Bölüm 2 Tuhaf Olaylar
Burak içinden "Bu nasıl bir yetenek."dedi.
Sakinleşince statlarına baktı.
İsim : Burak Türkoğlu
Sınıf : yok
Güç : 5
Çeviklik : 7
Zeka : 7
Dayanıklılık : 4
Yetenekler :
Kader(Seviyesiz) :
-Belayı kendine çeker.
-Ruhlara yatkınlığınız artar.
Burak" İyi tarafından bakarsak ruhlara yatkınlığı artar yoksa bu yetenek yüzünden az çekmezdim."diye içinden geçirdi.
Dııııt
" Süreniz dolmuştur lütfen odayı terkediniz."
Burak anında kendine geldi ve odadan çıktı kapıdaki görevliden telefonu istediğinde adam :
" Lütfen elinizi uzatın."dedi.
Burak elini uzattığında adam Burak'ın elini dokundu daha Burak ne olduğunu anlamadan içine bir enerji daha girdi ve vücudunu dolaştı. Bu enerji Burak'ı hareket etmesini engelliyordu bir kaç saniye sonra adam" güvenli" diyerek Burak'ın elini bıraktı. Burak bir kaç saniye sonra tekrar hareket edebildi. Oradaki güvenliğe :
"Neden bunu yaptın?"
"Güvenlik için."
"Bunun güvenlikle alakası ne?"
"Bazı insanların depolama gibi özel yetenekleri oluyor ve bu insanlar uyanış taşını alabilirler diye bu tür önlemler aldık."
"Peki senin yeteneğin ne?"
"Benim yeteneğim başkalarının yeteneğini görme."
Dırırırırıırrı dırırıırırırı
"İyi günler."
Burak hemen çalan telefonuna bakmaya dışarı gitti. Çünkü içerisi çok sesliydi. Arayan kişiye baktığında işyerinden arıyorlardı. Konuştuklarında ise Burak hayatının 2. en kötü anını yaşıyordu. Çünkü Burak'ı işten atmışlardı. Sebepleri ise şirketleri zor durumda olması ve Burak'ın o ay işlerini tam bitirememiş olmasıydı.
İçinden daha kötüsü de olmaz diye düşünüyordu. O an Ahmet'i gördü. Ahmetle sohbet etmeye başladı. Birkaç on dakika sonra Ahmet'in sırası geldi. Ahmet gittiğinde Burak belki ruhları hissedebilirim diye düşündü. Farklı farklı şeyler denedikten sonra en sonunda gözlerini kapatarak etrafı hissetmeye çalıştığında başı çok fena ağrımaya başladı sonra pes etti. Ahmet geldiğinde ona :
"Senin yeteneğin ne Ahmet."
"Benim yeteneğim elektrik üretimi."
Ahmet bunu dediği zaman elini ileri doğru uzattı pozisyonunu düzeltip gözlerini kapattı. Bir saniye sonra elinden cızırtı ve orta parmağından baş parmağına bir elektrik akımı çarptı. Ses şiddeti yüksekti ama Ahmet bunu yaptıktan sonra hem nefes nefese hem ayakta duramayacak hale gelmişti. Gitme vakitleri gelmişti.
"Ahmet arabayı ben sürerim sen biraz dinlen."
"Sağol."
İkisi arabaya tekrar bindiler ve Burak'ın evi daha yakın olduğundan Burak'ın evine doğru yöneldiler. Burak'ın evinin önüne geldiklerinde ise
Evde
Burak he zaman ki gibi koltuğa oturdu düşüncelerini arasında kaybolmuştu. Bugün yapacak işi yoktu biraz iş bakmaya başladı ama aradığında fazla iş bulamamıştım en sonunda vazgeçip telefonla oynamaya karar verdi.
Burak iş bulamadığı için canı sıkkındı. Biraz internette gezindikten sonra yine sıkıldı bu sefer aklına "Canım sıkıldı yapacak bir şey yok. En iyisi şu ruhları tekrar hissetmeye çalışayım önceki baş ağrısı kalabalıktan olmuş olabilir çok kişi olduğu için başım ağrımı olabilir." diye düşündü.
Tekrar denemeye karar verdiğinde koltuğa oturup derin derin nefes almaya başladı. İlk önce kendini ruhları hissederek yapmaya zorladı ama başarısız olunca aklına" Acaba kendimi sakinleştirip çevreyi tamamen hissetmeye çalışsam ne olur?"dedi ve yapmaya başladı duyularını yavaş yavaş kaybediyordu. İlk görme duyusunu kaybetti sonra tat alma sonra koku alma sonra duyma en sonunda dokunma duyusunu kaybettiği an çevresinde uçuşan parçacıklar hissetmeye başladı. Yavaş yavaş çevreyi daha çok hissediyordu ama net değildi aynı önündeki şeyler buharlaşıyormuş gibiydi mesela oturduğu koltuğu hissetmeye çalıştığında tam şeklini kavrayamıyordu yani koltuğun biçimini hatırlamıyordu.
Önündeki televizyonu hissetmeye çalıştığında bir anlık dehşete düştü. Duyuları geri geldiğinde kalp atışlarını sakinleştiremiyordu. Nefes nefese kalmıştı. İçinden "Ne oldu az önce?"dedi.
Sakinleştiğinde çok yorgun hissediyordu. Sanki bu yöntem onun enerjisini sonuna kadar tüketmiş gibiydi. Başka şeyleri düşündüğünde ise tam odaklanamıyordu. Bunları boş verip en sevdiği işe yani bilgisayarına gidip oyun oynamaya çalıştı ama arada odağı dağıldığı için rakip onu öldürüyordu. En sonunda ondan da sıkılıp yatmaya karar verdi.
