Bölüm 10 - "İki Kurşun"

avatar
950 0

SALGIN: Yitirilenler - Bölüm 10 - "İki Kurşun"


Camın kırılması saniye bile sürmemişti. Yürüyenler sürekli sanki bizi takip ediyorlardı. Ne zaman güzel birşey yaşasak kıskanıyormuşcasına orada bitiyorlardı.

"Arka kapıdan çıkabiliriz." dedi Mia bağırarak. Yürüyenlerin boğazına birşey takılmışcasına sesler çıkarması yüzünden bağırıyordu belli ki.

"Birşey alacak zamanımız yok, hadi gidiyoruz." dedi Aiden biz birşeyler almaya çalışırken. "Hızlı olun."

Arka kapıdan çıktık ve ormanın içine doğru ilerledik. O korkuyla, durmadık. Koştuk, koştuk...

Ne kadardır ormanda olduğumuzu hatırlamıyorduk bile. Uzun süredir sadece uzun ve sık ağaçlar görüyorduk. Sanki bir insanın kafasındaydık da ağaçlar da saçlarıydı. Galiba bir paradoksun içindeydik.

"Burada biraz dinlenelim." dedi ablam.

"Galiba haklısın, biraz daha koşarsam düşüp bayılacağım." dedi Mia. "Bu geceyi burada geçirmek istemiyorum."

"Böyle bir Dünya'da her istediğinin olacağını düşünüyorsan, başka bir Dünya'dasın demektir." dedim onun sorusuz cümlesine cevap olarak. Oturup beklemeye başladık.

Aiden sürekli etrafına bakıyordu. Kaygılı idi. Kızlar şu an burada değildiler, tuvaletlerini yapmak için uzaklaşmışlardı. Aiden ve ben kalmıştık. Ona neden bu kadar kaygılı olduğunu sordum;

"Aiden, neden bu kadar gerginsin? Oturduğun yerden, yüzünden terler boşalıyor." dedim ona.

"S- sana söylemedim ama, benim orman fobim var. Ormanlar bana çok ürkütücü geliyor. Belki de ölüler ayaklandığından beri böyle. Bilmiyorum, bilmek istemiyorum."

Onun orman fobisini yenmesi gerekiyordu. Aiden'a hemen geri döneceğimi söyledim ve elli metre kadar uzaklaştım. Uzaktan onu izliyordum. Sürekli etrafına bakıyordu.

En sonunda kızlar, kamp bölgesine gelmişlerdi. Bir terslik var gibi görünüyordu. O kadar yüksek sesle konuşuyorlardı ki saklandığım yerden ne dediklerini duyabiliyordum. Az da olsa yani.

"Murphy nerede, ona söylemem gereken birşey var." dedi ablam elli metre ötedeki kamp bölgesinden.

Doğrulup elimi kaldırdım, tam onlara seslenecektim ki omuzlarımdan birşey beni tuttu ve yere doğru çekti. Boğuşmaya başladığımda karşımdakinin bir yürüyen olduğunu ve kanlı salyasının üstümde gezindiğini hissettim. Üstümde onu öldürecek hiçbir şey yoktu. Ardından üstümde olan yürüyenin üstüne bir yürüyen daha binmişti. Kollarım gittikçe güçsüzleşiyordu. Birkaç dakika boğuşmadan sonra üstümdeki yürüyenin bir polis olduğunu fark ettim. Gözlerimi onun beline doğru yönelttim. Kemerinde bir silah vardı.

Silahı almak için elimi uzattım ve dolu olması için dua ettim. Üstümdeki yürüyenlere doğrultup tetiği çektikten sonra ikiside ölmüştü. Biraz oracıkta dinlenmek istiyordum ancak silah sesini duyan Aiden, Mia ve Jessica hemen yanıma doğru gelmişlerdi. Bana anlamsızca bakıyorlardı.

"Bunun hakkında bir açıklama yapmayacağım." dedim ve polisin üstünü aradım. Üstünden iki dokuz milimetre tabanca şarjörü ve bir de el bombası çıkmıştı. Diğerinin üstünü aramaya başladım, üstünden sadece şeffaf bir paketin içinde biraz uyuşturucu çıktı.

"Bu günlerde buna kimsenin ihtiyacı yok sanırım." dedi Mia. "Kamp yerine dönelim."

Kamp yerine kendimizden emin adımlarla döndük ve konuşmaya başladım;

"Sese gelicektirler. Burada kalamayız." dedim. "Sürekli bizi takip ettiklerini sanmamızın nedeni bu. Jessica sen, bağırarak konuştuğun için yürüyenler buraya doğru geldiler. Ve silah seslerinin, onları ne kadar buraya çekebileceğini hepimiz tahmin ediyoruz, değil mi?"

"Haklısın, Murph." dedi ablam. "Toplanın gidiyoruz."

"Ama nereye?" dedi Aiden. "Kafanda bir rota var mı?"

"Gideceğimiz son yer, yaşayacağımız ilk yer olacak."






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr