Bölüm 6 - "Hedefe On Kilometre"

avatar
1006 0

SALGIN: Yitirilenler - Bölüm 6 - "Hedefe On Kilometre"


"Murphy, dur artık." dedi ablam Jessica. Ardından dizleri onu taşıyamaz hale geldi ve çöktü. Bir geminin batışını andırıyordu. Yavaş yavaş düşüşe geçmişti. Artık bu gibi şeylerde heyecanlanmıyordum. "Murphy, sana dur dedim!"

Yavaşladım, ardından arkamı dönüp ablama doğru gözlerimi diktim. Yorgundu, yere düşmüştü. Ne kadar ona sinirli olsamda, o benim ablamdı. Gidip kaldıracaktım. Göz devirdim ama vicdanım yerde kıvranan ablamın kendisinin kalkmasına izin vermedi. Aramızda on metre olmasına rağmen hemen yanına vardım.

O, gerçekten çökmüştü. Kalkamıyordu. Elimizdeki son suyu ve yolda bulduğumuz birkaç parça yemeği üç kilometre önce tüketmiştik. Kalkamıyordu. Bi an olsun gözlerim dolmuştu.

"Hadi kalk, hadi! Ethan'ın başına gelenlerin sanada olmasına izin vermeyeceğim!"

"S- su. Çok susadım."

Ben böyle ablamı kaldırmaya çalışırken yolun sağ kenarındaki ormanın içinden bir ses geldi. Yabancı bir ses...

"Yardım edin!"

Bu ses bizi oraya doğru yöneltmişti. En azından beni. Ablam baygınlık derecesindeydi. Son suyu bana vermişti.

Ormanın içinden, yaşlı bir adam geliyordu. Üzerinde yeşil bir asker üniforması ile beyaz sakalları uyuşuyordu. Koluna taktığı büyükçe bir çanta vardı. O da yeşildi. Fakat onu da beyaz saçları tamamlamıştı.

"Y- yardım edin. Bir ölü peşimden geliyor." dedi. Fakat hiç yürüyen sesi veya belirtisi yoktu.

Yanımıza kadar geldiğinde büyük çantasında bir su şişesi olduğunu gördüm.

"Çantada su görüyorum. Ablamın ihtiyacı var da... Biraz verir misiniz?" dedim. Bu cümleyi kurmamla yaşlı adamın bana suyu uzatması bir oldu. Suyu ablama içirdikten sonra yaşlı adama teşekkür ettim.

"Ben Murphy. Bu da ablam Jessica. Sizin isminiz nedir efendim?" dedim tok bir sesle.

"Ben Albay Douglas Fisher. Ama siz kısaca Albay diyebilirsiniz." dedi.

"Tanıştığımıza mennun oldum." dedim, sesim eski haline dönmeye başlamıştı. "Su için tekrar teşekkürler."

Ablam bir anda ayağa kalktı ve sarı saçlarını gözünün önünden çekerek siyah gözleriyle Albay'a bir bakış attı. Ardından o da teşekkür etti.

Albay'a sonunda şunu söylemeyi akıl edebilmiştim;

"Nereden geliyorsunuz?"

"Ben California'da yaşıyorum aslında. Buraya küçük bir iş için gelmiştim. Tam geri gidecektim ki havaalanında o ölülerle karşılaştım. Ağızları kan kokan ölüler..."

"Peki, nereye gidiyorsunuz?"

"Şimdilik hiçbir yere. Siz de uygun görürseniz sizinle zaman geçirmek istiyorum. Sizin yemeğe ihtiyacınız var, bende yemek de var. Bu bize bir hafta yeter." dedi. Söyledikleri mantıklıydı. Sakalı ile birleşmiş bıyığı ön plana çıkarıyordu küçük ve orantılı burnunu.

"Haklısın. Biz Fairplay'e gidiyoruz. Colorado'nun çok bilinmeyen, kalabalık olmayan bir köyü." dedi ablam Jessica, ayakta zor dururken.

Bu gereksiz muhabbet uzadıkça uzuyordu. Birinin buna son vermesi gerekiyordu.

"Bunları yolda konuşsak?" dedim. İkiside kafasını olumlu yönde salladıktan sonra dümdüz yolda ilerlemeye devam ettik.

BİR SÜRE SONRA

Yarım saattir yürüyorduk. Sonunda karşımıza birşey çıkabilmişti. Bir araba, yolun ortasında durmuş, öylece 'bana bakın' diyordu sanki. Ona doğru yönelip kirli ve tozlu camın içine zorlukla baktım. İçi boştu. Birkaç metre daha geride olan ablam ve Albay'a içinin boş olduğunu söyledim. Onlar da bir anda yanımda belirmişti.

"Torpidoya ben bakarım." dedim. Fakat arabanın kapısı kilitliydi.

Bütün kapıları denedik fakat sanki mühür kapısıysı. Yerinden bile oynamıyordu. En sonunda düşünceli sessizliği Albay bozmuştu; "Üstteki kapak açık. Oradan girebilirsin." dedi. Haklıydı. Kapak sonuna kadar açıktı.

Arabanın üstüne çıktım. İçine girip sürücü koltuğuna oturdum. Arabanın içinde sanki bu olayların başladığı gün mutfakta aldığım koku vardı. Çok rahatsız edici idi.

Torpido gözüne baktıktan sonra vizörleri kontrol ettim. Sol vizörü açtığımda arabanın anahtarları anında kucağıma düştü. Arabaya anahtarı sokup çalıştırdım ve bütün kilitleri açtım. Ablam Jessica'nın ve Albay'ın gülüşme seslerini duyabiliyordum. Arabadan çıktığım anda ablam boynuma sarılmıştı.

Haritamızı çıkardıktan sonra Fairplay'e sadece on kilometre olduğunu gördük. Ablam ani bir çığlık attı. Ardından arabaya binip motoru çalıştırdık. Albay'ın sürücülüğünde, benim rehberliğimde, nihayetinde oraya varacaktık. Hızla hedefimize ilerliyoduk.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46906 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr