Bölüm 4 - "Bir Sırrı Var"

avatar
971 0

SALGIN: Yitirilenler - Bölüm 4 - "Bir Sırrı Var"


"Hazırlıkları yapın, ertesi gün yola çıkıyoruz." dedi ablam Jes. Öğlenin sıcağı eve de geliyordu.

Bugün benim için çok zor geçmişti. Bu virüsün bir insanı neye dönüştürdüğünü görmüştüm. Nasıl dönüştürdüğünü de öğrendim. Eğer o yürüyenlerden biri tarafından ısırılırsan, işin biter. Sende bir yürüyen olursun, kafandan darbe almadığın sürece...

"Dolapta birkaç şişe soğuk su olacaktı." dedim, kendimden emindim. Bir günde bu kadar çok şey yaşamama rağmen. Gerçi su soğukluğunu yitirmiştir. Ama olsun. Su, sudur.

"Ah, evet. İşte bu tamamen aklımdan çıkmış Murph, haklısın. Hem biraz da su içmiş oluruz. Bu olaylardan dolayı susuzluğumuzu unuttuk." dedi Jessica. "Her zaman olduğu gibi, mutfak dolabında birkaç abur cubur var. Şimdilik onları yiyebiliriz."

"Bu arada, Ethan nerede?"

"Ethan oturma odasında, dışarıyı gözlüyor."

"Ben bi gidip onla konuşsam iyi olacak."

Elimdeki haritayı mutfakta bırakıp Ethan'ın yanına gittim. Ethan garip davranışlar sergiliyordu. Ne saklıyordu? Bunu öğrenmeliydim. Ama sormaya da biraz çekiniyordum. Benim yanına doğru yaklaştığımı ancak ben seslenince anladı.

"Ethan, sen iyi misin?"

"S- sen ne zamandan beri buradasın?"

Sesinden bile birşey sakladığı anlaşılıyordu.

"Daha yeni geldim, yarın yola çıkıyoruz. Bize birazcık yardım etsen?"

"Tamam, hemen geliyorum."

Mutfağa geri geldiğimde ablam çoktan raflardan işe yarayan şeyleri almıştı. Beni gördüğünde yanıma hızlıca geldi ve elime bir mutfak bıçağı tutuşturup konuşmaya başladı;

"Elimizde sadece bu var. Şimdilik bununla idare et."

Bıçağı tekrar yemek masasına bıraktım. Boğazımın düğümlendiğini hissedebiliyordum. Nihayetinde konuşmaya başladım.

"Bu bıçağı bana neden verdin?"

"Bir gün ihtiyacın olabilir."

"Ş- şey, bunu yapabileceğimden emin değilim."

"Bıçak sende dursun. Hazır olduğunda kullanırsın." dedi ablam Jessica ve ardından Ethan içeri girip konuşmaya başladı;

"Gece birisi nöbet tutmalı."

"Haklısın Ethan. Ama kim tutacak." dedim.

"Vardiya şeklinde yapmalıyız." dedi Jessica.

Onun bu sözü üzerine hiç düşünmeden atıldım;

"İlk vardiya bende."

"İkinci de bende." dedi Jessica. Ethan itiraz etmedi.

NÖBET İŞİ HALLOLDUKTAN SONRA

Nöbet işi birkaç saat sonra sonunda hazırdı. Kimin ne zaman, ne şekilde nöbet tutacağını hazırlamıştık.

"Hadi yemeğe geçelim." dedi ablam.

Yemek yemek için masaya oturduk. Gerçi bugünün menüsü pek de envai çeşit değildi. Fakat karnımızın açlığı, çeşitliliği yok ediyordu. En azından en aza indiriyordu. Sanırım herşeyi yiyebilirdik.

"Bir cipsin bu kadar karın doyurucu olabileceğini tahmin edemezdim herhalde." dedi Ethan. "En son ne zaman bu kadar acıktığımı hatırlamıyorum."

Yemeğimizi yedikten sonra mutfaktaki büyük duvar saatine baktığımda saat 23:58 idi. İlk nöbeti ben tutacaktım. Elimizdeki bütün yemeği bitirmeseydik biraz abur cuburla dışarıyı izlemek güzel olabilirdi. Ancak hiç yemeğimiz kalmamıştı.

"İlk nöbet bende, siz uykunun tadını çıkarın."

"İyi nöbetler, -vurgu yaparak- Murph."

"Abla, beni çok iyi tanıyorsun. Murph lakabını sevmediğini de biliyorsun."

"Tamam, tamam. Tartışmayı bırakın da uyuyalım artık." dedi Ethan. Haklıydı. Sanki üçümüz birden nöbet tutacaktık.

Onlar uyumaya, ben ise nöbet için oturma odasına gitmiştim. Camdan boş boş bakıyordum. Etrafta dolaşan yürüyenler görüyordum. Oradan oraya garip sesler çıkarıp garip garip yürüyerek gidiyorlardı.

Boş boş geçen ilk saatin ardından birkaç el silah sesi duydum. Caddede dolaşan yürüyenler de duymuştu bunu ki zaten silah sesine doğru ilerliyorlardı. Yaklaşık iki düzine kadar vardı. Gözlerim daha çok açılmıştı. Çıkan silah seslerinin ardından bir kadın çığlığı duydum;

"Yardım edin! Yardım edin!"

Yürüyenler sokağın karşısındaki evlerin öbür tarafına geçip kayboldular. Ses de bununla eş zamanlı olarak kesildi. Korkmaya başlamıştım. Dehşet vericiydi bu.

Mutfağa gidip koca duvar saatine tekrar baktım ve ikinci vardiya sırası çoktan gelmişti bile. Üst kata çıkıp ablamı uyandırdım. Ablam tam aşağı inecekken sessizce ona seslendim. Ardından bana "Ne var?" dedi. Ona şu cümleleri söyledim;

"Bir sırrı var."

"Ne, Murphy ne saçmalıyorsun sen?"

"Ethan bizden bir sır saklıyor."

"Ne? En yakın arkadaşın senden bir sır mı saklıyor? Hah, saçmalama ve uyu.

"Bana inandığın zaman çok geç olacak."

Ablamın bana inanmadığını bir türlü kabul edemiyordum. Uykum olduğundan çok üstelemedim. Ethan birşey saklıyordu. Bilmesini istemediğimiz birşey.

Kafamda bu düşünceler dönüp dolaşırken en sonunda uyumaya karar verdim. Enerji dolu olmalıyım, yarın büyük bi gün olacak!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46906 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr