Yan Hikâye 9: İlgi (1)

avatar
922 0

Reborn as My Love Rival’s Wife - Yan Hikâye 9: İlgi (1)


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

“Yize, hafta sonu bir şeyler almak istiyorum. Sana şoförüm olma şansı vereceğim.”

 

“Tamam.”

 

“Kocacım, bana karşı çok iyisin! Doğru. Bugün Ziwei’nin doğum günü ve benden yatıya kalmam için ona eşlik etmemi istedi. Bu yüzden eve gelmeyeceğim. Sana hayatı tek başına deneyimleme şansı vereceğim!”

 

“Tamam.”

 

   ……

 

Hafta sonu. Alışveriş merkezi.

 

An Yize Su Jian’ın elini tutmak istemişti. Ancak ondan önce Su Jian koluna girmişti. Memnun hissederek sessizce elini indirdi.

 

Su Jian koluna sarıldı, vücudunun yarısını ona yasladı. Su Jian mutlu bir şekilde, “Böyle yürümek bana biraz enerji kazandıracak gibi görünüyor!” dedi.

 

An Yize: “……”

 

Marka bir giyim mağazasının yanından geçen Su Jian kendini afacan hissetmeye başladı. Bilerek mırıldandı, “Kocacım, oradaki kıyafetler çok güzel görünüyor!”

 

Çok bilmiş müdür An mağazadaki kıyafetlere bir göz attı ve açıkça “Bu marka sana yakışmıyor.” dedi.

 

Su Jian memnuniyetsizlikle cevap verdi: “Böyle zamanlarda kartını çıkarıp 'istediğin her şeyi alabilirsin demen gerekmez mi?”

 

An Yize Su Jian’ı tepeden tırnağa süzdü ve “Eğer bu markadan kıyafetler giyersen gerçekten rüzgarda sallanan bir sülün gibi görüneceksin.” dedi.

 

Su Jian: “……”

 

   ……

 

Su Jian şu anda kıyafet almak için burada değildi. Onun yerine bilgisayar almak için buradaydı. Bir önceki bilgisayarı hala kullanılabilir olmasına rağmen daha yüksek çözünürlüklü oyunlar oynamak zordu. Bu onun oyun deneyiminden keyif almasını engelliyordu.

 

Su Jian satın almak istediği markayı çoktan düşünmüştü. Böylece markanın dükkanına koştu. Satış görevlisi bilgisayarın işlevselliğini coşkuyla ikisine tanıtırken, An Yize'nin telefonu aniden çaldı. Böylece Su Jian'a haber verdi ve telefonu cevaplamak için dışarı çıktı.

 

Su Jian'ın daha önce düşündüğü bir markaydı. Sunumu dinledikten ve birkaç soru sorduktan sonra Su Jian bilgisayardan memnun oldu. Oyalanmadan hemen ödeme kısmına geçti.

 

Bilgisayar hazırlanırken Su Jian mağazanın dışına bir göz attı ve telefonuyla konuşan An Yize’nin yanında duran şık giyinmiş iki kızı fark etti.

 

Su Jian, telefon görüşmesini yaptıktan sonra An Yize’ye yaklaşan iki kızı görmek için onlara yaklaştı.

 

“Beyefendi, telefon numaranızı istesem verebilir misiniz?” Kızlar ona hiç çekinmeden baktılar, makyajları zarif bir şekilde yapılmış ve gülümsemeleri cezbediciydi.

 

Neden insanlar bugünlerde bu kadar açık sözlüler, hemen birinin telefon numarasını soruyorlar. Kazara vurmanın ve birinin kucağına düşme umudu artık moda değil mi? Su Jian üzgün hissederken doğruca An Yize'ye baktı.

 

An Yize ifadesizdi. Kızlara bakarken, “Üzgünüm.” dedi.

 

An Yize’nin mizacı çok iyiydi ve onun giyimi kesinlikle zengin bir adam olduğunu kanıtlıyordu. Kızlar vazgeçmediklerinden tekrar denemek istediler. Beklenmedik bir şekilde yanlarına biri yaklaştı.

 

Su Jian An Yize’nin önünde durdu ve “Yakışıklı çocuk, telefon numaranı alabilir miyim?” diyerek göz kırptı.

 

An Yize ona baktı ve başını salladı. “Tamam.” dedi. Sonra Su Jian’ın elini çekti ve Su Jian’ın avuç içine bir dizi rakam yazmak için parmağını kullandı.

 

Su Jian'ın eli bu yüzden kaşındı ve elini geri çekmek istedi ama An Yize elini tuttu ve bırakmadı.

 

Su Jian gülümsedi ve “Bir sorum daha var. Yakışıklı adam, kız arkadaşın var mı?” diye sordu.

 

An Yize gülümsedi ve “Hayır” dedi.

 

“O zaman kız arkadaşın olabilir miyim?”

 

“Olur.”

 

Su Jian iki kıza gururla zafer işareti yaptı. Sonra An Yize’nin koluna sarıldı ve mutlu bir şekilde ayrıldı. Daha önce ifadesiz olan An Yize’nin de yüzünde nazik bir gülümseme belirdi. İkisi birbirine çok denk, tatlı ve uyumlu görünüyorlardı, boş boş bakan ve karmaşık hisseden iki kızı geride bıraktılar.

 

Dükkana döndüklerinde Su Jian artık kendini tutamadı ve kahkaha attı.

 

An Yize nazikçe ona baktı ve “Eğlendin mi?” diye sordu.

 

“Evet!” Su Jian mutlu bir şekilde devam etti, “Tekrar şansımız olursa bir plan yapalım. Mesela… Hamile olduğumu söyleyerek kendimi sana atacağım. O adamı sevsen bile benden boşanma. Ne düşünüyorsun?”

 

An Yize: “……”

 

   ……

 

Bilgisayarı satın aldıktan sonra arabaya geri döndüler. An Yize, Su Jian'a “Başka nereye gitmek istersin?” diye sordu.

 

“Her yere gidebiliyor muyum?”

 

“Evet.”

 

“Hmm? Bugün keyfin yerinde mi?”

 

“Bebeğimiz olduktan sonra nadiren kendi başımıza dışarı çıktık.”

 

“Doğru!” Su Jian bir aydınlanma yaşadı. “Görünüşe göre daha önce hiç buluşmamız olmadı! Bugünkü hava harika ve buluşmaya uygun!”

 

An Yize Su Jian’a aşkla baktı ve “Gitmek istediğin bir yer var mı? Sana eşlik edeceğim.” dedi.

 

“Bir düşüneyim.” Su Jian çenesini tuttu ve düşündü. Sonra, “Doğru ya, Mingfei bebeği görmeye son geldiğinde bir restoran tavsiye etti. Hadi oraya gidip yemek yiyelim!” dedi.

 

“Olur.”

 

   ……

 

Restoranın müşteri hizmetleri ve yemekleri gerçekten mükemmeldi. Su Jian memnuniyetle yedi.

 

Onlar ayrılırken Su Jian her zamanki gibi An Yize'nin koluna sarıldı ve “Ah, sanırım çok fazla yedim.” dedi.

 

An Yize ona tutundu ve endişeli bir şekilde “Canın mı yanıyor?” diye sordu.

 

Su Jian: “Acı çekiyorum ama mutluyum.”

 

An Yize: “……”

 

Yan taraftan gelen Ji Yan An Yize’yi görmüştü.

 

Aralarındaki mesafe oldukça yakındı. Eğer eskiden olsaydı saçlarının dalgalandığını görebilse bile ona tüm kalbiyle bakan An Yize bunu kaçırmazdı.

 

Ama şimdi, kız onun hemen yanındaydı ama onu hiç fark etmedi. Gözleri tamamen ona yapışan kıza odaklanmıştı.

 

An Yize’nin nazik ve aşkla bakan bakışları Ji Yan’ın gözlerini etkiledi.

 

Su Jian başını eğdi ve An Yize beline sarılırken An Yize'ye yaslandı. İkisi sevgiyle sarıldılar. Su Jian An Yize'ye gülümserken bir şeyler söyledi. Su Jian’a doğru bakan An Yize de gülümsedi. Gülümseme belirsizdi, ama gözlerinin içi onun mutlu olduğunu gösteriyordu.

 

Ji Yan’ın dilinin ucunda bulunan “Xiao Ze” tam çıkacaktı ki yutmak zorunda kalmıştı

 

Son zamanlarda işi ve ilişkisi düzgün değildi. Şu anda bir film çekiyordu. Yaptığı işin gelişmesini istediği için çok çalışıyordu. Bu nedenle makyajı zarif olmasına rağmen yorgun gözlerini gizleyememişti.

 

Ancak, halka açık bir alan olduğundan güneş gözlüğü takıyordu. Bu nedenle hala karizmatik ve göz alıcı görünüyordu.

 

Restoranda gizlice ona bakan bir sürü insan vardı. Bazıları onu tanımış ve imza için yanına gidip gitmemeyi tartışıyorlardı.

 

Ne yazık ki, dikkat ettiği kişi ona asla bakmadı ve başka bir kadınla birlikte, onu fark etmeden yürüyüp gittiler.

 

Ji Yan kaskatı kesilmişti. O anda, aniden bir film için söylediği bitiş şarkısını hatırladı. Nedense, şarkının sözlerinin iki cümlesi aniden onun kalbinde çaldı.

 

——

 

Peki ya bütün dünya beni seviyorsa? Bana bakmazdın bile.

 

Yaşlanana kadar onunla yaşadın ve beni yalnız bıraktın.

 

——

 

Yanındaki menajer onun durduğunu gördü. Görüş açısını takip ederek o da onu tanıdı. “Bu Bay An değil mi?” diye sordu. Bunu söyledikten sonra kadın An Yize’yi selamlamak için yanına gitmek istedi.

 

Ji Yan onu arkasından tuttu ve yavaşça dedi ki, “Hadi gidelim.”

 

Sonra, başını kaldırarak çabucak gitti.

 

   ……

 

Buluşmadan bir gün sonra Su Jian’ın keyfi yerindeydi ve hem eşyayı hem de iyi bir ruh halini eve yansıtmıştı. Su Jian aniden bebeğe sarıldı ve “Bebeğim, bugün anneni özledin mi?” dedi.

 

Bebek küçük ellerini salladı, belli ki Su Jian'ı gördüğüne sevinmişti. Su Jian bebeğin yeşim benzeri suretini gördü ve kalbi eridi. “Genlerim neden bu kadar harika?” diye söylendi. Sonra dayanamayıp bebeğin yumuşak ve beyaz küçük yüzünü hafifçe ısırdı.

 

Bebek onun ısırığına şaşırdı ve iri gözleri mazlum gibi görünüyordu. Sonra bebek kollarını yan taraftaki An Yize’ye doğru açtı ve sarılmak istedi. Küçük ağzıyla mutlu bir şekilde seslendi, “Babacığım! Babacığım!”

 

Su Jian kıskançlıktan yanıp tutuşuyordu. An Yize’ye baktı ve “Doğum yapan benim, neden önce sana seslenmeyi öğrendi!” diye sordu.

 

An Yize gülümsedi ve dedi ki, “Bebeğe sormalısın.” Bebeği aldıktan sonra bebeğin yanağını okşadı.

