Bölüm 10: Ölümün Kol Gezdiği Topraklar

avatar
349 2

Solgun Taht - Bölüm 10: Ölümün Kol Gezdiği Topraklar



------

 

Daichi vücudunu saran sıcaklığı hissedince yavaş yavaş gözlerini araladı. Zihni karmaşa içindeydi. Vücudu ağır hasar görmüştü. Ölümün eşiğinde demek yanlış olmazdı. Bu yüzden Acımasız Topraklara girince hayatta kalabileceğinden emin değildi.

 

Zifiri karanlık bir koridordaydı. Yirmi metre ötesinde gümüşi ışıklar saçan bir kapını silüeti gözüküyordu.

 

「Eğitim sona erdi!」

「Tüm yaralarınız iyileştirildi.」

「İsminiz gizlendi.」

「Yalnızca unvanınız gözükecek.」

「Unvanınız karakterinizi ve gücünüzü yansıtabileceğinden dikkatli olmalısınız.」

「Unvanlı Altın Damga’ya sahip olduğunuz için 2. Geliştirmeye kadar unvanınızı gizleme hakkına sahipsiniz.」

「Yüzünüz gizlendi.」

「Otorite oluşturuldu.」

「Dikkat! Gerçek dünyadaki kimliğiniz otoriteniz ile keşfedilebilir. Bir bezle kapatmanız önerilir.」

 

Daichi sağ elinde bir yanma hissedince gözlerini çevirdi. Altın renkli bir kurukafa deseninin oluşmaya başladığını görünce soğuk bir nefes verdi.

 

Bu otoriteydi.

 

Bu dünyadaki kimliği…

 

Diğer şeylere kafa yormaya pek gerek yoktu. Daichi derin bir nefes aldıktan sonra karanlık koridorda yürümeye başladı. Adımlarındaki dengesizlik gerginliğini gösteriyordu.

 

Her ne kadar oldukça yetenekli olsa da deneyimleri sınırlıydı. Üvey babasının ona öğrettiği savaş tekniklerinden ve kendi kendine edindiği profesyonel beceriler dışında pek bir şeye sahip değildi.

 

Ancak kapının ardındaki dünyada suikastçılar, tetikçiler, uyuşturucu baronları, mafyalar, karteller kol geziyordu.

 

Bu kapıyı açtığı anda hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

 

Her zaman diken üstünde olacak, kimseye güvenemeyecekti.

 

“Hm?”

 

Korkmasına rağmen çok geçmeden daha büyük bir heyecan korkuyu ele geçirdi.

 

“Bundan zevk mi alıyorum? Tehlikeden?”

 

Heyecanla kapının kolunu indirdi.

 

“Eğer zirveye tırmanırsam, her şeye yeniden başlayabilirim.”

 

***

 

3. Asya bölgesi, Acımasız Topraklar, Yılan’ın İni.

 

Yükselen Yılan, Ouroboros Familiası’nın lideri ve kurucusuydu. Avrupa yeraltı dünyasının önde gelen figürlerinden biriydi ve İtalya da faaliyet gösteriyordu.

 

Yılan’ın İni onun himayesinde olan barlardan biriydi. Acımasız Topraklar da zor bulunan içkilere ve kadınlara sahip olduğundan büyük rağbet gören bir yerdi.

 

Burası aynı zaman da birçok insanın doğduğu yerdi.

 

Süt beyazı maske giyen bir genç birden boşluktan dışarı çıktı. Onu karşılayan lüks manzara şaşırtsa da çok geçmeden kendini topladı ve bar masasına doğru ilerledi.

 

Barmenin yüzünde onunkine benzer bir maske vardı ve her yönüyle sıradan görünüyordu. Daichi’nin yaklaştığını görünce bardağı silmeyi bıraktı ve ona baktı.

 

“Ne istiyorsun?”

 

“Bilgiye ihtiyacım var.”

 

“Ne hakkında?”

 

“Bölgedeki güç dağılımı ve dikkat etmem gereken her şey.”

 

“Pahalıya patlar.”

 

Daichi sandalyeye oturdu ve barmenin ‘yüzüne’ baktı.

 

Maskeler gözler dışında her şeyi kapatıyordu. Bu yüzden görebildiği tek şey maskenin ardına gizlenmiş kahverengi gözlerdi.

 

“Fiyatını söyle.”

 

“7 Ölüm Puanı. Hemen şimdi.”

 

“Sorun değil.”

 

[X kişisine 7x Ölüm Puanı gönderdiniz.]

[Güncel miktar: 83]

 

Barmen bir süre boşluğa baktıktan sonra tezgahın altından bir kağıt çıkardı. Kağıdın üzerinde belli fotoğraflar ve damgalar vardı. Ayrıca damgaların yanında bazı unvanlar vardı.

 

Barmen bir şişe likör açtı ve bardağı yarısına kadar doldurdu.

 

“İç hadi. Benden.”

 

Daichi bardağa bakmadı bile.

 

“Alkol kullanmıyorum.”

 

“Yakında başlarsın merak etme.”

 

Barmen umursamaz bir tavırla omuz silktikten sonra dikkat kesildi. Eliyle kağıttaki bir damgayı gösterdi. Bu Ouroboros simgesi vardı.

 

“Ouroboros Familiası, 3. Asya Bölgesi’ndeki en büyük çetedir. Liderleri Yükselen Yılan dört seneyi aşkındır burada, kodamanlardan biridir ve oldukça tecrübelidir. Bu barın sahibi kendisi olur. Onlara bulaşmasan iyi olur.”

 

Elini kaydırdı ve başka bir armaya çevirdi.

 

Armanın üzerinde asya kıtasının haritadaki şekli vardı.

 

“Asya Federasyonu. Çin, Rusya, Kore, Japonya, Vietnam dahil olmak üzere on ülkenin gücünün temsilcisidir. Şehirde en çok baskılanan taraftır. MSS, NIS, DID, TC2, GRU’dan özel ajanların bulunduğu biliniyor. Bu yüzden onlara bulaşmasan iyi olur.”

 

Bu sefer bir köpek simgesiydi.

 

“Köpek Tanrı. Buna bir şirket demek yanlış olmaz. Yatırım ve tefecilik onların kontrolünde, şehirdeki silah ticaretinin %40’ı onlara ait. Son derece acımasız insanlardan oluşuyor. Ölüm Puanı ve para için yapamayacakları şey yok. Onlarla takılmasan çok fazla dertten kurtulursun.”

 

Tekrar kaydırdı ve bir silah damgasının üzerine geldi.

 

“Bu ise Paralı Asker Bürosu. 3. Asya bölgesindeki tüm paralı askerlerin merkezi yapısı. Aynı zamanda oldukça güçlü bir istihbarata sahiptir. Acemilerin kendini geliştirmesi için en uygun yerdir. Dört büyük gücün en ihtişamlısı ve güvenilir olanıdır.”

 

“Peki ya Altın Karga isimli bir paralı asker grubu tanıyor musun?”

 

“Paralı Asker Bürosu’nun 2. Sınıf paralı asker gruplarından sadece biri. Fakat buna rağmen güçleri 1. Sınıf paralı askerler ile yarışabilecek güce sahip. Dört büyük güç kadar güçlü olmasa da görmezden gelinemez.”

 

“Karargahlarını söyleyebilir misin?”

 

“Bilmiyorum. Karargâhlar devlet sırlarına benzer. Kilit üyeler dışında kimse gerçek karargahın yerini bilmez. Ancak onları bulmak istiyorsan bölgenin doğusunu ziyaret et. Altın Karga Dojosu’na katılarak onlarla çalışabilirsin.”

 

“Hm… Silahlara nasıl erişim sağlayabilirim?”

 

Barmen bir anlığına duraksadı ve Daichi’yi baştan aşağı süzdü.

 

“Silah edinmenin üç farklı yolu var. İlki başkalarından satın alırsın, ikincisi Acımasız Topraklarda ki harabelerde bulursun, üçüncüsü ise ilk geliştirmeni yapıp ‘Market’ten’ alabilirsin. En mantıklısı ilkidir. Harabelerde silah bulma ihtimalin %0,01, Market’i açmak için ise en azından bin Ölüm Puanı kazanman gerekiyor. Silahsız kazanma ihtimalin olmayacağı için…”

 

“Peki ya Ölüm Puanları için ne yapmalıyım?”

 

“Öldür ya da Görev yap.”

 

“Görev mi?”

 

“Evet, görev. Solgun Taht veya katiller, ‘Görev Oluştur’ komutu ile görev oluşturur ve bunu ‘Görev Panosu’nda’ yayımlarlar. Görevlerin seviyeleri var elbette. 1’den 10 yıldıza kadar değişiyor. Basitçe ne kadar yüksek yıldız oranına sahipse o kadar zor ve yüksek ödüllü olur.”

 

“Şehir de ölme ihtimalim nedir? Yasalar var mı?”

 

“Solgun Taht acemileri bir hafta boyunca korumaya alır. Bu sürede size saldıramazlar. Tabii bu sizin de onları saldırmadığınız sürece geçerli bir durum.”

 

“Peki ya…”

 

Daichi aklına gelen her soruyu sordu ve şehir hakkında bilmesi gereken her şeyi bildi. Açık sorular sorduğundan sohbeti kolayca yönlendirdi ve barmen farkına bile varmadan onlarca Ölüm Puanı değerinde bilgi açığa çıkardı.

 

Barmen yıllardır buradaydı ve oldukça bilgiliydi. Kızına tecavüz etmeye çalışan adamı öldürmüş ve birden kendini Acımasız Topraklar da bulmuştu. Daichi bunu ilk duyduğunda şaşırmıştı. Kötü olmayan bir katil neden Solgun Taht için yarışma hakkına sahipti ki?

 

Ve neden ‘Eğitim’e girmemişti?

 

Daichi’nin aklında yüzlerce soru vardı ancak kendini tutmayı başardı. Yol tarifini sorduktan sonra bardan çıktı ve kızıl ay eşliğinde yürümeye başladı.

 

3. Asya Bölgesi’nin yolları asfalt ve kum taşından yapılmıştı. Garip bir şekilde oldukça temizdi. Kızıl ayın altında parlayan narin bir inci gibiydi.

 

Daichi ilerledikçe yollar değişmeye başladı. Asfaltın yerini sirt aldı, evlerin kalitesi daha da kötüleşirken burnuna çöp kokusu gelmeye başladı.

 

O anda yol kenarından kısık bir inleme duydu. Birkaç kadın birbirine sokulmuş, Daichi gibi yoldan geçenlere bacaklarını gösteriyordu. Üzerlerinde parçalara ayrılmış birkaç bez parçasından başka bir şey yoktu. Daichi bunların fahişeler olduğunu anladı.

 

“Her zamanki gibi bu dünyanın da iki farklı yüzü var.”

 

Barmen onu harekete geçmeden önce uyarmıştı. Yol kenarındaki fahişeler ile birlikte olmaktan kaçınmalıydı. Onlar, Acımasız Toprakların işleyişine ayak uyduramamış atıklardan ibaretti. Hayatları yerine bedenleri satarak Ölüm Puanı elde etmeye çalışıyorlardı.

 

İlk başlarda güzel paralar kazansalar da zaman geçtikçe kullanılmış mal muamelesi görmeye başlarlar ve yavaş yavaş eski değerlerini kaybederler. Çoğu uyuşturucu bataklığına düşer ve intihar ederdi. Kimileri ellerindeki tüm parayı harcayarak kendilerini güzelleştirir, yeni yetmeleri tuzağa çekip öldürürdü.

 

Ancak hepsinin ortak bir yönü vardı.

 

Acımasız Topraklar’dan ayrılamayacaklardı.

 

Nedeni ise Acımasız Topraklar’dan her çıktığında belli bir miktarda Ölüm Puanı’n ödeme olarak kabul edilirdi. Eğer 10’dan daha az Ölüm Puanın varsa dışarı çıkamazdın.

 

Acımasız bir dünya da onlara acımanın mantığı yoktu. Bu yüzden Daichi onların baştan çıkarma girişimlerini görmezden gelerek ilerlemeye devam etti. Bu tuzağa yakalanan bazı ‘genç’ erkekleri uyarma gereği de duymadı.

 

Acımasız Topraklar ölüm kavramı üzerine kurulmuştu. Sistem her gün 1 ölüm puanı kesiyordu. Birini öldürdüğünde seviyesine ve üzerinde bulunan miktara göre ölüm puanı kazanılıyordu. Şehir de konaklamak için para gerekiyordu. Acımasız Topraklar’dan ayrılıp gerçek dünyaya dönmek için puan gerekiyordu.

 

Ölüm Puanı, Ölüm Puanı ve tekrar Ölüm Puanı!

 

Her şey Ölüm Puanı’yla bağlantılıydı.

 

Ve Ölüm Puanı 0’a indiğinde 24 saat içinde 50 puan kazanmazsan elenirsin.

 

Daichi bunu erken fark ettiği için Ölüm Puanı miktarına odaklandı. Beklediği gibi Barmen tarafından dolandırılmıştı. Ancak intikam almak gibi bir arzusu yoktu. Kiminle dans ettiğini bildiğinden Yükselen Yılanı ve Ouroboros Familiası’nı kızdırmayı göze alamazdı.

 

Bir süre daha ilerledikten sonra manzara tekrar değişti ve geleneksel asya mimarisi gözler önüne serildi. Dojolar ve restoranların çoğu buradaydı. Paralı askerlerin en çok tercih ettiği konaklama bölgesi burasıydı.

 

Daichi etrafa bakarak ilerlemeye devam etti ve ihtiyacı olan şeylerin nerelerde satıldığını aklına kaydetti.

 

Ve sonunda büyükçe bir dojoya vardı.

 

‘Altın Karga Dojosu’

 

“Ojamashimasu!”

 

Ayakkabılarını çıkardı ve kapıyı kaydırdı.

 

İçeride Kung Fu çalışan on kadar deshinin gözü ona döndü. En küçüğü otuzlu yaşlarında bir adamdı. Elli yaşında ağarmış saçlara sahip bir adamdan, tek gözünü kaybetmiş bir adama kadar çeşit çeşitlerdi.

 

At duruşunda bekliyorlardı ve acemi oldukları kasılmış çenelerinden anlaşılabilirdi.

 

“Sen de kimsin?”

 

Orta yaşlı adam elindeki testiyle Daichi’yi işaret etti. Bir duvara dayanmış içiyordu… Ve hiç hoş kokmuyordu.

 

“Ben Kımıltısız.”

 

“Kımıltısız mı? Unvanlı mısın?”

 

“Evet, Bay Sermest.”

 

Orta yaşlı adam kaşlarını çattı. Mavi gözleri ve kestane rengi saçlarıyla bir Amerikalıydı. Keskin hatlara ve demir gibi sert yüz ifadesine sahipti.

 

Bu kişi Akira’nın bahsettiği amca figürü Sermest’ti. Sermest, Altın Karga Paralı Asker grubunun keskin nişancısıydı. Daha önceden S.W.A.T ve çeşitli sahalarda görev almış bir ustaydı. Aynı zaman da dojodan sorumlu kişi de oydu.

 

Altın Karga ve daha birçok grup kendilerine ek gelir kaynakları açmak için girişimlerde bulunmuştu. Bunlar arasında Altın Karga Dojosu gibi bir eğitim yerleri, Büyük Antlaşma’nın ki gibi tefecilik işleri de vardı.  

 

Dojolar da, hayatta kalmak isteyen kişilere dövüş eğitimi veriyorlar ve belli bir miktar ödeme alıyorlardı.

 

Daichi o sırada garip bir şey fark etti. Kendisi dışında kimse kimliğini gizlemek için maske takmıyordu. Bu yüzden biraz garipsemişti.

 

“Sermest… Unvanımı bilen pek fazla kişi yok. Bizim veledin bahsettiği çocuk sen misin?”

 

Daichi anlamadı.

 

“Neyse beni takip et. Seni diğerleri ile tanıştırayım.”

 

Sermest yerinden kalktı ve dojonun kapısına doğru yürüdü.

 

“Geri dönünce kimseyi yerde görmek istemiyorum.”

 

Çıkmadan önce arkasına döndü ve at duruşundaki adamlara kükredi.

 

“…”


---


 Sermest: Sarhoş, ersik.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44385 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr