Yalan söylemekten ve yalan dinlemekten nefret ederim, ama bazen en doğru seçim yalan söylemek olur. Asıl önemli olan şudur: Durum ne olursa olsun yalan söylememek.
"Zaman geriye aksın!" diye bağırdı Gereksiz.
Ivan elinde iki hamburgerden birini bana uzattı.
Ardından arabasının kaputuna oturduk.
"Yol kenarında yaşanan eğlenceli olaydan sonra her yerim ağrıyor," dedim. "Ne yapacağız?"
"Biraz kendini salmaya dene, Beauty. Bak, hatunlar bizi kesiyor, tadını çıkaralım."
"Kaputuna oturduğumuz araba sayesindedir."
"Olabilir. Sonuç olarak kadınlar bizle seks yapıyor, arabayla değil."
"Olaylara yaklaşımın ne kadar sığ.''
Gereksiz lafa karıştı. "Seks yapmak istediğinden emin misin? Benim önümde seks yapmanı istemem. Ya da boş ver, isterim."
Bunu sahiden hiç düşünmemiştim. Hayatımda yaşayacağım en garip anlardan biri olurdu belki de. Sikeyim. Seks yapma fikri ilk defa itici geldi. Gay olmuştuk, şimdi de Aseksüel oluyorum. LGBT üyesi de değilim fakat bütün seksist yönelimlere eşit uzaklıktayım. (LGBT üyeleri alınmasın, bu seride yerilmeyen tek şey kendi mükemmeliyetimdir.)
"LGBT üyesi olsaydım bu güzel laf vurma için tebrik eder, sonra da feminizmi bahane edip önüme gelenle..."
"Gereksiz, sen benim iç şeysimi nasıl duyuyorsun?"
"Şeysi ne lan?! Cümle kurarken bile daha fazla kelime ekleyip yorulmamak için olayları iyice tembelliğe döktün.'' Arabanın kaputuna oturdu.
Gereksiz'e döndüm. "Bu benim yazara olan tavrım değil mi? Sen beni mi taklit ediyorsun?''
"İnsanı insan yapan kıçına şaplağı vuramadıklarımızdır..."
"Taklit etmeyi bırak."
"Şofürsen gaz basa, aşıksan vur kaza."
Ivan yediği hamburgeri yutkunurken, "Siz yine ne tartışıyorsunuz?" diye sordu.
"Klasik şeyler. Boris'i nasıl öldürürüz falan."
Ivan kısa bir kahkaha attı. Sırtıma dostane biçimde vurdu. "Merak etme, onunla anlaştığın zaman, onu seveceğine eminim."
"Ya anlaşmak istemezsem?"
"İşte o asla yapılmaması gereken seçim. Kim olursan ol, Beautiful, babamla anlaşamadan Zagreb'de hayatta kalamazsın."
Hayatta kalmamın tek sebebi... Tamam sen değildin tek sebep. Sen kurtardın orda herkes sana minnettar. Aslında, seni benden daha çok seven okurlarım varsa bu durumdan rahatsızım açıkçası. Ulan! Siz, okuyucular; hayat hikayemi, düşüncelerimi ve görüşlerimi paylaştım sizinle. Ivan ben varken adam mıdır hadsiz herifler! (Ve okuduklarından emin olmadığım hadsiz güzel bayanlar. Çirkin bayanlar Sönmüş Kral'a gitsin. Hiiiç alınma yazar, burada benim borum öter.) Asıl konuya dönersek Zagreb'e katlanma sebebim Ivan, ama yaşama sebebim küçük Beautiful'u görmek. Tabii ki onu da görmek seçeneklerim arasında... Bir de Talisca'yı tekrardan Beşiktaş formasıyla görmek. Ama şu an konumuz kadınlar değil, Beşiktaş... Fanatikliğim tutmuş falanmış.
"Kimliğimi vereceğini söylemiştin," dedim.
"He, o," dedi ceketinin ceplerini karıştırırken. Çıkarıp, "İşte!" dedi gülümseyerek.
Baktığımda hayatımda daha ne kadar absürtlükler olabilir ki diyerek gülümsemiştim içten içe.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Ivan.
"Doğum yeri İstanbul; babaya Türkçe, anneye İngiliz adı; ismim Beautiful, soy ismim... Bunu sahiden yaptın mı?"
"Ne? Durumunla da çarpışan çok trajikomik bir olay değil mi?" dedi gülerek.
"Bu kimlikle başka bir ülkeye uçmaya kalksam kesinlikle sıçarım."
Ivan, kaputtan atlayıp pantolonundaki tozları def ederken, "Ailem o filmin hastası dersin," dedi.
"Ailem filmi sevdiyse karakterin adını koysun. Yüzüklerin Efendisi'ni seven birisinin çocuğuna Yüzüklerin Efendisi yerine Aragorn veya sevdiği başka bir karakterin adını koyması sencede daha mantıklı olmaz mıydı?"
"Ailenin aptal olduğu konusunda memurla aynı fikirde olursanız bir sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum," dedi ve ardından kendisini takip etmemi istercesine yürümeye koyuldu.
"Ne yapacağız?" diye sordum peşinden sürüklenirken.
"Dün seni sıkıştıran polis, aslında bugün yapacağımız görüşme için yoklamıştı. Bir an evvel babamın tepesi atmadan anlaşmayı gerçekleştirmeliyiz."
Boris'in kızdığı ve üzüldüğü şeyler hiç umrumda değil. İnsanların genelde neler hissettiği umrumda olmamıştı zaten kendimi bildiğimden beri. Yalan değil, umrumdaymış gibi davranmayı severdim. Bu davranış beni yüce ve değerli bir dost olarak gösterirdi. Ben, kötü günde yanında bulabileceğin bir arkadaşın kesinlikle olmamalıyım. O yüzden size karşı duyarlı davranan kişilerin duyarlılığının gerçek veya sahte olduğunu öğrenmek istiyorsanız başka insanlara karşı davranışlarına bakın. Herkese aynı duyarlılığı gösteren insan kesinlikle samimi değildir.
Ivan beklememi istedikten sonra rıhtımda evrak çantasıyla duran dört adamın yanına gitti. Yarım saat kadar konuştu, bazen telefonla arayıp agresif bir vücut dili sergiledi ve tekrardan adamlarla hararetli tartışmaya dönüp en sonunda el sıkıştı ve yanıma geldi.
"Dönüyoruz."
"Oldu mu iş?"
"Bilmiyorum," dedi hızlı adımlarla yürürken.
"Ne demek bilmiyorum."
"Konu hakkında bilginin olmadığını dile getirmek. Yürü, Beautiful. Biraz acele et."
Acaba onu geren ne oldu orada. Ne olduysa babasına söylemekten korktuğuna eminim.
Adımlarımla ona yetişince rıhtımdan çıkıp insan içine karıştık ve arkama baktığım sırada üç adam tarafından takip ediliyormuş hissine kapıldım. En azından his değilde üç adamın kalabalığı yara yara peşimizden geldiğini görmüştüm.
"Ivan, sanırım takip ediliyoruz."
"Biliyorum," dedi ve hızlı adımları adımdan çok koşuya dönüşmeye başlayınca bende ona ayak uydurmaya başladım.
İlerde, sağda bir pazar sokağı vardı. Ivan orayı göstererek, "Pazar sokağına döndüğümüz zaman tüm gücünle koşmaya başla," dedi ve insanların arasından geçerken beynime hücum eden tek gerçek ilk tehlikeli maceramın başladığı oldu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..