Bölüm 24: Sınama

avatar
92 0

Soylu Hanenin Kanlı Yıldızı - Bölüm 24: Sınama


Cain antrenman kıyafetlerini giymiş üç öğretmene bakarken ifadesizdi. Planlarını gerçekleştirmek için bu hafta içerisinde A sınıfında olmalıydı. Kendine dinlenme fırsatı vermeden hemen önce A sınıfına geçmek istemesinin nedeni de buydu.

 

Karşısındaki eğitmenler A sınıfının üç önemli dersinin eğitmenleriydi. Savaş Sanatları Pratiği, Silah Ustalığı ve Mana Teknikleri A sınıfındaki her öğrencinin almak zorunda olduğu derslerdendi. Hepsi uygulama dersi olduğundan teori dersleri kadar nefret edilmiyordu.

 

Cain bilgi bakımından A sınıfındaydı. Bu yüzden teorik sınavlarına değil de sadece uygulama sınavlarına girecekti.

 

“Genç efendi Cain sizi ilk ben test edeceğim,” Mana Teknikleri’nin eğitmeni olan Geraldo elinde bir küre ile öne çıktı. “Vücudunuzdaki Manayı küreye aktarın lütfen.”

 

Cain ona denilenleri yaptı. Manasını küreye aktardıktan bir süre sonra kürenin rengi siyaha döndü ve tamamen karardı.

 

“Tamamdır. Düşük seviye Kılıç Uzmanı.”

 

Geraldo memnun bir şekilde kafasını salladıktan sonra Cain’den birkaç adım uzaklaştı ve Mana Teknikleri öğretmeni olan Byrd’e baktı. Byrd oldukça sakin görünüme sahip bir adamdı. Yüzü deniz kadar dingin, gözleri bir o kadar engindi.

 

“Genç efendi lütfen birinci yıldızdan itibaren edindiğiniz teknikleri kullanın.”

 

Kara Şövalye Kılıç Ustalığı’nın en önemli bileşeni kesinlikle öğrenilen tekniklerdi. Kara Şövalye Kılıç Ustalığı’nda uzmanlaşmış bir Kara Şövalye yıkım makinesinden farksızdı. Bir Ejderha’ya dönüşebilen Ejder Şövalyeleri ile aynı kefede olmasının bir sebebi vardı.

 

 “Kılıç Yolu’nu kullanın.”

 

Her sınıfta bir teknik öğretilirdi. Bu yüzden Cain en azından üçüncü teknik olan Zorlama’yı iyi bir şekilde öğrenmiş olmalıydı.

 

Cain’in vücudundaki Mana bir canavar gibi kükredi. Mana Yıldızı’ndan ayrılan Mana pürüzsüz bir şekilde Venalarından aktı ve vücudunun etrafını siyah bir tabaka kapladı. Hisleri üç katına çıkarken esnekliği ve düşünce hızı da büyük oranda artmıştı.

 

“Mükemmel. Bu kadar kısa sürede %25 oranında ustalaşmak… Herkes yapamaz.”

 

Bryd düşünceli bir şekilde mırıldandı, gözleri parlıyordu. Böyle bir şeyle karşılaşmak kolay değildi. Bu kadar genç yaşta oldukça karmaşık olan Kılıç Yolu dolaşım sistemini %25 oranında mükemmelleştirmek çok nadirdi.

 

Bilmediği şey Cain’in hiçbir zaman tüm gücünü kullanmadığıydı.

 

“Derebeyi’ni kullanın lütfen.”

 

Bu C sınıfını geçmek için gerekli olan teknikti. Atmosferdeki Manayı zorla vücuda çekip kısa süreliğine patlayıcı güç ve Mana seviyesini artırmaktı. Bu teknikler şu anda pek önemli gözükmese de Kılıç Ustası seviyesine erişildiğinde ortalama bir düşük seviye Kılıç Ustası rahatlıkla sıradan bir orta kademeye karşı koyabilirdi.

 

Her seviye arasındaki farkın minimum on kat olduğu düşünülürse bu üç teknik kişinin savaş gücünü on katına kadar çıkartabiliyordu.

 

Cain Derebeyi’ni de refleks olarak kullandı. Diğerleri o zaman fark etti. Cain’in teknikleri yapma hızı öyle bir seviyedeydi ki nefes almak kadar doğal görünüyordu. Derebeyi’ne has baskıcı Aura atmosferdeki Manayı tiranvari bir tavırla Cain’in yıldızına çekti.

 

Cain’in yıldızında zorla biriken Mana bir anda vücudunda döndü ve Cain bir anlık sürede %25 oranında güçlendi. Hem Mana seviyesi hem de patlayıcı gücü birkaç dakikalığına %25 oranında artmıştı.

 

“%25 oranında ustalık. Bunu ne kadar sürdürebilirsiniz?”

 

Cain cevap verdi, “Üç dakika kadar. Sanırım.”

 

“İnanılmaz,” Bryd’ın nefesi kesildi. “Ortalama bir Kara Şövalye bu tekniği beş dakikadan fazla sürdüremez. Aksi takdirde vücut baskı altında ezilir.”

