Bölüm 15: Haber

avatar
101 0

Soylu Hanenin Kanlı Yıldızı - Bölüm 15: Haber


Günlerin ne kadar hızlı geçtiğini idrak etmek mümkün değildi. Yıldızını oluşturduktan yaklaşık iki hafta sonra Cain gece vakti Constantine’i ziyaret etti. İki saatlik uzun süren bir konuşmanın ardından malikaneye geri döndü.

 

Anna ve Chris odasına çekilirken Cain odasına girmeden önce biraz tereddüt etti. Ardından derin bir nefes aldı ve içeriye girdi.

 

Vücudunun yarısı karanlığa karışmış olan yaşlı adamın çevresinde parçalara ayrılmış bir ceset bulunuyordu. Manzara çok iğrençti. Beden parçaları her yere sıçramıştı. Brixton ay ışığı altında iblislerden hallice bir görüntüye sahipti.

 

Cain bir şeye bastığını fark edince kafasını eğdi. Kan birikintisinin içerisinde yerinden sökülmüş bir kol bulunuyordu.

 

“Biraz abartı olmamış mı?”

 

Cain tiksinmedi. Böyle manzaraları bebekliğinden beri kaç defa gördüğünü hatırlamıyordu. Bir çoğuna kendisi yol açmıştı.

 

Birine işkence ederken bu kadar vahşi olmak onun için normaldi.

 

“Üzgünüm, kendimi tutamadım.”

 

Brixton bu kelimeleri söylese de yüzünde üzüntüden eser yoktu. Cain kafasını iki yana salladı, vücut parçalarından sakınarak ışıkları açtı ve çalışma masasına oturdu.

 

“Karşı taraf sabırsızlanmaya başladı. Dışarıda önemli bir şey mi oldu?”

 

Cain son haftalarda neredeyse her dakikasını eğitime ayırmıştı. Diğerlerinden daha yetenekli olduğu bir gerçekti fakat hayatı söz konusu olunca yerinde saymaya cüret edemezdi. Geçen bu haftalar da Samanyolu Sistemi hakkında fazlasıyla veri toplamış, temelini sağlamlaştırmış ve Mana miktarını artırmıştı.

 

Bırak başka bir haberle ilgilenmeyi uyumak için bile yeterince vakti yoktu. A Sınıfının teori sınavları çok yakındaydı. Zirvedeki yerini başkasına kaptırmamak için onlara da çalışması gerekiyordu. A Sınıfı’nın teori dersleri diğer sınıflarınkine benzemezdi.

 

Biyoloji, Mana, vahşi doğada hayatta kalma teknikleri ve daha fazla türde teorik ders bulunuyordu. Güçlü hafızası olmasa Cain çoktan diğerlerinin gerisinde kalmış olurdu.

 

“Daha önce kimse söylemedi mi?”

 

“Neyi?”

 

Cain cidden bilmiyordu.

 

Brixton kafasını eğdi, şaşırmıştı.

 

“Dük ve düşes malikaneye geri döndü.”

 

“Ne?!”

 

Cain heyecanla yerinden fırladı. Bu haber onu şoke etmişti, az kalsın bağıracaktı.

 

“Sevindin mi?”

 

“Evet, ailesinin döndüğünü öğrenen hangi çocuk sevinmez ki?”

 

Brixton bir şey söylemek üzereydi ki Cain’in yüzündeki öfkeyi görünce cümlelerini yuttu. Doğduğu andan beri ziyaret edilmeyen belki de tek çocuk Cain’di. Annesini bile hiç görmemişti. Ona sevgi gösterecek kimsesi yoktu.

 

“Planları biraz erkene almak zorundayım galiba…”

 

Cain çenesini sıvazlarken düşüncelere daldı. Doğduğu andan itibaren onu öldürmeye çalışan kişiyi bulmak istiyordu. Herkes suçlu olabilirdi. Üvey annesi Evelyn, diğer üvey annesi Lilith, senatodan biri ve hatta öz annesi bile olabilirdi.

 

Şu anki en büyük önceliği onu öldürmek isteyen kişinin kim olduğunu bulmaktı. Ancak böyle karşılık verme şansı bulabilirdi. Aksi takdirde, karşı taraf amacını gerçekleştirene kadar peşinden gelecekti.

 

Cain bir kalem alıp masadaki kağıtlardan birisine bir şeyler yazdı.

 

“Bunu albaya iletebilir misin Usta?”

 

Brixton kağıtta yazılanları okuduktan sonra Cain’e baktı ve bir şey söylemeden oradan ayrıldı. Bir süre onun arkasından bakan Cain yerdeki kan birikintisine bakıp alnını ovuşturdu.

 

“Biri temizlesin şurayı!”

 

---

 

Ertesi gün güneş doğduğunda malikanenin ön bahçesinde kılıç parladı ve bir hizmetçinin kolu yere düştü. Acı dolu feryatlar bahçeyi doldururken görevini yapmak için uyanmış görevlilerin yüzündeki kan çekildi.

 

Cain kılıcı bir kenara fırlatıp üzerine ellerini silkeledi. Duygusuz ifadesi ayaklarının altında diz çökmüş halde ağlayan hizmetçiye bakarken çok şey anlatıyordu.

 

“Genç efendi!”

 

Chris kılıcıyla birlikte dışarı fırladığında gördükleri yüzünü ekşitmesine neden oldu.

 

“Neden böyle bir şey yaptınız?”

 

Cain cevap vermeden önce esnedi ve vücudunu gerdi.

 

“Bugün kaleden dışarı çıkıp şehri gezmek istiyorum. Hazırlan!”

 

“Size bunu neden yaptığınızı sordum!”

 

Chris sadece üç haftadır Cain’e eşlik ediyordu. Bu üç hafta da gördükleri psikolojisinin büyük oranda değişmesine neden olmuştu. O bir askerdi! Şanlı bir Kara Şövalye! Şövalyeler bu halkı korumak için onca soruna rağmen kendilerini geliştirirdi. Bir asker masum insanlar zarar görmesin diye kendini tehlikeye atardı.

 

Katliama alışkın biriydi fakat o sadece kötüleri cezalandırırdı!

 

Bu hizmetçi gibi masum insanlara hiçbir zaman kötü davranmazdı.

 

Bu üç hafta da yirmiden fazla hizmetçi sebepsiz yere öldürülmüştü. Chris, her ne kadar buna engel olmaya çalışsa da her zaman genç efendinin başında bekleyemezdi. Malikane sınırları içerisinde genç efendi genelde odasında takıldığından Chris’in ona eşlik etmesine gerek olmuyordu.

 

Cain dönüp arkasına bile bakmadan Anna’nın uzattığı sıcak havluyu alıp üzerini değiştirmeye gitti. Yaklaşık beş dakika sonra geri döndüğünde bahçedeki kan temizlenmiş, herkes kendi işiyle ilgilenmeye başlamıştı.

 

Chris kılıcını kuşanmış at arabasının yanında bekliyordu.

 

Normalde öğrencilerin izin verilen zamanlar dışında kaleden dışarıya adım atması yasaktı. Fakat Cain şu ana kadar izinlerden hiçbirini kullanmamıştı. Özel bir rica ile bir günlük dışarıya çıkma izni almıştı. Hayatında ilk defa kaleden dışarıya çıkıyordu, bu yüzden heyecanlıydı.

 

At arabası yolda ilerledi ve iki kara şövalye tarafından korunan metal kapılara yaklaştı. Rutin aramalar yapılıp, izinler kontrol edildikten sonra at arabası kaleden çıktı. Kara Kılıç Kalesi, Kara Kılıç Şehri’nin en yüksek noktasına kurulmuş geçilmez bir kaleydi.

 

İçerisi kasvetli ve ter kokardı. Bölümlere ayrılmış kalenin içerisinde her yaştan insan öldürmek için eğitim alırdı. Fakat dışarısı öyle değildi. Şehir merkezine indikçe taze deniz havası, canlı sokaklar ve yaşadığını hissettiren enerjik ortam artıyordu.

 

Cain hayatında ilk kez o kasvetli kalenin dışına çıkmıştı.

 

Arabanın camından dışarıya bakarken kaşları giderek çatıldı ve canı sıkkın bir şekilde Chris’e seslendi.

 

“Aracı durdur. Pazara uğramak istiyorum.”

 


 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr