44.Bölüm - Görüş

avatar
809 1

Sahte Adam - 44.Bölüm - Görüş


Güzel ve kötü kitabın değeri insana benzer; birisi akılda birkaç gün kalır, diğeri bir ömür boyu.

 

 

 

 

Ivan'la beraber iki gardiyanın eşliğinde ilk görüşümüz için havalandırmadan çağırılmıştık. Thiric bizi iki gün önce uyarmıştı ve o günden beri kendimizi diken üstünde hissediyorduk. Bize görüşe kadar mühlet verilmişti lakin duvarına bile güvenmediğin kapalı bir alanda kısıtlı kalmak, sözlerin aslında senin için hiçbir şey ifade etmediğini basitçe gözler önüne seriyordu.

 

Ivan'la beraber yürürken bana bakış atıp kafasına hafifçe yere eğdi. Yine kaçamak bir bakış attı.

 

"İlan-ı aşk edeceksen burası pek yeri değil," diye serzenişte bulundum.

 

"Sana bir şey söylemem gerek... Buradan çıktığımız zaman, O'nun adresini sana vereceğim."

 

Durdum. O'nun bahsi geçtiğinde dahi kalbim sıkışıyor. "Neden şimdi söylüyorsun?"

 

"Seni kaybetmek istemiyordum.''

 

"Daha önce söyleseydin seni bırakıp gideceğimi, beni kaybedeceğini düşünüyordun... Şimdi seninle kalırsam senin yüzünden beni kaybedeceğini düşünüyorsun."

 

Ivan cevap vermedi. İfadesi de fikrimi doğrular nitelikteydi.

 

Uzun koridordan geçerken içeri alındığımız kapıya varmadan sola döndük. Önümüzde duran demir parmaklıklı kapı açıldı. Görüş salonundaydık. Etrafıma göz gezdirdiğimde görüşe gelen herkes, mahkum yakınlarıyla hasret giderip konuşuyordu; salon, seslerin birbirine karıştığı yoğunluk içerisinde, burada bulunan tüm mahkumların muhtemelen hoşuna yoğunlukta cıvıldıyordu.


Salonun en köşesindeki masaya ilerledik. Uzun saçları geriye taramış Boris, karşımızda oturuyordu. Yanında da melekleri Kazimir ve Jasenko dikiliyordu.

 

Boris ayaklanmaya tenezzül etmeyince karşısına oturduk.


(İnsan oğluna sarılır duygusuz piç.)

 

"Kefaletinizi bir aylık süreniz dolunca ödeyeceğim.''

 

"Ondan şüphemiz yok," dedi Ivan. "Mesele farklı baba. Mesele, biz, bizden istenilen şey yerine getirilmezse hayatta kalabilecek miyiz."

 

"Anlaşma falan olmayacak," dedi Boris üstüne basa basa. "Onun annene ne yaptı-"

 

"Biliyorum baba," diye sertçe araya girdi Ivan. "Ölüm beni korkutmuyor. Sen hayatta kalmamızı uygun görmüyorsan burada can vermek sorun değil."

 

"Bu akşam hücrene yeni birisi gelecek," dedi Boris, "hapishanedeki pis işleri yapabilecek insanlar Loris'in paralı köpeği. Diğerlerini kendime çekemedim. Biraz uğraşla altı yeni dost sevk ettirdim. Onların yanından ayrılmayın."

 

Ivan başıyla onayladı. 

 

Boris ayaklandı, "Hayatta kal," dedi Ivan'a. Bana döndü. "Ve sen, bok parçası: Oğluma sahip çık. O sana çıkmaya çalışıyor biliyorum, ama senin onu koruyabilecek aklın var, onun da seni koruyabilecek gücü. Sırtınızı duvara değil, birbirinize dayayın."

 

Gardiyan, salonun boşaltılması gerektiğini salona duyurdu.


Görüşe gelen sivillerin girdiği kapının açıldığını o kargaşa içinde hepimiz duyumsadık. Kapı açıldı; omuzlarına koca paltosunu örtmüş bir adam girdi. Neredeyse Boris boylarında, Boris'e tıpatıp benzer görünümde, neredeyse Boris sarışınlığında kısa saçlı adam,  yanında iki adamıyla salona girdi.


Ivan'ın bakışlarına şaşkınlık karıştı.


Boris kudurmuş bir kuduz köpeğiymişçesine olduğu yerden fırladı.


Ivan ve Boris'in adamları hep birlikte Boris'e sarıldı.

 

"Burada olmaz, baba," diye fısıldadı Ivan.

 

"Sizin ailede genetik bozukluk olarak yakışıklılık sorunu var," diye içten içe söylendim.

 

İçeri giren şüphesiz ki kendini bir türlü görme şerefine erişemediğimiz Loris'di. 

 

Loris, Boris'in önüne gelince duraksadı. Boris kollarını kaldırıp Loris'in boğazına atılacak gibi olsa da Ivan Boris'in kollarına sıkıca sarıldı.

 

"Baba. Burada olmaz. O da bunu yapmanı istiyor.''

 

"Sakin ol, abi," dedi Loris. "İnsan kardeşine böyle mi davranır?"

 

Boris ve Ivan'ın önünden geçip yanıma kadar geldi. Durdu. Bana döndü. "Abim ve yeğenim için ne kadar değerli olduğundan Robert bahsetmişti," deyip elini uzattı.

 

İki elimi de cebime attım. Yanına kadar sokuldum. "Sana kendisini öldürdüğümden de bahsetmiş olmalı," diye fısıldayıp yerime çekildim.

 

Loris güldü. "Şakadan anlayan biri bulmuşsun sonunda abi.'' Boris'e döndü. ''Kazimir ve Jasenko'yu gördüğümde içim daralıyor."

 

Boris hışımla üzerine doğru yürüyüp Loris'in yüzüne sokuldu. "Eğer ikisine de bir zarar gelirse!.."

 

"Küçükken, bahçede oynadığımız günlerdeki gibi beni döver misin?" dedi Loris. Gözlerini devirdi. "Sanmıyorum. Artık bunu bana yapabilecek seviyede olduğunu düşünmüyorum."

 

Boris gülümsedi. "O yüzden mi abinin işine ortak olmak için yalvarıyorsun?" 

 

"Şey, aslında, ihale sırf bana güvenilmediği için verilmedi. Tabii suç onlarda değil, vaktinde onlara yaptığım ortada. Ama o ihalenin sorunsuz gerçekleşmesini istiyorsan ben sana değil, sen bana ortak olmak isteyeceksin."

 

"Hey!" diye seslendi gardiyan yanımıza yaklaşırken. "Siz kaldınız sadece. İşinizi bitirin."

 

Kimse gardiyana aldırmadı.


Başka bir gardiyan daha geldi. ''Salonu boşaltın.''

 

Ivan olabildiğince sakin şekilde Boris'in kolundan tuttu. "Baba.''


Boris döndü, dışarı doğru yürümeye başladı.


Ivan ile birlikte güzel malikanemize dönmek için hareketlendik.


Gardiyanlardan biri, ''Dur,'' diye seslendi.


Durduk.


Ivan bir adım öne çıktı.

 

''Sen değil.'' Gardiyan bakışlarını bana çevirdi. ''Sen.''

 

Bir gardiyan gelip Ivan'ın koluna girdi ve onu içeri götürmeye koyuldu. Başka bir gardiyan ise Boris'i zorla dışarı çıkarmak için ona eşlik etmeye koyuldu.


Koca salonda Loris ve adamlarıyla baş başa kaldım.


Loris masaya oturdu, buyurgan gözlerle masanın öteki tarafındaki sandalyeye oturmam gerektiğini işaret etti.

 

Oturdum.

 

"Gizlemeye çalışıyorsun,'' diyen Loris gülümsedi. ''Tecrübeli gözler acemi duyguları tanır. Robert'in adı geçtiğinden beri yüzünün rengi soldu.''

 

"Ne istiyorsun?"

 

"Bu anlaşmayı sadece senin gerçekleştirebileceğini düşünüyorum.'' Duruşu ve tavrı değişmişti. "Hayatta kalmak istiyor musun?"

 

"Ivan'la beraber hayatta kalmak istiyorum."

 

Gülümsedi ve yanındaki adamlara döndü. "Size bu çocuğun akıllı olduğunu söylemiştim.''

 

Bana döndü; önce etrafa göz gezdirdi, sonrasında benim de ona sokulmamı isteyerek başını yanaştırdı. Kulağıma fısıldadı. Üzerime kaynar sular dökülmüşçesine geri çekildim. Loris de sanki masum bir çocuk gibiymişçesine bir tebessüm sandalyesine yaslandı. "Yapacak mısın?"

 

Yapmamı istediği şeyi saniyeler içinde binlerce kez tarttım. Alnımı stres içinde ovalarken doğru olanın ne olduğunu düşünemiyordum. Kafamı kaldırdım. Yapmalıydım.


Ivan... onun için, bir kötülük, belki de son kötülüğümü yapmaya hazırdım. Kötülüğümü onun için yapacaksam, yaptığım kötülüğü kötülük olarak nitelendiremezdim. Her insanın iyilik ve kötülük anlayışı kendilerince geçerli sebeplerden oluşur. O zaman adalet denilen şey kimin için tutarlı olabilir ki?

 

Derin bir nefes soludum. Kararımı kesinleştirdim. "Yapacağım.''






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr