Bölüm 65: Bu Sınırsız Dünyada Benimle Sonsuz Güzelliği Deneyimlemeye Var mısın?

avatar
1154 0

Reborn as My Love Rival’s Wife - Bölüm 65: Bu Sınırsız Dünyada Benimle Sonsuz Güzelliği Deneyimlemeye Var mısın?


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

Neyse ki, Su Jian'ın biraz pirinç şarabı içmesi dışında, ziyaretlerinin kalan kısmı nispeten normaldi ve An Yize'nin biraz rahatlamasını sağlamıştı.

 

Yemekten sonra ikili televizyon izlemelerine eşlik etmek için bir süre oturma odasında oturdular. An Yize Su Jian’a yakın oturuyordu. Su Jian’ın sessizce televizyonu izleyip gülümsediğini ve uysal göründüğünü görünce istemsiz olarak bir kez daha ona baktı. Onun aksine anne Su, Su Jian’ın yüzü kızarmış bir şekilde ve sessizce An Yize’ye yaslanmış olduğunu görünce güldü, “Nan Nan yoruldun mu? Çok uzaklardan geldiniz yorgun olmalısınız. Neden erkenden yatmıyorsunuz?”

 

Su Jian An Yize’ye yaslandığı için kıpırdamamıştı.

 

Aniden, An Yize’nin içine keyfini kaçıran bir şey doğmuştu. Su Jian’ı hafifçe dürterek, “Jian Jian?” diye seslendi.

 

Su Jian yavaşça başını kaldırdı ve ona baktı. Sonra, anne Su’ya bakmak için başını çevirdi. Anne Su sevgiyle, “Nan Nan, Xiao An’ı dinlenmeye götür. Yatak ve battaniyeyi değiştirdim.” dedi. Bunu dedikten sonra mahcup gibi An Yize’ye bakarak, “Xiao An, Nan Nan’ın yatağı biraz küçük olabilir. Bu sıkıntıya katlanmak zorunda kaldığın için üzgünüm.” dedi.

 

An Yize anne Su’ya kibarca cevap verdi ancak içinden Su Jian için endişeleniyordu. Su Jian’ın sarhoş olup olmadığını bilmiyordu. Su Jian en son sarhoş olduğunda yüreğinde derin bir iz bırakmıştı. Böylece, Su Jian’ı odaya götürdü.

 

Su Jian’ın odası büyük değildi ancak temiz ve ferahlatıcıydı. An Yize’nin gözleri beş metreye ulaşmayan yatağı görünce derinleşmişti. Ancak, Su Jian’ın onunla uyumaya karşı olmadığını görünce biraz rahatlamıştı.

 

Konuşmaması dışında Su Jian hala normal davranıyordu. Ellerini tek başına yıkadı ve yatağa oturdu.

 

Hua Dağı’ndan döndüklerinden beri An Yize evden erken çıkıyor, geç dönüyordu. Geceleri, çalışma odasında yalnız uyuyordu. Su Jian’la aynı evde yaşamalarına rağmen nadiren görüşüp konuşmuşlardı. Eskiden olduğu kadar çok konuşmasalar da Su Jian onun önünde rahattı ve o da Su Jian’ın gözlerine bakınca rahatlıyordu. Ancak, şu an araları garipti ve bu da onu biraz pişman hissettiriyordu. O gece, Su Jian’ın bilgisayar ekranındaki adama bakarken ağlaması onu rahatsız etmeseydi, itiraf etmeye niyeti yoktu. Ji Yan’ın reddi onu çok derinden etkilemişti bu yüzden güvende kalmak istiyordu. Ancak, Su Jian’ın ona olumlu yanıt vereceğinden emin olmasa da, Su Jian’ın ona doğrudan “Senden hoşlanmıyorum.” demesini beklemiyordu.

 

Ji Yan onu reddettiği için kırılmış ve üzgündü. Ancak, her zaman hissettiği acı ve üzüntü nedeniyle ani olduğunu hissetmiyordu. Ancak Su Jian için durum farklıydı. Su Jian’ın ona hissettirdiği şey Ji Yan’ın ona hissettirdiği acıdan tamamen farklı ve rahat bir duyguydu. Ancak bazen suskun ve hayal kırıklığına uğramış olmasına rağmen, Su Jian, birini sevmenin tamamen yorucu ve acı verici olmadığını anlatan ilk kişi olmuştu. Ayrıca barış ve samimiyet olmalıydı.

 

Bu yüzden, Su Jian “Senden hoşlanmıyorum.” dediğinde buna hiç hazır değildi. O sırada ne yapacağını bilmiyordu.

 

Ancak, vazgeçmeyi düşünmüyordu. Bu yüzden, eve döndüklerinde, Su Jian’dan bilerek uzak durmuştu. Ne Su Jian’ın mahcup yüzünü görmek, ne de ruh halinin Su Jian’ı etkilemesini istemişti.

