Bölüm 63: Eğer Gerçekten Bir Erkek Seçmek Zorunda Kalsaydım, An Yize Gibi Bir Erkekle Olmayı Seçerdim. En Azından Onu Tanıyorum!

avatar
1098 0

Reborn as My Love Rival’s Wife - Bölüm 63: Eğer Gerçekten Bir Erkek Seçmek Zorunda Kalsaydım, An Yize Gibi Bir Erkekle Olmayı Seçerdim. En Azından Onu Tanıyorum!


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

Utanmaz yorum zincirine bakan Su Jian kendini çaresiz hissetmişti: Günümüzde bir kadınla bir erkek romantik bir ilişki yaşadığında itibarlarına kara bir leke çalınır. Ancak iki adam birlikte olunca herkes mutlu olur. Bu nasıl bir çifte standart böyle?

 

Su Jian iç çekerken aniden QQ hesabına mesaj gelmişti. Su Jian Yan Ziwei’den geldiğini gördü.

 

Bana Kraliçe Deyin: Su Xiao Jian, orada mısın?

 

Dünya Üzgünler Şampiyonu: Buradayım!

 

Bana Kraliçe Deyin: Geç oldu uyuyamadın mı?

 

Dünya Üzgünler Şampiyonu: Uyuyamıyorum.

 

Bana Kraliçe Deyin: Hmm? Bir şeyler dönüyor gibi gözüküyor. Çabuk anlat!

 

Dünya Üzgünler Şampiyonu: Haha, bir şey yok. Sadece uykum yok.

 

Bana Kraliçe Deyin: Ağzındaki baklayı çıkarmak istemiyor musun? Olsun. Eğer QQ’dan söylemek istemiyorsan o zaman yüz yüze söyleyebilirsin! Bu arada kraliçe şu anda izinde. Bu yüzden hizmetçi Jian’a gelip kraliçenin can sıkıntısını gidermesine yardım etmesini emrediyorum!

 

Dünya Üzgünler Şampiyonu: Nasıl isterseniz majesteleri!

 

Bana Kraliçe Deyin: Hmm, espri anlayışı kazanıyorsun. Görünüşe göre evliliğin bazı avantajları var!

 

Mizah anlayışının evlilikle ne ilgisi var? An Yize’nin ifadesiz suratı Su Jian’ın aklına geldi ve içinden ona lanetler okudu. Aynı zamanda parmakları Yan Ziwei ile buluşma zamanı ayarlamak için klavyenin üstünde hareket etti.

 

Oyuna gidecekleri gün Su Jian işten erken çıkıp buluşma yerine gitti ve Yan Ziwei ile yemek yedi. Yemekten sonra Yan Ziwei hiçbir açıklama yapmadan onu evine götürdü.

 

“Uzun zamandır buluşmadık; beni hiç özlemedin mi? Evdeki o adam senin gerçek kocan değil, eve gitmemen sorun olmaz değil mi? Bugün benimle uyu!”

 

“Ah, aynı yatakta uyuyacağımızı mı söylüyorsun?”

 

“Sorun ne? İstemiyor musun?”

 

“Öyle değil!”

 

Su Jian’ın masum bir yüzü vardı ancak içinden sapık bir şekilde heyecanlanıyordu: Hayatında ilk defa bir kız ile aynı yatağı paylaşacaktı ve üstüne çok da güzel bir kızdı! An Yize gibi bir adamla bu kadar uzun süre aynı yatak ve yastığı paylaştıktan ve An Yize’nin ani itirafından kaynaklanan karmaşadan sonra, sonunda normal, parlak geleceğine doğru yürüyebilecekti!

 

Su Jian evi aradı. Hizmetçi telefonu açtığında Su Jian yalnızca An Yize’ye bu gece eve gelmeyeceğini söylemesini isteyecekti ancak bunu sormadan önce kendini bile şaşırtacak bir soru sormuştu: “Yize döndü mü?”

 

Hizmetçi, “Üçüncü küçük bey henüz dönmedi.” diye cevap vermişti.

 

Su Jian’ın keyfi biraz kaçmıştı, sesi de ruh halini biraz yansıtıyordu. “Wang amca, döndüğünde ona bu gece gelmeyeceğimi söyle!”

 

Yan Ziwei’nin evine geldiklerinde Su Jian önce bir kızın ilginç ve temiz dairesine merakla göz attı. Sonra da Yan Ziwei ile kanepeye oturup mutlu bir şekilde sohbet etmeye başladılar.

 

Kanepenin önündeki sehpanın üzerine bir sıra atıştırmalık dizilmişti. Yan Ziwei paketleri açarken dert yanmaya başlamıştı, “Sonunda mideme iyi gelecek bir şey verebilirim! Bu dizi için ne kadar acı çektiğimi biliyor musun? Bildiğin gibi bu dizi için üzgün bir kız gibi davranmam gerekiyordu. Zayıf görünmek için her gün kendimi aç bırakmak zorundaydım! Benim gibi sadece su içse bile şişmanlayan biri için diyetin ne kadar zor olduğunu biliyor musun?”

 

Su Jian’da aynı şeyi hissetmişti, “Bu gerçekten korkunç.”

 

Yan Ziwei bir cips paketi aldı ve bağdaş kurup kanepeye oturdu, onları hatır hutur memnuniyetle yedi. “Ne zaman böyle bir sorunla karşılaşsam, istediği her şeyi yiyebilen ve kilo alamayan insanları kıskanıyorum!”

 

Su Jian başını salladı, “Hıhı, ben de kıskanıyorum!”

 

Yan Ziwei ona onaylamayan gözlerle baktı, “Su Xiao Jian, nefret edilmek mi istiyorsun? Sen de onlardan biri değil misin?”

 

Su Jian: “……”

 

Yan Ziwei, “Bu konuyla ilgili olarak birine hayranım.” diye devam etti.

 

Su Jian: “Kime?”

 

Yan Ziwei: “Ji Yan.”

 

Aniden Su Jian’ın ilgisini çekmişti, “Kraliçe Ji mi? Ne olmuş ona?”

 

Yan Ziwei, “Bir dizide rol almak için kendini 20 kilo almaya zorladığını duydum. Rolü bittikten sonra hızla zayıflamak için büyük çaba harcamış. Onun hayranı olmasam da iradesine hayran kaldım.” dedi.

 

Su Jian, Ji Yan’ın fiziğini hatırlamaya çalıştı. Sonra da sessizce Ji Yan yirmi kilo aldıktan sonra nasıl görünürdü onu hayal etti.

 

Yanında Yan Ziwei konuşmaya devam ediyordu: “Bu arada, haberleri gördün mü? Ji Yan’ın evleneceği söylenmemiş miydi? Ancak Ji Yan’ın nişanlısı son zamanlarda başka bir kadınla görülmüş gibi görünüyor. Kraliçe Ji’nin evliliğe devam edip etmeyeceğini kim bilebilir ki?”

 

Su Jian aniden şöyle düşündü: Ji Yan evlenmezse, An Yize’nin hala bir şansı olmaz mı? Bu olursa, acaba An Yize hala göğsüne dokunup benden hoşlandığını söylemeye cesaret eder mi merak ediyorum.

 

Su Jian, Ji Yan’ın nişanlısını merak ediyordu. Hem nişanlısı hem de An Yize zengin ikinci nesillerdi. Eğer Kraliçe Ji, Li Mingyi için An Yize’den vazgeçtiyse o zaman Bay Li olağanüstü biri olmalıydı. Su Jian gizlice telefonunu çıkardı ve bu adam için internette arama yaptı. Sonra, ortaya çıkan resimlere hayretle baktı. Bu zengin Li olmalıydı. Görünüşü iyi ama An Yize ile karşılaştırıldığında biraz yetersiz görünüyor. Ji Yan neden onu seçmişti? Bana zengin Li’nin zengin An’dan daha zengin olduğunu söyleme.

 

Yan Ziwei aniden sordu. “Ah doğru. An Yize ile nasıl gidiyor? Sana nasıl davranıyor?”

 

An Yize ile olan garip durumunu hatırlayan Su Jian belirsiz bir şekilde, “İyi.” dedi.

 

Yan Ziwei bacağını sehpanın üzerine koydu. “Xiao Jian, dürüst olmak gerekirse An Yize sana çok iyi davranıyor. Onu gerçekten kocan olarak düşünmelisin. Eğlence sektöründe birçok zengin ikinci nesil erkekle tanıştım. Ancak çoğu sadece ün kazanmamı sağlayacak zengin playboydu. Bu tarz şeylerle adı anılmayan An ailesinin üçüncü çocuğu gibi birini bulmak gerçekten çok zor.”

 

Su Jian içinden lanet etti: Nasıl anılmamış? An ailesinin üçüncü oğlu bir kraliçenin peşinden koşan biri olarak anılır!

 

“Tabii ki en önemli şey ondan hoşlanman.” Yan Ziwei ağzına bir üzüm attı ve konuşmaya devam etti, “Özellikle senin gibi saf bir kız için zengin bir ailenin gelini olmak kolay değil. Korkarım ki sen An ailesine gelin olarak gidersen mutlu olmayabilirsin. Gerçekten de durum buysa beğendiğin normal bir adam bulman daha iyi olur. Sana iyi davrandığı sürece zengin olması pek de önemli değil.”

 

Su Jian çaresiz bir şekilde düşündü: Benden bir adam bulmamı isteme baskısı bir dağ kadar yüksek. En azından aynı yatağı An Yize ile paylaşabiliyorum. Ama muhtemelen başka herhangi bir erkekle paylaşmak dayanılmaz olurdu.

 

Bir süre sohbet ettikten sonra sehpadaki atıştırmalıkları bitirdiler. Yan Ziwei karnını tutarken Su Jian’ı banyoya doğru çekiştirdi. İlk başta Su Jian heyecanlanmıştı: Tanrıça onunla yıkanacak mıydı?  Ancak birden Yan Ziwei’nin telefonu çalmıştı. Dolabı açan Yan Ziwei Su Jian’a kıyafet verdi. Telefonu açmak için kenara çekilmeden önce ağzıyla banyoyu işaret etmişti.

 

“Göğüslerin seni mahvediyor!” Yan Ziwei aniden ellerini uzattı ve göğüsünü sıktı. “Her zaman kendini gizleyip onları işe yaramaz hale getiriyorsun. Neden onları bana vermiyorsun böylece dekolteyle gösterebilirim!”

 

Su Jian garip bir şekilde şöyle düşündü: Tanrıça, ben de bunları sana vermekten çok memnun olurdum. Başkalarının vücudunda büyümelerini seviyorum. Kendi vücudumda büyümelerini değil. Uyumak için düz yattığımda çok rahatsız oluyorum.

 

Uyku zamanı geldiğinde, Su Jian, Yan Ziwei’ye ne çok yakın ne de çok uzak bir yerde uyumaya karar vermeden önce uzun süre düşünmüştü. Öte yandan, Yan Ziwei onun tarafına dönüp, “Neden bu kadar uzakta uyuyorsun? Buraya gel, biraz sohbet edelim!”

 

Su Jian masumca güzelliğe doğru ilerledi.

 

İkisi yan yana yatarken yüz yüzeydiler. Yan Ziwei birden onu dürttü ve yaramazca gülümsedi. “Şey düşünüyordum, An ailesi ile yaşarken An Yize ile aynı yatakta mı yatıyorsunuz yoksa ayrı mı?”

 

Su Jian: “Aynı yatakta uyuyoruz.”

 

Yan Ziwei’nin gözleri parlamıştı, “Aynı odayı, pardon aynı yatağı paylaşan bir kadın ve bir erkek, An ailesinin üçüncü küçük beyi kendini tutabiliyor mu?”

 

Su Jian sıkıntı içinde, “Yatak çok büyük.” diye yanıtladı.

 

Yan Ziwei sesini alçalttı, “Xiao Jian, bana doğruyu söyle. Seni hiç öptü mü?”

 

Su Jian sessiz ve beceriksizce öptüğünü itiraf etti.

 

Yan Ziwei anlamıştı. “O zaman siz…”

 

Yan Ziwei sözlerini bitiremeden, Su Jian hemen, “Hayır!” diye inkar etmişti.