Sabah
Bu sabah yataktan çıkası yoktu. Bu yüzden saat 11'e kadar yatakta durdu. Sonra aklına bugün günlerden pazar olduğu gelmişti. Pazar günleri Burak için gezme günüydü bütün gün dışarıda arkadaşlarıyla konuşur, gezer ve evin ihtiyaçlarını hallederdi.
Yavaşça doğruldu ve eline telefonu alıp gündeme baktı. Gündem her zamanki gibiydi tek fark gündeme yeni bir konu düşmüştü uyanış taşları. Biraz bakınmaya karar verdikten sonra bir yorum gördü. Yorumda "Sizin seviyeniz kaç diye soruyordu." Burak merak etmişti ve kendininkini baktığında :
İsim : Burak Türkoğlu
Sınıf : yok
Güç : 5
Çeviklik : 7
Zeka : 7
Dayanıklılık : 4
Yetenekler :
Kader(Seviyesiz) :
-Belayı kendine çeker.
-Ruhlara yatkınlığınız artar.
Seviye bölümünün olmadığını farkeder. Nasıl olur der ve biraz araştırır araştırdıklarının bazılarında bazı kişilerin sistemlerinde hata olduğunu farkeder. Bu hatalı sistemlere sahip bazı kişilerin hızlı, bazılarının yavaş güçlendiğini görünce şok olur. İçinden "Umarım benim sitemim ilkinden olsun." diye dua eder.
Bu sefer YouTube'a girip yabancıların yetenekleri ile becerilerini açıklayan videolar araştırır ve biraz araştırdıktan sonra bir video'da yeteneklerin zihin gücünü becerilerin mana, enerji, qi vs enerjileri harcayıp yeteneklerin sistem tarafından ödüllendirmelerden becerilerin ise kişinin kendi yaptığı şeylerden oluşur ve herkeste farklı olur çünkü becerileri kişinin yeteneğine göre oluşur. Mesela iki insan ateş topu yapacak. İkisinde de aynı yetenek var ateş topu yapmak. İkisi yeteneklerini kullanarak ateş topu yapsalar ikisinin ateş topu aynı olur. Bu sefer becerilerini kullanarak ateş topu yapsalar ikisinin ateş topu farklı olur birisinin büyük diğerinin küçük boyutlu birini diğerinde daha sıcak diğerinin daha soğuk olması gibi etkenler yüzünden ikisinin ateş topu farklı olur.
Burak bu kadar açıklamadan sonra arkadaşlarını bugün ne yapacaklarını arayarak sorar.
Kahvaltısını yapıp biraz hava almaya dışarı çıkar. Her zamanki gibi evini yakınlarında olan ormanın yanındaki parka gitti. Parkta otururken çevreyi izliyordu. Bir kaç insan ormanın yakınlarında piknik yapıyorlardı. Birisi bazı elinden ateş çıkarıp mangalı yaktı. Yanındaki kızda etleri hazırlıyordu ama sıkıntı olan etler havada hareket ediyordu. Diğerlerininde böyle yetenekleri vardı. Burak içinden"Keşke benimde böyle yeteneğim olsa benim yeteneğim ne kötü şans daha ne kadar şanssız olabilirim en azından oradaki kız gibi eşyaları falan hareket ettirebilseydim."diye söyleniyordu.
Burak dayanamayıp biraz ormanda dolaşmaya karar verdi. Ormanda sincapların ve kuşların sesinden başka bir şey yoktu. Burak sonra kendine akışına bırakmaya karar verdi. Sonra içine bir ferahlama geldi ama anında saklanmaya karar verdi çünkü önünede bir yaratık grubu vardı. Kısa boylu, yeşil tenli, kambur sırtı yaratık sürüsüyüdü. Burak bunlara goblin dendiğini hatırladı. O anki korkusuyla sanki doğayla bir olmuş gibiydi. Doğadaki çoğu şeyi hissedebiliyorduki o anda beklenmeyen bir şey olmuştu goblin sürüsünün üzerine geldiğini gören Burak hemen kaçmaya başaladı. Goblinlerin ellerinde mızraklar vardı ama attıklarında sanki Burak neresine geldiğini biliyormuş gibi hissedebiliyor ve goblinlerin el göz koordinasyonu kötü olduğu için savuşturabiliyordu. Ama Burak'ın etrafının sarılı olduğunu farketmesi uzun sürmedi. Tek çıkış önündeki masmavi ve gizemli görünen portaldı ama normal vatandaşların girmesi yasaktı. Girmek için avcı belgesi almak gerekiyordu.
Burak tüm gücünü ayaklarına toplayarak portala atladı. Portala girdiğinde kocaman bir mağara gibi bir oda da kendini buldu kaçmaya devam etti. Yeteneği yüzünden duvar arkasındakileri tam olmasada var olup olmadıklarını hissedebiliyordu. Tüm gücüyle kaçıyordu ama önünde bir çıkmaz sokak olduğunu farkettiğinde olan olmuştu Burak sırtına ağır bir yumruk yemiş ve duvara sertçe çarpmıştı.
Arkasını döndüğünde bir goblinlerden daha uzun bir yaratık gördü. Onu gördüğü an korkudan titremeye başlamıştı. Vücudunu hareket ettiremiyordu. Son anları için dua ederken yüzüne doğru bir yumruk geliyordu. Burak o yumruğun kendisine isabet ederse kötü şeyler olacağını anlamıştı. Tam yumruk Burak'ın kafasına vurmaya birkaç santim kala herşeyi durmuştu. Burak ne olduğunu anlamadan önüne bir panel gelmişti. Panelde "yaşamak istiyor musun?" yazıyordu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..