 

Cain kafasını salladı. Bu iki teknik bile başlı başına birer hazineydi. Ancak bu hazineler bile haddinden fazla kullanılırsa zehir olurdu.

 

“Zorlama’yı deneyin lütfen.”

 

Zorlama üçüncü ve en karmaşık teknikti. Zorla Mana dolaşım hızını artırmaya ve teknikleri daha pürüzsüz yapma imkanı veriyordu. Bundan kaynaklı olarak tek başına bir işe yaramıyor olsa da hazırlık gerektiren tekniklerin yapılma süresini yarıya düşürüyordu.

 

Cain bunu da pürüzsüz bir şekilde halletmişti.

 

Byrd’ın yüzünde pişkin bir gülümseme belirdi. Her zaman sükuneti ile bilinen dostlarının bu kadar heyecanlandığını gören Geraldo ve diğer eğitmen şaşırmıştı. Ancak haksız sayılmazdı. %25’lik ustalık bu yaşta nadir karşılaşılan bir durumdu.

 

Genelde öğrenciler tekniği öğrenip sağlam olmayan temelleri ile bir sonraki seviyeye geçerdi. Ancak ve ancak Kılıç Ustası seviyesine yaklaşırken yaptıkları hatanın farkına vurup teknikler üzerinde ustalıklarını artırırlardı.

 

Bu üç teknik belki de Kara Şövalye Kılıç Ustalığı’nın ustalaşması en zor teknikleriydi.

 

“Phantom Kılıcınızı oluşturdunuz mu?”

 

Cain kafa salladı.

 

Avcunun içerisinde siyah renkli bir Mana topu birikti, kendi etrafında dönerek en sonunda kırmızı renkli bir bıçağı ortaya çıkardı.

 

“Bir bıçak mı?”

 

“Sorun mu var?”

 

Cain Byrd’ın yüz ifadesine dikkat kesildi. Bıçaklarını görünce şaşırmış olması farklı şekillerde yorumlanabilirdi. Bu yüzden beklenti dolu gözlerle Byrd’e baktı.

 

“Kılıç Tohumu adı üstünde bir kılıç tohumudur. Tohumlar genelde bir kılıca dönüşür. Kişi belli bir silah üzerinde istisnai derece de yetenek sahibi olmadıkça bu değişmez,” dedi Byrd. “Eğer bir Phantom Kılıç değil de Phantom Bıçak oluşturmuşsanız, bu bıçaklar üzerinde büyük bir yeteneğe sahipsiniz demektir.”

 

“Teknikleri kullanırken bir sorun oluşturur mu?” diye sordu Cain. Sonuçta Kara Şövalyeler ağırlıklı olarak kılıç kullanırlardı. Bu yüzden bu tekniklere Kara Şövalye Kılıç Ustalığı deniyordu.

 

“Hayır. Kara Şövalye Kılıç Ustalığı yalnızca ismen böyle. Aslı Kara Şövalye Silah Ustalığı’dır.  Her türlü silahla kullanabilirsin.”

 

Cain rahat bir nefes verdi. En çok korktuğu şey Yıkım Vurgunu, Kara Enerji ve Aşılama gibi önemli teknikleri kullanma kabiliyetini yitirmiş olmasıydı.

 

“Kılıç Tohumu’nu daha tamamlamamışsınız ancak bu halinizle A sınıfı öğrencileri ile aynı seviyede sayılırsınız.”

 

“Önümüzdeki sınava katılabilir miyim?”

 

“Hmm, bu sizin için biraz erken olur. Çünkü A sınıfında Mana Teknikleri dersi var. Öğrenciler yıllardır bu teknikte yeni Mana teknikleri öğreniyor. Her ne kadar Kara Şövalyelik bakımından onlarla aynı seviyede bulunsanız da bir savaşçı olarak onlardan gerisiniz.”

 

“Ve?”

 

Byrd bir süre düşündükten sonra cevap verdi.

 

“Bunu engelleyen bir şey yok.”

 

“Teşekkür ederim, Sör.”

 

Cain rahatladı ve onu sınayacak olan son eğitmen Ethan’a baktı. Ethan neredeyse iki metre boyunda, kel ve bıyıklı bir adamdı. Yüz hatları nedeniyle samimi bir amcaya benziyor olsa da onun zirve seviye bir Kılıç Ustası olduğunu bilmeyen yoktu.

 

Kendisi Kara Kılıç Tugayı’nda ilk ona girmiş bir Kara Şövalye idi.

 

Ethan hiçbir şey söylemedi. Yana çekildi ve arkasındaki çantada duran kılıçlardan birini alıp Cain’e fırlattı. Kılıçlar küt olsa da vücuda indiğinde can acıtacağı kesindi. Cain, kılıcı tuttu ve soğuk demiri hissetti.

 

Eline ilk kılıç aldığında üç yaşındaydı.

 

Anna ile bolca pratik yapmıştı. 