 

Yan Ziwei şaşırmıştı. Bu konuda hem mutlu olmuştu hem de üzülmüştü. “Belki de yapmamış olmanız senin için iyidir. An Yize gibi bir adamla tek gecelik ilişki yaşamanın acısını çekmesen de senin gibi muhafazakar bir kız için bu dayanılmaz olabilirdi. En iyisi onu sevdiğin kişiye saklaman!”

 

Su Jian bir tanrıça ile aynı yatakta yatıp başka bir adamla olan ilişki sorunları hakkında konuşurken baya garip hissetmişti. Ancak, Yan Ziwei’nin sözlerini dinleyince ciddi bir sorun fark etmişti: Şimdi bir kadın ve şeyini kaybetmişti. Etrafı güzelliklerle çevrili olsa bile sadece duyguları değil yeteneği de olmayacak mıydı?

 

Üzüntü birdenbire yüreğinin içinde büyümüştü. Aniden şöyle düşündü: Bana An Yize’yi gerçekten düşünmem gerektiğini mi söylüyorsun? En azından, gerçekten bir erkek seçmek zorunda kalsaydım An Yize ile olmayı seçerdim. Sonuçta An Yize’yi tanıyorum!

 

Su Jian sessizce şu ünlü soruyu düşündü:

 

“Bir sabah uyandınız ve cinsiyetinizin değiştiğini fark ettiniz, ilk tepkiniz ne olurdu?”

 

“İlk olarak kankalarına güzel bir gece yaşat!”

 

Hayat çok acımasız. Devam ettikçe insanları büyük aptallar haline getirdi...

 

Su Jian çok pişman hissediyordu ancak Yan Ziwei bunu fark etmemişti. Soru sormaya devam ediyordu. “Xiao Jian, An Yize’nin vücudu nasıl? Kıyafetleriyle oldukça zayıf görünüyor, kemiklerinde et var mı merak ediyorum! Ah, karın kasları var mı? Kaç tane?”

 

Su Jian: “Sekiz.”

 

“Peki ya boyutu?” Yan Ziwei’nin gözleri parlıyordu. Su Jian’ın şaşkın bakışlarını görünce göz kırptı. “O yerin boyutu! Aynı yatakta yatmıyor musunuz? Bana fark etmediğini söyleme!”

 

Su Jian kendini tamamen yenilmiş hissediyordu. Kankalarıyla yatakhanede sık sık ve coşkuyla bir kızın göğsü ve poposu hakkında tartışmış olmasına rağmen, yatakta bir kız ile bir erkeğin şeyini tartışmayı hiç beklemiyordu! Bu durumda nasıl garip hissetmesindi ki?

 

Yan Ziwei onun utandığını gördü ve sormaya devam etmedi, sadece kıkırdadı, “Utanmana gerek yok, bu bir kadın için çok önemli! Sana şöyle söyleyeyim, bazı erkekler dışarıdan çok güçlü görünseler bile onların şeyi aslında çok küçüktür. Hiç ruj adam[1] diye bir şey duydun mu? An Yize iyi görünüyor. Ancak o konuda eksikse, o zaman kendini zorlamamalısın. Bu hayatının geri kalanındaki mutlulukla ilgilidir.” Yan Ziwei biraz durakladı ve kaşlarını çatarak devam etti, “Düşünüyorum da An Yize’nin durumu baya iyi ama henüz evlenmedi ve onun hakkında pek dedikodu yok. Ayrıca sahte bir evlilik için seni seçti. Belki de orada bir sorun vardır. Güçlü görünen erkeklerin ruj büyüklüğünde şeyleri olması nadir değildir…”

 

Su Jian aceleyle, “Hayır, onunki oldukça büyük!” demeden önce bu konuda çok düşünmemişti.

 

Yan Ziwei’nin hemen ilgisini çekmişti, “Gerçekten mi? Ayrıntılı olarak anlat!”

 

Su Jian bir ışıldak kadar parlak olan iki gözden dolayı çok üzgün hissediyordu. “Bu arada, Ziwei, Lu Chenghe diye birini tanıyor musun?” diye umutsuzca konuyu değiştirmişti.

 

Yan Ziwei’nin dikkati gerçekten dağılmıştı. Surat ifadesini değiştirerek, “Neden aniden onu soruyorsun?” diye sordu.