 

Şimdi, bu küçük odada tekrar Su Jian’la karşı karşıya olduğunda istemsiz olarak biraz rahatlamıştı.

 

Sessizce Su Jian’ın gözlerine baktı, bakışları tatlıydı.

 

Ancak, Su Jian bunu fark etmemişti. Telefonunu aldı ve yavaşça oynamaya başladı. Sonra durdu ve aniden yavaş yavaş bir şey okumaya başladı, “Bugün büyük şans var. İnsanlar evlenmeli, aşkını itiraf etmeli, nişanlanmalı, Tanrı’nın rızası için dua etmeli ya da Tanrıdan istemelidir. Kimse ağaç kesmemeli, dikim yapmamalı ve cenazelere katılmamalıdır.”

 

An Yize şaşırmıştı. “Neden birdenbire bundan bahsediyorsun?” diye sordu.

 

Su Jian onu tamamen görmezden gelmişti. Bağdaş kurup yatağa oturmuş, kulaklığını çıkarıp telefona takmıştı. Suratı çok ciddiydi.

 

An Yize kaşlarını çatmıştı. Yanına oturup, “Jian Jian?” diye seslendi.

 

Su Jian yavaşça dönüp ona baktı. Bir süre boş boş baktıktan sonra, birden ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı, “Bu uzun yaşamda benimle her türlü zorlukla yüzleşmeye hazır mısın?”

 

An Yize: “……”

 

Su Jian onun konuşmadığını görünce ciddi bir surat ifadesiyle tekrar başını çevirdi.

 

An Yize yavaşça, “Hazırım.” dedi.

 

Su Jian dönüp ona baktı. “Bu sonsuz dünyada sonsuz güzelliği benimle yaşamaya hazır mısın?”

 

An Yize: “Hazırım.”

 

Su Jian sessizce ona baktı. Sonra, “Onunla paylaşmaya hazır mısın?” diye sordu.

 

An Yize şaşırmıştı. Su Jian’ın kendi kendine “Tamam.” dediğini duyduğunda henüz cevap verememişti.

 

An Yize: “……”

 

Su Jian kulaklıklardan birini An Yize’ye doğru uzattı. An Yize kulaklığı takmadan önce sorgular gibi bir bakış attı.

 

Telefonu tutan Su Jian bir video açmıştı.

 

An Yize ilk başta bir şey hissetmemişti. Ancak, bir süre sonra sakin An Yize bile sersemlemişti.

 

Video aslında pornoydu.

 

Kulaklıktan bağırma sesleri duyulabiliyordu. Müdür An yan döndü ve Su Jian’ın ciddi ve sert yüzüne bakınca nutku tutulmuş gibi hissetmişti.

 

Videonun türü sertti. Genç bir kadının evine gizlice giren bir adam tarafından tecavüze uğradığını gösteriyordu. Ancak, dili Japoncaydı ve alt yazı yoktu.

 

An Yize’nin surat ifadesi duyguları kadar karmaşıktı. Su Jian’a bakarak, “Jian Jian, bunu... nereden buldun?” diye sordu.

 

Su Jian yavaş yavaş döndü ve ona baktı. Aslında bu video bir öğrenciden gelmişti. Bir gün kendi kendine çalışma döneminde, başka bir öğretmenin sınıfına bakmak için yardımcı olmuştu. Yardımcı olduğu zaman en arka sıranın köşesinde başını eğmiş gizlice bir şey yapan erkek öğrenciyi fark etmişti. Sessizce ona doğru yürüyerek öğrencinin telefonuna baktığını fark etmişti. Su Jian öğrencinin telefonunda ne olduğunu görememişti çünkü öğrenci Su Jian’ın geldiğini fark etmişti. Öğrenci o kadar şok olmuştu ki gözleri yuvalarından fırlamıştı ve hızlıca telefonunu kapatmaya çalışmıştı. Ancak paniği ya da başka bir şeyden dolayı bir hata olmuştu ve telefonu arızalanıp ekranı değişmişti.

 

Bu yüzden Su Jian’ın korkmuş bir surat ifadesi olan öğrenciden telefonu aldığında ekranda gördüğü şey dağınık bir sahneydi.

 

O anda, Su Jian’da sersemlemişti. Gençliği boyunca sınıfta gizlice aksiyon romanları okumuş olsa da sınıfta aksiyon filmleri izleyen bu öğrenci kadar cesur değildi!

 

Su Jian baya şok olmuştu. Ülke gençliğinin gittikçe kötüleştiğini düşünüp iç çekerken öğrencinin telefonundaki videoyu telefonuna kopyalamıştı.

 

Evde gizlice eğlenmeyi planlıyordu. Ancak, izlemeye fırsatı olmadan Su kardeşin memleketine gitmek aklına gelmemişti. Sarhoş olsa bile izleyecek zamanı olduğuna göre düşündüğü şeyi yapabilirdi.

 

An Yize’nin nereden bulduğunu sorduğunu duyduğunda sakince, “Çıktığı yerden buldum.” diye cevap vermeden önce biraz düşünmüştü.

 

An Yize: “……”

 

Videoda adam genç kadının üzerine atlamıştı ve kadın kaçmak için durmadan mücadele ediyordu. An Yize önündeki terbiyesiz görüntüye bakarken şaşkına dönmüştü. Sonra birden Su Jian’dan dehşet verici bir çığlık duymuştu. “Sen kimsin?”

 

An Yize daha tepki veremeden, Su Jian sesini alçaltıp “Hehehe. Ben komşun yaşlı Wang’ım!” demişti.

 

“Ah! Hayır! Bırak beni!”

 

“Küçük güzellik, sana biraz dokunmama izin ver…”

 

An Yize sessizce videoya Çince altyazı ekleyen Su Jian’a baktı. Rüya görüyormuş gibi hissetmişti.

 

“İğrenç bir şekilde öleceksin! Hayır! Gömleğime bir kez daha dokun da bu kadın seni tekmeleyip öldürsün! Ah hala yırtmak istiyorsun!”

 

“Hepsini yırtacağım! Bana ne yapabilirsin ki! Ah, göğüslerin neden bu kadar küçük…”

 

An Yize nasıl bir surat ifadesine sahip olması gerektiğini bilmiyordu... Yalnızca elini kaldırıp Su Jian’ın ağzını kapatabilmişti.

 

Su Jian mutsuzlaşmıştı ve elini indirmek istemişti. An Yize çaresizce, “Jian Jian, annen ve babanı rahatsız ediyorsun. Uysal ol.” dedi.

 

“Anne ve baba” sözlerini duyan Su Jian yavaşça onun elini indirdi. Dilini uzatıp anladığını göstermek için An Yize’nin avucunu yalamıştı.

 

An Yize’nin vücudu titremiş ve hemen elini geri çekmişti.

 

Videodaki adam genç kadını tamamen altına almıştı. Genç kadının mücadelesi yavaş yavaş dayanılmaz bir zevke dönüşmüştü. An Yize kadın ve erkeğin birlikte olduğunu gösteren ekranı izlerken genç kadının çekici inlemesini duyunca terlemeye başlamıştı.

 

İstemsiz olarak yanındaki Su Jian’a bakmıştı, Su Jian’ın sessizce ekrana baktığını ve kirpiklerinin sarktığını görebilmişti

 

An Yize biraz tereddüt etmişti. Sonunda, kendini tutamayıp Su Jian’a sarılmak için ellerini uzatmıştı, alçak ve boğuk bir sesle, “Jian Jian…” dedi.

 

Sanki Su Jian ayılmış gibiydi. Her ne kadar An Yize’nin kucağına nazikçe uzansa da, eli bacaklarının arasına doğru hareket etmişti ve kendine dokunmaya başlamıştı.

 

An Yize, Su Jian kendi bacak arasında bir şey hissedemeyene ve elini uzatıp çevresine dokunmaya başlayana kadar pek dikkat etmemişti. Su Jian, bacağına dokunmaya başlayınca An Yize sertleşmişti.

 

Kalbi çok hızlı bir şekilde atıyordu ve Su Jian’a sarılmak çok sıcaklamasına neden olmuştu ancak An Yize kıpırdamamıştı.

 

Su Jian’ın elleri bir anda Yize’nin bacak arasında rastgele hareket etmeye başlamıştı. Sonra Su Jian’ın eli bir şeye değdi. Sanki sonunda hedefini bulmuş gibi eli o şeyi tuttu ve hareket etmedi.

 

An Yize zorlukla nefes alıyordu ve Su Jian’ın kolunu sıktı. Su Jian’ın kulağına eğildi ve yavaşça, “Jian Jian ne yaptığını biliyor musun?” dedi.

 

Kulağını kaşındırdığı için Su Jian rahatsız olmuştu ve ellerini çekmişti. Ancak, An Yize, Su Jian’ın diğer elini tutup oraya koymuştu. Sonra başını eğip onu acımasızca öpmeye başladı.

 

Su Jian nefessiz kalana kadar öpülmüştü. Öpücüğün boşluğunda yavaşça, “Yize…” diye inledi.

 

An Yize’nin kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Sanki tüm vücuduna elektrik çarpmıştı, vücudu titriyordu ve bastırılmış bir inleme duyulabiliyordu.

 

Su Jian’ın dudakları şişmişti ve gözleri nemliydi. Elini yavaşça geri çekip aniden iç çekerek, “Hızlı.” dedi.


(DN: Adam en sonunda dayanamadı tabii ne olacak. Bölüm de tam yerinde bitti yani. Neyse, artık olayları diğer bölümde göreceğiz. Hatamız varsa affola.)

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr