Ertesi güne kadar evde oyalanan Aiden, sabah uyandıktan sonra elini yüzünü yıkamış ve Anger Şehrinin temiz havasını içine çekmişti. Yattığı yatakta en son yattığında bir ölümlüydü. Şimdi ise bir yetişimci olarak aynı evde ve yatakta güne başlamış ve pencereden Anger Şehrine bir göz atmıştı.
"Bu duygu değişik ve güzel hissettiriyor." dese de yüzünde endişe izleri vardı. Çünkü dün algıladığı rengarenk enerji, tarikatın yapılandığı dağın üst kesimlerinden yayılıyordu ve kesinlikle bir Yggdrasil Tohumuna ait bir auraydı. Bu bile Aiden için endişe etmeye yeterliyken, bu sabah uyandığında rengarenk enerjinin yanında bir turuncu bir de parlak siyah bir auranın daha geldiğini fark etmişti.
"Lanet olsun! Koskoca dünyada nasıl oluyor da üç Yggdrasil Tohumu benimle aynı nerde ortaya çıkıyor! Şansımı s*keyim..." derken gözleri gökyüzüne gitmişti.
"Bu da sizin işiniz değil mi lan şimşeklerini sikt*ğiminin oros*u çocukları! Ne derdiniz var oğlum benle! 3 yıl kölelik yapmam yetmedi mi size ? Sizi adalet yoksunu piçler! Ama bundan sonrasını siz düşünün oğlum! Ben üç yıl sizin sözde adalet teriminizi deneyimledim. Gün gelecek sizde benim sevgili adalet terimimle tanışacaksınız. İşte o zaman sizden paratoner yapıp, o sözde ilahi yıldırımlarınızı enjektörle teker teker g*tünüzden çekmezsem, benim adım da Aiden olmasın!"
Aiden'in öfke dolu sözlerinden sonra güneşli gökyüzü aniden kararsa da, o anda tüm gökyüzünde gözle görülmeyecek derecede bir parlama oluşmuş ve kara bulutlar geldiği gibi yok olmuştu. Kara bulutların ardından geriye kalan tek şey sadece ufacık bir kıvılcımdı.
Aiden küfürlerine devam ederken Paul içeriye girmişti. Paul'u gören Aiden, hafif eğilerek "Günaydın kıdemlim." demiş ve gülümsemişti. Aiden'i neşeli gören Paul'da gülümseyerek elini Aiden'in omzuna atmıştı.
"Büyük gün geldi evlat. Hazır mısın ?"
Paul'un sorusundan sonra gözleri kan kırmızı parlayan Aiden "Hazırım!" demişti. Aiden'in de cevabıyla evden çıkan ikili, hızla tarikat giriş sınavlarının olacağı yere doğru ilerlemişlerdi.
Geçtikleri her yer gözler üzerlerindeydi. Özellikle Aiden'e bakan herkes yanında ki arkadaşına yaklaşıp fısır fısır bir şeyler konuşur hale gelmişlerdi. İkili giriş sınavlarının olduğu yere geldiklerinde durarak ortama bakmışlardı. Burası bir tür roma döneminden kalma kolezyumlara benziyordu. Katılımcılar için oturma yerleri ve asıl testin gerçekleşeceği arena kısmı vardı.
"Burası Dış Sahanın Mücadele Arenası denilen bölgesi. Bugün ise seçimler yüzünden kapatıldı ve seçim işlemleri için kullanılacak. Şimdi içeriye girdiğinde sana bir numara verilecek ve numaran çağrıldığında sende arenaya çıkacaksın. Zaten içeride her şeyi anlatacaklar. Sen sadece sakin ol ve rolünü oyna yeter."
Paul sözlerinden sonra duraklamış ve gözleri ciddiyet ile dolmuştu.
"Yetişimci olarak hayatın işte şimdi başlıyor evlat. Göster kendini!"
Paul'un gaz vermesiyle yüklenen Aiden, adamı onayladıktan sonra kapıdan geçmiş ve katılımcılar için ayrılan yerlere oturmuştu. Ne çok erken ne de çok geç gelmişti. Buna rağmen içerisi oldukça dolu gibiydi. İçeriye girdikten sonra bile aurasını açmamıştı. Fakat ufak bir odak vermesinden sonra oturduğu yerin hemen karşısında üç farklı Yggdrasil Tohumunun aurasını görmesi bir olmuştu.