 

Ethan da bir kılıç aldıktan sonra mücadele başladı.

 

Cain saldırmak konusunda acele etmedi. Bunun yerine soğukkanlı bir çakal edasıyla Ethan’ın etrafında daireler çizdi. Yarım dakika boyunca hiçbir hareket yapmayan Cain düşmanının bir açıklık yaratmayacağını fark ettiği için ileriye atıldı.

 

Klang!

 

İki kılıç çarpıştığında kıvılcımlar etrafa saçıldı, Cain kılıç saldırısının ardından alçak bir tekme attı ve bir adım geriye çekildi. Sonrasında tereddüt etmeden saldırı yağmuruna başladı.

 

Klang! Klang! Klang! Klang!

 

Ethan kılıç saldırılarını zahmetsizce engelliyordu fakat bu sadece Cain’in saldırıları arasındaki sürenin kısalmasına ve şiddetinin artmasına neden oluyordu. Cain Kılıç Yolu, Derebeyi ve Zorlama’yı sınırlarına kadar zorlayarak kullanıyordu.

 

Klang! Klang! Klang!

 

Zzzz! Zzz!

 

Birbirini takip eden kılıç hamleleri giderek güçleniyor, belli bir ritmi takip ediyor ve hızlanıyordu. Cain kılıcını savurduğu her an önceki hamleleri ile garip bir sinerji yaratarak kılıç sanatının adını hakkını veriyordu.

 

Ethan bir dakika boyunca hiçbir karşılık vermeden yalnızca savunma da kaldı. Ancak daha sonrasında bir adım öne atarak Cain’ni yanına geçti ve kılıcı beline doğru savurdu.

 

ZZzzz!

 

Cain son saniyede vücudunu çevirerek saldırıdan kaçtı ve hemen ardından karşılık verdi.

 

“Oldukça yetenekli değil mi?”

 

İkilinin boğuşmasını beş metre uzaktan izleyen Byrd ve Geraldo şaşkınlıkla Cain’in saldırılarına şaşkınlıkla bakıyorlardı.

 

“Doğal bir yeteneği var. Üstelik çok korkunç bir yetenek.”

 

“Katılıyorum. Savaş için doğmuş hissiyatı veriyor. Savaş alanında tavlandığında korkunç bir kodaman haline gelecektir.”

 

“Adımlama tekniklerinden duruşuna kadar her bir hareketi kusursuz. Kılıç hamleleri ilk başta baştan savma gibi gözükse de saldırı dizisinin sonuna doğru bir bütün haline gelip asıl hamle için hazırlıyor. Ne korkunç bir düşünce şekli ama!”

 

“Savaşırken bu kadar ilerisini düşünebilir mi ki?”

 

Silah ustalığı üzerinde uzmanlaşmış Byrd Mana Teknikleri üzerine eğitim veren Geraldo’ya kıyasla bu konu hakkında daha derin bilgilere sahipti.

 

“Diğerlerini bilmiyorum ancak genç efendi bunu içgüdüsel olarak yapıyor. Silah ustaları arasında bu kişilere biz Stratejist deriz. Kılıççılar, mızrakçılar, baltacılar ve okçular genelde anı kullanacak hamleler yaparlar. Geleceği düşünmeden hamle yaparlar. Bu yüzden çarpışmayı kazansalar dahi savaşı kaybederler.”

 

Byrd gençlik yıllarında dünyayı dolaşmıştı. Çok görmüş çok gezmişti. Her türden kılıç ustası ile karşılaşmış, çok sayıda insanla hamle takası yapmıştı. Aralarında gizemli teknikler kullananlar varken basit teknikler kullananlar da vardı.

 

Fakat Byrd üzerinde en çok etki bırakmış olanlar kılıç ustalığını strateji ile birleştirenler olmuştu. Bu kişilerin gereksiz gibi gözüken hamleleri işin sonunda kaçınılmaz bir ağ oluşturabilirdi. Ve en korkuncu da son ana kadar kendini belli etmezlerdi.

 

Stratejik silah ustaları nadirdi. Byrd de bir stratejist sayılırdı ancak bunu kendi başına geliştirmişti. Böyle doğan Cain’e kıyasla normal sayılırdı.

 

“Kılıç Ustası seviyesinde ki herkes bunu yapmıyor mu?”

 

“Evet yapıyorlar ancak kendilerini bunun üzerine eğittikleri için. Genç efendi kaç yaşında? Ne kadardır silah ustalığı çalışıyor?”

 

 İkili konuşmasına devam ederken Cain boğuk bir çığlık atarak yere yığıldı. Cüppesi terden koyulaşmıştı. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Yorgunluğu Bağdat’tan belli olurdu, o denli yorulmuştu.

 

“Yeterlisin.”

 

Ethan tek bir kelime söylese de Byrd ve Geraldo rahat bir nefes vermişti. Bu yaşlı adam bazen çok inatçı oluyordu. Üstelik yaşına rağmen özgüven problemleri vardı.

 

Cain sevinmişti.

 

“Teşekkürler, sör!”

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44795 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr