Bölüm 21: Uzmanlığa Doğru

avatar
101 0

Soylu Hanenin Kanlı Yıldızı - Bölüm 21: Uzmanlığa Doğru


Kitaplar etrafa saçılmıştı. Ağırlıklı olarak coğrafya kitaplarının ve haritalarının bulunduğu odanın içerisinde Mana Bilimi ve Biyolojik Yapı’ya dair yirmiden fazla kitap bulunabilirdi. Bunlar Büyü Araştırma Enstitüsü ve Circle’ın son yayınlanan akademik makaleleriydi.

 

Bırak bir çocuğun alanında uzmanlaşmış bilim adamlarının bile anlamakta zorlandığı yasalar şu anda modellenmiş bir şekilde odanın tavanında asılmıştı.

 

Odanın bir duvarında dört metreden daha geniş bir beyaz tahta bulunuyordu. Tahtanın üzeri oldukça karmaşık matematiksel formüller bulunduruyordu. Bu matematik formülleri dikkatle incelendiğinde son bir ayda çıkmış yeni keşifleri açıkladığı görülebilirdi.

 

Tavana asılı modeller arasından birisi bir hayli dikkat çekiyordu. Ortada oldukça büyük bir küre vardı. Üzeri çok sayıda garip sembolle çevriliydi. Büyük kürenin etrafında ise 2/3 oranında boyutlandırılmış daha küçük 24 küre bulunuyordu. Onların üzeri de farklı notlarla kaplıydı.

 

Cain darmadağınık saçlarını karıştırıp yorgun gözlerini beyaz tahtaya çevirdi. Bu çalışmalara başlayalı yarım seneden fazla olmuştu.

 

Üçüncü yıldızını iki ay önce oluşturarak tüm Ashborne Ailesi’ni bir kez daha şoka uğratmıştı. Her ne kadar Cain umursamasa da bu haberlerin tüm aile de güzel karşılandığı haberini duymuştu. Kıtadaki diğer büyük ailelerin çağlardır görülmeyen dâhiler çıkardığını duyduğundan bu durumu normal karşılıyordu.

 

“Sekiz yaşında bir Kılıç Uzmanı…”

 

Cain A sınıfındaki derslerden ve okuduğu kitaplardan kıtanın güç merkezleri hakkında bilgiliydi. Ashborne Ailesi ve Drakania Ailesi arasında asırlardır devam eden bir güç mücadelesi vardı. Magus ve Perseus Ailesi’yse Ashborne Ailesi’nin politik gücüne karşı duruyorlardı. Huxley’ler ise Drakania Ailesi ile olan kan bağları nedeniyle Ashborne’a düşmandı.

 

Kutsal İmparatorluk ve üç krallık herhangi bir taraf belirtmese de güneydeki Cael Narah Krallığı Ashborne Ailesi’nin rün formasyonlarının en büyük alıcısıydı. Aynı şekilde maden bakımından kıtanın bir numarası olan Cael Narah’ın madenlerinin büyük kısmını ise Ashborne Ailesi alıyordu. Bu iki büyük güç en büyük ticari ortaklardı.

 

Perseus, Magus, Huxley ve Drakania Aileleri son dört aydır kıtanın ilgi odağıydılar. Özellikle Drakania Ailesi tüm dikkatleri üzerine çekiyordu.

 

‘Aaron la Drakania, Nicholas la Huxley, Elizabeth la Magus ve Aires la Perseus. İsimlerindeki ‘la’ uzantısı ana aileden olduklarını gösteriyor. Benimle yaşıt olmalarına rağmen çoktan birer Uzman oldular.’

 

Onlardan bir adım olmak Cain’in hem sinirlerini bozuyordu hem de planlarını büyük oranda etkiliyordu. Birkaç gün içerisinde Kılıç Uzmanı olup A sınıfını ikinci dönem uygulama sınavına girmeliydi.

 

‘İlk başta pek umursamadım ancak…’

 

Ortada bir gariplik vardı.

 

‘Tüm her şeyin merkezinde Aaron denen çocuk var.’

 

Ondan daha yetenekli olduklarını biliyordu. Fakat modern çekirdek sistemlerinin belli bir sınırı vardı. Kısa süre içerisinde ani büyümeler kaydetmek çekirdeklerin dengesiz ve her an patlama ihtimali olan bir bomba olmasına neden oluyordu.

 

Beş ay içerisinde sıfırdan Uzman seviyesine çıkmak imkansıza yakındı. Çünkü çekirdek sistemleri bu denli büyük bir yükü kaldıramazdı.

 

En büyük dahi olarak bilinen Güneş İmparatoru Alexander bile Yıldız Sistemi’ni merkez alan ikincil bir model yardımıyla ikinci gününde çekirdeğini oluşturmuştu.

 

‘Bir anda bu kadar fazla dâhinin ortaya çıkması… ve hepsinin de Ashborne Ailesi’nin karşı grubunda çıkması senatonun gerilmesine neden olmuştur.’

 

Etraftaki belgeleri düzenlerken iç çekti.

 

‘Neyse beni ilgilendirmiyor.’

 

Belgeleri topladıktan sonra hepsini çalışma masasının üzerine yerleştirdi. Düşüncelerini bir kenara bıraktıktan sonra beyaz tahta üzerindeki diyagrama odaklandı.

 

“Büyük yıldız adeta bir kral gibi tahtına oturmuş etrafında dönen küçük yıldızları idare eder.”

 

Kafasını çevirdi. Tavanda asılı model bu cümleleri temel alarak kurulmuştu. Küçük yıldızlar daha sonradan birleşmek zorunda olan yıldızlardı. Cain ikinci yıldızını oluşturduktan sonra fark etmişti. Teknikleri kullanmaya çalışırken artan dönme hızı garip bir kütle çekim etkisi yaratıyor ve yıldızları bir araya getiriyordu.

 

Bu yüzden teknikleri kullanamıyordu.

 

Aylardır bir kere bile Kılıç Ustalığı çalışmamış olmasının en büyük nedeni buydu. Manasını bilinçli olarak vücudunda döndürmeye çalıştığı her vakit yıldızlar bilinçsizce birbirine yaklaşıyordu. Bu çok tehlikeliydi.

 

Kontrolsüz çarpışma yıldızların çarpışmasına, Venaların çökmesin ve en sonunda Cain’in ölümüne neden olurdu.

 

Aylardır bu konu üzerine çalışmasının nedeni de buydu. Teorik olarak mümkün olabileceği seviyeye gelene kadar zihninde binlerce kez denemişti. Yaptığı ufak bir hesaplama hatası ölümüne yol açabilirdi.

 

“Hazır mıyım?”

 

Kafasını iki yana salladı.

 

“Yapmaktan başka çarem var mı?”

 

Cain acı acı gülümseyerek kendini telkin etti.

 

 

Yarım saat sonra odanın ortasında lotus pozisyonunu aldı.

 

Kalbinin yanındaki üç küçük yıldız saniyede otuz tur atmaktaydı. Aktif edildiklerindeyse bu sayı iki katına çıkıyordu. Kütleleri ise bir hayli fazla olduğundan birbirlerine doğru yaklaşıyorlardı. Onları kontrol eden tek şey Cain’in bilinçli olarak aktif tuttuğu Manası idi.

 

Manasını çektiği anda çarpışacaklarını bildiği için Cain böyle bir şey yapmadı.

 

Bunun yerine atmosferden Mana çekmek için onları zorla aktifleştirdi. İlk önce dördüncü yıldızını oluşturacaktı. Bu onun için hiç de zor değildi. Bunu çok uzun zaman önce de yapabilirdi fakat işini sağlama almak için bu zamanı beklemişti.

 

Bir saatin sonunda on metre yarıçapındaki tüm Mana tek bir noktaya toplandı. Bu süreç yedi sekiz kere daha tekrarlandıktan sonra dördüncü yıldız diğerlerinden dört kat daha hızlı bir şekilde dönüyordu.

 

Cain şu anda resmi olarak bir Kılıç Uzmanı haline gelmişti.

 

Ancak yeterli değildi. Cain bu yıldızı oluşturmasının en büyük nedeni Mana’yı kontrol edebilmesi için ikincil bir kontrol merkezine ihtiyaç duymasıydı. Çünkü bu üç yıldızın birleşimi sadece çevreye değil, Cain’in bedenine de zarar verebilirdi.

 

Yıldızı stabilize ettikten sonra Cain vücudunun tüm sınırlarını zorlayarak Mana çekmeye başladı. Sanki bir kara delik Cain’in kalbinin hemen yanında belirmişti. Normalde on metre yarıçaptaki Mana’yı çekerken bu seferki çekişin gücü on metre yarıçapla sınırlı değildi.

 

Cain çektiği Manayı yıldızların hareketini kontrol etmek için kulandı.

 

Yıldızlar ilk önce birbirlerine yaklaştılar, ardından birbirleri etrafında dönmeye başladılar. Cain ilk önce ikisini birleştirecekti. Birbirlerine yaklaştıkça kontrol etmek daha da zorlaştı. Cain daha fazla manaya ihtiyacı olduğunu fark etti.

 

---

 

Cain’in hemen yanındaki odada uyuyan Chris aniden gözlerini açtı. Atmosferdeki Mana’nın garip hareketler yüzünden uyanmıştı. Bir az önce de benzer bir şey yaşanmıştı ancak Chris takmamıştı. Genç efendi ne zaman meditasyon yapsa böyle şeyler olurdu.

 

Ancak bu sefer ki çok garipti.

 

On metre yarıçapla sınırlı olması gereken hareketlenme bu sefer dört yüz metre yarıçaptaydı.

 

İlk defa böyle bir şey görüyordu!

 

---

 

Malikaneden uzak bir bölge de tek kişilik bir odada Olivia tek başına meditasyon yapıyordu. Güzel gözleri kapanmıştı. Alnında biriken terler yüzünü ıslatıyordu. Aynı esnada bir metre ötesinde, yerden yarım metre yükseklikte bir kılıç süzülüyordu.

 

Siyah renkli bir Aura kılıcın etrafında dolaşıyor ve her dönüşün de büyük miktarda Manayı kılıca aşılıyordu.

 

Bu Kara Şövalye Kılıç Ustalığı’nın dördüncü tekniği olan Kılıç Tohumu’nun son evresiydi.

 

Olivia her zaman yaşıtlarının ötesinde bir olgunluğa ve yeteneğe sahip olmuştu. Dördüncü yıldızını oluşturalı üç yıl geçmiş olsa da diğerleri gibi beşinci yıldıza geçmemişti. Bunun yerine daha sağlam bir temel atmak için Kılıç Tohumu’nu daha dikkatli çalışmıştı.

 

Bu yüzden beşinci teknik olan Aşılama’yı sorunsuzca kullanabiliyor olsa da gerçek gücünü açığa çıkartamıyordu.

 

Phantom Kılıç çok önemliydi.

 

Kara Şövalyeliği temsil eden üç simgeden biriydi. Kişinin gücünden Aura kalitesine kadar pek çok önemli şeyi etkiliyordu.

 

Olivia’nın dikkatli bir şekilde ilerlemesinin nedeni buydu.

 

Fakat aniden tüm Mana akışı kesildi, gözleri ardına kadar açılan Olivia bir ağız dolusu kan kustu.

 

Neler oluyordu?

 

Atmosferden çektiği Mana birden onun sözünü dinlemeyi bırakıp kontrolünden kaçmıştı. Bu iç organlarına zarar veren bir kontrol kaybına neden olmuştu.

 

Bir hışımla ayağa kalkıp pencereye koştu.

 

Kiraz rengi dudakları koyu bir kırmızıyla bulanmıştı ancak şaşkınlığı bunu unutmasına neden olmuştu.

 

“Bu… bu da ne?”

 

Dışarıdaki manzarayı görünce tüm sakinliğini kaybetti.

 

Bir kılıçtan daha keskin rüzgarlar tek bir yeri merkezine almıştı. Gökyüzü karanlıktı, gri fırtına bulutları Kara Kılıç Kalesi’ni merkezine almıştı. Canavar gibi gürleyen yıldırımlar karanlığı arada aydınlatıyor, insanın içini ürpertiyordu.

 

Atmosferdeki Mana çok garip davranıyordu.

 

Dibi delinmiş bir huni gibi tek bir noktaya çekiliyor ve çekildiği nokta da birden kayboluyordu. Bunu açıklamak mümkün değildi.

 

“Bir fenomen!”

 


 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44791 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr