Hata yapmayı, hata yapmaktan korkmayı kronik hale getirmiş insan, doğruyu başarmayı başkasından bekler. Muhtaç olur.
''Tenin almış beyazlığını ayıdan saçlarının rengi gecelikten bundan gelinciğe sevdaaam... AHH ULAN!!! Sokaklar boş! Haykırasım geldi.''
''Ben dışında kimse senin o cırtlak sesini duyamaz. Baş ağrıtma. Kes sesini ve siktir git.''
Gereksiz önümde gerisingeri yürürken duraksadı. Her zamanki ifadesiz ifadesi değişmişti. Çok az kez onu duygu yansıtan bir ifadeyle görebilmiştim. Birazcık öfke ve bolca kınayan bakışlara sahipti.
''Gür Sakallı ortalıkta olmadığı için bana düşmanlık duyuyorsun.''
''Evet ve siktir git.''
''Yok çünkü benden kaynaklandığını düşünüyorsun.''
''Doğru ve siktir olup gitmen üzerine apaçık ithamlarda bulunmak istiyorum izninizle.''
Başını iki yana salladı, ''Gerçekten onun burada olmamasının sebebinin ben olmadığımı gayet iyi biliyorsun,'' dedi. ''Sana duymak istediğin sözcükleri vermeyeceğim.''
''Mesela siktir git derken nasıl bir kelime anlamı içeriyor hiç düşündün mü? Biraz detaylı baktığımızda aslında bu cümle beni de kapsıyor.''
Başımı kaldırdığımda ortalıkta yoktu. Gitmişti.
Biliyorum. Tabii ki biliyorum. Ben bile yaptıklarım için kendimi terk etmek, benliğimden kurtulmak isterken onun yanımda kalmasını istemek bencillik olurdu.
Yorgundum. Açıkçası adım atacak gücüm yoktu ama başka bir taksiciye daha borçlanmak istemiyordum. Veya güçsüz insanları ve kadınları darp etmekten zevk alan birine denk gelebilirdim.
Gitmem gereken, görmem gereken biri vardı. Varacağım yere güçsüz bacaklarım yüzünden 30 dakika veya 1 saat geç vardım ama banka vardığımda görmem gereken kişi oradaydı.
İtiraf etmenin mide bulandırıcı olduğu güzel bacaklarını üst üste koymuş sergilerken dudağının kenarından sigarasından bir duman alırken beni seyrediyordu.
''Dolu,'' dedi hafifçe dalgalanan denizi seyrederken. ''Boş olan banklardan birine git otur.''
Gidip yanına oturdum. Bastonu kenara bırakıp gerindim ve bitkinliğim belimin üzerinden yükselip silkelendi.
''Bir vuruş kaç kuruş?'' diye sordum.
''Eskiden bile böyle iğrenç cümleler kurmazdım. Pislik lağım ağızlı bir yavşaksın.''
Sigarayı elinden kapıp bir duman aldım, ''Yine de seni görmeye geldim,'' dedim.
Traverten Aylin bana bakarken şaşkınlıkla güldü.
''Cinsiyetçi puştun teki bana açılıyor mu?'' dedi.
''Yok, daha ibne olacak kadar delirmedim,'' dedim.
''Neden hep işin dalgasındasın?''
''Dalgamda olsam karı kız peşinde koşardım.''
Başını ve kaşlarını eğip öfkeyle bana baktı.
''Haddinden fazla ciddi yaşantım oldu,'' diyerek iç çektim. ''Bir kez daha bu sahte yaşamla ilgili önemseyeceğim bir şey olursa boğulup giderim. Artık kimin için nefes aldığımı bile bilmiyorum. Tanrı'nın kendisinden nefret eden bir insana neden defalarca şans vermediğini de bilmiyorum. Peruklu, otopark girişi arkadan olan birine bunları neden anlatıyorum onu da bilmiyorum.''
Son cümlemden sonra yüzündeki ciddiyet kayboldu ve öfkeyle elimdeki sigarayı kaptı.
''Kancık herif. Bende nereye bağlayacağını merak ediyordum.''
Tatlı rüzgar bedenimde dolandıkça gözlerime ölüm yorgunluğu çöküyordu.
''Yarın ikinci iş günüm var,'' dedim oturduğum bankta mayışırken, ''ve ben sahilde sabahlıyorum.''
''Birazdan gideceğim burada uyuya kalayım falan deme.''
''Eğer olur da, ki öyle olacak eve gitmeye hiç halim yok, uyuya kalırsam sakın gelip bir anne şefkati, bir dost sevgisi ayaklarına yatıp başımı o koca dana gibi baldırlarına koyma. Veya üstündeki sayısız meni barındıran kürklü garip şeyi üzerime örtme.''
Hiç cevap vermeden ayaklandı ve yanımdan uzaklaştı.
Neden alındı ki? Onun iyiliğini düşünüyordum... Benim yüzümden işinden aksamamasını istedim... İyilik yapmak sanırım pek bana göre değil.
Nabersiniz? Ben nasıl mıyım, bu sizi hiç alakadar etmez. Okuyun hikayemi ve yolunuza bakın tatava yapmayın. Ne oldu? Evet siz, siz okuyuculara çıkışıyorum. Yazarcılar sizi! Yazara olan sevginiz beni rahatsız ediyor. Burası benim mekanım, benim çiftliğim. Burada sadece ben sevilirim BEN. Ve sen, evet sıranın sana gelmeyeceğini mi sandın? Poor kid. (İngilizce biliyoruz işte kültür falan.) Ulan neden her sezon bana bir şeyler oluyor. Şimdi de bacağımız tutmuyor. Aslında bacak tutmuyor da merak ettiğim bir şey var yazar kulağıma fısılda. Yazar karakter ilişkisi. Yazarpokrat yemini. (Alt takımlarım çalışıyor mu lan?..) Sonraki sezon ne olacak? Bu seferde beynim mi olmayacak? Yani seni mi taklit edeceğim? Bu ağır oldu sanırım. Abartmasak iyi olur. Ama iyi nefret kustum. Tamam, yeterli. Bölüm sonu konuşmaları sevdiğinizi biliyorum. Şımarmayın hemen. Bu başlığın neden konulduğunu merak edip seriden bihaber, buraya kadar okuyan varsa bir açıklama yapmak isterim... KANDIRILDINIZ.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..