 

Su Jian, kalbinde düşündüğü gibi çaresiz hissetti: Öncelikle 'Anne' demek normal değil mi? Ama çok çabuk üstesinden geldi. Sonuçta, diğer kadınlardan farklıydı. Düşünüyorum da ben de içerideki bebeğin babası değil miyim? Bebeğin "baba" demesi bana da baba demesiyle aynı şey. Böyle bir Ah Q [1] şeklinde düşündükten sonra hemen neşelendi.

 

Onlar yemek yerken Su Jian anne An’ın yeni bir saç modeli olduğunu fark etti. Su Jian bu konuda yorum yapmak istemişti. Ancak anne An’ın öfkesini düşündükten sonra fikrini değiştirdi ve görmemiş gibi davrandı.

 

Yemekten sonra anne An zaman zaman saçlarına dokunarak Su Jian’ın yanında kibirli bir şekilde oturuyordu. Ancak Su Jian’ın her zamanki gibi aynı ifadeye sahip olduğunu ve yeni saç stilini fark etmediğini görünce sinirlenmişti. Su Jian’ın saç stiliyle mutsuz olmaya başladı ve dedi ki, “Her halükarda sen An ailesinin üçüncü küçük hanımısın. Kendini nasıl tanıtacağını neden bilmiyorsun? Her zaman aynı darmadağınık saça sahip olursan An ailesi için bir utanç kaynağı olursun!”

 

Su Jian kendi saçlarına dokundu ve “Kötü olduğunu düşünmüyorum.” dedi. Su kardeşin saçı güzeldi. Siyah ve düzdü, düzgün uzun saçlar Su kardeşin yüzüne uyuyordu. Uysal görünüyordu, kendisi bile beğenmişti.

 

Anne An mutsuz bir şekilde cevap verdi, “Ben sevmiyorum! Sen zaten bir annesin. Kendini nasıl göstereceğini nasıl bilemezsin! Yarın saçlarının şeklini değiştir!”

 

Su Jian sessiz biriydi. Anne An çok kontrolcü değil mi? Saç stilimi bile kontrol etmek istiyor!

 

Su Jian, An Yize’nin “Anne, Jian Jian’ın şu anki saç stilini seviyorum.” dediğini duyunca cevap vermek üzereydi.

 

Anne An: “……”

 

Anne An’ın sinirli ifadesini gören Su Jian kıkırdadı ve dedi ki, “Hmm? Anne, sen saç stilini mi değiştirdin?”

 

Anne An onu görmezden gelmeden önce ona bir bakış attı. Ancak daha sakin görünüyordu.

 

Su Jian artık gurur duyduğunu biliyordu. Etrafa bakınarak baba An’a sordu, “Baba, annemin yeni saç stili güzel mi?”

 

Baba An anne An’a gülümseyerek baktı ve “Tabii ki. Annenin saçı her şekilde güzel görünür.” dedi.

 

Bir uzman! Su Jian içinden baba An’a baş parmağını kaldırırken yeteneklerine hayran kalmıştı.

 

Anne An gerçekten sakinleşmişti. Gözleri parlıyordu.

 

Su Jian kocaman güldü ve “Anne, giydiğin etek çok güzel görünüyor!” dedi.

 

Anne An’ın gözleri gözle görülür bir şekilde mutluydu, ama “Gerçekten mi?” derken gururlu görünmeye devam etti.

 

“Gerçekten! Yarın sabah yemek istediğim Tangbao üzerine yemin ederim. Bugün giydiğin etek saç stiline çok uyuyor!”

 

“En azından bir zevkin var.”

 

Su Jian ve An Yize bebekleri ile yukarı çıktıktan sonra Anne An hizmetçiyi çağırdı ve “Yarın sabah kahvaltıda Tangbao pişirin.” diye talimat verdi.


Dipnot:

 

[1] Ah Q - Ah Q bir romandaki karakterdir. Wikipedia'ya göre Ah Q, her dövüşü kaybettiğinde kendini galip olduğuna inandırmakla tanınıyor.

 

 


(DN: Tangbao bir çeşit çorba.)

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr