En sonunda, Ji Yan o adamdan ayrılmıştı.
An Yize telefonda duyar duymaz hemen yanına gitmişti. Ji Yan’ın evi paparazzi tarafından gözetleniyordu, bu yüzden onu kendi evine götürdü.
Kız acı acı ağlayarak kendini onun kollarına attığında henüz eve girmişlerdi.
An Yize mutlu ya da üzgün olup olmadığını söyleyemezdi, ama sonunda ister istemez ona sıkı sıkı sarılmıştı.
Ji Yan, An Yize’nin evinde yaşamaya başlamıştı.
An Yize’nin hayatındaki en mutlu dönem buydu.
İşten sonra her gün, film çekimini bitirdikten sonra mola veren kız akşam yemeğini pişirip evde onu bekliyordu. Daha önce hiç yemek yapmamış olmasına ve yemekleri gerçekten övgüye değer olmamasına rağmen An Yize her lokmayı mutlu bir şekilde yedi.
Akşam yemeğinden sonra, film izlemek için birlikte kanepede uzandılar. An Yize, yalnızken kızın rol aldığı dramalar ve TV şovları dışında çok fazla TV izlemezdi. Ancak kızla beraberken, en sıkıcı programları bile mutlulukla izliyordu.
Hala yaralı bir kalbe baktığını biliyordu, bu yüzden onu yurtdışına götürüp neşelendirmek için çok fazla mesai yaptı. Norveç'te gece gökyüzünün altındaki Kuzey ışıklarını izlerken birbirlerine yaslandılar; Fransa'da el ele tutuşarak kasaba gezdiler, Roma'da gözlerini kapatarak dilek tuttular ve Edinburgh'da birbirlerinin kolları arasında havai fişek izlediler.
Her gün sevgililermiş gibi geçti.
Kızın yüzündeki endişe yavaşça kayboldu ve yerini gülümsemeler aldı. An Yize gülümsemelerini görünce bütün dünyanın göz kamaştırıcı olduğunu hissetti.
Geçmişte ne kadar zor olursa olsun, sonunda kızın ona ait olduğunu düşündü.
……..
Gizlice özel yapım bir yüzük almıştı.
Yüzükte, baş harfleri bir peri masalı kadar güzel bir şekilde iç içe geçmişti.
Yüzüğü aldığı gün elinde yüzükle uzun süre pencerenin önünde durmuştu.
On yaşından otuz yaşına kadar, neredeyse yirmi yıl bakirliğini korumuştu, elindeki yüzüğü sıktı. Birden hipnoz olmuş gibi hissetti.
Neyse ki, bakir kalmaya değmişti.
Sonunda inatçılığının mükemmel bir sona sebep olduğunu düşündü.
…..
O gece, gökyüzünü kaplayacak kadar havai fişek hazırladı.
Havai fişekler söndüğünde, onu balkona çıkardı, yüzük kutusunu çıkardı ve yavaşça açtı.
“Ah Yan, benimle evlen!” diyerek gözlerinin içine baktı.
……
Havai fişekler, aynı kurulan hayaller gibi gökyüzünde gürültülü bir şekilde birer birer patladılar.
Ji Yan, hareketsiz bir şekilde önündeki yüzüğe baktı.
Uzun, sessiz bir aradan sonra, beti benzi attı ve fısıldadı, “Xiao Ze, üzgünüm.”
…….
O gece An Yize tek başına sahile gitti.
Evde kalamazdı çünkü onunla nasıl yüzleşeceğini bilmiyordu.
Sonsuz gece ve okyanusun soğuk sesleri eşliğinde uzun süre arabada sessizce oturdu.
Şafak vakti, An Yize yüzüğü çıkardı ve okyanusa fırlattı.
Sonra arkasına bakmadan arabasına bindi ve eve gitti.
…….
Eve geldiğinde kız çoktan gitmişti.
Masanın üzerine, “Xiao Ze, özür dilerim.” yazılı bir not bırakmıştı.
Uzun süre bu nota baktı, nihayet bir şey anlayabilmişti.
Kız onu gerçekten sevmiyordu.
Geçmişte, kızın onu, onun kızı sevdiği kadar sevmediği halde, en azından onun için biraz sevgi gösterdiğini düşünüyordu.
Aksi halde, mutlu bir şekilde gülerken neden dizlerine yatsındı ki? El ele tutuşup bir köy bahçesinde gezerken neden bu kadar uysal olsundu? Ayrıca, onu öptüğünde neden uzaklaşmak yerine sadece kirpiklerini kırpıştırsındı ki?
Ama şimdi, kaygı içini kaplamaya başlamıştı.
Büyük olasılıkla, kızın onu gerçekten sevmediğini düşündü.
Aksi halde, bu kadar üzülmesine nasıl izin verebilirdi ki?
…….
Onu tekrar gördüğü zaman, olayların üzerinden bir ay geçmişti.
Suratında mahcup bir ifade vardı ve sıkıntılı bir şekilde, “Özür dilerim, Xiao Ze, o gün öylece gittiğim için özür dilerim. Çünkü gerçekten seninle nasıl yüzleşeceğimi... bilmiyordum.”
An Yize, normal bir surat ifadesiyle, “Önemli değil.” demişti.
……
Sonra uzun bir süre onu görmedi.
Günden güne sakinleşiyordu. En sonunda, onu aklından söküp atabileceğini öğrenmişti.
Daha sonra, kızın hep sevdiği adamla nişanlandığına dair haberler duymuştu.
……
Haberleri duyunca, sarhoş olana kadar içti.
Sonra koşa koşa gelip onu hastaneye götüren Ji Mingfei’ydi.
“Aslında alkol zehirlenmesi!” Ji Mingfei öfkeyle ona baktı, “Ne hale geldiğine bak! Bunu kendine yapmaya değer mi? Kendini sefil bir duruma sokmanın ne faydası var? O kişi başka bir erkekle evlenmek üzere! Yize, hala, ayılmadın mı? Ji Yan sana yedek lastik gibi davranıyor. Hayır, yedek lastik olarak bile değerlendirilemezsin. [1] En fazla bir çöp kutususun!”
Benzi atmış ve sessiz bir şekilde, hastane yatağında yatıyordu.
Muhtemelen bir daha yapmayacağını düşünüyordu.
Bu tür zehirlenmeleri bir kere deneyimlemek yeterliydi.
……
En yakın arkadaşı olan Ji Mingfei, onun kıza karşı olan tüm duygularına şahit olmuştu.
En başından beri çok düşünmese de.
“Yize, bu şarkı sözlerini hiç duymadın mı? Sevgi kazanamayanlar her zaman kargaşa içindedir; tercih edilenler güvende.” dedi.
“Yize, Ji Yan sana uygun değil. O ruhani ay ışığıdır ve senin gibi inatçı, sabit fikirli biriyle bile uyuşmuyor!”
…..
Taburcu olduktan sonra, Ji Mingfei alışılmadık bir şekilde onu kızlarla tanıştırmaya başladı.
Ona, “Evet, hangi tipten hoşlanırsın? Ji Yan gibi tipleri sevdiğini söylemesen iyi edersin! Ondan sonra hayatını aptalca geçirdin ve başka kadınlarla hiç tanışmadın, değil mi? Yeterince kadınla tanışmadığını hissediyorum. Çoğuyla tanıştıktan sonra bir sürü iyi kadın olduğunu keşfedeceksin!”
Bunu nasıl anlayamamıştı? Bazen, yalnızca mantıklı olmak kişinin kendi kalbini kontrol edebileceği anlamına gelmiyordu.
Ancak meseleler dururken, inatçı kalamadığını fark etmişti.
……
İnsanlar hayatına devam etmenin en iyi yolunun başka bir ilişkiye başlamaktan başka bir şey olmadığını söylerdi.
Duygusuz olabileceğini, ancak zamanının olduğunu düşündü.
Sıkıcı, olaysız bir hayat geçirmeye istekli bir kız bulmayı umuyordu.
……
Ji Yan ile tekrar karşılaştığında, kız ona yakında evleneceğinin haberini vermişti.
Bunu gergin bir şekilde söylemişti ve aniden patlayacağından korkuyormuş gibi gözlerine bakmaya devam etti.
Ama An Yize başından sonuna kadar sakin kalmıştı.
Hatta hafifçe gülümsedi ve “Tebrikler” dedi.
Gözle görülür bir şekilde rahatladı ve içtenlikle dolu gözleriyle, “Xiao Ze, kiminle evlenirsem evleneyim, kalbimde özel bir yerin var. Sen benim için her zaman en önemli insanlardan biri olacaksın. Seni kaybetmeye dayanamıyorum.”
Ona gülümsedi ama tek bir kelime bile etmemişti.
“Doğru! Xiao Ze, sanırım geçen gün seni bir kızla yürürken gördüm. Sevdiğin kız mı?”
“Hayır.”
Tamamen rahatlamıştı ve “Öyle biri varsa sorun değil. Eğer öyleyse, onu düğüne getirmeyi unutma!” dedi.
……
O gece tek başına bara gitti.
Nadiren böyle yerlere giderdi ama o gün nereye gideceğini bilmiyordu.
Yine sarhoş olmak istemiyordu ancak bir şişe şarap istedi ve yavaşça yudumladı.
Zaman zaman birileri yanına geldi. Çoğu konuşmaya çalıştı ancak o sessizdi ve onlara cevap vermemişti.
Tam o anda, Su Jian’la tanıştı.
Dipnotlar:
[1] Yedek lastik, birinin üzgün olduğu zamanlarda kullandıkları yedek adam gibidir. Neredeyse arkadaş gibiler ama kız adamı belirsiz eylemlerle kendine bağlı tutuyor.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..