 

“Daha önce biriyle tanıştım. Adının Lu Chenghe olduğunu söyledi. Onu hiç hatırlamıyorum ama onun fotoğrafını bilgisayarımda gördüğümü hatırlıyorum…”

 

Yan Ziwei’nin surat ifadesi aniden kırılmış bir hale gelmişti, “Hala onun fotoğraflarını tutuyorsun! Hemen sil! Daha önce sana öyle davrandı ve sen hala onu düşünüyorsun!”

 

“Hayır, hayır, onu hiç hatırlamıyorum!” Su Jian irdelemeye çalıştı, “O eskiden benim erkek arkadaşım mıydı?”

 

Yan Ziwei öfkeyle, “O senin eski erkek arkadaşın! Seni aldatan bir piç!”

 

Su Jian Lu Chenghe’nin dış görünüşünü hatırlamaya çalıştı. Onun nazik ve zarif imajını “Seni aldatan bir piç” ile bağdaştıramamıştı.

 

Daha fazlasını öğrenmek istemişti ki aniden telefonu çaldı.

 

Banyodan çıktıktan sonra telefonunun şarjının bittiğini fark etmişti ve telefonunu şarj etmek için Yan Ziwei’nin şarj cihazını almıştı. Bir anlığına şarj ederken birinin arayacağını nereden bilebilirdi ki? Su Jian bakmak için telefonunu aldığında ekranda yanıp sönen “An Yize” yazısını görmüştü.

 

Su Jian’ın kalbi hızlanmıştı. Yan Ziwei’ye bakarak, “Telefonla konuşacağım!” dedi. Sözünü bitirince yataktan kalktı ve tuvalete gitti.

 

Su Jian telefonu sıkıca tuttu ve mutsuz bir şekilde, “Merhaba?” diye cevap verdi.

 

An Yize’nin alçak sesi duyulmadan önce bir an sessizlik olmuştu. “Jian Jian, neredesin?”

 

“Dışarıda. Bu gece fazla mesai yapıyorum o yüzden eve gelmeyeceğim.”

 

“Fazla mesai mi?” Su Jian, An Yize’nin bu kelimeyi tekrar ederken kaşlarını çattığını hayal edebiliyordu.

 

“Fazla mesai yapmak oldukça normal değil mi? Benim de bir işim var! Ülkemizin geleceği benim omuzlarımda!” Su Jian elleriyle yüzünü tuttu.

 

“Hala okulda mısın?”

 

Su Jian gözlerini devirdi, “Evet hala ofiste kağıtları işaretliyorum. Yarın konuşmam var ama işaretlemeyi henüz bitirmedim.”

 

Su Jian henüz konuşmasını bitirmişti ki, Yan Ziwei tuvaletin dışından aniden seslenmişti, “Su hanım, bitirdiniz mi? İşemem lazım!”

 

Su Jian: “……”

 

An Yize sordu, “Arkadaşın mı? Arkadaşının evinde misin?”

 

Su Jian yalnızca dürüstçe itiraf edebilmişti. “Evet.”

 

“Bana adresi ver. Gelip seni alayım.”

 

“Gerek yok! Bu gece burada uyuyacağım, geri dönmeyeceğim!” An Yize ile olan garip işlerine geri dönmek ya da bir güzellikle aynı yatakta uyumanın arasından Su Jian kararlı bir şekilde ikincisini seçmişti.

 

“Jian Jian, az önce annen aradı” demeden önce bir an sessiz kalmıştı.

 

“Ne?” Su Jian şaşırmıştı, “Annem mi?”

 

“Sana ulaşamadığını, o yüzden beni aradığını söyledi.” An Yize sessizce devam etti. “Seni çok özlediğini ve zamanımız olduğunda onu ziyaret etmemizi istiyor.”

 

 

Dipnot:

 

[1]Ruj adam – Küçük çükü olan adamları tanımlamak için kullanılan bir terim.

 

 

(DN: Ben demiştim var bu adamda bir şeyler diye. Neyse, QQ dediğimiz şey de şu: Çinde WhatsApp veya Messenger gibi uygulamalar yasak. Onlar da konuşmak için böyle bir uygulama yapmışlar.)

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr