi gözyaşlarını bu kadar problem ediyorsun?” dedi.
An Yize elini tuttu ve “Başka bir yerin acıdı mı?” diye sordu.
Bu hatırlatma ile Su Jian, şiddetli acının bir anda ortaya çıktığını hissetti. Tısladı, sonra acı içinde bağırdı, “Bacağım! Bacağımın üstüne düştüm!”
An Yize’nin gözleri karardı, “Doktor yakında burada olacak. Lütfen biraz dayan.”
Su Jian’ın yüzü buruştu ve başıyla onayladı. Yanlışlıkla odaya göz gezdirirken fark etmişti. Odadaki siyah, beyaz ve gri dekor küçük ama tanıdıktı, “Burası senin odan mı?” diye sordu.
An Yize başını salladı, “Mmhmm.”
Su Jian odaya hayranlıkla bakarken tekrar An Yize'ye baktığında aniden bir şey hatırladı ve “İş seyahatinde değil miydin? Neden birdenbire geri döndün?” diye sordu.
“İş bitti, ben de geri döndüm.”
An Yize ona, kahyanın onu gizlice arayıp Su Jian'ı alması için annesinin emir verdiğini söylememişti. Gerçekte, An Yize, Su Jian’ın zorla ana binaya götürüldüğünü duyunca bitmemiş bütün işleri onunla iş gezisine giden kişilere devretmiş, sonra direkt ana binaya doğru yola çıkmıştı. Bunu neden yaptığını düşünmek için durmamıştı. Tek bildiği şey annesinin Su Jianla evlenmesini onaylamadığıydı ve annesinin ona zor zamanlar yaşatacağını düşünüyordu. Su Jian ile sadece iş ilişkisi vardı ancak Su Jian ona hiçbir şey borçlu değildi, bu yüzden böyle bir şey yaşamasına kesinlikle izin veremezdi.
Bu yüzden aceleyle eve gelmişti. Eve girer girmez dehşet verici bir çığlık duymuş ve Su Jian’ın sandalyeden yere düştüğünü görmüştü.
Bilinçsizce koştuğunda, Su Jian aniden başını kaldırmış ve göz göze gelmişlerdi. Bu kız küçük yüzünü çoktan buruşturmuştu ve gözleri gözyaşlarıyla doluydu.
O anda An Yize kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissetmişti.
An Yize kendine geldiğinde Su Jian’ın ona gizlice baktığını fark etti ve “Ne var?” diye sordu.
“Imm, şey,” Su Jian garip bir şekilde ona baktı, “Artık kızgın değilsin sanırım?”
An Yize biraz sessiz kaldıktan sonra, “Aslında kızgın değildim” diye cevap verdi.
Su Jian ona dikkatlice baktı. Surat ifadesi hala oldukça duygusuz görünmesine rağmen, kısa Soğuk Savaşlarında olduğu gibi yabancı görünmüyordu. Böylece Su Jian, An Yize’nin koluna vurduğunda rahatlamıştı. “Kimi kandırıyorsun? Eğer kızgın değilsen, önceki günlerde tek bir saatini bile bana ayırmayan kimdi? Ah! Suratında tam bir andropoza girmiş adamın yüz ifadesi var! ”
An Yize sessizce güldü. Bir süre sessizlikten sonra aniden, “Öfkemden korkuyor musun?” diye sordu.
Su Jian ona garip bir şekilde baktı, “Tabii ki öfkenden korkuyorum! Şu anda benim patronumsun! Yiyecek, giyecek ve her şey için senin eline bakıyorum! Öfkeni kaybedip, sorumluluğumu üstlenmezsen bana ne olur?”
Su Jian yanılmış olabilirdi, ama ifadesiz surat An’ın suratı her zaman böyle olsa bile An Yize’nin çok mutlu görünmediğini hissetmişti.
Su Jian kıkırdayarak, “Ama görünüşe göre oldukça sadık bir adamsın!”
An Yize Su Jian’ın içi gülen gözlerine baktı sonra bir an için sessizleşti ve “Annem… sana zor zamanlar yaşattı mı?” diye sordu.
Su Jian’ın gözleri parladı ve hevesle, “Yaşatsaydı, zihinsel acı için tazminat alacak mıyım?” diye sordu.
An Yize: “……”
An Yize’nin afallamış yüzünü gören Su Jian’ın hevesi kırılmıştı. Bunu düşünürken başını kaşıdıktan sonra, “Doğrusunu söylemek gerekirse, buraya ailenin imparatoriçe zengin dul kadınının emirleri altında zorla getirildiğimde, TV dizilerindeki gibi zengin, kötü kayınvalidenin zavallı Külkedisi gelinine zorbalık edeceğini düşünmüştüm. Ama annen beni aç bırakmaktan başka zor zamanlar yaşatmadı.” Aksine, nedenini bilmiyorum, ama gizemli bir şekilde birkaç kez kendi kendine kızdı. Ah! Yaşlı bir kadının kafasının içindekileri anlamak çok zor!”
An Yize, “Annem sana zarar vermek istemez. Sadece aniden evlendiğimiz için mutlu değil.”
Su Jian kahkaha attı, “Evet! Annen çoktan senin peşini bırakmak için ne kadar istediğimi sordu.”
An Yize kaşını kaldırdı, “Sen ne dedin?”
Su Jian çenesini kaldırdı, “Ben ahlaki bütünlüğe sahip biriyim. Tabii ki, aşkımızın altından daha sağlam ve denizden daha derin olduğunu söyledim. Para şiddetli aşkımızı parçalayamazdı.”
An Yize: “……”
“Annen senden boşanmamı istiyor,” Su Jian daha sonra anne An’ın ses tonunu taklit ederek, “Xiao Ze için yeterince uygun değilsin! Xiao Ze için çoktan bir eş seçtim! Xiao Ze’mize sadece Xue’er gibi bir kız uygun olabilir!”
An Yize kaşlarını çattı, “Ningxue benim için her zaman küçük bir kız kardeşti.”
Su Jian endişelerinin tamamen üstünden kalktığını hissediyordu ve “Bayan Bai ile birbiriniz için uygun olmadığınızı hissediyorum!” dedi. Ah! Tanrıça için en uygun kişi benim!
An Yize onun gülen yüzüne sakin bir şekilde bakıp, “Mutlu musun?” diye sordu.
“Evet!” Bu kesinlikle mutlu olunacak bir şey! Güzellik ile Bay Uzun, Zengin ve Yakışıklının kardeş olması mutluluğa değecek bir şey, tamam mı?
An Yize, istemsizce gülümserken saçlarını okşadı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..