Hala daha çaktırmadan bakarken gözleri ilk önce turuncu aura kaynağına gitmişti. Zaten turuncu ve parlak siyah auralar taşıyan iki genç yan yana duruyordu. Parlak turuncu aura taşıyan yetişimci bir kızdı.
Kıza bakan Aiden, kızın hafiften güzel olduğunu düşünmüştü. Pembeyle mor arasında bir göz rengi, parlak turuncu saçlar, keskin yüz hatları ve mükemmel fiziği ile oturduğu yerde resmen ışıltılar saçıyor gibiydi. Fakat Aiden'i etkileyen güzelliğinden çok vücudundan çıkan auraydı. Auradan hissettiği şey sıcaklıktı ve Aiden'e ciddi bir tehlike hissiyatı veriyordu.
Onun yanında ise başında taç olan bir genç oturuyordu. Bu gencin yeşil gözleri ve parlak sarı saçları vardı. Giydiği ejderha motifli kraliyet cübbesi, kalıplı vücuduna tam oturmuş gibiydi. Bu çocuğa bakarken ki hisleri ona çok tanıdık geliyordu.
"Bir dakika lan... Sarı saç ? Parlak siyah aura ve Tohum Enerjisi ? Hassiktir! Bu beni ormanda tuzağa düşüren piç değil mi!"
Aiden'in anlık öfkesiyle bütün enerji kontrolü ellerinden gitmiş ve kan kırmızı aura, vücudundan 10 metre yükselerek tüm arenaya resmen ben buradayım demişti.
Kan kırmızı auranın orta çıkışı ile Aiden'in yakınında kiler ona bir bakış attıktan sonra önlerine dönseler de, Aiden'in az önce inceledi üç auranın kaynağı olan yetişimciler, şaşkınlık ve heyecan içerisinde ona bakakalmışlardı.
"S*ktir ya..."
Aiden daha hassiktir diyemeden gözleri istemsizce üçüncü ve rengarenk enerjinin kaynağı olan yetişimciye dönmüştü. Bu yetişimci bir kızdı ve Aiden'in rüyalarında bile göremeyeceği güzellikte bir kızdı.
Vücudunda ki rengarenk enerjiye, parlak gümüş saçları ve okyanus mavisi gözleri eşlik ediyordu. Üstünde ki rengarenk ejderha motifli dar klan elbisesi, mükemmel fizikli vücuduna tam oturmuştu. Kıvrımlı vücudu,kar beyazı teni ve keskin yüz hatlarına sahip yüzünü görüpte onu arzulamayacak bir erkek dünyada bulunmuyor gibiydi.
İkilinin gözleri buluştuğun da kızın rengarenk enerjisi ve Aiden'in kan kırmızı aurası ağaç formuna bürünmeye başlamıştı. Bu etkenle bir ağaca bir de çevresine bakan Aiden, bu aura formunu sadece tohum sahiplerinin görebildiğini fark etmişti. Yine de tuhaftı...
"Bir nedenden Ruh Tohumum, karşıda ki kızın tohumuna normalden fazla tepki veriyor!"
İkilinin birbirlerini incelemesi devam ederken Aiden'in önüne kanatlı bir erkek gelmiş ve bir kağıt parçası uzatmıştı. Kağıdı alan Aiden, kağıdın üstünde 517 yazdığını görmüştü. Bu onun sıra numarasıydı.
"517 numara... Önümde bu kadar kişi mi var! Ben o vakte kadar ne yapacağım..." derken numarayı dağıtan kanatlı çocuğa bakmıştı.
"Kanatları bir tür hazine olmalı. Çok havalı be! Bende bir gün bunlardan elde edeceğim etmesine de..." Aiden duraksadı ve kudretli auralar saçan üçlüye bir bakış attı.
"Bu üçlü buradayken ben bırak yetişimi, hayatta kalabilecek miyim acaba ? Aslında hala daha ayrılmak için geç değil."
Aiden kararsız kalarak, karar vermeye çalışırken, son öğrenci de kolezyuma adım atmış ve ardında da sunucu içeriye girmişti. Bununla birlikte yerine oturarak diğer üçlü ile olan bakışmalara devam etmişti.
Turuncu ve siyah auralara sahip ikili zaten yan yana duruyordu ve Aiden'e bakarak bir şeyler konuşuyorlardı. Rengarenk enerjiye sahip olan kız ise soğuk bakışlarıyla bir Aiden'e bir de diğer ikilliye bakıyordu. Zihninden ne geçtiğini görmek imkansız gibiydi.
Bir süre hazırlıklar yapıldıktan sonra tüm kolezyumda etkili olabilecek bir ses iletimi hazırlanmış ve sunucuya verilmişti. Boğaz temizleme numarası ile dikkatleri üzerine çeken sunucu ise gülümseyerek konuşmasına başlamıştı.
"Sayın katılımcılar Kutsal Yıldız Tarikatına hoşgeldiniz! Bildiğiniz üzere normalde alımlarımız yılda bir kere olmak üzere gerçekleştiriliyordu. Fakat bir takım özel nedenlerden dolayı bir süre alımlarımızı serbest hale getirdik. Özellikle bugün, diğer günlere nazaran daha özel bir gün olacak. Bugün hem çağırıcı sınıfı adayları almaya devam ederken hem de genç nesilden özel üç konuğumuzu sizlere tanıtacağız. İlk olarak karşınızda Ejderha İmparatorluğunun üçüncü prensi Ned Holydragon!"
Sunucunun sözlerinden sonra parlak siyah auraya sahip olan Ned, ayağa kalkarak herkesi selamlamış ve geri oturmuştu. Bunu gören Aiden "Demek ki yıllardır adını duyduğum Ejderha Prensi buymuş. Piçe bak hem beni tuzağa düşürüyor hem de asilmiş gibi davranıyor. Tacını s*ktiğimin prensi!" demişti.
Prensin selamından sonra sunucu devam etmişti.
"İkinci olarak Ejderha İmparatorluğunun biricik prensesi, üçüncü prensin ikizi Ashley Holydragon!"
Sunucunun çağırmasından sonra parlak turuncu auraya sahip olan Ashley, tüm asaleti ile ayağa kalkarak aynı ikizi gibi çevreye selam vermiş ve yerine oturmuştu. Otururken de Aiden ile göz göze gelmiş ve gözlerini kısmıştı.
Bununla istemsizce yutkunan Aiden, odağını zar zor sunucuya geri vermişti.
"Son olarak ise Genç Neslin Lideri, Pendragon Klanının biricik prensesi Skyler Pendragon!"
Sunucunun son duyurusundan sonra rengarenk enerji ile ayağa kalkan Skyler, eteğinin ucunu tutarak kendini takdim etmiş ve geri oturmuştu. Bunu gören Aiden, kızın vücudundan yayılan Genişleme Alemi 5. seviye ile Prens Ned ve Prenses Ashley'in vücudundan yayılan Genişleme Alemi 6. seviye aurayı karşılaştırmıştı.
"Skyler'in yetişimi net bir şekilde düşük olmasına rağmen nasıl oluyor da bu kız birinci oluyor ?"
Aiden düşüncelerinde haklı olsa da daha hiç birini savaşırken görmediği için beklemeye karar vermişti.
Bir süre sonra bir takım daha kişilerine gelmesi ile birlikte sahnede ki sunucu kadın tekrardan konuşmaya başladı.
"Herkes geldiğine göre başlayabiliriz. Katılım sınavı, üç aşamadan ibarettir. İlk aşama güçlerinizin test edilmesi. Eğer Çağırıcı gücünüz varsa,bunu bize göstermelisiniz. Çağırıcı gücüne sahip olanlar geçebilecektir. İkinci Aşama, yetişim seviyeniz ile aynı olan bir canavar ile karşılaşacaksınız. Ama savaşan siz değil, çağırdınız canavar veya canavarlar olacak. Burada canavarınız ile aranızda olan bağınız ölçülecek. Üçüncü olan ise katılımcı sayısı. Burada şu anda 600 kişi var. Fakat sadece 100 kişilik kontenjan var. Bu yüzden yetişim seviyelerine göre bire bir savaş olacak. Kazananlar tarikata katılabilecekler."
Aiden tüm bunları düşünürken, kadın "1 Numara gelsin!" diye bağırmıştı.
"Ulan 600 kişi var. Sadece 100 alacağız diyorlar. Herhalde ilk iki aşamada bir çok kişi elenecek. Pek bilemiyorum. Klasik novel taktiğinden gidersek, bayası elenir burada he...O zaman bakalım!"
Bilinen Gelişim Alemleri;
Temel Kurma Alemi -> Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -> Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -> Gökyüzü Ölümsüzü Alemi
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..